Heulwen
Kayıtlı Üye
Özellikle son 15-20 yılda kemik kanserlerinin tedavisinde ciddi ilerlemeler sağlandı. Başta kemoterapi alanındaki gelişmeler, bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans görüntülemenin kullanıma girmesi ve cerrahi tekniklerin gelişmesi hem hastaların kanserden kurtulmalarını hem de uzuvlarının korunmasını sağladı. 20 yıl önce kemik kanserlerinde ortalama sağkalım % 20-30 oranında iken, günümüzde bu oran % 65-70'ler dolayına yükseldi. Başka bir deyişle kemik kanseri teşhisi konulan her üç hastadan ikisini günümüzde tedavi edebiliyoruz. Aynı şekilde ameliyat tekniklerinin gelişmesi, yapay kemik, kemik benzeri dolgu maddeleri ve eklemleri de içeren metal protez teknolojisindeki gelişmelerle hastalarımızın yaklaşık % 90'nında, kol yada bacağın kesilmesine gerek kalmadan uzuv koruyucu cerrahi ile kanserli kemiği güvenli bir şekilde çıkarabilmekteyiz.
Kemik kanserlerinin tedavisinde cerrahi tedavi, kemoterapi ve radyoterapi( ışın tedavisi) asıl yöntemlerdir. Hastanın yaşı, aktivitesi kemik kanserinin tipi ve yayılımına bağlı olarak bu yöntemler sıklıkla bir arada kullanılırlar.
Kemoterapi ile kanser hücrelerini öldüren ilaçlar ağızdan, kas içi veya damar yolu ile hastaya verilir. Bu ilaçlar özellikle hızlı büyüme ve gelişme gösteren hücreleri etkilediğinden kanser hücreleri ile birlikte sağlıklı hücreler de etkilenir ve yan etkiler ortaya çıkar. Sık görülen kemoterapi yan etkileri bulantı-kusma, halsizlik, saç dökülmesi, ağızda yaralar oluşması ve bulaşıcı hastalıklara karşı direnç azalmasıdır. Kemoterapinin yan etkileri tedavi bitiminde ortadan kaybolur. Başarılı bir kemoterapi kanser hücrelerinin % 90'dan fazlasının yok edilmesi anlamına gelir. Bu sağkalım için oldukça önemli bir olumlu göstergedir.
Işın tedavisi (radyoterapi) kanserli bölgenin radyasyon ışını ile etkisiz hale getirilmesidir. Bu tedavi yöntemi radyoterapiye hassas olan Ewing sarkomu gibi tümörlerde ve kemiğe başka organlardan yayılan kanserlerin tedavisinde etkilidir. Osteosarkom ya da kondrosarkomda radyoterapi etkili olamamaktadır, nadir bazı durumlar dışında kullanılmamaktadır. Radyoterapi ışınlamanın yapıldığı bölgede, ödem, sertlik, hareket kısıtlılığı gibi bazı yan etkilere neden olabilir. Yine özellikle çocuklarda radyoterapiyi takiben uzun yıllar sonra ikincil kanser gelişimi söz konusu olabilir.
Kemik kanserlerinin ameliyatla tedavisinde temel prensip, kanserli kemiğin üzerinde güvenli bir miktarda sağlıklı doku bırakılarak geniş bir şekilde, herhangi bir tümör kalıntısı bırakılmadan çıkarılmasıdır. Çıkarılan kemiğin yerinde oluşan boşluk, vücutla uyumlu metallerden yapılan protezlerle veya kadavra kemiği, ya da bazen hastanın kendisinden kemik nakli veya kemik uzatma ameliyatları yapılarak doldurulur. Böylece hastanın organı korunarak etkili bir tümör tedavisi yapılmış olur. Büyüme çağındaki çocuklarda aynı zamanda uzayabilen protezler kullanılır.
Tedavi sonrası
Kemik kanserlerinde tedavi sonrası düzenli kontroller gerekir. Hastaların uzun yıllar takibi kanserin tekrarlamadığından emin olana dek devam etmelidir. Aynı şekilde kanserin tekrarlaması söz konusu ise erken yakalanması ve derhal tedavi edilmesi mümkün olabilmektedir. Kontroller sırasında muayene, kan testleri, röntgen ve bilgisayarlı tomografiler ile kanserli bölge ve başta akciğer olmak üzere uzak organlar taranır.
