Şehit ŞiirLeri

ßy.MeCHuL

Kayıtlı Üye
VATAN

Kimse söndüremez tüter bu ocak,
Adı türktür Bu vatanın türk kalacak.
Şehit ve gazi bedelidir bu şanlı bayrak,
Adı Türk'tür bu vatanın türk kalacak.

Nice şehitler vermiş bu toprak,
Sahiip çıkılacak vatan ve bayrak.
Tüm gençlik vatan bekçisi olacak,
Adı Türk'tür bu vatanın Türk kalacak.

Her şafakta bir ışık parlayacak,
Tüm gençlik ona sahip çıkacak.
Türk gençliği uşak olmayacak,
Adı Türk'tür bu vatanın Türk kalacak.

Düşman karşısında birlik olacak,
Barış ve kardeşlik ülkümüz olacak.
Huzuru bozana dünya dar olacak,
Adı Türk'tür bu vatanın Türk kalacak.

Yüzlerce Cemal gazi olacak,
Binlerce Mehmet Şehit Olacak.
Tüm gençlik nöbet tutacak,
Adı Türk'tür bu vatanın Türk kalacak.
 
Çanakkale Şehitlerine

Şu Boğaz Harbi Nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya,
Ne hayasızca tahaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde-gösterdiği vahşetle “bu: bir Avrupalı”
Dedirir-yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahut kafesi!
Eski Dünya, Yeni Dünya bütün akvam-ı beşer
Kaynıyor kum gibi, Mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihanın duruyor karşında,
Osrtralya’yla beraber bakıyorsun ; Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk.
Sade bir hadise var ortada : Vahşetler denk.
Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela...
Hani tauna da zuldür bu rezil istila...
Ah o yirminci asır yok mu, o mahluk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcut ise hakkiyle sefil,
Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrarı hayasızcasına,
Maske yırtılmasa hala bize affetti o yüz ...
Medeniyet denilen kahbe, hakikat yüzsüz.
Sonra mel’undaki tahribe müvekkel esbab,
Öyle müthiş ki: Eder her biri bir mülkü harab.
Öteden saikalar parçalıyor afakı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a’makı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o aslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağımın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtme de yer
O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de namerd eller,
Yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyare.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal’a mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, başa, edecek kahrına ram?
Çünkü te’sis-i ilahi o metin istihkam.
Sarılır, indirilir mevki’-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun’-i beşer;
Bir göğüslerse Huda’nın edebi serhaddi;
“O benim sun’-i bediim, onu çiğnetme” dedi.
Asım’ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.
Şuheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rukü olmasa, dünyaya eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.
Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid’i...
Bedr’in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makber’i kimler kazsın?
“Gömelim gel seni tarihe”desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitab...
Seni ancak ebediyetler eder istiab.
“Bu, taşındır” diyerek Ka’be’yi diksem başına;
Ruhumun vayhini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namıyle;
Kanayan lahdine çeksem bütün ecramıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan;
Yedi kandilli Süreyya’yı uzatsan oradan;
Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına;
Uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına,
Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırına.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultanını Salahaddin’i,
Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran...
Sen ki, İslam’ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;
Sen ki, a’sara gömülsen taşacaksın... Heyhat,
Sana gelmez bu ufukalar, seni almaz bu cihat...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber
 
Çanakkale

“Söyle arkadaşım “dedi Anadolulu Mehmet
Yanıbaşında ki Anzak erine
“Nerelerden kopup gelmişin
Neden çökmüş bu mahsunluk üzerine”
“DÜNYANIN ÖBÜR UCUNDAN” dedi gencecik Anzak
“Öyle yazmışlar mezar taşıma
Doğduğum yerler öylesine uzak
Örtündüğüm topraksa gurbet bana”


“Dert edinme arkadaşım” dedi Mehmet
“Değil mi ki yurdumuzun koynundasın ilelebet
Sende artık bizdensin
Sende bencileyin bir Mehmet”


Çanakkale toprağının
Üstü cennet altı mezar
Kavga bitmiş mezarlarda
Kaynaş olmuş yiten canlar
“Ya sen” dedi Mehmet
Oyun çağındaki İngiliz erine
“Yaşın ne senin kardeş
böylesine erken buralarda işin ne”


