Heulwen
Kayıtlı Üye
Belirtiler
Kemik kanserleri başlangıçta belirti vermeyebilir ve sinsi bir ilerleme gösterebilir. Bulgu ve belirtiler kanserin yerleştiği kemik, kanserin tipi ve tümörün büyüklüğüne göre değişir. Hızlı ilerleyen, yüzeysel kemiklerde yerleşen ve büyük boyutlara ulaşmış tümörlerde belirtiler erken ortaya çıkar.
En sık görülen bulgu ağrıdır. Ağrı başlangıçta hafif ve ağrı kesicilere cevap verir nitelikte iken tümörün büyümesi ile birlikte giderek sürekli ve şiddetli bir hal alır. İlerlemiş kemik kanserlerinde ağrı geceleri daha şiddetlidir ve sıradan ağrı kesicilere cevap vermez, hastanın günlük yaşamını ciddi olarak etkilemeye başlar. Diğer bir bulgu şişliktir. Bu özellikle yüzeysel yerleşimli kemik kanserlerinde gördüğümüz bir bulgudur. Derin yerleşimli kemik kanserlerinde şişlik oldukça geç ortaya çıkar. Kemik kanserinde şişliğin varlığı tümörün bulunduğu kemikten dışarı çıkıp yumuşak dokuya yayıldığını gösterir.
Bazı kemik kanserleri, özellikle kemiğe başka organlardan yayılan kanserler, ilk bulgu olarak kırıkla karşımıza çıkarlar. Kırık oldukça zayıf bir darbe, burkulma bazen de kendiliğinden oluşur. Bunun nedeni kemiğin kanser hücreleri tarafından ileri derecede zayıflaması, adeta yumurta kabuğu haline gelmesidir. Özellikle kemik kanserlerinde kemiğin bu derece zayıflaması ve kırık oluşumunun engellenmesi tedavinin başarısı açısından çok önemlidir.
Yukarda bahsedilen belirti ve bulguların hiçbiri yalnızca kemik kanserlerine özgü olmayıp, basit travmalar, kırıklar, iyi huylu kemik tümörleri, kemik erimesi, kemik iltihabı, kireçlenme ve daha birçok kemik hastalığında gördüğümüz yaygın belirtilerdir. Bu nedenle özellikle giderek artan, ağrı kesicilere cevap vermeyen ve şişlikle birlikte ortaya çıkan kemik ağrısı söz konusu ise bir an önce kemik tümörleri konusunda uzman doktorlara başvurulmalıdır.
Teşhis ve Tanı
Kemik Kanserlerinde Tanı Yöntemleri
Kemik kanserleri nadir olarak görüldüklerinden, teşhis ve tedavisi, bu kanserler konusunda deneyim sahibi, konunun uzmanı olan ortopedik onkoloji ile uğraşan doktorlar tarafından yapılmalıdır.
İlk aşamada doktor hastanın şikayetlerini, var olan ya da önceden geçirilmiş önemli hastalıkları ve aile öyküsünü özellikle kanser açısından sorgulayacaktır. Daha sonra hastanın ağrı veya şişlik şikayetinin bulunduğu kemik bölgesi, buraya komşu kemik ve eklemler, çevredeki yumuşak dokular ve son olarak uzak organları içeren tam bir muayene yapılacaktır.
