Sen hiç benim olmadın ki ?
Baktığım dokunduğum uğruna gözyaşı döktüğüm her türlü değer her türlü yargı; ulaşılmaz sandığım uzak diyarlar başı dumanlı ve karlı yüce dağlar bir anlığına da olsa düşte de olsa benim oldu. Ama sen hiç benim olmadın ki ?
Sen hiç benim olmadın ki ?
Asırlarca yollarını bekledim. Bana geleceğin yolları yürüdüm senle sensiz ve ezberledim santim santim. Seni bana getirecek adımlarının gelişini hayal etmek için o yolları binlerce kez yürüdüm. O trenlere binlerce kez bindim. O gurbet istasyonlarında binlerce kez oturdum…
Baharda gelseydi nasıl gelirdi. Yüzünde hangi ifade olurdu. Ela gözlerinde yeşilin hangi tonları oynaşırdı… Yazın gelseydi allı yada çiçekli fistan mı giyerdi. Yanakları kiraz gibi kızarır mıydı. Sonbaharda gelseydi hazanın en hazin hüzünleri o çocuksu sevincini soldurur muydu? Ya kışın gelseydi soluk soluğa kalır mıydı. Heyecanı yüzünde buz tutar mıydı? Mevsimler boyu bana gelişini yaşadım ey yar! Ama sen hiç bana gelmedin ki?
Hiç bir trenden inmedin. Ben hiçbir mevsimi senle yaşamadım. Hiçbir anı seninle paylaşmadım.
Sen hiç benim olmadın ki?
Sen var mıydın sahi? Sen hiç beni bilmedin ki ? Binlerce kez geçtim yanından. Binlerce kez aynı parkta karşı karşıya oturduk. Saçlarına aklar düştü okşanası. Çocukların oldu seni benden çalan adamdan. Anneni babanı kaybettin. Acılarla olgunlaştın. Boşandın yeniden evlendin. Ama sen hiç benim olmadın ki ?
Yıllar geçti. Şehir büyüdü. İnsanlar birbirini tanımaz oldu. Trenler geldi geçti. Binlerce kez trenler geldi geçti. Mevsimler geldi geçti. Gurbetlere gittin. Beni sılada bıraktın. Gurbetlerden döndün. Ruhunu gurbetlerde bıraktın. Ben hep bir umut seni bekledim. Beni fark etmeni istedim Tanrıdan. Ama fark etmedin. Oysa ben hep yanı başındaydım. Ama sen hiç benim olmadın…
Sen mahalledeki genç kızların ablası oldun. Ben mahalledeki delikanlıların abisi oldum. Ama yinede sen hiç benim olmadın ki ?
Sen sardunyalı pencerenden Minübüsçü Osman’a bile gülümsedin. İşmar ettin. El salladın. Hatta o geçerken pencereni bile kapattın. Mahalle bakkalının oğlunun ilgisini bile fark etinde beni hiç fark etmedin ki ? Sen hiç benim olmadın ki ?
Askere giderken kapının önünden geçirdiler bir Temmuz akşamı. Kalkamadın üzüm asmalarından yapılmış avlunuzdaki çardağın altından. Karpuz ve peynirden ibaret şölenin başından ayrılamadın. Kalkıpta “Kimin oğlu” “Kim gidiyor askere” diye kimselere soramadın….
Sonra askerde kurşunumla tanıştım vatanı savunurken. Şehit olmak nasip oldu. Ay yıldızlı tabutum geçerken kapının önünden… İlk ve son kez o zaman fark ettin beni… Üzüldün mü üzülmedin mi bilinmez… Ama gözlerin ve bakışların ilk defa benim için gölgelendi. Belki bir damla yaş.. Oda bana değil.. Gençliğime acıdığından.. Olsun oda yeterdi ama sen hiç benim olmadın ki ?
~ Şimdi seni bekliyorum cennetin kapısında. Gir diyorlar. Girmem
diyorum. O gelmeden girmem…
Tanrım ve Peygamberim şahidim olsun ki sen olmadan kollarımda ben cennetten içeri girmem.. Ruhum dolaşır durur bana geleceğin yollarda gelişini hayal ederek kıyamete kadar...