“Yaşım sonsuza dek on beş”
dedi ufak tefek İngiliz eri
“Köyümde askercilik oynar
coştururdum trompetle bizimkileri


Derken kendimi cephede buldum
Oyun muydu gerçek miydi anlamadan
Bir sahici kurşunla vuruldum
Sustu boynumdaki trompet


Son verildi böylece oyundan bozma işime
Gelibolu’da bana bir yer kazıldı
Mezar taşıma ON BEŞİNDE TRAMPETÇİ yazıldı
Öyküm de künyem de bundan ibaret


Yağmur yağıyordu usul usul toprağa
Gözyaşları düşerek üstüne sanki
Damla damla ağlıyordu uzaktan uzağa
Sahibini yitiren bir trompet
“Ya sizler” dedi Mehmet
Dünyanın dört kıtasından
Mezar dolusu erlere
“Hangi rüzgar savurdu sizleri
bu bilmediğiz yerlere”


Kimi İngiliz’di kimi İskoç
Kimi Fransız dı kimi Senegalli
Kimi Hintli kimi Nepall
Kimi Avustralya’ dan Yeni Zellanda ’dan Anzak
Gemiler dolusu asker
Her biri niye geldiğinden habersiz
Gelibolu’nun oya gibi koylarından sızarak
Tırmanmışlardı dağa bayıra
Siper siper yara gibi yarılan toprak
Mezar olmuştu savaş ardından onlara


Kiminin BURADA YATTIĞI SANILIR
Kiminin ADI BİLİNSE DE MEZARI BİLİNMEZ
Kiminin de mezar taşında
On altı,on yedi on sekiz yaşında
EBEDİ İSTİRAHATE ÇEKİLDİĞİ yazılı
Çanakkale topraklarında
Her birinin erken biten yaşam öyküsü
Eski yazıtlar gibi taşlara böyle taşlara böyle kazılı
“anlamaz mıyım”dedi “halinizden kardeşler”
adına yazılı taşı bile olmayan asker
Anadolulu Mehmet


“Bende yüzyıllarca yaban ellerde
Neyin uğruna bilmeden can vermişim
Kendi yurdum uğruna can vermenin tadına
İlk kez Çanakkale’ de ermişim


Uğrunda can verdikçe vatanlaştı ancak
Ekip biçtiğim padişah mülkü toprak
Değil mi ki sizler alamazsanız bile
Bu topraklar almış sizleri basmış bağrına
Sizlere de vatan sayılır artık Çanakkale “


Çanakkale toprağının
Üstü cennet altı mezar
Kavga bitmiş mezarlarda
Kaynaş olmuş yiten canlar


Bir garip savaştı Çanakkale Savaşı
Kızıştıkça kızgınlığı dindiren
Ara verdikçe ateşe düşmanı kardeşe
Döndüren bir savaş
Kıyasıya bir savaştı
Ama saygı üreten bir savaş
Yaklaştıkça birbirine
Karşılıklı siperler
Gönüllerde yakınlaştı
Düştükçe vuruşanlar toprağa
Dostlar gibi kaynaştı


Savaş bitti
Ölenler kaldı sağlar gitti
Köylü köyüne döndü evli evine


Kır çiçekleri geldiler akın akın
Çekilen askerlerin yerine
Yaban gülleri dağ laleleri papatyalar
Kilim kilim yayıldılar toprağa
Siper siper
Toprağın savaş yaralarını örttüler
Koyunlar koruganları yuva yaptı kendine
Kuşlar döndü gökyüzüne kurşunların yerine
Çiçeğiyle yemişiyle yeşiliyle
Silah yerine sapan tutan elleriyle
Geri aldı savaş alanlarını doğa
Can geldi toprağa silindikçe kan izleri


Yeryüzünde cennet oldu öylece
O cehennem savaş yeri


Şimdi Çanakkale Gelibolu
Bahçe bahçe
Ülke ülke
Mezar dolu


Üstü cennet altı mezar
Çanakkale toprağının
Kavga bitirmiş mezarlarda
Kaynaş olmuş yiten canlar
“Huzur içinde uyusun”
Vuruştukları topraklarda
Kavgadan kinden uzakta
Yanyana dostça yatanlar


 
Bir Yolcuya

( Bu şiir Gelibolu yamaçlarında yazılmıştır.)

Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın,
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın,
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.

Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda,
Gördüğüm bu tümsek, Anadolu’nda,
İstiklal uğrunda, namus yolunda,
Can veren Mehmed’in yattığı yerdir.

Bu tümsek, koparken büyük zelzele,
Son vatan parçası geçerken ele,
Mehmed’in düşmanı boğuldu sele,
Mübarek kanını kattığı yerdir.

Düşün ki, hasrolan kan, kemik, etin
Yaptığı bu tümsek, amansız, çetin,
Bir harbin sonunda, bütün milletin,
Hürriyet zevkini tattığı yerdir
 
İki Yolcu

Bu kalabalık senin düğününe
Benimse cenazeme geliyor
Bu davullar senin düğününe;
Benimse cenazeme çalıyor.

Senin üzerine çiçek
Benim üzerime toprak atacaklar
Senin kınalı ellerinden
Benimse tabutumdan tutacaklar

Seni türkülerle, beni ağıtlarla
Uğurlayacaklar bizi iki yolcu gibi
İkimizde giysisi beyaz olacak
Nüfusa seni EVLİ beni ise
 
ŞEHİDİN BULDUKLARI

Karşımda herc-ü merc yığınlar
Nelere gebe bilinmez yarınlar

Bugün şen şakrak yarın üzüntülü
Rahmet bu gaybın üstü örtülü

Dün dağlarda eşkıya peşinde
Bugün kalmamış eser neşesinde

Binmiş dört inanmışın omzuna
Cevap veriyor meleklerin sorusuna

Sorular ne olursa olsun korkmuyor
Meleklerin yerine geçmiş o soruyor.

Siz Münker-Nekir ben ölmedim ki
Ölüm denilen şey nedir ki sanki

Her şeyi görmek görünmemekse
Bin defa ölürüm Allah ömür verse
 
MEHMET'İM SANA NASIL KIYDILAR?


Kömür karasıydı rüzgarda dalgalanan saçların,
Bir ok gibi bağırları delerdi güzel bakışların,
Kızdın mı aniden çatılırdı keman kaşların,
Mehmet’im sana, gençliğine nasıl kıydılar?

Fidan misali boyunla yirmi yaşındaydın
Hayatının en güzel mevsimi baharındaydın
Benim büyümeyen yavrum ana koynundaydın
Mehmet’im sana, gençliğine nasıl kıydılar?

Gelince askerlik çağın mutluluktan coştun,
Güzel haberi vermek için yavukluna koştun,
Gurur dolu yüreğinle başın dik dolaştın,
Mehmet’im sana, gençliğine nasıl kıydılar?

Hazırladım zevkle mutlulukla bütün eşyalarını,
Üşümesin ayakların diye ördüm yün çoraplarını,
Ellerine saçlarına yaktım damatlık kınalarını,
Mehmet’im sana, gençliğine nasıl kıydılar?

Elleri açtık semaya dualarla yolladık kapıdan,
Düğün kurduk davul zurna çaldık ardından,
Gözümde yaşlarla uğurladım seni yuvadan
Mehmet’im sana, gençliğine nasıl kıydılar?

Ana sütünü helal et vatan borcu gidiyorum dedin,
Baba duanı esirgeme namus borcu gidiyorum dedin,
Kardeşlerini öptün, yavukluna hasretle güldün,
Mehmet’im sana, gençliğine nasıl kıydılar?

Aylar sonra acı haberin geldi uzak diyarlardan,
Kahbe kurşun yemişsin imanlı temiz bağrından,
Canını, kanını vermişsin geçmemişsin vatanından,
Mehmet’im sana, gençliğine nasıl kıydılar?

Baba ocağına getirdiler al bayrak kefeninle,
Uğurladık seni ebedi hayata cennete tekbirlerle,
Şehit anası oldun dediler Allah şefaatine nail eyleye,
Mehmet’im sana, gençliğine nasıl kıydılar?
 
MEHMETÇİK


Esaret zincirini kanlarla kıran Mehmet,
Hürmetle eğilmede huzurunda bu millet,
Kan verdin şu toprağa ebedi şan aldın sen.

Öldünde savaşlarda yaşatmak için yurdunu,
Çoştunda savaşlarda azgın düşmanlar durdu.
Bütün dünya milleti o azgın düşmanlar ki,
Memleketi istila edeceklerdi sanki.

