Rutin

Serene

N'apim tabiatım böyle..
Bayan Üye
Derin sessizliklerin, bir yığın sorumlulukların, yapılması gerekenler listelerinin, gereksiz-bilgi kusan kitapların, plağı olmasını hayal ettiğim ama dijital ortamdan dinlemek zorunda kaldığım Jim Morrison sesinin arasında birden bire kapımın zili, olabilecek en gürültülü haliyle çaldı.
Koridorda ilerlerken yumuşak siyah terliğimin tekinin nerede olduğunu düşündüm bir an, ikinci zil sesini duyana kadar. Megafonun kırmızı düğmesine işaret parmağımın ucuyla bastırıp “Kim o?” diye olanca gücümle bağırdım. Bir yandan da yöneticimizin megafonları tamir etmemiş olması için dua ettim. Aşağıda bekleyen her kimse megafona bu denli bağıran kızın köklü bir nörolojik geçmişi olduğunu düşünebilirdi nasıl olsa, sesim gitmeyince gülümseyip yeniden bağırdım.
“Kim o?”
“Benim güzelim.”

Aldığım cevabın mı yoksa yemek yapmaya çalışırken kestiğim parmağımla megafonun tuşuna sıkı sıkıya basıyor oluşum mu beni böylesine sarstı, kestiremedim. Bir insanın sesi bir diğerinin nasıl tüm kanını çekip yine de yanaklarının alev almasına sebep olabilirdi, güzel olmak değil ama “onun güzeli” olmak dünya nimetlerinin arasında sayılabilirdi? Düşüncelerimin arasında boğulup saniye saniye biraz daha kızarmaya devam edebilirdim ama kapı önünde ağaç ettiğim güzelliği hayal ettim. Megafonun yeşil düğmesine basıp kapının açılış sesine kulak verdim. Asansör ekranındaki sayıların teker teker artışını izledim, beliren silüetini, kapı pervazına omzunu dayayışını, yüzündeki kocaman gülümsemeyi. Eğilip sağ yanağımdan öptü, sol eline uzanıp içeri aldım onu. Kapımın önü ancak onun ayakkabıları varken bu kadar kutsallaşabilirdi.

“Geldin.” dedim,
“Gelmez miyim?” dedi.
Sırtımdaki yükleri, avuç içlerime yazdığım hatırlatma notlarını, parmaklarımdaki mürekkep lekelerini, saçlarımın arasına yerleştirdiğim babaanne gözlüğünü, endişeleri, kaygıları, hepsini ama hepsini evime adım attığı an paspasımın üzerine bıraktım.

yüzüne saatlerce baktım ve kızım dedim “bu aşk seni çarmıha gerer, bu aşk seni olduğun yere serer. kaderde kader! ne yap et sahip olduğun tüm zamanı bu adamlar geçir, artık yeter.”
sonra güneş batıya, ben göğsüne sindim.
bıraksalar ömrümün geri kalanını orada geçirebilirdim.
sonra elimde kumanda, dizlerimde kahverengi bir battaniye, başucumda buz gibi olmuş bir kahveyle bu rüyadan da uyanıverdim.​
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
bypuff
Geri
Üst