1. Victor Hugo, 26 Şubat 1802de Fransada doğdu. Babası, Napolyonun generallerindendi. Victorun çocukluğu, babasının askerliği nedeniyle oradan oraya göçle geçti. İspanyada başlayan okul hayatı, güney İtalya ve Pariste sürdü. Babası ile annesi ayrılınca, annesi Sophieyle beraber İtalyaya gitti. Eğitiminde annesinin etkisi büyüktür.
victor hugo
Fransız Akademisinin açtığı Hayatın Çeşitli Halleri Karşısında Bilginin Sağladığı Saadet adlı şiir yarışmasında birincilik kazandı. Daha sonra 1819da 17 yaşında Toulouse Akademisinin şiir yarışmasında en büyük ödül olan Altın Zambakı alacaktır. Doğulular, Sonbahar Yaprakları, Şafak Türküleri, Gönülden Sesler, Işınlar ve Gölgeler gibi şiir kitapları yayınlandı. Şiirle başladığı edebiyat yaşamını, romanları ve oyunlarıyla sürdürdü.
Ne kadar değişmişsin görmeyeli,
Ellerin güzelliğini kaybetmiş nasırdan,
Hüzün rengi almış saçlarının her teli
Gözlerine gölgeler düşmüş kahırdan,
Gözlerin ki, gördüğüm gözlerin en güzeli
Ne kadar değişmişsin ben görmeyeli
(Keder Sana Yakışıyor şiirinden)
2. Çağımızda özgürlüğün, ışık gibi her yere girip de dünyada doğuştan en özgür şeye, düşünce olgularına girememesi yadırgatıcı olur. Kuramları, yazın bilimi, dizgeleri yıkalım. Sanatın yüzünü örten bu köhne alçı kaplamaları sökelim. (Cromwell, önsöz)
victor hugo eşi
Adèle Foucher, karısı
İlk önemli romanı İzlanda Hanını yazdı. Konusu 1699 yılı Norveçinde geçen İzlanda Hanında Hugo, Kraliyet idaresinin dayattığı ağır şartlar altında ezilen Norveçli madencilerin fakirliğini ve ölüm acısını anlattı. 1822de Hugo, 20 yaşındayken Adele Foucher ile evlendi. 4 çocuğu oldu. 1824te romantik akımın en önemli yayın organı olan La Muse Française Dergisini kurdu. Romantik sanatçılar çevresinin üyesi ve odak noktası oldu. 1827de Victor Hugonun, geniş yankılar uyandıran Cromwell adlı oyununun manifesto niteliğinde kaleme aldığı ön sözünde romantizmin temellerini atar ve Romantizm, edebiyatın liberalizmidir der.
3. Geçmiş hayatımda herhangi bir anı düşlediğim an, hemen aklıma birazdan o düşleri bitirecek giyotin darbesi geliyor, sanki yeni bir şey görmüşüm gibi ürperiyorum. Güzel çocukluğum! Güzel gençliğim! Kenarı kanlanmış altın kumaş. O zaman ile bugün arasında, bir kan deresi, başka birinin ve benim kanım var. Bir gün gelip insanlar şayet benim bu hikayemi okurlarsa, birçok masum ve mutlu onca yıldan sonra bir cinayet ile başlayıp bir idamla sonuçlanan bu korkunç senenin yaşandığına inanmak istemeyecekler ve hikayemin eksik kaldığını sanacaklar. Buna rağmen, ey sefil yasalar, sefil insanlar, ben asla kötü biri olmadım! (Bir Mahkumun Son Günü)
victor hugo
1829da Bir Mahkumun Son Günü kitabı yayınlandı. Kitapta adı hatta tam olarak niçin ölüm cezasına çarptırıldığını bilmediğimiz mahkumun, giyotin ile idama gitmeden önceki son günlerini anlatılıyor. Kitabın adı her ne kadar son gün olsa da aslında altı haftalık bir süreyi kapsıyor. Victor Hugo çocuk denecek yaşta, İspanyada boğularak öldürülmek üzere idam mahalline götürülen bir mahkumun yoldan geçişini izlemiş ve on altı yaşındayken, bir kızın, Adalet Sarayı önünde kızgın demirle cezalandırılışı sırasındaki dayanılmaz feryatlarını unutmamıştı.
