116.- 134. MADDELER: ARAMA VE ELKOYMA
SORU 1- Sahte para bulunma ihtimaline karşı arama kararı verildi. Ancak bu aramada ruhsatsız tabanca bulundu. Bu durumda, bu arama sonucu şüpheli aleyhine işleme konulabilir mi? (1. ve 2. sorular: Turhan Balkan – Yenipazar hk.)
CEVAP 1- CMK 138/1. maddedir.
SORU 2- a) 116. ve 117. maddeler gereğince yapılacak aramalarda, hakim ya da savcı kararına ihtiyaç yok mu?
b) Arama kararındaki adres dışında, şüphelinin yeni bir konutu ya da arabası bulunduğu takdirde, yeni bir arama kararı mı istemek gerekir?
CEVAP 2- a) Vardır. Zaten arama talebi buna dayalı olacak, arama kararı buna dayanacaktır. Dayanaksız, objektif deliller olmaksızın arama emri verilmemelidir.
b) Arama talebi ve emrinin içeriğine bakmak gerekir. Karardan yeni konutu ve arabasına yönelik arama izni yorumu çıkarılabilirse aranır; yoksa, yeni arama kararı alınması gerektiği açıktır.
SORU 3- (130/1. MADDE)
Baro Başkanı veya temsilcisi, çağrılmakla arama yerine gelmezse, izlenecek yol nedir? (Önceki uygulamalarımızda, arandıklarında bulunamadıkları(!) zamanlar olmuştur.)
CEVAP 3- Gerekçede bunun bir çözümü görünmüyor. Esasen, maddelere karşılık (paralel) gerekçe de görünmüyor. Yönetmeliği bekleyeceğiz.
Olayımızda: gelmeyenler hakkında tutanak tutup, “görevi savsaklama”, “görevi kötüye kullanma” veya “delil kaybına yol açma” gibi yorumlarla suç duyurusu yapılabilir. Ama yasanın emredici hükmü karşısında, büroyu aramak olası görünmüyor. TBB’ne ulaşıp, sonuç almaya çalışılmalıdır.
SORU 4- Kolluk, yakaladığı kişinin üzerini arayabilir mi? (Şimdiki Gözaltına Alma Yönetmeliğine göre, yakalanan kişinin üzeri aranabiliyor. Yakalanan kişinin üzerinde silah varsa…)
CEVAP 4- Yakalama, suçüstü hali (olağanüstü durum) veya bir karara dayalı infaz biçimi olduğundan, kendisine, yakalayanlara ve çevreye zarar vermesini önlemek bakımından, gereklidir. Tam arama için karar istenir. Son değişikliğe göre, kolluk amiri de arama emri verebilecektir.
SORU 5- Suçüstü hallerinde şüphelinin üzerinin, hakim veya savcı kararı olmaksızın aranması mümkün müdür?
CEVAP 5- (6. SORU BENZERİ – CEVAP AYNIDIR.)
SORU 6- Arama kararında, aranılacak kişinin kimliğinin belirtilmesinin zorunlu olması karşısında, genel arama kararı (toplantı, trafik uygulaması v.b.)verilebilecek mi?
CEVAP 6- 116. ve 117. maddeler, konu itibariyle birbiriyle bağlantılı olarak “makul şüphe” ölçütünü getirmiştir. Eğer bir suç bağlantısı ve buna bağlı “makul şüphe” yoksa, arama da yapılamayacaktır. Genel arama, adli bir arama değildir. Toplantıya, toplu yerlere ve yoldan geçenlere yönelik bu tür aramalar, yasal dayanaktan yoksun ve A.İ.H.S.’nin 8. maddesine de aykırıdır. Genel Aramada da yasal şartlara uygun arama yönteminin uygulanması gerekir.
SORU 7- Suçta kullanılan silah v.s.’nin kolluk tarafından olay yerinden veya sanıktan (şüpheliden) alınabilmesi için elkoyma kararına gerek var mıdır?
CEVAP 7- Ancak arama kararına dayalı olarak şüpheli (sanık) üzerinden veya delil araştırması kapsamında olay yerinden elde edilen silah v.b. suçta kullanılan eşya, “suç delili” özelliğinde olup arıca elkoyma kararının gerekmeyeceği görüşündeyim. Esasen arama kararı ile birlikte ve arama kararı kapsamında, suç delillerine de el konulması şeklinde bir ifadeye yer verilebilir.