Bir sonraki aşamada kan testleri ve röntgen çekilerek tümörün yerleşimi, büyüklüğü ve şekli değerlendirilir. Kemik kanserleri, röntgende büyük, düzensiz, sınırları belirsiz kitleler şeklinde görülürler. Eğer hastada kemik tümörü saptanmış ise bir teşhis yanlışlığını önlemek ve tümörün yayılma derecesini saptamak için ek testlere geçilir. Bu amaçla bilgisayarlı tomografi, manyetik rezonans görüntüleme yani MRI ve radyoaktif kemik sintigrafisi en sık kullanılan yöntemlerdir. Bilgisayarlı tomografi özellikle kemiksel yapıların oldukça ayrıntılı görüntülerini çok ince kesit aralığında görüntülemeye yarayan bilgisayar destekli bir görüntüleme yöntemidir. Manyetik rezonans görüntüleme ise kemiği olduğu kadar kemiğe komşu yumuşak dokuların, damar ve sinir yapılarının görüntülerini bir çok düzlemde oldukça ayrıntılı bir şekilde ortaya koyarak tümör yayılımının boyutlarını, adeta tümörün haritasını ortaya koyar. Kemik sintigrafisi kemiğe özgü radyoaktif maddelerle tüm vücudun taranmasını sağlar. Özellikle birden fazla kemikte tutulumun söz konusu olduğu, bazen belirti vermeyen tümörlerin erken teşhisine de olanak veren bir yöntemdir. Anjiyografi özellikle ameliyat planı yapılırken tümörün ana damarlara yakınlığını, tümörü besleyen damarları ortaya koyarak cerrahi tedavinin sınırlarını belirlemekte kullanılır.
Biyopsi
Yukarda sayılan tanı yöntemleri hastada kemik kanserinin varlığı konusunda şüphe uyandırabilir. Ancak kesin tanı biyopsi ile yani kemikteki kanserli olduğu düşünülen bölgeden teşhis amacıyla parça alınması ve alınan parçanın özel işlemlere tabii tutularak mikroskop altında hücre tipinin tayini ile mümkündür. Kemik kanseri şüphesinde biyopsi yapılmadan ameliyata ya da tedaviye karara vermek çok ciddi bir hatadır ve geri dönülmesi mümkün olmayan sonuçlar doğurabilir.
Mestazlar
En sık akciğere daha nadiren diğer kemikler ve diğer organlara yayılabilir. Kemik kanseri tanısı konulan hastalarda akciğer ve diğer kemikler tedavi öncesi taranmalıdır. ın varlığı kötü bir göstergedir ve sağkalım olasılığını ciddi olarak azaltır. mümkün olan olgularda cerrahi yöntemlerle çıkarılmalıdır.
Kemik kanserleri başlangıçta belirti vermeyebilir ve sinsi bir ilerleme gösterebilir. Bulgu ve belirtiler kanserin yerleştiği kemik, kanserin tipi ve tümörün büyüklüğüne göre değişir. Hızlı ilerleyen, yüzeysel kemiklerde yerleşen ve büyük boyutlara ulaşmış tümörlerde belirtiler erken ortaya çıkar.
En sık görülen bulgu ağrıdır. Ağrı başlangıçta hafif ve ağrı kesicilere cevap verir nitelikte iken tümörün büyümesi ile birlikte giderek sürekli ve şiddetli bir hal alır. İlerlemiş kemik kanserlerinde ağrı geceleri daha şiddetlidir ve sıradan ağrı kesicilere cevap vermez, hastanın günlük yaşamını ciddi olarak etkilemeye başlar. Diğer bir bulgu şişliktir. Bu özellikle yüzeysel yerleşimli kemik kanserlerinde gördüğümüz bir bulgudur. Derin yerleşimli kemik kanserlerinde şişlik oldukça geç ortaya çıkar. Kemik kanserinde şişliğin varlığı tümörün bulunduğu kemikten dışarı çıkıp yumuşak dokuya yayıldığını gösterir.
Bazı kemik kanserleri, özellikle kemiğe başka organlardan yayılan kanserler, ilk bulgu olarak kırıkla karşımıza çıkarlar. Kırık oldukça zayıf bir darbe, burkulma bazen de kendiliğinden oluşur. Bunun nedeni kemiğin kanser hücreleri tarafından ileri derecede zayıflaması, adeta yumurta kabuğu haline gelmesidir. Özellikle kemik kanserlerinde kemiğin bu derece zayıflaması ve kırık oluşumunun engellenmesi tedavinin başarısı açısından çok önemlidir.