4. Acı çekiyorsun, değil mi? Üşüyorsun, karanlık seni kör ediyor, etrafında zindanın duvarları var. Ama belki benliğinin derinliklerinde bir ışık vardır. Belki bu ışık, gönlünle oynayan o kof herife karşı beslediğin çocukça sevgidir! Halbuki ben zindanı içimde taşıyorum. İçimde kuş var, buz var, ümitsizlik var. Ruhumu gecenin zifiri karanlığı kaplamış. (Notre Dameın Kamburu)
victor hugo
Notre Dameın Kamburu, Victor Hugonun dünya klasikleri arasında yer alan, 1831 yılında yayınlanan ve Fransada krallık döneminin karanlık günlerinden kesitler sunan romanıdır. Küçük bir çocukken çingeneler tarafından kaçırılan Esmeralda ise güzelliğiyle çevresindekileri büyülemekte ve herkesin gözünü kamaştırmaktadır. Quasimodo Esmeraldayı görür görmez aşık olur ve onu kaçırmaya çalışır. Ne yazık ki Esmeraldanın gönlü sırtındaki kamburla alay konusu olan Quasimododa değil, onu Quasimodonun elinden kurtaran Yüzbaşı Phoebustadır. Bütün bunlar yetmezmiş gibi, tüm yasaklara ve kurallara rağmen Papaz Frollo da Esmeraldaya tutkundur. İşte bu engellenemeyen tutku yüzünden Esmeraldanın başına gelmeyen kalmayacak; bu üç farklı aşkın merkezinde yer alan genç kız, işlemediği bir suçla itham edilip türlü zorluklarla yüzleşmeye mecbur kalacaktır.
19. yüzyılın başlarında Paris şehir planlamacıları bakımsızlığından dolayı Notre Dame Katedralini yıktırmayı düşünmüşler. Bunun üzerine Victor Hugo, halkın ilgisini bu katedrale çekmek ve onarımını sağlamak için Notre Dameın Kamburu adlı romanı yazmış. Romanın orijinal adı, Notre Dame de Paris. 1831de yayınlanan roman hem Fransada hem de dünyada büyük yankı uyandırınca katedral onarılmış ve turistlerin akınına uğramaya başlamış. Hugonun bu başyapıtı sayesinde bugün dünyanın en popüler mekanları arasında..
5. Hugonun hayatında başta Juliette Drouet ve Léonie dAunet olmak üzere birçok kadın yer alacaktır.
Léonie d'Aunet
Léonie dAunet, sevgilisi
Léonie ile Victorun ilişkileri bir skandala dönüştü. Kıskanç koca, çiftin peşine polis takarak onları zina halinde yakalattı. Victor Hugo egemen sınıfın bir üyesi olmanın arkasına saklanarak ceza almaktan kurtuldu. Léonie zina suçuyla hapse atıldı. Genç kadın hapishaneden çıktıktan sonra, Hugo onu bırakmayıp, zamanını diğer sevgilisi Juliette ile Léonie arasında eşit olarak böldü. Fakat bir süre sonra Hugo, Léonieden ayrılınca, Juliette esas sevgili olarak yerini tekrar aldı. Ama Hugonun hayatında birçok kadın yer alacaktır.
6. 26 Şubat 1802de dünyaya geldim, 16 Şubat 1833de senin kollarında mutluluğa erdim. İlk tarih sadece hayata başlamak, ikinci ise aşka. Sevmek yaşamaktan daha fazla bir şey Elli yıl aşk, evliliklerin en güzeli. (Juliette Drouete aşklarının yıldönümünde yazdığı metin)
Juliette Drouet
Juliette Drouet, sevgilisi
Hugo, 1833te Juliette Drouet ile ilişkiye başladığında, Hugo 11 yıllık evliydi ve Notre Dameın Kamburu ile çoktan dünya çapında ün kazanmıştı. Bir artist olan Juliette Drouet, daha önceleri de ünlü ve zengin erkeklerin metresiydi. Juliette, Hugonun en büyük aşkıydı. Victor Hugo ve Juliette birliktelikleri süresince Yıldönümü Kitabı adını verdikleri kırmızı bir defter tutarlar. Bu deftere her yıl 16 Şubat 1833 tarihindeki ilk aşk gecelerinin yıldönümünü anmak için bir metin yazarlar.
Hugo, Juliette 1883te öldüğünde mezar taşına şunları yazdırdı. Zaten kendisi de 2 yıl sonra yaşama veda etti.
Sadece soğuk bir kül olduğum zaman
Yorgun gözlerim gün ışığına temelli kapandığı zaman
Söyle kendine anım kalmışsa yüreğinde:
El ne düşünürse düşünsün, bende onun aşkı vardı!
