Debresif
Bayan Üye
Arkadaslar sizlere bu konuda Hrant Dink'in cenaze töreninden etkilenen bir sehit esinin şehit kocasina yazdığı mektubu sunuyorum. Sizlerden beş dakika zaman ayırarak bu mektubu sonuna kadar okumanızı rica ediyorum.
Arkadaslar bu konuyu acmamin sebebi gecenlerde H.Dinkin ölüm yildönümüydü ve ayni cenaze töreninde oldugu gibi yine tv neredeyse haber bültenlerinin yarisini bu konuya ayirmislar ve neredeyse H.Dinki bir kahraman ilan etmeye calismislardir.
Cünkü bu sehit esi, ülkesinin birliği ve dirliği için HAYAT ARKADASINI *BU VATAN ICIN SEHIT verdi
Sevgilim
Ölüm denen o yoğun, kör karanlığın kederini,
kahredici yalnızlığını ancak ben gibi
ayrılıklara mahkûm edilenler bilir
Sen kahpe kurşunlarıyla son nefesini verdiğin gün
ben de dilimi mühürledim Baban "Vatan sağ olsun,
bir evladım daha var, o da feda olsun" diye
ağlarken, 7 aylık oğlunu "emanetin" diye kalan son
gücümle sıkı sıkı sarmıştım da nedense
ayaklarım beni taşımıyordu. İki yanımdan koluma
girmişlerdi, o an kalabalık bana çok gelmişti.
Kim bilir kaç kişilerdi. Kasaba halkının yarısı
arkamızdan geliyordu. En
önde giden sen! Üstüne örtülmüş al
bayrağımdan gözlerime kızıl miller
çekiliyordu Son kez telefonda duyduğum sesin
beynimde yankılanıyordu. "Hepinizi çok özledim "
Özledim " "Özledim "
Susmuştum
Oğlan büyüdü artık, her geçen gün biraz daha
sana benziyor Resimlerden tanıdığı sana
özenerek saçlarını sen gibi tarıyor O
güldüğünde sanki sen gelip oturuyorsun
karşıma İçim ılık ılık kanıyor ama ne o
gün ne ondan sonra, her sabah uyandığım ıslak
yastığımı saymazsak, hiç ağlamadım. Kavlimiz
vardı unutmadım, "neden" diye hiç
sormadım, bir kahpe kurşunla yıkılmadım, rabbim
verdi sabrını ne boyun büktüm, ne senden
vazgeçtim.
Her gelen kara haberde, hangi şehrin şehidiyse
oranın valisi, kaymakamı, esnafı, askerler,
tanıyanlar, yakınlar Şimdiye değin ağıtlarla,
bayraklarla uğurladıklarımız kadar olmasa bile
yine de kalabalıklar Televizyon ekranından
geçiyorum, ben de yürüyorum
onlarla Bir kez daha Bir kez daha Bir
Sevgilim,
Sen de oralardan görebildin mi bilmem, bu günlerde
buralarda zamansız bir kırlangıç fırtınası
var Hangi televizyonu açsam, bir kahramandan söz
ediliyor Gazeteciymiş. Ürkek bir güvercin
gibiymiş. İnsanlar
gözyaşları arasında onun ne kadar mert, ne kadar
vatansever olduğunu anlatıyor Gündüz gözü
şehrin tam ortasında vuruvermiş zalimler
Gördüm adamcağızın nasıl yattığını o soğuk
taştan kaldırımda Üzerine gazete
örtmüşler Ayakkabısı da yırtıkmış
İçim acıdı
Sahi sevgilim, operasyona gittiğiniz dağda, gecenin
ayazında o karların arasında vurulduğunda karnın
tok muydu? Üşümüş müydü ellerin, esen deli
rüzgâr yaşartmış mıydı gözlerini? Bölücü
hainlerle çatışırken, sağınızda solunuzda
bombalar patlarken ne geçmişti aklından en son?
