Heulwen
Kayıtlı Üye
makale yazıları - makale örnekleri - zemzeme mukaddimesi - takdir elhan
Zemzeme Mukaddimesi: Yazar, kendi döneminin şairlik anlayışı üzerinde durmaktadır bu makalesinde. Zemzeme adlı eserine yazdığı önsözden ibarettir. Yazar, kendi şiirlerinde duygu, düşünce ve hayale çok yer verdiğini dile getirmektedir. Bu şekildeki bir düşünce muhtevaya götürür. Şekil ihmal edilir; böylelikle şiirde öne çıkan anlayış duyuş olmaktadır. Ekrem Güzel şiir nedir? diye sorar. Buna cevap olarak İnsanı düşündüren, insana hüzün veren şiir güzel şiirdir. Şeklinde cevap verir. Ekrem güzel şiirle tabiattan alınan zevki bir tutmaktadır. Nefiden mısralar alan Ekrem, onu beğendiğini ifade etmiş olmaktadır. (Namık Kemal Nefiyi beğenmezdi. Tanzimatın ikinci nesli Divan edebiyatına pek hücum etmez.) Nefinin şiirlerine yer veren Recaizade Mahmut Ekreme göre şiir, ruhu etkileyen bir güzelliğe sahip olmalıdır. Hamid şiirinde düşündürür. Hamidin şiirinin kapalı olması bazı edebiyatçılar için eksik olarak algılanmaktadır. Oysa kapalılık kusur değil, olsa olsa güzel bir meziyettir. diyen Ekrem, şiirde üç güzellikten bahseder. Bunlar, mehasin-i fikriye, bedayî-i hayaliye ve sünûhât-ı kalbiyedir. Ekreme göre, muhteva ve üslubun yanında kafiye ve veznin de uygun olması gerekir iyi bir şiir için. Bu nedenle ifade edilen duyguya uygun şiir yazmak gerekir. Muallim Nacide kelime seçimi iyi olmasına rağmen şiirin içi doldurulmamıştır.
Takdîr- Elhan: Burada da Ekrem, şiir düşüncesini dile getirmektedir. Her güzel şey şiirdir. İlk cümlesidir bu yazısının. Ekrem ayrıca, Her mevzun ve mukaffa lakırdı şiir olmak lazım gelmez. Her şiir mevzun ve mukaffa bulunmak iktiza etmediği gibi der. (Bu görüşler serbest şiire götürür. Bu bir ilktir. Zaten Servet-i Fünûn serbest müstezâdı uygulamıştır. Garip şiiri de her türlü kurala karşı olarak şiir yazmıştır.)
Tabiatı taklide çalışanlar şairlik mesleğinde terakki ederler. Her birimiz tabiatın şakirdiyiz. Tabiat gibi güzel sanatlar hocası varken şundan bundan şiir taallüm etmeye tenezzül etmemeli (Her birimiz tabiatın şakirdiyiz ifadesi romantizme ait bir görüştür.)
Şiir resim gibidir. ifadesiyle Servet-i Fünûnun Parnas şiirine gidilir.
Güzellik hakikate uygun olmalı, bu hakikat sanatın hakikatıdır. (N. Kemal mübalağadan nefret eder. Fakat Tanzimatın ikinci nesli mübalağaya N. Kemal gibi karşı çıkmaz. Fakat ikinci nesil de mübalağanın hakikat olmadığına inanır. Mübalağaya karşı birinci nesil kadar karşı çıkmamışlar; böylelikle edebî sanatların önünü açmışlardır.)
Edebiyatta mantık iltizam olunmaz. Çünkü maksâd-ı edebiyat ; fikir, his ve hayalce olan güzellikleri ortaya çıkarmaktır. (Burada mantıktan daha çok güzelliğe önem verilir. Bu görüş moderndir ve Parnasyen ile Sembolistlerin görüşlerine benzer)
Edebiyat insanı saçmalatır. Bu ifadesiyle Hâmidi korur.
Edebiyatın gayesi, düşünceleri terbiye etmek, düşünceleri temizlemek, ahlâkı yükseltmek olduğu doğrudur. Fakat bir şair dersini ahlak dersi vermek için söylememeli. Yani güzellik ahlaktan daha önemlidir. (Bu görüş, N. Kemalin görüşlerinin tam zıddıdır.)
Talim-i Edebiyat: Bu eser okuldaki öğrencileri çok etkiliyor. Yeni edebiyat savunuluyor. Karşısında Muallim Naci var Ekremin. Naci ile Ekrem arasındaki rekabet nedeniyle pek çok polemik ortaya çıkıyor. Ekrem hayatı boyunca akla karşı duyguları savunmuş; bu yüzden de Romantiktir.