Düşündüler mi onlar üç kıtanın fethini,
Düşündüler mi onlar şanlı tarihini.
Çoştun da bir zamanlar atlamıştın Tuna'yı,
Ezmiştin hasımları sarmıştın Viyana'yı.

Avrupa ortasında yıllarca at oynattın,
Dillere destan olan kahramanlar yarattın.
Saçtın oralarda binbir dehşetle korku,
Sinerek düşmanların Türk geliyor diyordu.

Unutulmuştu demek o istila günleri,
Tarihe nam saldığı Türk'ün şanlı günleri.
Hatırladın sen o şerefli anları,
Çanakkale önünde boğarak düşmanları.

Çarpışarak orada bulmak için hakkını,
Durdurdun imanınla,çoşup gelen akını.
Bir kere daha geçti şanlı tarihe ismin,
Sen bizim kalbimizde ölmez ve ebedisin.

 
VATAN


Uğruna ölünen güzeldir vatan
Nice şehit verdik toprakta yatan
Gazidir şehittir hep senin atan
Ben seviyom diyen vermez vatanı

Dökeriz düşmanı bizler denize
Dededen mirastır şehitlik bize
Mevla’m nurlar verir güzel benize
Düşmanlara biz vermeyiz vatanı

Vatana adadım güzel canımı
Feda ettim benim olan kanımı
Vermeyiz düşmana hiçbir yanını
Genç ihtiyar biz bekleriz vatanı

Kınalar yaktık bizde ellere
Sevgiyle bakarız açan güllere
Türkiye içinde olan yerlere
Çiğnetmeyiz biz düşmana vatanı

Uğurladık biz yavruyu vatana
Gecikmeden erken katıl kıtana
Sahip çık toprakta şehit yatana
Canımızdan çok severiz vatanı

Yüzleri nurludur gülüyor gözler
Unutulmaz asla şehidin yüzler
Ne kadar anlatsan bitmiyor sözler
Biz düşmana kaptırmayız vatanı

Gözü açık olur şehitler
Savunur vatanı her an yiğitler
Melekleri olur onun şahitler
Canı kanı ile korur vatanı

Alnına nokta koyduk kınayı
Yaraladın ana ile babayı
Bekçi koydun sırtındaki abayı
Bekliyor şehidim aban vatanı

Söyledi kardeşi şehitsin abi
Her şey Mevla’nındır bilinmez tabi
Emanet bekçisi bizler sahibi
Ödüldür şehitlik vermek vatana
 
TÜRK’ÜN TÜRKÜSÜ


Ben varken, daha sen yoktun ortada,
Çok e******, dünkü çocuk krallığından.
Ben vardım, tarih değildi tarih daha,
Batmaz dediğin güneş benimle geldi Asya’dan.

Kölesiydi Sezar’ın vahşi Kelt’leri gördüm,
Germenleri, Normanları ve yamyamları da.
Roma’yı, tüm ihtişamını servetini de,
Atilla’ya diz çöken, Papasını da gördüm.

Helenleri de gördüm, hayallerini de,
Bizansını da gördüm, Konstantin’i de,
Sonra haçlıları da, hepsi de barbardılar,
Hançerledikleri göğsümde dağıldılar.

Ne Anzaklar, ne Hindular, ne Rumlar,
Yedi düvelden, dört iklimden, sekiz yönden.
Hep geldiler senden önce kapılarıma,
Şimdi hepsi birer kan pıhtısı topraklarımda.

İstediğim hesabı yap, öyle gel,
Ermenistan, Kürdistan, Lazistan.
Daldığın derin hülyalarından,
Şehitler taşımış, Peygamber kollarımda uyanırsın.

İstediğin renge boyan, öyle gel,
Ermeni, kirmani, bilmem ne şeytani.
Her damlası vatanıma adak,
Sel gibi kanımda boğulursun.

Türk’üm, tarih köklerimde başlar.
Köklerim, tarihten de derinlerde.
Gözlerinin göremeyeceği yerlerde hayallerim,
Hayallerinin gidemeyeceği yerlerde ellerim
 
KAHRAMANLIK


Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir,
Ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmektir.
Ölmezliği düşünmek boşuna bir emektir;
Kahramanlık; saldırıp bir daha dönmemektir.