Bunları bilememek koyuyor insana, yine de mayınlara
verdiğimiz şehitlerimizi düşününce
şükrediyorum. Hiç değilse sen parçalanmadın,
vatan toprağında bütünsün, vedalaşırken
kaskatı elini tutabilmiş, uzun uzun yüzüne
bakabilmiş, mühürlediğim dudaklarımla solgun,
soğuk alnından öpebilmiştim
Diyorlar ki öldürülen gazetecinin adı Hrant
Dink'miş, Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde
Türklüğe hakaretten yargılanmış. Kibarlık
olsun, Türkleri incitmesin diye Ermeni soykırımı
oldu demiyormuş da, Türkiye Ermenilere karşı suç
işlemiştir bu suçu kabul etsin, iki devlet
aralarında anlaşsın, gereken yapılsın diye
yazıyormuş, söylüyormuş Ermenistan da
Türkiye'den toprak istiyormuş Sen gibi
şehit olanların canıyla kazanılan vatanın
birazını "bize verin" diyormuş
Günlerdir televizyonlarda bu gazeteci var sevgilim
Günlerdir kırlangıç fırtınası dinmiyor
Hükümetten birileri önermiş, Hrant Dink Türk
bayrağına sarılsın demişler Köşe yazarları
da "Şehide ağıt" yazmışlar Bize vatan uğruna
ölenlerin şehit olduğu öğretilmişti. Bayrak,
vatan uğruna, vatana hizmet ederken can verene
sarılır bilirdik
Cenaze törenini canlı yayınla verdiler Hem de
Dünyanın her köşesinde Ben de senin ve sen
gibilerin cenazesini kalabalık sanırdım Bütün
yurt bizle ağlıyor, terörü lanetliyor bilirdim
Yurdun dört bir yanından çoluk çocuk, yaşlı,
genç demeden koşturup gelenleri görmeliydin
Mahşer yeri gibiydi ortalık. Hepsinin ellerindeki
pankartlarda "Hepimiz Ermeniyiz" yazıyordu Ne çok
Ermeni varmış, şaşırdım! Sadece onlar mı?
Türkiye'yi düşman belleyenler de davetle gelmiş
Geliş paralarını da devlet ödemiş Bu defa
geçemedim ekrandan. Yürüyemedim onlarla. Burada
cenaze böyle törenle
defnedilirken, Ermenistanda da "Soykırım Anıtı"
önünde tören yapmışlar... Acaba orada da "Hepimiz
Türküz" diyenler oldu mu?
Hani son konuşmamızda susmuştum. İçimdeki
korkuları göstermemek için boğazım
düğümlenmiş, sesim çıkmamıştı Şimdi
söylüyorum "Ben de seni
ben de seni BİLEMEZSİN NE ÇOK ÖZLEDİM
SEVGİLİM"
Artık dilimdeki mührü çözüyorum, içimde
biriktirdiğim feryadı salıyorum, gittiği yere
gitsin kırlangıç fırtınasıyla Böldürmemek
için her biriniz siper ederek bedenlerinizi feda
olmuştunuz vatana. Sizler kara toprağa bizlerse diri
diri boşluğa gömülürken arkanızda yurdun dört
bir yanından gelen "Ermeniler" yürümemişti.
Hiçbir yabancı televizyon acılarımızı dünyaya
göstermemişti. Karalara bürünen hayatıma,
babasız büyüttüğüm evladıma karşın, yurdun
dört bir yanında "hepimiz Ermeniyiz" diye
haykıranlara da helal ettim hakkımı
Ölüm denen o yoğun, kör karanlığın kederini,
kahredici yalnızlığını ancak ben gibi
ayrılıklara mahkûm edilenler bilir
Sen kahpe kurşunlarıyla son nefesini verdiğin gün
ben de dilimi mühürledim Baban "Vatan sağ olsun,
bir evladım daha var, o da feda olsun" diye
ağlarken, 7 aylık oğlunu "emanetin" diye kalan son
gücümle sıkı sıkı sarmıştım da nedense
ayaklarım beni taşımıyordu. İki yanımdan koluma
girmişlerdi, o an kalabalık bana çok gelmişti.
Kim bilir kaç kişilerdi. Kasaba halkının yarısı
arkamızdan geliyordu. En
önde giden sen! Üstüne örtülmüş al
bayrağımdan gözlerime kızıl miller
çekiliyordu Son kez telefonda duyduğum sesin
beynimde yankılanıyordu. "Hepinizi çok özledim "
Özledim " "Özledim "
Susmuştum
Oğlan büyüdü artık, her geçen gün biraz daha
sana benziyor Resimlerden tanıdığı sana
özenerek saçlarını sen gibi tarıyor O
güldüğünde sanki sen gelip oturuyorsun
karşıma İçim ılık ılık kanıyor ama ne o
gün ne ondan sonra, her sabah uyandığım ıslak
yastığımı saymazsak, hiç ağlamadım. Kavlimiz
vardı unutmadım, "neden" diye hiç
sormadım, bir kahpe kurşunla yıkılmadım, rabbim
verdi sabrını ne boyun büktüm, ne senden
vazgeçtim.
