RECEP BULUT11
Kayıtlı Üye
SAÎD NURSÎNİN EBCEDCİLİĞİ
( İLM-İ CİFİR) VE HURÛFÎLİK
Saîd Nursî , kitâblarında görüldüğü üzere ebcedle çok ilgilenmiş ve gayb ile ilgili istihrâclarda bulunmuşdur. Habishânelerde ve göz habsinde bulunduğu zamanlarda sıkıntıyı atmak için bulmaca çözenlerin yapdığı gibi bu da Kurân-ı Kerîm âyetleriyle oyun oynarcasına ebcedle âyet-i kerîmeleri hesablayarak bazen eksik, bazen de fazla çıkdığı halde, kendisine mâl etmiş, bu yüzden çok hatâlara düşmüş, hattâ ebcede,kendisini o kadar kapdırmış ki bir çok âyet-i kerîmede, gaybın bilinemeyeceği bildirilmesine rağmen, o gaybın bilinebileceği iddiâsında da bulunabilmiş (Ebced anahtar-ı gaybîdir) diyebilmişdir. Sikke-i tasdîk-I gaybî, s. 98; Şuâlar 1. şuâ
Kurân-ı kerîmin otuzüç âyetinde nurculukdan bahsedildiğini de iddiâ etmişdir. Sikke-i tasdîk-ı gaybî kitâbında ( s.71-121) ve Şuâlar, 1. şuâ ve 12. şuâ da
Kıymetli okuyucularımızın bu âyet-i kerîmelerin neler olduğunu gördüklerinde şaşmamaları mümkin değildir:
1.âyet-i kerîme, Nûr, 35
2.âyet-i kerîme, Hûd, 105
3.âyet-i kerîme, Ankebût, 69
4.âyet-i kerîme, Hicr, 87
5.âyet-i kerîme, Enâm, 122
6.âyet-i kerîme, Hadîd, 28
7.âyet-i kerîme, Yûnüs, 82
8.âyet-i kerîme, Enâm, 161
9.âyet-i kerîme, Lokmân, 22; Bakara, 256
10.âyet-i kerîme, Bakara, 26
11.âyet-i kerîme, Bakara, 129
12.âyet-i kerîme, Bakara, 151
13.âyet-i kerîme, Âl-i imrân, 5
14.âyet-i kerîme, Nisâ, 162
15.âyet-i kerîme, Nisâ, 174
16.âyet-i kerîme, Füssılet, 44
17.âyet-i kerîme, Tevbe, 129
18.âyet-i kerîme, Mâide, 56
19.âyet-i kerîme, Tahrîm, 8
20.âyet-i kerîme, İsrâ, 80
21.âyet-i kerîme, Enâm, 161
22.âyet-i kerîme,Yûnüs,Yûsüf,Rad,Hicr,Şuarâ,
Kasas, Lokmân Sûrelerinin ilk âyet-i kerimeleri
olub müteşâbihâtdandır.
23.âyet-i kerîme, Kalem, 32
24 .âyet-i kerîme, Zümer,1; Ahkâf,2 ; Câsiye,2
25.âyet-i kerîme, Füssilet, 1-2
26.âyet-i kerîme, Hûd, 108
27.âyet-i kerîme, Saff, 8
28.âyet-i kerîme, Tevbe, 32
29.âyet-i kerîme, İbrâhîm, 1
30.âyet-i kerîme, Füssilet, 33
31.âyet-i kerîme, Nisâ, 43
32.âyet-i kerîme, Ahzâb, 43
33.âyet-i kerîme, Âl-i imrân, 18
Saîd Nursînin ebcedle çokça uğraşdığını görmek isteyenler 352 sahîfelik
kitabına bakabilirler. (1)
Saîd Nursî, Mehdî aleyhirrahme ile alâkalı istihrâcında: Mehdînin hicrî 1400lerde geleceğini söylemiş ( Sözler, 24. söz ) fakat, bu sene 1434 olduğu halde, 34 sene geçmesine rağmen iddiâsı doğru çıkmamışdır.İmâm-ı Rabbânî(Guddise sirruh)[971/1563-1034/1563] Mehdînin aleyhirrahme kendisinden 1000 sene sonra geleceğini bildirmekdedir. ( İmâm-ı Rabbânî, Mektûbât, 209. mektûb.)
Saîd Nursî, hurûfîliğin kurucusu Îrânlı yehûdî Fazlüllâh Hurûfîden ilhâm almış olacak ki,selefi Fazlüllâh Hurûfînin iddiâ etdiği gibi, Kurân-ı Kerîmde kendisinden bahsedildiğini iddiâ etmişdir.