7. Edebiyata ek olarak, resim yapar, desenler çizer. Hugonun bu resimleri ve desenleri, modern üslubuyla bugün bile herkesi şaşırtmaktadır.
victor hugo sürgün
Jerseyde sürgündeyken
1837de kendisine Légion dhonneur nişanı verilir. Daha sonra zorlu bir mücadelenin ardından Fransız Akademisi üyesi olur. 1845te o dönemde önemli bir mevki olan Yüksek Meclis üyesidir. Victor Hugo, ünlü yapıtı Sefilleri bu dönemde yazmaya başlar. Önce Sefaletler koymuştur kitabın adını. 1848de araya Devrim girince bırakır çalışmayı. Milletvekili seçilir. Bu dönemde rejimi tutuculukla suçlar. Daha sonra Hugoyu barikatlarda görürüz. İşçileri ayaklandırmaya çalışır. Ve o günlerde, tiyatro oyuncusu sevgilisi Juliette Drouetnin sağladığı sahte bir pasaportla ülkeden kaçar. Napoleon Bonaparteı önce desteklemiş sonra ona karşı çıkmıştır.
Hugonun sürgün yaşamı daha çok Brüksel ve Jerseyde geçer. Hugo sürgünde, özellikle Juliette sayesinde çok sağlıklı ve edebiyat açısından çok verimli bir yaşam sürer. Siyasetle ilgilenir. Cumhuriyetçi direniş hareketlerine katılır, yoksullara yardım eder. Resim yapar, desenler çizer. Hugonun bu resimleri ve desenleri, modern üslubuyla bugün bile herkesi şaşırtmaktadır. Dostlarından biri olan ressam Eugène Delacroixnın ifadesine göre, O bir yazar olmasaydı belki de yüzyılın en etkili ressamlarından bir olabilirdi.
victor hugo tablo
Landscape With A Castle On A Cliff, 1857
8. Bugün, bütün sevdiklerimden, sadece bir oğlan ve kız kaldı. İşte gittiğim bu karanlıkta neredeyse yapayalnızım. Tanrım ailemi aldı.
victor hugo kızı
Léopoldine Hugo, kızı, 1836 (Ressam Auguste de Chatillon)
Hugonun yaşamına ve yapıtlarına, kopuşların ve ayrılıkların egemen olduğunu söylemek mümkündür. 1835lerden başlayarak komformist dünyadan kopuş ve sadece edebiyat için yaşamaya karar verme, gençliğinde kralcı, daha sonra inançlı bir cumhuriyetçi ve son döneminde de sosyalist. Hugonun 19 yaşındaki kızı Léopoldine evlendikten yedi ay sonra 1843te öldü. Bu acı karşısında edebiyattan bir müddet koptu. Çocuklarıyla ilgili yaşadığı acı bu kadarla kalmayacaktı. 1871de büyük oğlu Charles aniden öldü. 1872de, 43 yaşındaki küçük kızı Adèlei sanatoryuma kaldırdı. Ağabeyinden sonra kızı da akli dengesini yitirmişti. 1873te, bir yıldır hastalıkla mücadele eden küçük oğlu François-Victoru da kaybetti.
victor hugo oğlu
Oğlu François-Victor
9. Victor Hugo yapıtını bitirmeden önce, yayıncısına şunları söyler: Öyle inanıyorum ki bu kitap bütün yapıtlarımın doruğu olacaktır.
victor hugo
Sefiller, hiç kuşkusuz Victor Hugonun en ünlü yapıtıdır. Kendisinin de belirttiği gibi, onun ölümsüz yapıtı Sefiller, insanın vicdanının şiiri, bir dram, tarih, siyasal bildiri ve bir romandır. Sefilleri 17 yılda yazmış. Roman ilk kez 1862de yayınlanmış. Kahramanları Jean Valjean, Cosette, Gavroche da edebiyatın ölümsüz kahramanları arasında yerlerini almışlardır.
Neden, gerçekten ben de bu soruyu kendi kendime sormaktayım. Evet çok garip bir neden yüzünden, size bu itirafı yaptım, bu eski mahkum aslında namuslu ve dürüst bir adamdı, sırf mızıkçılık etmemek için, size geçmişimi açıkladım. Evet, size hiçbir şey söylemeyebilirdim, siz bana evinizde bir oda, masanızda şeref yerini verdiniz, ben bunları seve seve kabullenirdim. Ama böyle yaptığımda, kendi kendime olan saygıyı yitirmekten korktuğumdan böyle davrandım. Oysa susmak ne kadar rahattı. Bana mutlu bir aile hayatı önermiştiniz, ne yazık ki benim gibilerin ailesi olmaz. Benim hiçbir zaman bir sevenim, bir ailem olmadı. Ancak Kozetle beraber geçirdiğim yıllarda, azıcık mutlu oldum, hepsi o kadar. Her kapıdan kovuldum, her ev bana kapandı, ben daima fazla olan, mutsuz yabancı oldum. Kozet için yalan söylemek, sahte bir ad altında dolaşmak zorunda kaldım yıllarca, ama artık ona da mutlu bir evlilik yaptırdığıma göre kendi kişiliğime kavuşmamın eski adımı almamın, hiçbir sakıncası kalmadı. Oysa susmak, bu karanlık geçmişimi hortlatmamak, ne kadar kolay olurdu. Dün gece sabahlara kadar vicdanımla savaştım sonunda yenilen ben oldum, vicdanım savaşı kazandı.
