Bayan Taruz
Bayan Üye
...
Gündüzü ve geceyi ve zamanı yaratana and olsun ki!
Sevdiğim! Ellerine çarpıp geçen dualar doğmak için en uzak yarınları bekliyorsa bilmekle öğrenmek arasındaki ayrımın farkına vardıysan eğer yağmurlar düşerken uzaktaki şehrine bir güz vakti resmini andırıyorsa yüzündeki çizgiler bil ki; acıyı yaşamayı bilebilmek en soylu başkaldırıdır hayata. Ve nefes almak isminle bahşedilir bana.
Bendeki senin sende var olmayanın suya yansımasıdır kâinat. Bildim aşk sebeb-i varlığıdır tüm yaratılmışların. Öğrendim ruhla ten çoğalmakla eksilmek arasındaki en büyük ayrımdır “aşk”. Oysa ruhla ten kadar birbirine yakın duran ne vardı ki şu hayatta..
Ey hikmet ve kerem sahibi Rabbim.
En çok da sen biliyorsun ki çocuk yüzümde solan değildir yarınlar. Avuçlarımda yeşeren sözlerden derlediğim dualarla en mahcup halimle huzuruna vardığım anda dahi unutturma bana ki ''aşk'' tomurcuğun umutla ayrılmasıdır topraktan. Ve unutturma bana ey rabbim dünün bilgisinde saklıdır yarınlar.
Sevdiğim!
''Biz'' diyebilmek kocaman bir bedele tekâbül yeryüzünde. .
''Sen'' ve 'ben' ayrı ayrı duruyor da 'biz' bir türlü sığamıyor kalıplara.
Edimsiz çoğulsuz yaşamın bir kıyısına iliştirilmiş yüzümün haritasında en çok da denizlere yer vardı halbuki ama bilmezdi tarihe uzak düşenler sınırlar nerede başlar nerede sonlanır bir hattın beyaz çizgisi. Toprak neden baş edemez suyun büyüklüğüyle diye sormazdı kimse. Dengeydi su. Çoğulun değil tekilin bilgisiydi. Su keserdi de hayatı. Haritalar bildirmezdi bu gerçeği.
Ve en çok da geceler gebeydi büyük ihtilallere. Nedense korkuttuğu kadar güç de katardı karanlık insana. Hem yüzleşmek hem de kaçmak için hakikatlerden en doğru zamandı gece. Ölümle yaşam arasındaki ince çizgiydi adı. Bu kadar zıtlığı içerisinde barındıran hangi zaman dilimi vardı ki başka. En yakın durandı işte karanlığa aydınlık.
Ben dünyalara sığdıramazken kendimi düşlerimden uyandırdılar. Bundandır hiçbir yerlere ait olamayışım. Özgürlüğüm bir tek kelimelerin ruhunda sonsuzluğa kanat çırpıyor. Bu yüzden mürekkebi kurumadan kalemimin kabul buyur sözlerimi.. Ankara on dokuz şubat bir de yağmurlar…
Gündüzü ve geceyi ve zamanı yaratana and olsun ki!
Sevdiğim! Ellerine çarpıp geçen dualar doğmak için en uzak yarınları bekliyorsa bilmekle öğrenmek arasındaki ayrımın farkına vardıysan eğer yağmurlar düşerken uzaktaki şehrine bir güz vakti resmini andırıyorsa yüzündeki çizgiler bil ki; acıyı yaşamayı bilebilmek en soylu başkaldırıdır hayata. Ve nefes almak isminle bahşedilir bana.
Bendeki senin sende var olmayanın suya yansımasıdır kâinat. Bildim aşk sebeb-i varlığıdır tüm yaratılmışların. Öğrendim ruhla ten çoğalmakla eksilmek arasındaki en büyük ayrımdır “aşk”. Oysa ruhla ten kadar birbirine yakın duran ne vardı ki şu hayatta..
Ey hikmet ve kerem sahibi Rabbim.
En çok da sen biliyorsun ki çocuk yüzümde solan değildir yarınlar. Avuçlarımda yeşeren sözlerden derlediğim dualarla en mahcup halimle huzuruna vardığım anda dahi unutturma bana ki ''aşk'' tomurcuğun umutla ayrılmasıdır topraktan. Ve unutturma bana ey rabbim dünün bilgisinde saklıdır yarınlar.
Sevdiğim!
''Biz'' diyebilmek kocaman bir bedele tekâbül yeryüzünde. .
''Sen'' ve 'ben' ayrı ayrı duruyor da 'biz' bir türlü sığamıyor kalıplara.
Edimsiz çoğulsuz yaşamın bir kıyısına iliştirilmiş yüzümün haritasında en çok da denizlere yer vardı halbuki ama bilmezdi tarihe uzak düşenler sınırlar nerede başlar nerede sonlanır bir hattın beyaz çizgisi. Toprak neden baş edemez suyun büyüklüğüyle diye sormazdı kimse. Dengeydi su. Çoğulun değil tekilin bilgisiydi. Su keserdi de hayatı. Haritalar bildirmezdi bu gerçeği.
Ve en çok da geceler gebeydi büyük ihtilallere. Nedense korkuttuğu kadar güç de katardı karanlık insana. Hem yüzleşmek hem de kaçmak için hakikatlerden en doğru zamandı gece. Ölümle yaşam arasındaki ince çizgiydi adı. Bu kadar zıtlığı içerisinde barındıran hangi zaman dilimi vardı ki başka. En yakın durandı işte karanlığa aydınlık.
Ben dünyalara sığdıramazken kendimi düşlerimden uyandırdılar. Bundandır hiçbir yerlere ait olamayışım. Özgürlüğüm bir tek kelimelerin ruhunda sonsuzluğa kanat çırpıyor. Bu yüzden mürekkebi kurumadan kalemimin kabul buyur sözlerimi.. Ankara on dokuz şubat bir de yağmurlar…
