Cadımtrak*
Bayan Üye
Kaleme kağıda olan esaretim tuttu kollarımdan yine..
Uzun bir aranın ardından yine aynı kalemin ucundan düşüyorum tenin gibi beyaz kağıtların üzerine.
İstanbul yaza merhaba diyor küçük neşeli bir çocuk edası ile. Güneş sarı sıcak halini tüm çıplaklığı ile gözler önüne sererken artık geceler daha kısa bu şehirde.
Bilirsin, en çok geceleri uğrardın bana.
Islak duvarlarımda hayalinin dansı yine en koyu karanlıklara denk gelirdi ömrün saatinde. Masadaki mumun titreyen alevine inat sigaramın ucundaki alev canlılığını koruyor.
Bir nefes daha diyorum kendime, nefes nefes seni içime çekiyorum.
Tut, sakın bırakma diyor iç sesim.
Nefesim hayaline çarpıyor duvarlarımda, yavaş yavaş dağılıyor buğusu.
Fonda bir gitar sesi içine çekiyor beni, bendeki seni. Her nota yaşanmış bir anın tellerdeki yansıması olarak çıkıyor karşıma. O çalıyor, ben bizi izliyorum.
Unutulmaya yüz tutmuş ne kadar detay varsa canlanıyor sahnede.
Seni ilk gördüğüm yere gidiyorum o anda, dudaklarımı bırakıyorum dudaklarının üzerine.
Derinlerimde depremler oluyor, sarsılıyorum. Aşk, aşk bu işte diyorum. Bedenim tüm felaketlerin olay mahali sanki, beynimin içinde sirenler çalıyor.
Hayalle gerçek arasına sıkışmış gibiyim. Dudaklarımdaki ıslaklığın gözlerimdeki yokluğuna mağlup oluyor. Bu tek perdelik yokluğun altına imza atmak yine bana kalıyor. Gidişine inat hala burda olduğunu haykırır gibi afili bir imza düşüyor kalemimin ucundan.
Şarkı bitiyor..
Son nota çalındığında bütün ışıklar sönüyor şehrimde. Sadece rüzgarın sesini duyabiliyorum o anda.
Mavinin üzerinden geçmiş, belli.
Bilirsin, yokluğunda Kız'ın Kulesi ile aydınlanır en karanlık geceler. Mavinin sesini duyarım sesini de aldığın zamanlarda.
Yedi tepesini karşıma aldım bu gece şehrimin. Her tepesinde farklı sorguladım olanları. Doluya koydum almadı, boşa koydum dolmadı.
İki kere iki dört etmiyor bu gece.
Hangi tepesinde tam bölünürüm diye kendime sorarken kalanın bölenden büyük olduğunu anladım.
Yanlış hesaptı benimki, tutmaması doğaldı.
Şimdi denklemin bilinmeyenleri çözdüm, geriye kalan taşları yerine koymak.
İşte başlıyorum sevgili..!
Seni kendimden çıkarıyorum..
Kalana bir can daha ekleyip hesabını kapatıyorum.
Biliyorum, bu cevap ne adam eder beni ne de mutlu.
Bundan sonraki halim adıma benzer; yorgun ama umutlu..
Uzun bir aranın ardından yine aynı kalemin ucundan düşüyorum tenin gibi beyaz kağıtların üzerine.
İstanbul yaza merhaba diyor küçük neşeli bir çocuk edası ile. Güneş sarı sıcak halini tüm çıplaklığı ile gözler önüne sererken artık geceler daha kısa bu şehirde.
Bilirsin, en çok geceleri uğrardın bana.
Islak duvarlarımda hayalinin dansı yine en koyu karanlıklara denk gelirdi ömrün saatinde. Masadaki mumun titreyen alevine inat sigaramın ucundaki alev canlılığını koruyor.
Bir nefes daha diyorum kendime, nefes nefes seni içime çekiyorum.
Tut, sakın bırakma diyor iç sesim.
Nefesim hayaline çarpıyor duvarlarımda, yavaş yavaş dağılıyor buğusu.
Fonda bir gitar sesi içine çekiyor beni, bendeki seni. Her nota yaşanmış bir anın tellerdeki yansıması olarak çıkıyor karşıma. O çalıyor, ben bizi izliyorum.
Unutulmaya yüz tutmuş ne kadar detay varsa canlanıyor sahnede.
Seni ilk gördüğüm yere gidiyorum o anda, dudaklarımı bırakıyorum dudaklarının üzerine.
Derinlerimde depremler oluyor, sarsılıyorum. Aşk, aşk bu işte diyorum. Bedenim tüm felaketlerin olay mahali sanki, beynimin içinde sirenler çalıyor.
Hayalle gerçek arasına sıkışmış gibiyim. Dudaklarımdaki ıslaklığın gözlerimdeki yokluğuna mağlup oluyor. Bu tek perdelik yokluğun altına imza atmak yine bana kalıyor. Gidişine inat hala burda olduğunu haykırır gibi afili bir imza düşüyor kalemimin ucundan.
Şarkı bitiyor..
Son nota çalındığında bütün ışıklar sönüyor şehrimde. Sadece rüzgarın sesini duyabiliyorum o anda.
Mavinin üzerinden geçmiş, belli.
Bilirsin, yokluğunda Kız'ın Kulesi ile aydınlanır en karanlık geceler. Mavinin sesini duyarım sesini de aldığın zamanlarda.
Yedi tepesini karşıma aldım bu gece şehrimin. Her tepesinde farklı sorguladım olanları. Doluya koydum almadı, boşa koydum dolmadı.
İki kere iki dört etmiyor bu gece.
Hangi tepesinde tam bölünürüm diye kendime sorarken kalanın bölenden büyük olduğunu anladım.
Yanlış hesaptı benimki, tutmaması doğaldı.
Şimdi denklemin bilinmeyenleri çözdüm, geriye kalan taşları yerine koymak.
İşte başlıyorum sevgili..!
Seni kendimden çıkarıyorum..
Kalana bir can daha ekleyip hesabını kapatıyorum.
Biliyorum, bu cevap ne adam eder beni ne de mutlu.
Bundan sonraki halim adıma benzer; yorgun ama umutlu..