10. Okyanusun ve insanoğlunun kör doğa güçlerine karşı yaptığı savaşın görkemli bir biçimde dile getirildiği Deniz İşçileri, Victor Hugonun yaşamında, sanatında, düşünce dünyasında en olgun çağa vardığı dönemin eserlerinden biridir. Büyük yazar bu romanında, gerek anlatım bakımından, gerek roman örgüsü bakımından sanatının doruğuna ulaşır.
victor hugo
İnsan vücudu pekala ancak bir görünüş olabilir. Vücut bizim gerçeğimizi gizler, ışığımızın ya da gölgemizin üzerinde yoğunlaşır. Gerçek ruhtur. Kesinlikle söylemek gerekirse denebilir ki yüzümüz bir maskedir. Asıl insan, insanın altında bulunandır. İnsan vücudu denen bu hayalin arkasına gizlenen ya da sığınan insan seçilebilseydi, pek çok şaşırtıcı şeyle karşılaşılırdı. Herkesin düştüğü yanlışlık dış yaratığı gerçek yaratık sanmaktır. Diyelim falanca kız, olduğu gibi görünebilseydi, kuş olarak görünürdü. Kız biçiminde bir kuş Bundan daha güzel bir şey düşünülebilir mi? Bunun sizin evinizde bulunduğunu gözünüzün önüne getirin, işte bu kız Deruchette olurdu. Nefis yaratık! İnsanın ona: Günaydın, Bayan Çobanaldatan kuşu! diyesi gelir. Kanatlar görülmez ama, cıvıltı duyulur. Zaman zaman şakır. Tatlı gevezeliğiyle insandan aşağıdır; şakımasıyla insandan yukarı. Bu şakımada bir giz vardır. Bir bakire bir melek kılıfıdır. Kadın meydana gelince, melek gider; yalnız, daha sonra, anaya küçücük bir ruh getirerek geri gelir. Hayatı beklerken, bir gün ana olacak yaratık uzun zaman bir çocuktu, küçük kız genç kızda inatla devam eder, bu da bir çalıbülbülüdür. Onu görünce insan düşünür: Uçup gitmekle ne iyi davranıyor! Tatlı, içten yaratık evde, daldan dala, yani odadan odaya istediği gibi gider, gelir; girer çıkar; yaklaşır, uzaklaşır; tüylerini düzeltir, saçlarını tarar; her türlü minicik nazlı gürültüler çıkarır, kulaklarınıza anlatılamaz şeyler mırıldanır. Soru sorar, ona karşılık verilir; ona soru sorulur, kuş gibi şakır. Onunla gevezelik edilir. Gevezelik etmek konuşmanın yorgunluğunu giderir. Bu yaratığın içinde gökyüzü vardır. Bu sizin kara düşüncenize karışan mavi bir düşüncedir. Bu kadar hafif, bu kadar uzaklaşıcı, bu kadar kaçıcı, bu kadar az ele geçer olduğu halde, görünmez olmamak iyiliğinde bulunduğu için ona gönül borcumuz olur.
11. La Légende des Siècles (Yüzyılların Efsanesi) adlı eserinde Müslümanlıkla ile ilgili pek çok şiirinin olduğu biliniyordu.
victor hugo torunları
Torunları, 1829
Hugonun 1855te, sürgün zamanında yazmaya başladığı, insanlık tarihini kaleme aldığı La Légende des Siècles (Yüzyılların Efsanesi) adlı eserinde Müslümanlıkla ile ilgili pek çok şiirinin olduğu biliniyordu. Fakat eserin Brükselde yapılan ilk baskısında yazarın Hz. Muhammed ile ilgili kaleme aldığı şiiri Mahomet diğer baskılardan çıkarılmış; şiir yazarın ölümünden sonra, 1895te Fransa Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi tarafından yayınlanmıştı.
