Alessandra
Bayan Üye
There was a gypsy came over the land,
Adadan gelen bir çingene vardı
He sang so sweet and gaily.
Çok tatlı ve neşeyle şarkı söylerdi
He sang beneath the wild wood tree
Vahşi odun ağaçın altında söylerdi
And charmed the great lords lady.
Ve büyük lordun leydisini etkilerdi
The lord he did come home
Lord eve geldi
Enquiring for his lady
Leydisini sordu
``shes gone, shes gone, said the serving man,
"Gitti o, gitti" dedi hizmetçi adam
``shes gone with the gypsy davey.
"Çingene madenciyle gitti o"
``go saddle me my black mare,
Git yükle beni siyah kısrağım
The grey is neer so speedy.
Gri asla çok hızlı değil
And Ill ride all night and Ill ride all day
Ve bütün gece bineceğim ve bütün gün bineceğim
Till I overtake my lady.
Leydime yetişene kadar"
He rode all by the riverside
Nehir kenarında sürdü
On the grass so wet and dewy.
Islak ve çiy gibi çimende
And seated with her gipsy lad
Ve Çingene adamıyla oturdu
Its there he spied his lady.
Orda leydisini gözetledi
``would you forsake your house and home,
"Evini terk eder misin
Would you forsake your baby?
Bebeğini terk eder misin
Would you forsake your own true love
Gerçek aşkını terk eder misin
And the promises you gave me?
Ve verdiğin sözleri?"
``what care I for my house and home
Evimi kim umursuyor
Or even my wee baby?
Ya da minicik bebeğimi?
What care I for my own true love
Gerçek aşkımı kim umursuyor
For I love the gypsy davey.
Çingene madencimi sevdiğim gibi"
``well its fare thee well my dearest dear,
"Pekala bu bir hoşçakal sana sevgili sevgilim
Its fare thee well forever.
Bu sonsuza dek hoşçakal sana
And if you dont return with me
Ve benimle dönmezsen geri
I swear youll see me never.
Yemin ederim asla görmezsin beni"
And the lord he did go homeward
Ve Lord eve doğru gitti
And kissed his own wee baby.
Ve minicik bebeğini öptü
And ere six months had passed away
Ve 6 ay geçmeden
Hed married another lady.
Başka bir leydiyle evlendi
Adadan gelen bir çingene vardı
He sang so sweet and gaily.
Çok tatlı ve neşeyle şarkı söylerdi
He sang beneath the wild wood tree
Vahşi odun ağaçın altında söylerdi
And charmed the great lords lady.
Ve büyük lordun leydisini etkilerdi
The lord he did come home
Lord eve geldi
Enquiring for his lady
Leydisini sordu
``shes gone, shes gone, said the serving man,
"Gitti o, gitti" dedi hizmetçi adam
``shes gone with the gypsy davey.
"Çingene madenciyle gitti o"
``go saddle me my black mare,
Git yükle beni siyah kısrağım
The grey is neer so speedy.
Gri asla çok hızlı değil
And Ill ride all night and Ill ride all day
Ve bütün gece bineceğim ve bütün gün bineceğim
Till I overtake my lady.
Leydime yetişene kadar"
He rode all by the riverside
Nehir kenarında sürdü
On the grass so wet and dewy.
Islak ve çiy gibi çimende
And seated with her gipsy lad
Ve Çingene adamıyla oturdu
Its there he spied his lady.
Orda leydisini gözetledi
``would you forsake your house and home,
"Evini terk eder misin
Would you forsake your baby?
Bebeğini terk eder misin
Would you forsake your own true love
Gerçek aşkını terk eder misin
And the promises you gave me?
Ve verdiğin sözleri?"
``what care I for my house and home
Evimi kim umursuyor
Or even my wee baby?
Ya da minicik bebeğimi?
What care I for my own true love
Gerçek aşkımı kim umursuyor
For I love the gypsy davey.
Çingene madencimi sevdiğim gibi"
``well its fare thee well my dearest dear,
"Pekala bu bir hoşçakal sana sevgili sevgilim
Its fare thee well forever.
Bu sonsuza dek hoşçakal sana
And if you dont return with me
Ve benimle dönmezsen geri
I swear youll see me never.
Yemin ederim asla görmezsin beni"
And the lord he did go homeward
Ve Lord eve doğru gitti
And kissed his own wee baby.
Ve minicik bebeğini öptü
And ere six months had passed away
Ve 6 ay geçmeden
Hed married another lady.
Başka bir leydiyle evlendi