Rock SouL
Kayıtlı Üye
Sen ki; yahu çok güzelsin.
Nasıl izah etmeli bunu anlaşılır bir dille. Mesela gözlerinde bir şey var açıklayamıyorum onu.
Sanki aynı kareye sığdırılmış topyekûn, yeryüzü ve gökyüzü!
_______
Beni çok sev, bir nar bahçesindeki tanelerin toplamindan pay biç mesela. Çünkü ben öyle yapıyorum. Bu yüzden Afrika'nın en kurak çöllerinde bile nar ağaçları görüyorum. Beni çok sev, ben seni hesapsız seviyorum...
Tarihteki bütün aşkları kızdıracak kadar!
________
Ben henüz inşaat halindeydim sana, duygularım proje aşamasındaydı.
Öyle bir gitmiştin ki, temelini kuvvetlendirmek için ter döktüğüm o mütevazı ütopyam komple başıma yıkılmıştı.
________
Ah o kalbin mütevazı bir barakaydı ve haliyle tek göz oda
Haddinden fazla misafir, lükstü sana aslında!
________
Yükle yalnızlığının bütün gri bulutlarını sırtıma
Vücudum yağmur sonrası toprak koksun...
________
Aşkın da zamanlama hataları vardı elbet
O yelkovan ise, ben akreptim
Aynı vakti göstermek hiç aklımıza gelmemişti…
________
Kalem suskunluğunu sen’inle bozar, aşk ile açar yeni bir sayfayı. Görüp göreceğin toplasan çıkarsan en fazla bir yalnızlıktır!
Tek başınasındır lan bu mahşer hazırlıklarında, tek başınasındır!
________
Belki de ‘aşk’ asla kullanılmamalıydı cümle içinde
Zaten bir daha gönül koymak mı ortaya, tövbe!
Tövbeliyim sevmeye, ekmek kırdım yüreğimin üstünde hatta
Dökülen kırıntılar mı, kesinlikle sensin…
________
Yar ile yara arasında zarif, incecik bir sızı
Çağlarken asırlardır kanaması süren ırmaklar gibi
Sen ‘sen’ ol, önüne geçme!
Önüne geçme;
“Akacak aşk damarda durmaz!”
________
İkimizin de mazisinde öyle çok ‘asla’ kelimesi birikmiş ki
Bir araya getirmiyor bizi hiçbir cümle...
________
İyidir güzleri ağlamak, yağmurlara takviye olur. Dönersen tüm eylüller terfi eder güzden, hepsi seninle ilkbahar olur…
________
Kabul edelim birçoğumuz etkisiz elemanlarıydık aşk matematiğinin. Hiçbir gönül işlemimizin sağlaması tutmuyordu...
________
Öykümüzün yüzü suyu hürmetineydi güzelliğin, küskün ağustoslarımın failiydin, meçhulüydün, ah sen yüz karasıydın tarihteki bütün aşkların -ki yüz ihanet gücündeydi yüzün!
________
Seni duydum, bağıra çağıra susuyordun…
Bilirim gürültülüdür suskunluğun
çığlıkların aksine sessiz, sedasız…
Odamdaydı bir daha sana asla dokunamamak ihtimali…
Soru işaretleriyle boğuştum önce…
Ardından ünlemler önüme dikildi…
Noktalandım!
Saat seni sen geçiyordu…
Zamanın ötesi berisi sendin ve geç kalmamıştık bana kalırsa…
Bana kalmadı…
________
Tıbben sakınca görülmesine rağmen
‘Yokluğunu’ kalbimin tüm fonksiyonlarıyla sevebilirdim!
________
Edebiyatta sürekli kendini yineliyorsun diyorlar ya hani bazı yazarlara, bende de biraz geçerli o sanırım. Ama benim mazeretim var.
Ne yapayım işte yüreğimin tarihi, tekerrür ediyor maalesef…
Dur durak bilmeden, tekrar tekrar seni seviyorum!
________
Dua gözlüm, küfründen öpüyorum seni.
Nasıl da hüzün kokar şimdi gözbebeklerin… Bilmem inanır mısın ama sen ağladığında ben içimdeki bütün insanlığı öldürüyorum.