12. Fakirlere 50.000 frank bırakıyorum. Mezarlığa onlara mahsus cenaze aracı ile nakledilmek istiyorum. Hiçbir kilisenin benim için ayin yapmasını istemiyorum. Bütün ruhlardan benim için dua etmelerini rica ediyorum. Tanrıya inanıyorum. (Vasiyetinden)
victor hugo
Victor Hugo 83 yaşında hayata veda etmeden önce beş cümlelik böyle bir vasiyet yazmış.
victor hugo
Fransız Akademisinin açtığı Hayatın Çeşitli Halleri Karşısında Bilginin Sağladığı Saadet adlı şiir yarışmasında birincilik kazandı. Daha sonra 1819da 17 yaşında Toulouse Akademisinin şiir yarışmasında en büyük ödül olan Altın Zambakı alacaktır. Doğulular, Sonbahar Yaprakları, Şafak Türküleri, Gönülden Sesler, Işınlar ve Gölgeler gibi şiir kitapları yayınlandı. Şiirle başladığı edebiyat yaşamını, romanları ve oyunlarıyla sürdürdü.
Ne kadar değişmişsin görmeyeli,
Ellerin güzelliğini kaybetmiş nasırdan,
Hüzün rengi almış saçlarının her teli
Gözlerine gölgeler düşmüş kahırdan,
Gözlerin ki, gördüğüm gözlerin en güzeli
Ne kadar değişmişsin ben görmeyeli
(Keder Sana Yakışıyor şiirinden)
2. Çağımızda özgürlüğün, ışık gibi her yere girip de dünyada doğuştan en özgür şeye, düşünce olgularına girememesi yadırgatıcı olur. Kuramları, yazın bilimi, dizgeleri yıkalım. Sanatın yüzünü örten bu köhne alçı kaplamaları sökelim. (Cromwell, önsöz)
victor hugo eşi
Adèle Foucher, karısı
İlk önemli romanı İzlanda Hanını yazdı. Konusu 1699 yılı Norveçinde geçen İzlanda Hanında Hugo, Kraliyet idaresinin dayattığı ağır şartlar altında ezilen Norveçli madencilerin fakirliğini ve ölüm acısını anlattı. 1822de Hugo, 20 yaşındayken Adele Foucher ile evlendi. 4 çocuğu oldu. 1824te romantik akımın en önemli yayın organı olan La Muse Française Dergisini kurdu. Romantik sanatçılar çevresinin üyesi ve odak noktası oldu. 1827de Victor Hugonun, geniş yankılar uyandıran Cromwell adlı oyununun manifesto niteliğinde kaleme aldığı ön sözünde romantizmin temellerini atar ve Romantizm, edebiyatın liberalizmidir der.
3. Geçmiş hayatımda herhangi bir anı düşlediğim an, hemen aklıma birazdan o düşleri bitirecek giyotin darbesi geliyor, sanki yeni bir şey görmüşüm gibi ürperiyorum. Güzel çocukluğum! Güzel gençliğim! Kenarı kanlanmış altın kumaş. O zaman ile bugün arasında, bir kan deresi, başka birinin ve benim kanım var. Bir gün gelip insanlar şayet benim bu hikayemi okurlarsa, birçok masum ve mutlu onca yıldan sonra bir cinayet ile başlayıp bir idamla sonuçlanan bu korkunç senenin yaşandığına inanmak istemeyecekler ve hikayemin eksik kaldığını sanacaklar. Buna rağmen, ey sefil yasalar, sefil insanlar, ben asla kötü biri olmadım! (Bir Mahkumun Son Günü)
victor hugo
1829da Bir Mahkumun Son Günü kitabı yayınlandı. Kitapta adı hatta tam olarak niçin ölüm cezasına çarptırıldığını bilmediğimiz mahkumun, giyotin ile idama gitmeden önceki son günlerini anlatılıyor. Kitabın adı her ne kadar son gün olsa da aslında altı haftalık bir süreyi kapsıyor. Victor Hugo çocuk denecek yaşta, İspanyada boğularak öldürülmek üzere idam mahalline götürülen bir mahkumun yoldan geçişini izlemiş ve on altı yaşındayken, bir kızın, Adalet Sarayı önünde kızgın demirle cezalandırılışı sırasındaki dayanılmaz feryatlarını unutmamıştı.