Sızlasa da gönüller düşenlerin yasından
Koşar adım gitmeli onların arkasından.
Kahramanlık; içerek acı ölüm tasından
İleriye atılmak ve sonra dönmemektir.

Yırtıcılar az yaşar... Uzun sürmez doğanlık...
Her ışığın ardında gizlidir bir karanlık.
Adsız sansız olsa da, en büyük kahramanlık;
Göz kırpmadan saldırıp bir daha dönmemektir.

Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir,
Ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmektir.
Bunun için ölüme bir atılış gerekir.
Atıldıktan sonra bir daha dönmemektir...
 
Annelere Şehit Hediye

Bugün anneler günü mayısın on dördü
Dört şehit verdik üzeri ay yıldızla örtüldü
Şehit annesi olmak onlara en büyük ödüldü
Hediyeler annelere tabutlarda götürüldü

Bu hediyeyi size gönderen Allah’tır
Cennet ayağınızın altında anahtarı evladınızdır
Evladınızın yeri peygamberler yanıdır
Kefeni ise rengini alan ay yıldızlı bayraktır

Annesi evladından bir hediye beklerken
Evladı annesine hediye edilirken
Gözlerinden damla damla yaş dökülürken
Hediyeler omuzda tekbirler getirildi arşı inleten

Şehit annesi olmak her Türk annesinin hayali
Sen merak etme evladının mekanı cennet bahçesi
Şehitler ölmez onlar yaşar ama zordur görmesi
İnşallah bu son hediye olur gelmez artık gerisi
 
ŞEHİT ASKER

Albayrağa sarılı tabutun önünde
Durmuştu bir imam kıblemizin yönünde
Saf saf oldu insanlar hocanın arkasında
Şehidin resmi vardı herkesin yakasında

Büyük bir boy resimle kortejin önlerinde
Özenle taşınıyor asker ellerinde
Gençliğin baharında henüz yirmi yaşında
Mavi bir bere vardı o tertemiz başında

Tüm cemaat ağlıyordu yaşları sel gibiydi
Esen meltem rüzgarı kara bir yel gibiydi
Seni uğurlarken içimiz yasla doldu
Tüm analar babalar ak saçlarını yoldu

Omuzlarda yükseldin göklere erdi başın
Olmasa da dünyada bir tek taşın
Öteki yaşamında makamın cennet oldu
Sen gidince yurdumun tüm çiçekleri soldu

Benim şehit a****** sen ölmedin asla
Vatanın dağlarına ismin yazıldı kanla
Sana silah çeken el kırılacaktır bir gün
Bu dünyadan edilecektir sürgün

Bunu asla unutma ey kahraman şehit
Her şeyi bilen Tanrı bize olsun ki şahit
Seni toprağa değil yüreğimize gömdük
Yanıyor çiğerimiz sanki ateşe döndük
 
ŞEHİT BABASINA

Yiğit Babam karalar bağlama sakın,
Sakın çevrene yaşlı gözlerle bakmayasın...
Güçlü olmalısın sen hiç olmadığın kadar,
Sen gururlu bir Şehit Babasısın...
Ben iyiyim, ferahtayım üzülme,
Titremesin hiç o güçlü sesin...
Sitem etme sakın kadere,
Bayrağıma artık gururla bakmalısın...
Güzel bir uyku baba benimkisi,
Tıpkı beşikteyken hayran hayran baktıgın gibi,
Sarı lacivert şapka koyardında başucuma,
Yine Sarı Lacivert şapkam var başımda...
Çok rahat bir uykudayım şimdi...
Çok şanslıyım ben baba..

Hep yanındayım aslında,
Ay- Yıldızdır artık benim yüzüm...
Görmek istersen beni baba,
Bak bu güzel vatana...
Güzel ülkemin topragıdır tenim,
Okşa baba toprağını gururla...
Ve ormanıdır benim saçım,
İyi bak onlara...
Dağları gibi heybetli işte göğsüm,
Kanatlarım hala güçlü kartalları kadar...
Kanım hala asil akar sularında,
Ve hiç olmadığım kadar yakınım sana.
Baba görmek istersen eğer beni;
Diyar diyar gez şehirlerimi.
Ve bak o masmavi göklerine,ne güzel;
Görmek istersen gözlerimi...
İşte aslan oğlun, dimdik karşımdasın,
İşte gururla hala ayaktasın,
Anla yiğit babam anla,
Sen artık bu vatanının babasısın
 
VATAN SAĞOLSUN

Bir patlama,bir soğuk demir, bir rüzgar sesi,
Tüm hayat bir parmakta, verilmiş son nefesi...
Ay Yıldız nişan olmuş da göğsüne buyurmuş,
Bu yara Mehmet\'imin vatana hediyesi...
Bir patlama,bir soğuk demir, bir rüzgar sesi!