[Fazlüllâh da Kurân-ı Kerîmde nerede fazl kelimesi geçse Allâh benden bahsediyor, demişdi. Saîd Nursîden 52 sene evvel ölen, mehdîyim, müceddidim diyen, daha da ileri giderek, nübüvvet iddiâsında bulunan, İngilizlerin (2) adamı Ahmed Kâdıyânî de aynı denâeti işlemişdi.] Yehûdîliğin kabalizm tarihinde ebcede çok önem verildiğini de hatırlamakda fâide vardır.
Saîd Nursînin tam vâkıf olmadığı anlaşılan, cifir ile alâkalı iddiâlarından bir kaçı aşağıdadır:
12. sıradaki âyet-i kerîme, Bakara sûresi, 151. âyet-i kerîmeyi ele alarak bu âyet-i kerîmede kendisinden bahsedildiğini îmâ ediyor. [halbuki bu Rasûlüllâha hitâb eden bir âyet-i celîledir.] ve yüzekkîküm vel hikmete yarısını ele aldığı âyet-i kerîmenin ebcedle harf karşılığı rakam olarak şöyledir:
6+10+7+20+10+20+40+6+10+70+30+40+20+40+1+30+20+400+1+2+6+1+30+8+20+40+400 =1288
sizi temizleyip arıtan size kitâb ve hikmeti öğreten cümlesinin tamamı ele alındığında bu âyet-i kerîmeye katî sûretde Hazret-i Muhammedin aleyhîsselâm muhatab olduğu ortadadır. Peki 1288 ne ifâde ediyor. Ebced ûsûlünü de çiğneyerek 1288i 1338e çıkarıyor yanî, Kef ( 20 ) ve Lâm ( 30 ) harf-lerini ikişer kerre alarak, sayıya 50 ekleyip 1338e çıkarıyor. Bu durumda Saîd Nursî 45 yaşındadır ve âyet-i kerîmede rasûl gönderdik denilmekdedir. Rasûlüllâh 43 yaşında rasûl olduğundan acaba ona yakın bir yaş çıkarmak arzusu ile mi bunu yapıyor, şaşırmamak, teaccüb etmemek mümkin değildir.Bir misâl kâfi olmasına rağmen, bir misâl daha verelim, bu İsrâ sûresi, 82. âyet-i kerîmesidir :
[Bu âyet-i kerîme, 33 yerde Allâh benden bahsediyor dediği 20. sıradaki âyet-i kerîmedir.]. Âyet-i kerîmenin ortasını alıyor, mâ hüve müminîn , (Kurân) müminlere şifâ ve rahmetdir bu âyet-i kerîmenin ebced rakamlarıyla karşılığını yazacak olursak,
40+1+5+6+300+80+1+6+200+8+40+400+30+30+40+6+40+50+10+50 = 1343 ediyor, ama Saîd Nursî, 1339 olduğunu söylüyor. Saîd Nursî 1295 doğumlu olduğuna göre bu târîhde 44 yaşındadır, aklı başında olan bir insan bundan ne çıkarabilir, bunu anlamak mümkin değildir. Saîd Nursînin bu husûsdaki iddiâları hayli çokdur , onun hakkında fikir edinmek isteyenler için bu iki misal kâfidir kanâatindeyiz
Allâhü teâlâ böylesine tehlikeli, böylesine garîb bir anlayışa düşmekden bizleri muhâfaza buyursun, âmin.
Kurân-ı Kerîm müminlere şifâdır. yerine, Risâle-i nur, müminlere şifâdır manâsını mı çıkarmak istiyor ?
Hûd, 108. âyet-i kerîmede geçen saîd kelimesini kendisine mâl ederek saîd ( cennetlik ) olduklarını mı kasd ediyor? Saîd Nursî, Risâle-i nûr talebeleri îmânsız ölmezlerSikke-i tasdîk-ıgaybî,s.23,31,102 Ebedî seâdet ve selâmete erişeceğinizi tekeffül ederim. N.Şahiner, Bilinmeyen Taraflarıyla Saîd Nursî, s.275, dediğine göre, herhâlde bu husûs anlaşılmayacak kadar zor değildir, kıymetli okuyucularımızın da anlayacağı muhakkakdır.
Bakara 151. âyet-i kerîmede geçen Kurânı açıklayan bir rasûl den maksad Saîd Nursî midir!?