4. Acı çekiyorsun, değil mi? Üşüyorsun, karanlık seni kör ediyor, etrafında zindanın duvarları var. Ama belki benliğinin derinliklerinde bir ışık vardır. Belki bu ışık, gönlünle oynayan o kof herife karşı beslediğin çocukça sevgidir! Halbuki ben zindanı içimde taşıyorum. İçimde kuş var, buz var, ümitsizlik var. Ruhumu gecenin zifiri karanlığı kaplamış. (Notre Dameın Kamburu)
victor hugo
Notre Dameın Kamburu, Victor Hugonun dünya klasikleri arasında yer alan, 1831 yılında yayınlanan ve Fransada krallık döneminin karanlık günlerinden kesitler sunan romanıdır. Küçük bir çocukken çingeneler tarafından kaçırılan Esmeralda ise güzelliğiyle çevresindekileri büyülemekte ve herkesin gözünü kamaştırmaktadır. Quasimodo Esmeraldayı görür görmez aşık olur ve onu kaçırmaya çalışır. Ne yazık ki Esmeraldanın gönlü sırtındaki kamburla alay konusu olan Quasimododa değil, onu Quasimodonun elinden kurtaran Yüzbaşı Phoebustadır. Bütün bunlar yetmezmiş gibi, tüm yasaklara ve kurallara rağmen Papaz Frollo da Esmeraldaya tutkundur. İşte bu engellenemeyen tutku yüzünden Esmeraldanın başına gelmeyen kalmayacak; bu üç farklı aşkın merkezinde yer alan genç kız, işlemediği bir suçla itham edilip türlü zorluklarla yüzleşmeye mecbur kalacaktır.
19. yüzyılın başlarında Paris şehir planlamacıları bakımsızlığından dolayı Notre Dame Katedralini yıktırmayı düşünmüşler. Bunun üzerine Victor Hugo, halkın ilgisini bu katedrale çekmek ve onarımını sağlamak için Notre Dameın Kamburu adlı romanı yazmış. Romanın orijinal adı, Notre Dame de Paris. 1831de yayınlanan roman hem Fransada hem de dünyada büyük yankı uyandırınca katedral onarılmış ve turistlerin akınına uğramaya başlamış. Hugonun bu başyapıtı sayesinde bugün dünyanın en popüler mekanları arasında..
5. Hugonun hayatında başta Juliette Drouet ve Léonie dAunet olmak üzere birçok kadın yer alacaktır.
Léonie d'Aunet
Léonie dAunet, sevgilisi
Léonie ile Victorun ilişkileri bir skandala dönüştü. Kıskanç koca, çiftin peşine polis takarak onları zina halinde yakalattı. Victor Hugo egemen sınıfın bir üyesi olmanın arkasına saklanarak ceza almaktan kurtuldu. Léonie zina suçuyla hapse atıldı. Genç kadın hapishaneden çıktıktan sonra, Hugo onu bırakmayıp, zamanını diğer sevgilisi Juliette ile Léonie arasında eşit olarak böldü. Fakat bir süre sonra Hugo, Léonieden ayrılınca, Juliette esas sevgili olarak yerini tekrar aldı. Ama Hugonun hayatında birçok kadın yer alacaktır.
6. 26 Şubat 1802de dünyaya geldim, 16 Şubat 1833de senin kollarında mutluluğa erdim. İlk tarih sadece hayata başlamak, ikinci ise aşka. Sevmek yaşamaktan daha fazla bir şey Elli yıl aşk, evliliklerin en güzeli. (Juliette Drouete aşklarının yıldönümünde yazdığı metin)
Juliette Drouet
Juliette Drouet, sevgilisi
Hugo, 1833te Juliette Drouet ile ilişkiye başladığında, Hugo 11 yıllık evliydi ve Notre Dameın Kamburu ile çoktan dünya çapında ün kazanmıştı. Bir artist olan Juliette Drouet, daha önceleri de ünlü ve zengin erkeklerin metresiydi. Juliette, Hugonun en büyük aşkıydı. Victor Hugo ve Juliette birliktelikleri süresince Yıldönümü Kitabı adını verdikleri kırmızı bir defter tutarlar. Bu deftere her yıl 16 Şubat 1833 tarihindeki ilk aşk gecelerinin yıldönümünü anmak için bir metin yazarlar.
Hugo, Juliette 1883te öldüğünde mezar taşına şunları yazdırdı. Zaten kendisi de 2 yıl sonra yaşama veda etti.
Sadece soğuk bir kül olduğum zaman
Yorgun gözlerim gün ışığına temelli kapandığı zaman
Söyle kendine anım kalmışsa yüreğinde:
El ne düşünürse düşünsün, bende onun aşkı vardı!