SORU 8- 119/2-b maddesindeki “kişi” tabiri, açık kimliği mi ifade etmektedir? Açık kimliği belirlenemeyen bir kimsenin bulunduğu yerde arama yapılabilir mi?
CEVAP 8- Aramada yanlışlık ve tereddüde yer bırakmayacak netlik sağlanmak şartıyla, kişinin ayrıca kimlik bilgilerinin gerektiği yönünde, yasadaki ilgili maddelerde bir kayıt yoktur. Nüfusa kayıtlı olmayan ya da açık kimliği daha belli olmayan kişi veya bir yabancı, şüpheli durumunda yahut şüphelinin aleyhine delillerin elde edileceği kişi konumunda olabilir. Amaç suç delillerini araştırmak olduğuna göre, nasıl ki ev veya arabanın yeterli tarifi ile arama yapılabiliyorsa, kişi de aynı yöntem ve tavırla aranır. Arama kararında yeterli tarif gerektiği açıktır.
SORU 9- Hakkında arama işlemi yapılan belge ve kağıtları yalnızca savcı ve hakim inceleyebilir ise, aramayı yapan kolluk görevlileri, belgelerin hangisinin suçla ilgili veya ilgisiz olduğunu nasıl ayırt edecek? Aranan yerdeki tüm belge ve kağıtlar, sözgelimi, muhasebe bürosunun dolaplarındaki dosya ve evraklara el koyup savcıya mı getirecek?
CEVAP 9- Öncelikle, aramanın “aram konusu” (ve arama kararı kapsamı) ile sınırlı olduğunu unutmayalım. Sorudaki haklılık payı açıktır. Ancak 122. maddedeki belge ve kağıtları inceleme yetkisinin savcı ve hakime tanınmasının sebebi, kişinin özel alanına gereksiz boyutta girilmesini önlemektir. Suçla ilgisi olabilecek belge ve kağıdı baştan sona okumak gibi bir yükümlülük yoktur. Arama kararına konu suçla ilgili ise, genel bir değerlendirme ile, tespitlerini yapar; gerekirse bilirkişi incelemesi yoluna başvurur.
SORU 10- Kapsamlı koliler ve klasörler dolusu belgelerin hakim veya C. Savcısı tarafından nasıl incelenip suçla ilgisi veya ilgisizliği tespit edilecek? Bu tespit için bilirkişi incelemesi yaptırılabilir mi? (Nafi Solak – İzmir 6. S.C. Hk.)
CEVAP 10- (ÜSTTE CEVAPLANDIRILDI.)
(124/2. MADDE)
SORU 14- Arama sırasında elde edilen suç eşyasına (evde bulunan, öldürme suçunda kullanılan tabanca) 124/2. madde uyarınca el konulmasına sanık karşı koyuyor, kaçınıyorsa ne yapacağız? Eşyaya el koymayacak mıyız?
CEVAP 14- Bu fıkrada şüpheli ve sanığın (çekinebilecek tanıklar) ayrık tutulduğu durum, 60. maddenin uygulanması bakımındandır. Yoksa zorla el konulur ve karşı koyan kişi hakkında, oluşacak suç veya suçlar yönünden gereği yapılır.
SORU 15- Polis tarafından suçüstü yakalanan sanık (şüpheli olacak), arama kararı getirilinceye kadar polisin yanında, üzerinde bulunan suç unsurunu üzerinden çıkartıp atarsa ve bu husus polisin tutanağı ile belirtilip atılan suç unsuruna da el konursa, bu, kanıt olarak kabul edilebilir mi?
CEVAP 15- Elbette delil sayılacaktır. Polis, suç delilini kişi üzerinde aramak zorunda kalmadan elde etmiş olmaktadır. (Gökte ararken yerde bulmuştur.) Gerek parmak izi, gerek şüphelinin el svapı ile ve balistik incelemeyle desteklenecek bu delil, dosyaya büyük kolaylık sağlayacaktır.
SORU 16- Elkoyma işlemi üzerine Sulh Ceza Hakiminin 48 saat içinde suskun kalarak herhangi bir karar vermemesi halinde, elkoyma kendiliğinden kalkacağından (CMK 127/3), suçta kullanılan veya önemli suç delili olan eşyanın iadesi gibi bir sonuç ortaya çıkacaktır. Bu durumda,bu hakim açısından bir sorumluluk doğar mı?