Nasıl izah etmeli bunu anlaşılır bir dille. Mesela gözlerinde bir şey var açıklayamıyorum onu.
Sanki aynı kareye sığdırılmış topyekûn, yeryüzü ve gökyüzü!
_______
Beni çok sev, bir nar bahçesindeki tanelerin toplamindan pay biç mesela. Çünkü ben öyle yapıyorum. Bu yüzden Afrika'nın en kurak çöllerinde bile nar ağaçları görüyorum. Beni çok sev, ben seni hesapsız seviyorum...
Tarihteki bütün aşkları kızdıracak kadar!
________
Ben henüz inşaat halindeydim sana, duygularım proje aşamasındaydı.
Öyle bir gitmiştin ki, temelini kuvvetlendirmek için ter döktüğüm o mütevazı ütopyam komple başıma yıkılmıştı.
________
Ah o kalbin mütevazı bir barakaydı ve haliyle tek göz oda
Haddinden fazla misafir, lükstü sana aslında!
________
Yükle yalnızlığının bütün gri bulutlarını sırtıma
Vücudum yağmur sonrası toprak koksun...
________
Aşkın da zamanlama hataları vardı elbet
O yelkovan ise, ben akreptim
Aynı vakti göstermek hiç aklımıza gelmemişti…
________
Kalem suskunluğunu sen’inle bozar, aşk ile açar yeni bir sayfayı. Görüp göreceğin toplasan çıkarsan en fazla bir yalnızlıktır!
Tek başınasındır lan bu mahşer hazırlıklarında, tek başınasındır!
________
Belki de ‘aşk’ asla kullanılmamalıydı cümle içinde
Zaten bir daha gönül koymak mı ortaya, tövbe!
Tövbeliyim sevmeye, ekmek kırdım yüreğimin üstünde hatta
Dökülen kırıntılar mı, kesinlikle sensin…
________
Yar ile yara arasında zarif, incecik bir sızı
Çağlarken asırlardır kanaması süren ırmaklar gibi
Sen ‘sen’ ol, önüne geçme!
Önüne geçme;
“Akacak aşk damarda durmaz!”
________
İkimizin de mazisinde öyle çok ‘asla’ kelimesi birikmiş ki
Bir araya getirmiyor bizi hiçbir cümle...
________
İyidir güzleri ağlamak, yağmurlara takviye olur. Dönersen tüm eylüller terfi eder güzden, hepsi seninle ilkbahar olur…
________
Kabul edelim birçoğumuz etkisiz elemanlarıydık aşk matematiğinin. Hiçbir gönül işlemimizin sağlaması tutmuyordu...
________
Öykümüzün yüzü suyu hürmetineydi güzelliğin, küskün ağustoslarımın failiydin, meçhulüydün, ah sen yüz karasıydın tarihteki bütün aşkların -ki yüz ihanet gücündeydi yüzün!
________
Seni duydum, bağıra çağıra susuyordun…
Bilirim gürültülüdür suskunluğun
çığlıkların aksine sessiz, sedasız…
Odamdaydı bir daha sana asla dokunamamak ihtimali…
Soru işaretleriyle boğuştum önce…
Ardından ünlemler önüme dikildi…
Noktalandım!
Saat seni sen geçiyordu…
Zamanın ötesi berisi sendin ve geç kalmamıştık bana kalırsa…
Bana kalmadı…
________
Tıbben sakınca görülmesine rağmen
‘Yokluğunu’ kalbimin tüm fonksiyonlarıyla sevebilirdim!
________
Edebiyatta sürekli kendini yineliyorsun diyorlar ya hani bazı yazarlara, bende de biraz geçerli o sanırım. Ama benim mazeretim var.
Ne yapayım işte yüreğimin tarihi, tekerrür ediyor maalesef…
Dur durak bilmeden, tekrar tekrar seni seviyorum!
________
Dua gözlüm, küfründen öpüyorum seni.
Nasıl da hüzün kokar şimdi gözbebeklerin… Bilmem inanır mısın ama sen ağladığında ben içimdeki bütün insanlığı öldürüyorum.