Salvo
Kayıtlı Üye
Gaziantep velîlerinden. İsmi Velî, nisbesi Askerî’dir. Babasının adı Mehmed’dir. Gaziantep’in Oğuzeli ilçesine bağlı Ağaçhöyük köyünde doğdu. Doğum târihi belli değildir. Tahsil çağına geldiğinde zamânın âlimlerinden ilim öğrendikten sonra 1549 (H.956) senesinde Halvetî şeyhi Yâkûb Efendinin sohbetlerine katıldı ve talebesi oldu. Kısa zamanda tasavvufun yüksek derecelerine kavuşan Şâh Velî, hocasından icâzet, diploma aldıktan sonra insanlara Allahü teâlânın emir ve yasaklarını anlatmaya çalıştı. Bu arada çeşitli eserler yazdı.
Bir gün Gaziantep’in ileri gelenlerinden biri, yardımcısı ile, yolda yürürken, câminin duvarını tâmir eden Şâh Velî ile karşılaştı. O şâhıs, Şâh Velî’ye; “Hoca ikiylen nasılsın?” diye sordu. Şâh Velî de; “Üçlen iyiyim.” karşılığını verdi. O şâhıs; ”Niye er kalkmadın?” diye sorduğunda; “Er kalktım da el aldı.” cevâbını verdi. Yine o zât; “Bir kaz yollasam yolar mısın?” diye sorunca, Şâh Velî; “O işi iyi beceririm.” dedi. Vedâlaşıp ayrıldıktan sonra o zât yardımcısına; “Biz ne konuştuk?” diye sordu. Yardımcısı cevap veremedi. Bunun üzerine o zât; “Sen ki benim yardımcımsın! Bir yaşlının anladığını niçin anlamazsın. Eğer yarına kadar anlamazsan seni yardımcılıktan azl edeceğim.” dedi. Yardımcı hemen yaşlı adamı buldu ve; “Siz ne konuştunuz? Ne olur bana söyleyin. Ne isterseniz vereceğim.” dedi. Şâh Velî ondan câminin tâmir edilmesini istedikten sonra; “O, ikiylen nasılsın, diyerek yâni ayakların tutuyor mu, kendi işini kendin yapabiliyor musun demek istedi. Bense, üçlen iyiyim, diyerek o dediklerini bastonla yapabiliyorum demek istedim. O, niye er kalkmadın, yânî, neden evlenip çocuk sâhibi olmadın, şimdi onlar bu işi sana bırakmazlardı, demek istedi. Bense, er kalktım da, el aldı, diyerek evlenip çocuklarımın kız olduklarını, evlenip gittiklerini bildirdim.” dedi. Yardımcı hemen; “Ya o, bir kaz yollasam yolar mısın, diyerek ne demek istedi. Şâh Velî; “Bana acıdı ve bana yardım etmek istedi. Bu iş için de seni gönderdi.” dedi. Yardımcı bunları öğrendikten sonra câmiyi tâmir ettirdi.
Şâh Velî bâzı eserler yazmıştır. Bunlardan El-Kevâkib-ül-Mudîe fit-Tarîkat-il-Muhammediyye isimli tasavvufî eseri Ayasofya Kütüphânesi 2022 numarada kayıtlıdır. Risâlet-ül-Bedriyye fî Beyân-ı Tarîkat-il-Mardiyye isimli 1390 beyitlik manzum bir eserini 1582 senesinde yazmıştır. Diğer eserlerine kayıtlarda rastlanmamıştır.
Şâh Velî Ayıntabî’nin vefât târihi ihtilaflıdır. Bâzı kaynaklarda 1604 (H.1013), bâzılarında ise, 1591 (H.1000) senesinde vefât ettiği kayıtlıdır. Şâh Velî vefâtından sonra kendi adıyla anılan câminin bahçesine defnedildi. Kabrinin üstü açıktır. Şâhvelî Câmii, Gâziantep savunması sırasında tamâmen yıkıldı. Daha sonra torunları câmiyi ve kabrini yeniden yaptırdı.