CEVAP 16 - 48 saat dolmadan konuyu çözmek gerekir. Ayrıca kayıt, tespit tutanağı, fotoğraf gibi belgelendirmeye engel bir durum yoktur. Suç delilini evrakla hakim önüne çıkararak ta çözüm bulunabilir. Bütün bunlar yapılamayıp delil kaybı ve adaletin engellenmesi oluşmuşsa, “görevi savsaklama” veya “görevi kötüye kullanma” suçundan – Anayasa’daki eşitlik ilkesi gereği – hakimin de sorumlu olacağı kuşkusuzdur.
SORU 17- Yakalanan kişinin nezarete alınması sırasında, önleme tedbiri olarak üst aramasının yapılması için ayrıca arama kararı da gerekir mi? Şüpheli, üstü aranmadan mı nezarethaneye alınacak?
CEVAP 17- PVSK kapsamında ve nezarethanelere ilişkin düzenlemeler çerçevesinde, üst araması yapılarak nezarethaneye almak gerekir. Ayrıca arama kararının zaten yasal dayanak ve şartları yoktur. Üst araması yapılmaması da, kendisine veya başkalarına zarar vermesi sonucunu doğurabileceğinden, gerekirse elbiseleri dahi çıkartılarak üzerinin dikkatlice aranması, atlanmaması gereken bir davranıştır.
SORU 18- Şüpheli gözaltına alınırken, PVSK ve J. Teş. K.’na göre, üzerini arama yetkisi var. Bu durum, yeni CMK’nda getirilen düzenlemelerle engelleniyor mu?
CEVAP 18- Üstte cevap verildi. Engellenmediği görüşündeyim. Çünkü burada bir suç delili araştırması değil, bir önleme çalışması yapılmaktadır ve gereklidir.
SORU 19- Şüpheli aramaya rıza gösteriyor ise, sözgelimi : “Beni bir an önce arayın; uçağımı kaçıracağım!” diyorsa, yine de arama için hakim kararı veya savcının yazılı emri mi istenecek? Danıştay’ın rızaya dayalı aramayı iptal etmiş olması bu durumu etkiler mi?
CEVAP 19- Danıştay’ın rızaya dayalı (muvafakatlı) aramayı, konut açısından kararına konu yaptığını sanıyorum. Ancak üst araması için de bunu düşünmek, hukuka uygun düşer.
Şüphelinin durumu, olayın niteliğine göre değerlendirilip gereği yapılır. Yazılı emir olmadan 116. ve 117. madde çerçevesinde arama yapılamaz. Şüphelinin ilişkili olduğu suç ciddi ise, gerçekten uçağının kalkıp kalkmayacağı araştırılır. Mümkünse yolculuğu erteletilip arama kararı temin edilir. Ya da kendisine erteleme fırsatı verilir. Çünkü bir suç soruşturması vardır. Gerekirse, gözaltı uygulanacaktır.
SORU 20- Rızayla arama, halen dahi mümkün değil mi? 75. ve 76. maddelerde rıza varsa, muayene mümkün diye akademisyenlerce söylenmiş. Bu halde de bu şekilde kıyas yapılamaz mı? Rızayla arama ve el koyma kabul edilemez mi?
CEVAP 20- Üstte değinildiği üzere, rızayla arama iptal edildi. Halen mümkün değil. Yönetmelik beklenecek. Şimdiki durumuyla, yeni usul yasasına göre, rızayla arama olmaz. Elkoyma da olmaz. Üzerindeki eşyaları kendi çıkarıp gösterirse, engel bir durum olmayacağını düşünüyorum.
SORU 21- (116. MADDE)
CMK 116’da “makul şüphe”, 128. maddede ise, “kuvvetli şüphe” denmiş. Bunlara örnekleme yapılabilir mi?
CEVAP 21- 116. maddedeki “makul şüphe”:Hırsızlık suçu sabıkası makul şüphe sayılmazken, hırsızlık yapılan yer ve zamana yakın bölgede, bitişik binanın güvenlik kamerasında görülen çevreden olmayan kişi yönünden “makul şüphe” var sayılır. Teyp hırsızlığı sabıkalısının otoparkta görülmesi de böyledir.