7. Edebiyata ek olarak, resim yapar, desenler çizer. Hugonun bu resimleri ve desenleri, modern üslubuyla bugün bile herkesi şaşırtmaktadır.
victor hugo sürgün
Jerseyde sürgündeyken
1837de kendisine Légion dhonneur nişanı verilir. Daha sonra zorlu bir mücadelenin ardından Fransız Akademisi üyesi olur. 1845te o dönemde önemli bir mevki olan Yüksek Meclis üyesidir. Victor Hugo, ünlü yapıtı Sefilleri bu dönemde yazmaya başlar. Önce Sefaletler koymuştur kitabın adını. 1848de araya Devrim girince bırakır çalışmayı. Milletvekili seçilir. Bu dönemde rejimi tutuculukla suçlar. Daha sonra Hugoyu barikatlarda görürüz. İşçileri ayaklandırmaya çalışır. Ve o günlerde, tiyatro oyuncusu sevgilisi Juliette Drouetnin sağladığı sahte bir pasaportla ülkeden kaçar. Napoleon Bonaparteı önce desteklemiş sonra ona karşı çıkmıştır.
Hugonun sürgün yaşamı daha çok Brüksel ve Jerseyde geçer. Hugo sürgünde, özellikle Juliette sayesinde çok sağlıklı ve edebiyat açısından çok verimli bir yaşam sürer. Siyasetle ilgilenir. Cumhuriyetçi direniş hareketlerine katılır, yoksullara yardım eder. Resim yapar, desenler çizer. Hugonun bu resimleri ve desenleri, modern üslubuyla bugün bile herkesi şaşırtmaktadır. Dostlarından biri olan ressam Eugène Delacroixnın ifadesine göre, O bir yazar olmasaydı belki de yüzyılın en etkili ressamlarından bir olabilirdi.
victor hugo tablo
Landscape With A Castle On A Cliff, 1857
8. Bugün, bütün sevdiklerimden, sadece bir oğlan ve kız kaldı. İşte gittiğim bu karanlıkta neredeyse yapayalnızım. Tanrım ailemi aldı.
victor hugo kızı
Léopoldine Hugo, kızı, 1836 (Ressam Auguste de Chatillon)
Hugonun yaşamına ve yapıtlarına, kopuşların ve ayrılıkların egemen olduğunu söylemek mümkündür. 1835lerden başlayarak komformist dünyadan kopuş ve sadece edebiyat için yaşamaya karar verme, gençliğinde kralcı, daha sonra inançlı bir cumhuriyetçi ve son döneminde de sosyalist. Hugonun 19 yaşındaki kızı Léopoldine evlendikten yedi ay sonra 1843te öldü. Bu acı karşısında edebiyattan bir müddet koptu. Çocuklarıyla ilgili yaşadığı acı bu kadarla kalmayacaktı. 1871de büyük oğlu Charles aniden öldü. 1872de, 43 yaşındaki küçük kızı Adèlei sanatoryuma kaldırdı. Ağabeyinden sonra kızı da akli dengesini yitirmişti. 1873te, bir yıldır hastalıkla mücadele eden küçük oğlu François-Victoru da kaybetti.
victor hugo oğlu
Oğlu François-Victor
9. Victor Hugo yapıtını bitirmeden önce, yayıncısına şunları söyler: Öyle inanıyorum ki bu kitap bütün yapıtlarımın doruğu olacaktır.
victor hugo
Sefiller, hiç kuşkusuz Victor Hugonun en ünlü yapıtıdır. Kendisinin de belirttiği gibi, onun ölümsüz yapıtı Sefiller, insanın vicdanının şiiri, bir dram, tarih, siyasal bildiri ve bir romandır. Sefilleri 17 yılda yazmış. Roman ilk kez 1862de yayınlanmış. Kahramanları Jean Valjean, Cosette, Gavroche da edebiyatın ölümsüz kahramanları arasında yerlerini almışlardır.
Neden, gerçekten ben de bu soruyu kendi kendime sormaktayım. Evet çok garip bir neden yüzünden, size bu itirafı yaptım, bu eski mahkum aslında namuslu ve dürüst bir adamdı, sırf mızıkçılık etmemek için, size geçmişimi açıkladım. Evet, size hiçbir şey söylemeyebilirdim, siz bana evinizde bir oda, masanızda şeref yerini verdiniz, ben bunları seve seve kabullenirdim. Ama böyle yaptığımda, kendi kendime olan saygıyı yitirmekten korktuğumdan böyle davrandım. Oysa susmak ne kadar rahattı. Bana mutlu bir aile hayatı önermiştiniz, ne yazık ki benim gibilerin ailesi olmaz. Benim hiçbir zaman bir sevenim, bir ailem olmadı. Ancak Kozetle beraber geçirdiğim yıllarda, azıcık mutlu oldum, hepsi o kadar. Her kapıdan kovuldum, her ev bana kapandı, ben daima fazla olan, mutsuz yabancı oldum. Kozet için yalan söylemek, sahte bir ad altında dolaşmak zorunda kaldım yıllarca, ama artık ona da mutlu bir evlilik yaptırdığıma göre kendi kişiliğime kavuşmamın eski adımı almamın, hiçbir sakıncası kalmadı. Oysa susmak, bu karanlık geçmişimi hortlatmamak, ne kadar kolay olurdu. Dün gece sabahlara kadar vicdanımla savaştım sonunda yenilen ben oldum, vicdanım savaşı kazandı.