Kontroller dışında hasta tarafından fark edilen normal olmayan bulgular derhal doktora bildirilmelidir.
Son olarak kemik kanserlerinde tedavi sonrası hastanın rehabilitasyonu, hasta ve hasta yakınlarının psikiyatrik açıdan desteklenmesi, yaşam kalitesinin arttırılması açısından oldukça önemlidir.
Kemik kanserlerinin tedavisinde cerrahi tedavi, kemoterapi ve radyoterapi( ışın tedavisi) asıl yöntemlerdir. Hastanın yaşı, aktivitesi kemik kanserinin tipi ve yayılımına bağlı olarak bu yöntemler sıklıkla bir arada kullanılırlar.
Kemoterapi ile kanser hücrelerini öldüren ilaçlar ağızdan, kas içi veya damar yolu ile hastaya verilir. Bu ilaçlar özellikle hızlı büyüme ve gelişme gösteren hücreleri etkilediğinden kanser hücreleri ile birlikte sağlıklı hücreler de etkilenir ve yan etkiler ortaya çıkar. Sık görülen kemoterapi yan etkileri bulantı-kusma, halsizlik, saç dökülmesi, ağızda yaralar oluşması ve bulaşıcı hastalıklara karşı direnç azalmasıdır. Kemoterapinin yan etkileri tedavi bitiminde ortadan kaybolur. Başarılı bir kemoterapi kanser hücrelerinin % 90'dan fazlasının yok edilmesi anlamına gelir. Bu sağkalım için oldukça önemli bir olumlu göstergedir.
Işın tedavisi (radyoterapi) kanserli bölgenin radyasyon ışını ile etkisiz hale getirilmesidir. Bu tedavi yöntemi radyoterapiye hassas olan Ewing sarkomu gibi tümörlerde ve kemiğe başka organlardan yayılan kanserlerin tedavisinde etkilidir. Osteosarkom ya da kondrosarkomda radyoterapi etkili olamamaktadır, nadir bazı durumlar dışında kullanılmamaktadır. Radyoterapi ışınlamanın yapıldığı bölgede, ödem, sertlik, hareket kısıtlılığı gibi bazı yan etkilere neden olabilir. Yine özellikle çocuklarda radyoterapiyi takiben uzun yıllar sonra ikincil kanser gelişimi söz konusu olabilir.
Kemik kanserlerinin ameliyatla tedavisinde temel prensip, kanserli kemiğin üzerinde güvenli bir miktarda sağlıklı doku bırakılarak geniş bir şekilde, herhangi bir tümör kalıntısı bırakılmadan çıkarılmasıdır. Çıkarılan kemiğin yerinde oluşan boşluk, vücutla uyumlu metallerden yapılan protezlerle veya kadavra kemiği, ya da bazen hastanın kendisinden kemik nakli veya kemik uzatma ameliyatları yapılarak doldurulur. Böylece hastanın organı korunarak etkili bir tümör tedavisi yapılmış olur. Büyüme çağındaki çocuklarda aynı zamanda uzayabilen protezler kullanılır.
Tedavi sonrası
Kemik kanserlerinde tedavi sonrası düzenli kontroller gerekir. Hastaların uzun yıllar takibi kanserin tekrarlamadığından emin olana dek devam etmelidir. Aynı şekilde kanserin tekrarlaması söz konusu ise erken yakalanması ve derhal tedavi edilmesi mümkün olabilmektedir. Kontroller sırasında muayene, kan testleri, röntgen ve bilgisayarlı tomografiler ile kanserli bölge ve başta akciğer olmak üzere uzak organlar taranır.
Kontroller dışında hasta tarafından fark edilen normal olmayan bulgular derhal doktora bildirilmelidir.
Son olarak kemik kanserlerinde tedavi sonrası hastanın rehabilitasyonu, hasta ve hasta yakınlarının psikiyatrik açıdan desteklenmesi, yaşam kalitesinin arttırılması açısından oldukça önemlidir.