128. maddedeki “kuvvetli şüphe”: Elkoymada ve liste suçları içindir. “İhaleye Fesat Karıştırma” suçu sanığının, ihale salonuna girip ihaleye katılmadan çıkarak bankaya gelmesi ve ihaleye katılanlardan birinin keşide ettiği yüklü miktardaki (hamiline ) çeki bozdurmaya çalışması gibi…
SORU 1- Sahte para bulunma ihtimaline karşı arama kararı verildi. Ancak bu aramada ruhsatsız tabanca bulundu. Bu durumda, bu arama sonucu şüpheli aleyhine işleme konulabilir mi? (1. ve 2. sorular: Turhan Balkan – Yenipazar hk.)
CEVAP 1- CMK 138/1. maddedir.
SORU 2- a) 116. ve 117. maddeler gereğince yapılacak aramalarda, hakim ya da savcı kararına ihtiyaç yok mu?
b) Arama kararındaki adres dışında, şüphelinin yeni bir konutu ya da arabası bulunduğu takdirde, yeni bir arama kararı mı istemek gerekir?
CEVAP 2- a) Vardır. Zaten arama talebi buna dayalı olacak, arama kararı buna dayanacaktır. Dayanaksız, objektif deliller olmaksızın arama emri verilmemelidir.
b) Arama talebi ve emrinin içeriğine bakmak gerekir. Karardan yeni konutu ve arabasına yönelik arama izni yorumu çıkarılabilirse aranır; yoksa, yeni arama kararı alınması gerektiği açıktır.
SORU 3- (130/1. MADDE)
Baro Başkanı veya temsilcisi, çağrılmakla arama yerine gelmezse, izlenecek yol nedir? (Önceki uygulamalarımızda, arandıklarında bulunamadıkları(!) zamanlar olmuştur.)
CEVAP 3- Gerekçede bunun bir çözümü görünmüyor. Esasen, maddelere karşılık (paralel) gerekçe de görünmüyor. Yönetmeliği bekleyeceğiz.
Olayımızda: gelmeyenler hakkında tutanak tutup, “görevi savsaklama”, “görevi kötüye kullanma” veya “delil kaybına yol açma” gibi yorumlarla suç duyurusu yapılabilir. Ama yasanın emredici hükmü karşısında, büroyu aramak olası görünmüyor. TBB’ne ulaşıp, sonuç almaya çalışılmalıdır.
SORU 4- Kolluk, yakaladığı kişinin üzerini arayabilir mi? (Şimdiki Gözaltına Alma Yönetmeliğine göre, yakalanan kişinin üzeri aranabiliyor. Yakalanan kişinin üzerinde silah varsa…)
CEVAP 4- Yakalama, suçüstü hali (olağanüstü durum) veya bir karara dayalı infaz biçimi olduğundan, kendisine, yakalayanlara ve çevreye zarar vermesini önlemek bakımından, gereklidir. Tam arama için karar istenir. Son değişikliğe göre, kolluk amiri de arama emri verebilecektir.
SORU 5- Suçüstü hallerinde şüphelinin üzerinin, hakim veya savcı kararı olmaksızın aranması mümkün müdür?
CEVAP 5- (6. SORU BENZERİ – CEVAP AYNIDIR.)
SORU 6- Arama kararında, aranılacak kişinin kimliğinin belirtilmesinin zorunlu olması karşısında, genel arama kararı (toplantı, trafik uygulaması v.b.)verilebilecek mi?
CEVAP 6- 116. ve 117. maddeler, konu itibariyle birbiriyle bağlantılı olarak “makul şüphe” ölçütünü getirmiştir. Eğer bir suç bağlantısı ve buna bağlı “makul şüphe” yoksa, arama da yapılamayacaktır. Genel arama, adli bir arama değildir. Toplantıya, toplu yerlere ve yoldan geçenlere yönelik bu tür aramalar, yasal dayanaktan yoksun ve A.İ.H.S.’nin 8. maddesine de aykırıdır. Genel Aramada da yasal şartlara uygun arama yönteminin uygulanması gerekir.
SORU 7- Suçta kullanılan silah v.s.’nin kolluk tarafından olay yerinden veya sanıktan (şüpheliden) alınabilmesi için elkoyma kararına gerek var mıdır?
CEVAP 7- Ancak arama kararına dayalı olarak şüpheli (sanık) üzerinden veya delil araştırması kapsamında olay yerinden elde edilen silah v.b. suçta kullanılan eşya, “suç delili” özelliğinde olup arıca elkoyma kararının gerekmeyeceği görüşündeyim. Esasen arama kararı ile birlikte ve arama kararı kapsamında, suç delillerine de el konulması şeklinde bir ifadeye yer verilebilir.