Bu onur, bu gurur, kahramanlık abidesi,
Tarihine yazdığın Türklük\'ün efsanesi...
Kanın toprağa ad koymuş da vatan buyurmuş,
Bu ada adanan kanlar bir veda busesi...
Bu onur, bu gurur, kahramanlık abidesi!

Bir kırmızı, bir beyaz, bir millet efsanesi,
Bu Ay, bu Yıldız, bir kahramanlığın simgesi,
Tüm dağları taşları onlara selam durmuş,
Aldığımız her nefes bir şehit hediyesi...
Bir kırmızı, bir beyaz, bir millet efsanesi!

Bir hüzün, bir şeref, doğrulur şehit annesi,
Tabutta aksi belirir görülünce nicesi,
Gökyüzü ağlarmış da yeryüzü can bulurmuş,
Bir anadan duyulunca \'Vatan Sağolsun\' sesi...
Bir hüzün, bir şeref, doğrulur şehit annesi!
 
TEĞMENİM

Akşam Olunca
Senin Gözlerinde Hayaller Uçuşurdu Teğmenim
Sigarandan Ak Özlemler Çekerdin İçine
Dalardın Bir Zaman
Senin Gözlerin Konuşurdu Teğmenim.

Çok Uzaklardan Bir Yel Eserdi Gönlünce
Bir Şarkı Mırıldanırdın Kadere İnat
Sonra Yorgun Mısralar Dökülürdü Dudaklarından
Buram Buram Hasret Kokan, Gül Kokan
Sen Sırtındaki Giysilere Tutsaktın Teğmenim
Sen Göklerin Özgürlüğüne
Sen Maviye Tapardın, Tanrı'dan Sonra
Senin Düşmanın Karanlıklardı Teğmenim..
Dışarıda Yağmur Yağıyor Ağır Ağır
Hoşuna Giderdi Değil Mi Teğmenim
Efkarlanıp Efkarlanıp Da Bir Zamanlar
Çıkar Dolaşırdın Islak Sokaklarda Yapayalnız
Üzerine Düşen Her Yağmur Damlasında
Anardın En Mutlu Günlerini Birer Birer....

O Günlerde Sevdiğin Vardı Yanında
Şimdi Özlemini Çektiğin
Çok Mu Uzak O Günler Teğmenim
Yoksa Geri Gelmeyecek Diye Mi Korkuyorsun
Hani Sen Korku Bilmezdin
Hani Geçecektin Tüm Engelleri Göklerde
Söz Vermiştin Beyaz Gelinlik Giydirecektin
Mavi Gökler Kadeh Olacaktı
Dans Edecektin Sevgilinle Sonsuz Bulutlarda......

Yine Hüzün Çöktü Kartal Gözlerine
İyice Islandın, Bırak Artık Yağmura Meydan Okumayı
Zaten Sırılsıklamsın Aşkınla Sen.
Öyle Bir Aşk Ki Bu Olanaksız
Bir Yanda Gökyüzü, Bir Yanda Sevgilin
Ayırt Edemezdin Sen İkisini Birbirinden
Bir Yanda Mavi Gözler, Öte Yanda Sonsuz Bir Tutku
Bir Tutku Ki Nelere Mal Oldu Teğmenim..

Sen Böyle İstemiştin
Hep Son Nefesime Dek Serçe Kadar Hür
Kartal Kadar Yırtıcı Olacağım Demiştin
Oldun Teğmenim Oldun İşte
Bu Muydu İstediğin, Özlediğin Sonbahar
Hani Okulda Hep Beklediğin Eylül Özlemi
Esen Tatlı Rüzgar, Doğa Ve Sevgili
Birlikte Olabilmek Tutkusu
Yıllarca Sevdiğini Söylemeye Susadığın
Elini Tutmaya Kıyamadığın Sevgiline
Bu Muydu Bıraktığın
Yanık Uçağında Bir Avuç Kül...
Evet Seni Böyle Bulmuştuk Teğmenim
Bir Avuç Kül.....
Yemyeşil Bir Vadi Açmıştı Kucağını Sana
Sevgilin Mi Sandın Ne? Atıldın Kollarına....