Her gelen kara haberde, hangi şehrin şehidiyse
oranın valisi, kaymakamı, esnafı, askerler,
tanıyanlar, yakınlar Şimdiye değin ağıtlarla,
bayraklarla uğurladıklarımız kadar olmasa bile
yine de kalabalıklar Televizyon ekranından
geçiyorum, ben de yürüyorum
onlarla Bir kez daha Bir kez daha Bir
Sevgilim,
Sen de oralardan görebildin mi bilmem, bu günlerde
buralarda zamansız bir kırlangıç fırtınası
var Hangi televizyonu açsam, bir kahramandan söz
ediliyor Gazeteciymiş. Ürkek bir güvercin
gibiymiş. İnsanlar
gözyaşları arasında onun ne kadar mert, ne kadar
vatansever olduğunu anlatıyor Gündüz gözü
şehrin tam ortasında vuruvermiş zalimler
Gördüm adamcağızın nasıl yattığını o soğuk
taştan kaldırımda Üzerine gazete
örtmüşler Ayakkabısı da yırtıkmış
İçim acıdı
Sahi sevgilim, operasyona gittiğiniz dağda, gecenin
ayazında o karların arasında vurulduğunda karnın
tok muydu? Üşümüş müydü ellerin, esen deli
rüzgâr yaşartmış mıydı gözlerini? Bölücü
hainlerle çatışırken, sağınızda solunuzda
bombalar patlarken ne geçmişti aklından en son?
Bunları bilememek koyuyor insana, yine de mayınlara
verdiğimiz şehitlerimizi düşününce
şükrediyorum. Hiç değilse sen parçalanmadın,
vatan toprağında bütünsün, vedalaşırken
kaskatı elini tutabilmiş, uzun uzun yüzüne
bakabilmiş, mühürlediğim dudaklarımla solgun,
soğuk alnından öpebilmiştim
Diyorlar ki öldürülen gazetecinin adı Hrant
Dink'miş, Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde
Türklüğe hakaretten yargılanmış. Kibarlık
olsun, Türkleri incitmesin diye Ermeni soykırımı
oldu demiyormuş da, Türkiye Ermenilere karşı suç
işlemiştir bu suçu kabul etsin, iki devlet
aralarında anlaşsın, gereken yapılsın diye
yazıyormuş, söylüyormuş Ermenistan da
Türkiye'den toprak istiyormuş Sen gibi
şehit olanların canıyla kazanılan vatanın
birazını "bize verin" diyormuş
Günlerdir televizyonlarda bu gazeteci var sevgilim
Günlerdir kırlangıç fırtınası dinmiyor
Hükümetten birileri önermiş, Hrant Dink Türk
bayrağına sarılsın demişler Köşe yazarları
da "Şehide ağıt" yazmışlar Bize vatan uğruna
ölenlerin şehit olduğu öğretilmişti. Bayrak,
vatan uğruna, vatana hizmet ederken can verene
sarılır bilirdik
Cenaze törenini canlı yayınla verdiler Hem de
Dünyanın her köşesinde Ben de senin ve sen
gibilerin cenazesini kalabalık sanırdım Bütün
yurt bizle ağlıyor, terörü lanetliyor bilirdim
Yurdun dört bir yanından çoluk çocuk, yaşlı,
genç demeden koşturup gelenleri görmeliydin
Mahşer yeri gibiydi ortalık. Hepsinin ellerindeki
pankartlarda "Hepimiz Ermeniyiz" yazıyordu Ne çok
Ermeni varmış, şaşırdım! Sadece onlar mı?
Türkiye'yi düşman belleyenler de davetle gelmiş
Geliş paralarını da devlet ödemiş Bu defa
geçemedim ekrandan. Yürüyemedim onlarla. Burada
cenaze böyle törenle
defnedilirken, Ermenistanda da "Soykırım Anıtı"
önünde tören yapmışlar... Acaba orada da "Hepimiz
Türküz" diyenler oldu mu?
Hani son konuşmamızda susmuştum. İçimdeki
korkuları göstermemek için boğazım
düğümlenmiş, sesim çıkmamıştı Şimdi
söylüyorum "Ben de seni
ben de seni BİLEMEZSİN NE ÇOK ÖZLEDİM
SEVGİLİM"
Artık dilimdeki mührü çözüyorum, içimde
biriktirdiğim feryadı salıyorum, gittiği yere
gitsin kırlangıç fırtınasıyla Böldürmemek
için her biriniz siper ederek bedenlerinizi feda
olmuştunuz vatana. Sizler kara toprağa bizlerse diri
diri boşluğa gömülürken arkanızda yurdun dört
bir yanından gelen "Ermeniler" yürümemişti.
Hiçbir yabancı televizyon acılarımızı dünyaya
göstermemişti. Karalara bürünen hayatıma,
babasız büyüttüğüm evladıma karşın, yurdun
dört bir yanında "hepimiz Ermeniyiz" diye
haykıranlara da helal ettim hakkımı
Arkadaslar bu konuyu acmamin sebebi gecenlerde H.Dinkin ölüm yildönümüydü ve ayni cenaze töreninde oldugu gibi yine tv neredeyse haber bültenlerinin yarisini bu konuya ayirmislar ve neredeyse H.Dinki bir kahraman ilan etmeye calismislardir.