SORU 8- 119/2-b maddesindeki “kişi” tabiri, açık kimliği mi ifade etmektedir? Açık kimliği belirlenemeyen bir kimsenin bulunduğu yerde arama yapılabilir mi?
CEVAP 8- Aramada yanlışlık ve tereddüde yer bırakmayacak netlik sağlanmak şartıyla, kişinin ayrıca kimlik bilgilerinin gerektiği yönünde, yasadaki ilgili maddelerde bir kayıt yoktur. Nüfusa kayıtlı olmayan ya da açık kimliği daha belli olmayan kişi veya bir yabancı, şüpheli durumunda yahut şüphelinin aleyhine delillerin elde edileceği kişi konumunda olabilir. Amaç suç delillerini araştırmak olduğuna göre, nasıl ki ev veya arabanın yeterli tarifi ile arama yapılabiliyorsa, kişi de aynı yöntem ve tavırla aranır. Arama kararında yeterli tarif gerektiği açıktır.
SORU 9- Hakkında arama işlemi yapılan belge ve kağıtları yalnızca savcı ve hakim inceleyebilir ise, aramayı yapan kolluk görevlileri, belgelerin hangisinin suçla ilgili veya ilgisiz olduğunu nasıl ayırt edecek? Aranan yerdeki tüm belge ve kağıtlar, sözgelimi, muhasebe bürosunun dolaplarındaki dosya ve evraklara el koyup savcıya mı getirecek?
CEVAP 9- Öncelikle, aramanın “aram konusu” (ve arama kararı kapsamı) ile sınırlı olduğunu unutmayalım. Sorudaki haklılık payı açıktır. Ancak 122. maddedeki belge ve kağıtları inceleme yetkisinin savcı ve hakime tanınmasının sebebi, kişinin özel alanına gereksiz boyutta girilmesini önlemektir. Suçla ilgisi olabilecek belge ve kağıdı baştan sona okumak gibi bir yükümlülük yoktur. Arama kararına konu suçla ilgili ise, genel bir değerlendirme ile, tespitlerini yapar; gerekirse bilirkişi incelemesi yoluna başvurur.
SORU 10- Kapsamlı koliler ve klasörler dolusu belgelerin hakim veya C. Savcısı tarafından nasıl incelenip suçla ilgisi veya ilgisizliği tespit edilecek? Bu tespit için bilirkişi incelemesi yaptırılabilir mi? (Nafi Solak – İzmir 6. S.C. Hk.)
CEVAP 10- (ÜSTTE CEVAPLANDIRILDI.)
(124/2. MADDE)
SORU 14- Arama sırasında elde edilen suç eşyasına (evde bulunan, öldürme suçunda kullanılan tabanca) 124/2. madde uyarınca el konulmasına sanık karşı koyuyor, kaçınıyorsa ne yapacağız? Eşyaya el koymayacak mıyız?
CEVAP 14- Bu fıkrada şüpheli ve sanığın (çekinebilecek tanıklar) ayrık tutulduğu durum, 60. maddenin uygulanması bakımındandır. Yoksa zorla el konulur ve karşı koyan kişi hakkında, oluşacak suç veya suçlar yönünden gereği yapılır.
SORU 15- Polis tarafından suçüstü yakalanan sanık (şüpheli olacak), arama kararı getirilinceye kadar polisin yanında, üzerinde bulunan suç unsurunu üzerinden çıkartıp atarsa ve bu husus polisin tutanağı ile belirtilip atılan suç unsuruna da el konursa, bu, kanıt olarak kabul edilebilir mi?
CEVAP 15- Elbette delil sayılacaktır. Polis, suç delilini kişi üzerinde aramak zorunda kalmadan elde etmiş olmaktadır. (Gökte ararken yerde bulmuştur.) Gerek parmak izi, gerek şüphelinin el svapı ile ve balistik incelemeyle desteklenecek bu delil, dosyaya büyük kolaylık sağlayacaktır.
SORU 16- Elkoyma işlemi üzerine Sulh Ceza Hakiminin 48 saat içinde suskun kalarak herhangi bir karar vermemesi halinde, elkoyma kendiliğinden kalkacağından (CMK 127/3), suçta kullanılan veya önemli suç delili olan eşyanın iadesi gibi bir sonuç ortaya çıkacaktır. Bu durumda,bu hakim açısından bir sorumluluk doğar mı?