O Sabah Gözlerin Pırıl Pırıldı
Bilemezdin Teğmenim Bilemezdin
Nasıl Bilebilirdin Böyle Olacağını
Arkada Gözü Yaşlı, Sevgili Bırakacağını..
Lanet Olası Toprak Senide Basmıştı Bağrına
Hiç Mi Doymaz Bu Kahpe Felek
Yoksa Ezelden Mi Küsmüş Bizlere
Fakat Sen İstemiştin Teğmenim
Ölmedin Sen Ölemezsin
Buna Hakkın Yok Teğmenim
Unuttun Mu Ettiğin Yemini, Arzularını
Bırakıp Gidebilir Misin, Terkedebilir Misin Söyle
Neden Susuyorsun, Göremiyoruz Da Seni
Gülen Yüzünü, Kartal Gözlerini.....

O Gözler Neler Söylerdi Sevgiline
Şimdi Onun Yaşlı Gözlerinde Sen Varsın
Geride Kalan Tek Eserinde Kırık Bir Kalp
Bak Oda Konuşmuyor Artık
Ağlamıyor..
Bir Hıçkırık Düğümlenmiş Boğazına
Gülümsüyor Ağlanacak Kaderine
Hem Çırpınmıyorda Artık
Bitti Tükendi Zavallıcık......

Tanrım Bu Nasıl Bir Son
Yine Yağmur Yağmaya Başladı
Geride Kalan Bir Avuç Külüde Çok Gördü Bize
Bir İz Kalmadı Harabeden, Sanki Hiçbir Şey Olmamışcasına
Bak 60 Milyon Yürek Nasıl Haykırıyor Ardından
'Vatan Sağolsun'
Şimdi Bizler Geliyoruz
Sen Rahat Uyu Teğmenim
 
TÜRK ASKERİ GELİYOR

Ulu dağlar yol verin bu cengaver yiğide,
Yere göğe sığmayan demir gibi yüreğe,
Sarılmış bayrağına sanki düğüne gidiyor,
Vakur bir tebessümle Türk Askeri geliyor! ..

Her adımıyla gurur duyan kalpler adına,
Kılıcını çekti mi koyar mı hiç kınına,
Vatanına göz diken düşmanının yanına,
Allah Allah diyerek zemzemlenip gidiyor! ..

Kurşun nasıl parlaksa işte öyledir canı,
Başta gürcedir sesi,hasmınadır inadı,
Her ne kadar sertse de yumuşaktır rüzgarı,
Cephede destanlaşan dostluğuyla geliyor! ..

Binbir kraldan cesurdur Mehmetçik adıyla,
Tanrıçalara emsaldir asilce kanıyla,
Canı ile tuttuğu göz yaşartan andıyla,
Toprağını kanıyla vatan yapıp geliyor! ..

Sarsın alemi emsali görülmemiş değer,
Sancağını dik tutan tüm dikbaşları eğer,
Yüz kiloluk mermileri kaldıran bu eller,
Ölmeden sancağını dimdik çakıp geliyor
 
Ben Bir Şehit Oğluyum

Bir hainin kurşunu aldı babamı benden,
Uyuyormuşum o gittiğinde sıcak yatağımda,
bütün uyuyanlar gibi sessizce…

Yüzünde garip bir mutluluk varmış,
anamla vedalaşırken…
Sanki düğüne gidiyor gibiydi dedi anam…
Öp demiş çocuklarımı uyandıklarında,
ben kıyamadım uyandırmaya hanım,
sen öp…

Anam öptü mü o gün beni bilmem ama,
ben baban şehit olmuş dediklerinde,
babamı son kez gören o anamın gözlerini,
belki de yüzlerce kez öptüm…

Yağmura hasret çorak toprak gibiyim şimdi…
Hasretim bitmek bilmiyor…
El sürdüğü yerlere ellerimi sürüyor,
Kokusu kalmıştır diyerek belki,
eşyaları kokluyorum…
Örtülerin altında ağlıyorum anamdan habersiz geceleri,
“Allah’ım, beni babama kavuştur” diyorum
“Babama kavuştur, ama onun gibi…”

Biliyorum herkese nasip olmaz şehitlik.
Mutluyum o yüzden,
Ama söz dinlemiyor yüreğim,
Özlüyor, onu , çok özlüyorum….