10. Okyanusun ve insanoğlunun kör doğa güçlerine karşı yaptığı savaşın görkemli bir biçimde dile getirildiği Deniz İşçileri, Victor Hugonun yaşamında, sanatında, düşünce dünyasında en olgun çağa vardığı dönemin eserlerinden biridir. Büyük yazar bu romanında, gerek anlatım bakımından, gerek roman örgüsü bakımından sanatının doruğuna ulaşır.
victor hugo
İnsan vücudu pekala ancak bir görünüş olabilir. Vücut bizim gerçeğimizi gizler, ışığımızın ya da gölgemizin üzerinde yoğunlaşır. Gerçek ruhtur. Kesinlikle söylemek gerekirse denebilir ki yüzümüz bir maskedir. Asıl insan, insanın altında bulunandır. İnsan vücudu denen bu hayalin arkasına gizlenen ya da sığınan insan seçilebilseydi, pek çok şaşırtıcı şeyle karşılaşılırdı. Herkesin düştüğü yanlışlık dış yaratığı gerçek yaratık sanmaktır. Diyelim falanca kız, olduğu gibi görünebilseydi, kuş olarak görünürdü. Kız biçiminde bir kuş Bundan daha güzel bir şey düşünülebilir mi? Bunun sizin evinizde bulunduğunu gözünüzün önüne getirin, işte bu kız Deruchette olurdu. Nefis yaratık! İnsanın ona: Günaydın, Bayan Çobanaldatan kuşu! diyesi gelir. Kanatlar görülmez ama, cıvıltı duyulur. Zaman zaman şakır. Tatlı gevezeliğiyle insandan aşağıdır; şakımasıyla insandan yukarı. Bu şakımada bir giz vardır. Bir bakire bir melek kılıfıdır. Kadın meydana gelince, melek gider; yalnız, daha sonra, anaya küçücük bir ruh getirerek geri gelir. Hayatı beklerken, bir gün ana olacak yaratık uzun zaman bir çocuktu, küçük kız genç kızda inatla devam eder, bu da bir çalıbülbülüdür. Onu görünce insan düşünür: Uçup gitmekle ne iyi davranıyor! Tatlı, içten yaratık evde, daldan dala, yani odadan odaya istediği gibi gider, gelir; girer çıkar; yaklaşır, uzaklaşır; tüylerini düzeltir, saçlarını tarar; her türlü minicik nazlı gürültüler çıkarır, kulaklarınıza anlatılamaz şeyler mırıldanır. Soru sorar, ona karşılık verilir; ona soru sorulur, kuş gibi şakır. Onunla gevezelik edilir. Gevezelik etmek konuşmanın yorgunluğunu giderir. Bu yaratığın içinde gökyüzü vardır. Bu sizin kara düşüncenize karışan mavi bir düşüncedir. Bu kadar hafif, bu kadar uzaklaşıcı, bu kadar kaçıcı, bu kadar az ele geçer olduğu halde, görünmez olmamak iyiliğinde bulunduğu için ona gönül borcumuz olur.
11. La Légende des Siècles (Yüzyılların Efsanesi) adlı eserinde Müslümanlıkla ile ilgili pek çok şiirinin olduğu biliniyordu.
victor hugo torunları
Torunları, 1829
Hugonun 1855te, sürgün zamanında yazmaya başladığı, insanlık tarihini kaleme aldığı La Légende des Siècles (Yüzyılların Efsanesi) adlı eserinde Müslümanlıkla ile ilgili pek çok şiirinin olduğu biliniyordu. Fakat eserin Brükselde yapılan ilk baskısında yazarın Hz. Muhammed ile ilgili kaleme aldığı şiiri Mahomet diğer baskılardan çıkarılmış; şiir yazarın ölümünden sonra, 1895te Fransa Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi tarafından yayınlanmıştı.
12. Fakirlere 50.000 frank bırakıyorum. Mezarlığa onlara mahsus cenaze aracı ile nakledilmek istiyorum. Hiçbir kilisenin benim için ayin yapmasını istemiyorum. Bütün ruhlardan benim için dua etmelerini rica ediyorum. Tanrıya inanıyorum. (Vasiyetinden)
victor hugo
Victor Hugo 83 yaşında hayata veda etmeden önce beş cümlelik böyle bir vasiyet yazmış.