Yukarda bahsedilen belirti ve bulguların hiçbiri yalnızca kemik kanserlerine özgü olmayıp, basit travmalar, kırıklar, iyi huylu kemik tümörleri, kemik erimesi, kemik iltihabı, kireçlenme ve daha birçok kemik hastalığında gördüğümüz yaygın belirtilerdir. Bu nedenle özellikle giderek artan, ağrı kesicilere cevap vermeyen ve şişlikle birlikte ortaya çıkan kemik ağrısı söz konusu ise bir an önce kemik tümörleri konusunda uzman doktorlara başvurulmalıdır.
Teşhis ve Tanı
Kemik Kanserlerinde Tanı Yöntemleri
Kemik kanserleri nadir olarak görüldüklerinden, teşhis ve tedavisi, bu kanserler konusunda deneyim sahibi, konunun uzmanı olan ortopedik onkoloji ile uğraşan doktorlar tarafından yapılmalıdır.
İlk aşamada doktor hastanın şikayetlerini, var olan ya da önceden geçirilmiş önemli hastalıkları ve aile öyküsünü özellikle kanser açısından sorgulayacaktır. Daha sonra hastanın ağrı veya şişlik şikayetinin bulunduğu kemik bölgesi, buraya komşu kemik ve eklemler, çevredeki yumuşak dokular ve son olarak uzak organları içeren tam bir muayene yapılacaktır.
Bir sonraki aşamada kan testleri ve röntgen çekilerek tümörün yerleşimi, büyüklüğü ve şekli değerlendirilir. Kemik kanserleri, röntgende büyük, düzensiz, sınırları belirsiz kitleler şeklinde görülürler. Eğer hastada kemik tümörü saptanmış ise bir teşhis yanlışlığını önlemek ve tümörün yayılma derecesini saptamak için ek testlere geçilir. Bu amaçla bilgisayarlı tomografi, manyetik rezonans görüntüleme yani MRI ve radyoaktif kemik sintigrafisi en sık kullanılan yöntemlerdir. Bilgisayarlı tomografi özellikle kemiksel yapıların oldukça ayrıntılı görüntülerini çok ince kesit aralığında görüntülemeye yarayan bilgisayar destekli bir görüntüleme yöntemidir. Manyetik rezonans görüntüleme ise kemiği olduğu kadar kemiğe komşu yumuşak dokuların, damar ve sinir yapılarının görüntülerini bir çok düzlemde oldukça ayrıntılı bir şekilde ortaya koyarak tümör yayılımının boyutlarını, adeta tümörün haritasını ortaya koyar. Kemik sintigrafisi kemiğe özgü radyoaktif maddelerle tüm vücudun taranmasını sağlar. Özellikle birden fazla kemikte tutulumun söz konusu olduğu, bazen belirti vermeyen tümörlerin erken teşhisine de olanak veren bir yöntemdir. Anjiyografi özellikle ameliyat planı yapılırken tümörün ana damarlara yakınlığını, tümörü besleyen damarları ortaya koyarak cerrahi tedavinin sınırlarını belirlemekte kullanılır.
Biyopsi
Yukarda sayılan tanı yöntemleri hastada kemik kanserinin varlığı konusunda şüphe uyandırabilir. Ancak kesin tanı biyopsi ile yani kemikteki kanserli olduğu düşünülen bölgeden teşhis amacıyla parça alınması ve alınan parçanın özel işlemlere tabii tutularak mikroskop altında hücre tipinin tayini ile mümkündür. Kemik kanseri şüphesinde biyopsi yapılmadan ameliyata ya da tedaviye karara vermek çok ciddi bir hatadır ve geri dönülmesi mümkün olmayan sonuçlar doğurabilir.
Mestazlar
En sık akciğere daha nadiren diğer kemikler ve diğer organlara yayılabilir. Kemik kanseri tanısı konulan hastalarda akciğer ve diğer kemikler tedavi öncesi taranmalıdır. ın varlığı kötü bir göstergedir ve sağkalım olasılığını ciddi olarak azaltır. mümkün olan olgularda cerrahi yöntemlerle çıkarılmalıdır.