Ben bir şehit oğluyum,
Bu vatan , bu bayrak, bu toprak için
Şehit oldu benim canım babam…
Mertçe, yiğitçe, erkekçe…
Ben uyurken, birileri uyurken huzur içinde, sessizce…

Gün gelsin Allah’ım artık,
Şehit oğlu şehit desinler artık bana da,
Vatan için, namus için, bayrak için öleyim
Vatan sağolsun desin anam, vatan sağolsun
Toprak sarsın beni, ben babamı sarayım…
 
VATAN (Başka Bir Şiir )

Kimse söndüremez tüter bu ocak,
Adı türktür Bu vatanın türk kalacak.
Şehit ve gazi bedelidir bu şanlı bayrak,
Adı Türk'tür bu vatanın türk kalacak.

Nice şehitler vermiş bu toprak,
Sahiip çıkılacak vatan ve bayrak.
Tüm gençlik vatan bekçisi olacak,
Adı Türk'tür bu vatanın Türk kalacak.

Her şafakta bir ışık parlayacak,
Tüm gençlik ona sahip çıkacak.
Türk gençliği uşak olmayacak,
Adı Türk'tür bu vatanın Türk kalacak.

Düşman karşısında birlik olacak,
Barış ve kardeşlik ülkümüz olacak.
Huzuru bozana dünya dar olacak,
Adı Türk'tür bu vatanın Türk kalacak.

Yüzlerce Cemal gazi olacak,
Binlerce Mehmet Şehit Olacak.
Tüm gençlik nöbet tutacak,
Adı Türk'tür bu vatanın Türk kalacak.
 
Sehitler ölmez

Hincim verir bana kuvvet
Bitecek bütün dertler elbet
Bu Vatan´in ekmeyini yiyen
Vede bu Vatan´a hainlik eden
Ekmeyini yedigi gibi kursunu da yer elbet

Hincim Vatanhainlerine
Kahpelik edip ne geciyor ellerine
Bilinki siz kahpelik ettikce
Hincim artiyor sizlere

Beni yasatan bu Hinc
Bir elimde Kur´an, bir elimde Kilic
Savasirim Vatanhainlerine karsi korlusuz
Edecegim hepsini huzursuz

Bana Hinc´im yeter
Bu Hinc edecek sizi beter
Mustafa Kocak Vatanini canin´dan cok sever
Bütün hainleri gebertecegim teker teker

Elbet bitecek bu cile
Su serpilecek yanan yüreklere
Hesap verecek Terröristler bize
Son verilecek bütün kötülüklere

Sehidimin kani yerde kalmaz
Kahraman´siz Vatan olmaz
Bu yanan yürek yerinde durmaz
Sorulacak sehidlerimiz´in kani

Sehidim´in kahraman kani
Korur daima bu güzel Vatani
Gözleri yasli birakan sehid anasini
Soracagiz biz bunlarin hesabini

Sehidler asla ölmez
Kanayan yürekler dinmez
Bu Dava hicbir zaman bitmez
Sorulmadikca Sehidlerimiz´in kani

Bak gözümün icine
Orada göreceksin hinc´i komunizme
Kulagini ac sözümü dinle
Edecegim Vatanhainlerini lime lime

Kahpelikler elbet son bulacak
Vatanim´a nese dolacak
Yüregi Vatani icin carpan Mustafa Kocak
Elbet Vatan´i icin can verecek

Allah´dan gayri kimseden korkmam
Bu yoldan asla ayrilmam
Kimse susduramaz beni, susmam
Elbet konusacagim, anlatacagim kahpelikleri

Vatan hainlerinin bakmam gözünün yasina
Cünkü andictim su koca daglara
Kahpelikler son bulmadikca huzur yok bana
Huzura kavusacak Vatanim, bas koydum bu yola
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol puff
Geri
Üst