Muhammed Esâd Sahhâfoğlu
(1)Rumûzât-ı semâniyye, Teblîğ Yayınları, 2001, İstanbul
(2) Halkının ekserisi müslimân olan devletlerin hemen hemen hepsi, meâlesef İngiliz müstemlekesidir. İngilizler, İslâmdan korkduklarından, İslâmı yok etmek için büyük gayret içindedirler. Bu yüzden İslâm Hılâfetini (Hılâfet-i Osmâniyye) yıkanlar da İngilizlerdir. İngilizler, müslimânları parçalamak gâyesi ile İngiltere Müstemlekeler Nezâreti ni kurarak İslâm memleketlerinde sapık mezhebler ihdâs etmekde, Vehhâbîlik, Behâîlik, Kâdıyânîlik, Selefîlik gibi mezhebleri yaymakda,Müslimânları dalâlete götürmek için kendi adamlarını büyük bir âlim diye tanıtmakda, hattâ sahte peygamberler bile çıkarabilmekdedirler Şu anda, İslâm âleminin perîşân hâlde olmasının tek sebebi, İngilizlerin müslimânlara akla hayâle gelmeyecek fitne, zulüm ve vahşetleri tatbik etmelerindendir. [Amerika da aynı yolda olup İngilterenin güdümündedir,zâten bu devleti İngilizler kurmuşdur] İngilizlerin İslâma verdikleri zararları görmek -isteyenler aşağıdaki şu kitâblara bakabilirler :
-Eyyûb sabrî, Esâret Hâtıraları, 1978, İstanbul
Hempher, İngiliz câsûsunun i'tirâfları, 2004.İstanbul
William Jennings Bryan, Hindistânda İngiliz Hâkimiyyeti
[Yazar 1913-1915 de ABD Hâriciyye nâzırlığı yapmışdır.]
Dr. Muhammed Harb, Müzekkiratü'l-Sultân AbdülHamîd,
1991, Şam
Habîb Alevî, Misbâhü'l-enâm ve cilâü'l -zulm, 1906, İstanbul
Mevlânâ Gulâm Mihr Alî, El-Yevâkîtü'l-Mihriyye, 1964, Hind
Mahmûd efendi,müftî,ElMütenebbiülkâdıyânî,1967,Pâkistân. İnternetden İngilizlerin İslâm Düşmânlığı diye de bakılabilir.
( İLM-İ CİFİR) VE HURÛFÎLİK
Saîd Nursî , kitâblarında görüldüğü üzere ebcedle çok ilgilenmiş ve gayb ile ilgili istihrâclarda bulunmuşdur. Habishânelerde ve göz habsinde bulunduğu zamanlarda sıkıntıyı atmak için bulmaca çözenlerin yapdığı gibi bu da Kurân-ı Kerîm âyetleriyle oyun oynarcasına ebcedle âyet-i kerîmeleri hesablayarak bazen eksik, bazen de fazla çıkdığı halde, kendisine mâl etmiş, bu yüzden çok hatâlara düşmüş, hattâ ebcede,kendisini o kadar kapdırmış ki bir çok âyet-i kerîmede, gaybın bilinemeyeceği bildirilmesine rağmen, o gaybın bilinebileceği iddiâsında da bulunabilmiş (Ebced anahtar-ı gaybîdir) diyebilmişdir. Sikke-i tasdîk-I gaybî, s. 98; Şuâlar 1. şuâ
Kurân-ı kerîmin otuzüç âyetinde nurculukdan bahsedildiğini de iddiâ etmişdir. Sikke-i tasdîk-ı gaybî kitâbında ( s.71-121) ve Şuâlar, 1. şuâ ve 12. şuâ da
Kıymetli okuyucularımızın bu âyet-i kerîmelerin neler olduğunu gördüklerinde şaşmamaları mümkin değildir:
1.âyet-i kerîme, Nûr, 35
2.âyet-i kerîme, Hûd, 105
3.âyet-i kerîme, Ankebût, 69
4.âyet-i kerîme, Hicr, 87
5.âyet-i kerîme, Enâm, 122
6.âyet-i kerîme, Hadîd, 28
7.âyet-i kerîme, Yûnüs, 82
8.âyet-i kerîme, Enâm, 161
9.âyet-i kerîme, Lokmân, 22; Bakara, 256
10.âyet-i kerîme, Bakara, 26
11.âyet-i kerîme, Bakara, 129
12.âyet-i kerîme, Bakara, 151
13.âyet-i kerîme, Âl-i imrân, 5
14.âyet-i kerîme, Nisâ, 162
15.âyet-i kerîme, Nisâ, 174
16.âyet-i kerîme, Füssılet, 44
17.âyet-i kerîme, Tevbe, 129
18.âyet-i kerîme, Mâide, 56
19.âyet-i kerîme, Tahrîm, 8
20.âyet-i kerîme, İsrâ, 80
21.âyet-i kerîme, Enâm, 161
22.âyet-i kerîme,Yûnüs,Yûsüf,Rad,Hicr,Şuarâ,
Kasas, Lokmân Sûrelerinin ilk âyet-i kerimeleri
olub müteşâbihâtdandır.
