Şekerkamışı Bengal kökenlidir. Adını çakıl anlamında Sanskritçe çarkara, Prakrit ve Pali biçimiyle sakkharadan alır. Sasani hükümdarı Keyhüsrev I. Nuşirevan zamanında (531-599) Hindistandan İrana getirilmiş, önce Suriye sonra Mısırda üretilmiştir. Yunanca ve Latincesi de Hintçeden gelir. M.S. 1. yüzyılda Bizansta balla karıştırılarak ilaç olarak tüketilmiş, nadir bir devadır.
Batıya Haçlı Seferleri sırasında cassonade adıyla geçen esmer renkli bu şeker, Mısırda gerçekleşen teknik gelişmeyle beyazlatılmış ve kand adını almıştır. Bu adın Arapların Giritin kandlye şehrinde kurdukları fabrikadan geldiği de ileri sürülür.
Orta çağda Şam meyveleri ve Suriye şekeriyle yapılan Şam reçelleri çok ünlüdür. Şekerkamışı kısa sürede Güney Fas, İspanya, Ebre Vadisi ve Sicilyaya yayılmıştır. Üretilen şekerin (sükkar) Venedike ilk gelişi (zucchero) 996da duyulmuştur. Türkçede ne Şamın şekeri deyişinin halen yaşaması da gösterdiği gibi, Şam şekeri yıllarca Batıya olduğu kadar Doğuya da satılmıştır.
Hindistanda beyaz şekere Çinden alındığı için çini, şekerkamışına Mısırdan geldiği için mısri, kelle şekere ise kand denir.
Şeker, Sasanilerden beri reçetelerin değişmez unsurlarından biriydi ve Avrupada da ilaç muamelesi gördü. 1572de Ortelius Eskiden ilaç olan şey şimdi yemek oldu demektedir. Avrupalıların Güney Amerikaya şeker üretimini sokmasından sonra ihtiyacını buradan karşılamaya başlamasıyla şeker tüketimi yaygınlaştı. Şeker üretimi ucuz ve bol emek gerektiriyordu. Amerika kıtasında köleliğin yaygınlaşması pamuk kadar şeker plantasyonlarıyla da ilgiliydi. 1783te Lord Sheffield, Avrupanın yarısında şekerin bilinmediğini düşünerek, şeker tüketiminin çok artmasını bekliyordu. İkinci Dünya Savaşı anılarında çayın kuru üzümle içildiği anlatıldığı gibi, 16.-17. yüzyılda şeker yerine pekmez, bal, üzüm suyu kullanılması olağandı. Bir defa kaynatılmış ve posası alınmış süleymani, eritildikten sonra kalıplara dökülen dibi yuvarlak, tepesi sivri kaniz veya kelle şekeri, üç defa kaynatılıp beyazlatılan kand-i, mükerrer Çeşitleriyle biliniyordu.
Osmanlı döneminde 19. yüzyıldan itibaren artan şeker tüketimi Avrupadan yapılan ithalatla karşılandı ve şekerin yaygınlaşması Cumhuriyet devrinde şeker pancarı üretiminin başlatılmasıyla gerçekleşti.
Pancar 10 2000.de Mısırda biliniyordu, Sicilyaya gelmesi M.Ö 100 leri buldu. Türkiye Türkçesi ve Azericede pancar sözcüğü Erimeniceden alındı.
Batıya Haçlı Seferleri sırasında cassonade adıyla geçen esmer renkli bu şeker, Mısırda gerçekleşen teknik gelişmeyle beyazlatılmış ve kand adını almıştır. Bu adın Arapların Giritin kandlye şehrinde kurdukları fabrikadan geldiği de ileri sürülür.
Orta çağda Şam meyveleri ve Suriye şekeriyle yapılan Şam reçelleri çok ünlüdür. Şekerkamışı kısa sürede Güney Fas, İspanya, Ebre Vadisi ve Sicilyaya yayılmıştır. Üretilen şekerin (sükkar) Venedike ilk gelişi (zucchero) 996da duyulmuştur. Türkçede ne Şamın şekeri deyişinin halen yaşaması da gösterdiği gibi, Şam şekeri yıllarca Batıya olduğu kadar Doğuya da satılmıştır.
Hindistanda beyaz şekere Çinden alındığı için çini, şekerkamışına Mısırdan geldiği için mısri, kelle şekere ise kand denir.
Şeker, Sasanilerden beri reçetelerin değişmez unsurlarından biriydi ve Avrupada da ilaç muamelesi gördü. 1572de Ortelius Eskiden ilaç olan şey şimdi yemek oldu demektedir. Avrupalıların Güney Amerikaya şeker üretimini sokmasından sonra ihtiyacını buradan karşılamaya başlamasıyla şeker tüketimi yaygınlaştı. Şeker üretimi ucuz ve bol emek gerektiriyordu. Amerika kıtasında köleliğin yaygınlaşması pamuk kadar şeker plantasyonlarıyla da ilgiliydi. 1783te Lord Sheffield, Avrupanın yarısında şekerin bilinmediğini düşünerek, şeker tüketiminin çok artmasını bekliyordu. İkinci Dünya Savaşı anılarında çayın kuru üzümle içildiği anlatıldığı gibi, 16.-17. yüzyılda şeker yerine pekmez, bal, üzüm suyu kullanılması olağandı. Bir defa kaynatılmış ve posası alınmış süleymani, eritildikten sonra kalıplara dökülen dibi yuvarlak, tepesi sivri kaniz veya kelle şekeri, üç defa kaynatılıp beyazlatılan kand-i, mükerrer Çeşitleriyle biliniyordu.
Osmanlı döneminde 19. yüzyıldan itibaren artan şeker tüketimi Avrupadan yapılan ithalatla karşılandı ve şekerin yaygınlaşması Cumhuriyet devrinde şeker pancarı üretiminin başlatılmasıyla gerçekleşti.
Pancar 10 2000.de Mısırda biliniyordu, Sicilyaya gelmesi M.Ö 100 leri buldu. Türkiye Türkçesi ve Azericede pancar sözcüğü Erimeniceden alındı.