CEVAP 16 - 48 saat dolmadan konuyu çözmek gerekir. Ayrıca kayıt, tespit tutanağı, fotoğraf gibi belgelendirmeye engel bir durum yoktur. Suç delilini evrakla hakim önüne çıkararak ta çözüm bulunabilir. Bütün bunlar yapılamayıp delil kaybı ve adaletin engellenmesi oluşmuşsa, “görevi savsaklama” veya “görevi kötüye kullanma” suçundan – Anayasa’daki eşitlik ilkesi gereği – hakimin de sorumlu olacağı kuşkusuzdur.
SORU 17- Yakalanan kişinin nezarete alınması sırasında, önleme tedbiri olarak üst aramasının yapılması için ayrıca arama kararı da gerekir mi? Şüpheli, üstü aranmadan mı nezarethaneye alınacak?
CEVAP 17- PVSK kapsamında ve nezarethanelere ilişkin düzenlemeler çerçevesinde, üst araması yapılarak nezarethaneye almak gerekir. Ayrıca arama kararının zaten yasal dayanak ve şartları yoktur. Üst araması yapılmaması da, kendisine veya başkalarına zarar vermesi sonucunu doğurabileceğinden, gerekirse elbiseleri dahi çıkartılarak üzerinin dikkatlice aranması, atlanmaması gereken bir davranıştır.
SORU 18- Şüpheli gözaltına alınırken, PVSK ve J. Teş. K.’na göre, üzerini arama yetkisi var. Bu durum, yeni CMK’nda getirilen düzenlemelerle engelleniyor mu?
CEVAP 18- Üstte cevap verildi. Engellenmediği görüşündeyim. Çünkü burada bir suç delili araştırması değil, bir önleme çalışması yapılmaktadır ve gereklidir.
SORU 19- Şüpheli aramaya rıza gösteriyor ise, sözgelimi : “Beni bir an önce arayın; uçağımı kaçıracağım!” diyorsa, yine de arama için hakim kararı veya savcının yazılı emri mi istenecek? Danıştay’ın rızaya dayalı aramayı iptal etmiş olması bu durumu etkiler mi?
CEVAP 19- Danıştay’ın rızaya dayalı (muvafakatlı) aramayı, konut açısından kararına konu yaptığını sanıyorum. Ancak üst araması için de bunu düşünmek, hukuka uygun düşer.
Şüphelinin durumu, olayın niteliğine göre değerlendirilip gereği yapılır. Yazılı emir olmadan 116. ve 117. madde çerçevesinde arama yapılamaz. Şüphelinin ilişkili olduğu suç ciddi ise, gerçekten uçağının kalkıp kalkmayacağı araştırılır. Mümkünse yolculuğu erteletilip arama kararı temin edilir. Ya da kendisine erteleme fırsatı verilir. Çünkü bir suç soruşturması vardır. Gerekirse, gözaltı uygulanacaktır.
SORU 20- Rızayla arama, halen dahi mümkün değil mi? 75. ve 76. maddelerde rıza varsa, muayene mümkün diye akademisyenlerce söylenmiş. Bu halde de bu şekilde kıyas yapılamaz mı? Rızayla arama ve el koyma kabul edilemez mi?
CEVAP 20- Üstte değinildiği üzere, rızayla arama iptal edildi. Halen mümkün değil. Yönetmelik beklenecek. Şimdiki durumuyla, yeni usul yasasına göre, rızayla arama olmaz. Elkoyma da olmaz. Üzerindeki eşyaları kendi çıkarıp gösterirse, engel bir durum olmayacağını düşünüyorum.
SORU 21- (116. MADDE)
CMK 116’da “makul şüphe”, 128. maddede ise, “kuvvetli şüphe” denmiş. Bunlara örnekleme yapılabilir mi?
CEVAP 21- 116. maddedeki “makul şüphe”:Hırsızlık suçu sabıkası makul şüphe sayılmazken, hırsızlık yapılan yer ve zamana yakın bölgede, bitişik binanın güvenlik kamerasında görülen çevreden olmayan kişi yönünden “makul şüphe” var sayılır. Teyp hırsızlığı sabıkalısının otoparkta görülmesi de böyledir.
128. maddedeki “kuvvetli şüphe”: Elkoymada ve liste suçları içindir. “İhaleye Fesat Karıştırma” suçu sanığının, ihale salonuna girip ihaleye katılmadan çıkarak bankaya gelmesi ve ihaleye katılanlardan birinin keşide ettiği yüklü miktardaki (hamiline ) çeki bozdurmaya çalışması gibi…