23.âyet-i kerîme, Kalem, 32
24 .âyet-i kerîme, Zümer,1; Ahkâf,2 ; Câsiye,2
25.âyet-i kerîme, Füssilet, 1-2
26.âyet-i kerîme, Hûd, 108
27.âyet-i kerîme, Saff, 8
28.âyet-i kerîme, Tevbe, 32
29.âyet-i kerîme, İbrâhîm, 1
30.âyet-i kerîme, Füssilet, 33
31.âyet-i kerîme, Nisâ, 43
32.âyet-i kerîme, Ahzâb, 43
33.âyet-i kerîme, Âl-i imrân, 18
Saîd Nursînin ebcedle çokça uğraşdığını görmek isteyenler 352 sahîfelik
kitabına bakabilirler. (1)
Saîd Nursî, Mehdî aleyhirrahme ile alâkalı istihrâcında: Mehdînin hicrî 1400lerde geleceğini söylemiş ( Sözler, 24. söz ) fakat, bu sene 1434 olduğu halde, 34 sene geçmesine rağmen iddiâsı doğru çıkmamışdır.İmâm-ı Rabbânî(Guddise sirruh)[971/1563-1034/1563] Mehdînin aleyhirrahme kendisinden 1000 sene sonra geleceğini bildirmekdedir. ( İmâm-ı Rabbânî, Mektûbât, 209. mektûb.)
Saîd Nursî, hurûfîliğin kurucusu Îrânlı yehûdî Fazlüllâh Hurûfîden ilhâm almış olacak ki,selefi Fazlüllâh Hurûfînin iddiâ etdiği gibi, Kurân-ı Kerîmde kendisinden bahsedildiğini iddiâ etmişdir.
[Fazlüllâh da Kurân-ı Kerîmde nerede fazl kelimesi geçse Allâh benden bahsediyor, demişdi. Saîd Nursîden 52 sene evvel ölen, mehdîyim, müceddidim diyen, daha da ileri giderek, nübüvvet iddiâsında bulunan, İngilizlerin (2) adamı Ahmed Kâdıyânî de aynı denâeti işlemişdi.] Yehûdîliğin kabalizm tarihinde ebcede çok önem verildiğini de hatırlamakda fâide vardır.
Saîd Nursînin tam vâkıf olmadığı anlaşılan, cifir ile alâkalı iddiâlarından bir kaçı aşağıdadır:
12. sıradaki âyet-i kerîme, Bakara sûresi, 151. âyet-i kerîmeyi ele alarak bu âyet-i kerîmede kendisinden bahsedildiğini îmâ ediyor. [halbuki bu Rasûlüllâha hitâb eden bir âyet-i celîledir.] ve yüzekkîküm vel hikmete yarısını ele aldığı âyet-i kerîmenin ebcedle harf karşılığı rakam olarak şöyledir:
6+10+7+20+10+20+40+6+10+70+30+40+20+40+1+30+20+400+1+2+6+1+30+8+20+40+400 =1288
sizi temizleyip arıtan size kitâb ve hikmeti öğreten cümlesinin tamamı ele alındığında bu âyet-i kerîmeye katî sûretde Hazret-i Muhammedin aleyhîsselâm muhatab olduğu ortadadır. Peki 1288 ne ifâde ediyor. Ebced ûsûlünü de çiğneyerek 1288i 1338e çıkarıyor yanî, Kef ( 20 ) ve Lâm ( 30 ) harf-lerini ikişer kerre alarak, sayıya 50 ekleyip 1338e çıkarıyor. Bu durumda Saîd Nursî 45 yaşındadır ve âyet-i kerîmede rasûl gönderdik denilmekdedir. Rasûlüllâh 43 yaşında rasûl olduğundan acaba ona yakın bir yaş çıkarmak arzusu ile mi bunu yapıyor, şaşırmamak, teaccüb etmemek mümkin değildir.Bir misâl kâfi olmasına rağmen, bir misâl daha verelim, bu İsrâ sûresi, 82. âyet-i kerîmesidir :
[Bu âyet-i kerîme, 33 yerde Allâh benden bahsediyor dediği 20. sıradaki âyet-i kerîmedir.]. Âyet-i kerîmenin ortasını alıyor, mâ hüve müminîn , (Kurân) müminlere şifâ ve rahmetdir bu âyet-i kerîmenin ebced rakamlarıyla karşılığını yazacak olursak,
40+1+5+6+300+80+1+6+200+8+40+400+30+30+40+6+40+50+10+50 = 1343 ediyor, ama Saîd Nursî, 1339 olduğunu söylüyor. Saîd Nursî 1295 doğumlu olduğuna göre bu târîhde 44 yaşındadır, aklı başında olan bir insan bundan ne çıkarabilir, bunu anlamak mümkin değildir. Saîd Nursînin bu husûsdaki iddiâları hayli çokdur , onun hakkında fikir edinmek isteyenler için bu iki misal kâfidir kanâatindeyiz
Allâhü teâlâ böylesine tehlikeli, böylesine garîb bir anlayışa düşmekden bizleri muhâfaza buyursun, âmin.