Ama sen hiç bana gelmedin ki…
Ama sen hiç benim olmadın ki…
Baktığım dokunduğum uğruna gözyaşı döktüğüm her türlü değer her türlü yargı; ulaşılmaz sandığım uzak diyarlar başı dumanlı ve karlı yüce dağlar bir anlığına da olsa düşte de olsa benim oldu. Ama sen hiç benim olmadın ki ?
Sen hiç benim olmadın ki ?
Asırlarca yollarını bekledim. Bana geleceğin yolları yürüdüm senle sensiz ve ezberledim santim santim. Seni bana getirecek adımlarının gelişini hayal etmek için o yolları binlerce kez yürüdüm. O trenlere binlerce kez bindim. O gurbet istasyonlarında binlerce kez oturdum…
Baharda gelseydi nasıl gelirdi. Yüzünde hangi ifade olurdu. Ela gözlerinde yeşilin hangi tonları oynaşırdı… Yazın gelseydi allı yada çiçekli fistan mı giyerdi. Yanakları kiraz gibi kızarır mıydı. Sonbaharda gelseydi hazanın en hazin hüzünleri o çocuksu sevincini soldurur muydu? Ya kışın gelseydi soluk soluğa kalır mıydı. Heyecanı yüzünde buz tutar mıydı? Mevsimler boyu bana gelişini yaşadım ey yar! Ama sen hiç bana gelmedin ki?
Hiç bir trenden inmedin. Ben hiçbir mevsimi senle yaşamadım. Hiçbir anı seninle paylaşmadım.
Sen hiç benim olmadın ki?
Sen var mıydın sahi? Sen hiç beni bilmedin ki ? Binlerce kez geçtim yanından. Binlerce kez aynı parkta karşı karşıya oturduk. Saçlarına aklar düştü okşanası. Çocukların oldu seni benden çalan adamdan. Anneni babanı kaybettin. Acılarla olgunlaştın. Boşandın yeniden evlendin. Ama sen hiç benim olmadın ki ?
Yıllar geçti. Şehir büyüdü. İnsanlar birbirini tanımaz oldu. Trenler geldi geçti. Binlerce kez trenler geldi geçti. Mevsimler geldi geçti. Gurbetlere gittin. Beni sılada bıraktın. Gurbetlerden döndün. Ruhunu gurbetlerde bıraktın. Ben hep bir umut seni bekledim. Beni fark etmeni istedim Tanrıdan. Ama fark etmedin. Oysa ben hep yanı başındaydım. Ama sen hiç benim olmadın…
Sen mahalledeki genç kızların ablası oldun. Ben mahalledeki delikanlıların abisi oldum. Ama yinede sen hiç benim olmadın ki ?
Sen sardunyalı pencerenden Minübüsçü Osman’a bile gülümsedin. İşmar ettin. El salladın. Hatta o geçerken pencereni bile kapattın. Mahalle bakkalının oğlunun ilgisini bile fark etinde beni hiç fark etmedin ki ? Sen hiç benim olmadın ki ?
Askere giderken kapının önünden geçirdiler bir Temmuz akşamı. Kalkamadın üzüm asmalarından yapılmış avlunuzdaki çardağın altından. Karpuz ve peynirden ibaret şölenin başından ayrılamadın. Kalkıpta “Kimin oğlu” “Kim gidiyor askere” diye kimselere soramadın….
Sonra askerde kurşunumla tanıştım vatanı savunurken. Şehit olmak nasip oldu. Ay yıldızlı tabutum geçerken kapının önünden… İlk ve son kez o zaman fark ettin beni… Üzüldün mü üzülmedin mi bilinmez… Ama gözlerin ve bakışların ilk defa benim için gölgelendi. Belki bir damla yaş.. Oda bana değil.. Gençliğime acıdığından.. Olsun oda yeterdi ama sen hiç benim olmadın ki ?
~ Şimdi seni bekliyorum cennetin kapısında. Gir diyorlar. Girmem
diyorum. O gelmeden girmem…
Tanrım ve Peygamberim şahidim olsun ki sen olmadan kollarımda ben cennetten içeri girmem.. Ruhum dolaşır durur bana geleceğin yollarda gelişini hayal ederek kıyamete kadar...
Ama sen hiç bana gelmedin ki…
Ama sen hiç benim olmadın ki…