Halk arasında ve kitaplarda Şâh Velî ile Dördüncü Murâd Han arasında geçen bâzı menkıbeler anlatılmakta ise de Dördüncü Sultan Murâd Han, Şâh Velî’nin vefâtından sonra tahta çıkmıştır. Bu sultânın III. Murad Han olması gerekir.
1) Osmanlı Müellifleri
2) Gâziantep Evliyâları; s.58
3) Gâziantep Câmileri Târihi
Bir gün Gaziantep’in ileri gelenlerinden biri, yardımcısı ile, yolda yürürken, câminin duvarını tâmir eden Şâh Velî ile karşılaştı. O şâhıs, Şâh Velî’ye; “Hoca ikiylen nasılsın?” diye sordu. Şâh Velî de; “Üçlen iyiyim.” karşılığını verdi. O şâhıs; ”Niye er kalkmadın?” diye sorduğunda; “Er kalktım da el aldı.” cevâbını verdi. Yine o zât; “Bir kaz yollasam yolar mısın?” diye sorunca, Şâh Velî; “O işi iyi beceririm.” dedi. Vedâlaşıp ayrıldıktan sonra o zât yardımcısına; “Biz ne konuştuk?” diye sordu. Yardımcısı cevap veremedi. Bunun üzerine o zât; “Sen ki benim yardımcımsın! Bir yaşlının anladığını niçin anlamazsın. Eğer yarına kadar anlamazsan seni yardımcılıktan azl edeceğim.” dedi. Yardımcı hemen yaşlı adamı buldu ve; “Siz ne konuştunuz? Ne olur bana söyleyin. Ne isterseniz vereceğim.” dedi. Şâh Velî ondan câminin tâmir edilmesini istedikten sonra; “O, ikiylen nasılsın, diyerek yâni ayakların tutuyor mu, kendi işini kendin yapabiliyor musun demek istedi. Bense, üçlen iyiyim, diyerek o dediklerini bastonla yapabiliyorum demek istedim. O, niye er kalkmadın, yânî, neden evlenip çocuk sâhibi olmadın, şimdi onlar bu işi sana bırakmazlardı, demek istedi. Bense, er kalktım da, el aldı, diyerek evlenip çocuklarımın kız olduklarını, evlenip gittiklerini bildirdim.” dedi. Yardımcı hemen; “Ya o, bir kaz yollasam yolar mısın, diyerek ne demek istedi. Şâh Velî; “Bana acıdı ve bana yardım etmek istedi. Bu iş için de seni gönderdi.” dedi. Yardımcı bunları öğrendikten sonra câmiyi tâmir ettirdi.
Şâh Velî bâzı eserler yazmıştır. Bunlardan El-Kevâkib-ül-Mudîe fit-Tarîkat-il-Muhammediyye isimli tasavvufî eseri Ayasofya Kütüphânesi 2022 numarada kayıtlıdır. Risâlet-ül-Bedriyye fî Beyân-ı Tarîkat-il-Mardiyye isimli 1390 beyitlik manzum bir eserini 1582 senesinde yazmıştır. Diğer eserlerine kayıtlarda rastlanmamıştır.
Şâh Velî Ayıntabî’nin vefât târihi ihtilaflıdır. Bâzı kaynaklarda 1604 (H.1013), bâzılarında ise, 1591 (H.1000) senesinde vefât ettiği kayıtlıdır. Şâh Velî vefâtından sonra kendi adıyla anılan câminin bahçesine defnedildi. Kabrinin üstü açıktır. Şâhvelî Câmii, Gâziantep savunması sırasında tamâmen yıkıldı. Daha sonra torunları câmiyi ve kabrini yeniden yaptırdı.
Halk arasında ve kitaplarda Şâh Velî ile Dördüncü Murâd Han arasında geçen bâzı menkıbeler anlatılmakta ise de Dördüncü Sultan Murâd Han, Şâh Velî’nin vefâtından sonra tahta çıkmıştır. Bu sultânın III. Murad Han olması gerekir.
1) Osmanlı Müellifleri
2) Gâziantep Evliyâları; s.58
3) Gâziantep Câmileri Târihi