Kurân-ı Kerîm müminlere şifâdır. yerine, Risâle-i nur, müminlere şifâdır manâsını mı çıkarmak istiyor ?
Hûd, 108. âyet-i kerîmede geçen saîd kelimesini kendisine mâl ederek saîd ( cennetlik ) olduklarını mı kasd ediyor? Saîd Nursî, Risâle-i nûr talebeleri îmânsız ölmezlerSikke-i tasdîk-ıgaybî,s.23,31,102 Ebedî seâdet ve selâmete erişeceğinizi tekeffül ederim. N.Şahiner, Bilinmeyen Taraflarıyla Saîd Nursî, s.275, dediğine göre, herhâlde bu husûs anlaşılmayacak kadar zor değildir, kıymetli okuyucularımızın da anlayacağı muhakkakdır.
Bakara 151. âyet-i kerîmede geçen Kurânı açıklayan bir rasûl den maksad Saîd Nursî midir!?
Muhammed Esâd Sahhâfoğlu
(1)Rumûzât-ı semâniyye, Teblîğ Yayınları, 2001, İstanbul
(2) Halkının ekserisi müslimân olan devletlerin hemen hemen hepsi, meâlesef İngiliz müstemlekesidir. İngilizler, İslâmdan korkduklarından, İslâmı yok etmek için büyük gayret içindedirler. Bu yüzden İslâm Hılâfetini (Hılâfet-i Osmâniyye) yıkanlar da İngilizlerdir. İngilizler, müslimânları parçalamak gâyesi ile İngiltere Müstemlekeler Nezâreti ni kurarak İslâm memleketlerinde sapık mezhebler ihdâs etmekde, Vehhâbîlik, Behâîlik, Kâdıyânîlik, Selefîlik gibi mezhebleri yaymakda,Müslimânları dalâlete götürmek için kendi adamlarını büyük bir âlim diye tanıtmakda, hattâ sahte peygamberler bile çıkarabilmekdedirler Şu anda, İslâm âleminin perîşân hâlde olmasının tek sebebi, İngilizlerin müslimânlara akla hayâle gelmeyecek fitne, zulüm ve vahşetleri tatbik etmelerindendir. [Amerika da aynı yolda olup İngilterenin güdümündedir,zâten bu devleti İngilizler kurmuşdur] İngilizlerin İslâma verdikleri zararları görmek -isteyenler aşağıdaki şu kitâblara bakabilirler :
-Eyyûb sabrî, Esâret Hâtıraları, 1978, İstanbul
Hempher, İngiliz câsûsunun i'tirâfları, 2004.İstanbul
William Jennings Bryan, Hindistânda İngiliz Hâkimiyyeti
[Yazar 1913-1915 de ABD Hâriciyye nâzırlığı yapmışdır.]
Dr. Muhammed Harb, Müzekkiratü'l-Sultân AbdülHamîd,
1991, Şam
Habîb Alevî, Misbâhü'l-enâm ve cilâü'l -zulm, 1906, İstanbul
Mevlânâ Gulâm Mihr Alî, El-Yevâkîtü'l-Mihriyye, 1964, Hind
Mahmûd efendi,müftî,ElMütenebbiülkâdıyânî,1967,Pâkistân. İnternetden İngilizlerin İslâm Düşmânlığı diye de bakılabilir.