TANZİMATIN I. NESLİ İLE II. NESLİ ARASINDAKİ AYRIMLAR
1. II. Nesil eserlerinin çoğunu Abdülhamit II döneminde verir. II. Nesil döneminde baskı olduğu için politika yoktur. Bunun yararı da saf (pure) edebiyattır. Hamid ve Ekrem romantiktir. Sezai realisttir. I. Nesil Fransız ihtilalini hazırlayan Rousseau, Voltaire ve Montesquieudan etkilenirken Hamid ve Ekrem Lamartine, Chateaubriand, Shakespeare ve Byronun etkisinde kalmaktadırlar.
2. I. Nesil Sosyal-Romantik (Romantique Social), II. Nesil ise Ferdî Romantiktir.
3. I. Nesil sadece faydayı amaçlarken II. Nesil estetik kaygıyı ön planda tutar.
4. I. Nesil daha çok düzyazı ikinci nesil ise daha çok şiir yazar.
5. I. Nesil son derece politik ve sosyal yazdıkları için şiirleri soyut kavramlarla doludur. II. Nesil ise tabiata düşkün olduğu için daha çok somut kavramlara yer vermiştir.
6. I. Nesil kanun, hürriyet, vatan gibi ideal ve sosyal konuları işlerken II. Nesil aşk, ölüm ve tabiat konularına yer verir.
ARA NESİL (1880-1896):
Tanzimat edebiyatının ikinci kısmı ile Servet-i Fünûn arasında kalan dönem. Ara Nesile Mutavassitin adı da verilir. Bu nesil Servet-i Fünûnun hazırlayıcısıdır. En çok Recaizade Mahmut Ekrem ve Muallim Nacinin etkisinde kalmışlardır. Bu dönemde eski-yeni tartışmaları yaşandı (Ekrem-Naci). Natüralizm bu dönemde edebiyatımıza girdi ve tartışıldı (Natüralizmi Beşir Fuat savundu). Serbest müstezat ve sone kullanıldı. Cümlelerin bir tek dizede bitmesi anlayışı terk edildi. Yeni terkipler ve kelimeler bulundu. Kafiyesiz şiirler de yazıldı. Kulak için kafiye denendi.
Dönemin Sanatçilari: Abdülhalim Memduh, Ali Ferruh, Ali Kemal, Ali Nusret, Andelib Mehmet Faik Esad, Besir Fuad, Fatma Aliye, Fazli Necib, İsmail Safa, Ismet Bey, Mehmed Celâl, Menemenlizade Mehmed Tahir,
Bu dönemde elliye yakın çıkan mecmuadan birkaçı: Bahçe, Sark, Hazine-i Evrak, Mecmua-i Âsâr-i Edebiye, Mecmua-i Ebuzziya, Hafta, Âfak, Günes, Berk, Gayret, Risale-i Hafi, Nokta, Servet-i Fünûn (1928den sonra Uyanış adıyla), Mekteb, Hazine-i Fünun Malûmat, Resimli Gazete.
Ferhat Korkmaz
Zemzeme Mukaddimesi: Yazar, kendi döneminin şairlik anlayışı üzerinde durmaktadır bu makalesinde. Zemzeme adlı eserine yazdığı önsözden ibarettir. Yazar, kendi şiirlerinde duygu, düşünce ve hayale çok yer verdiğini dile getirmektedir. Bu şekildeki bir düşünce muhtevaya götürür. Şekil ihmal edilir; böylelikle şiirde öne çıkan anlayış duyuş olmaktadır. Ekrem Güzel şiir nedir? diye sorar. Buna cevap olarak İnsanı düşündüren, insana hüzün veren şiir güzel şiirdir. Şeklinde cevap verir. Ekrem güzel şiirle tabiattan alınan zevki bir tutmaktadır. Nefiden mısralar alan Ekrem, onu beğendiğini ifade etmiş olmaktadır. (Namık Kemal Nefiyi beğenmezdi. Tanzimatın ikinci nesli Divan edebiyatına pek hücum etmez.) Nefinin şiirlerine yer veren Recaizade Mahmut Ekreme göre şiir, ruhu etkileyen bir güzelliğe sahip olmalıdır. Hamid şiirinde düşündürür. Hamidin şiirinin kapalı olması bazı edebiyatçılar için eksik olarak algılanmaktadır. Oysa kapalılık kusur değil, olsa olsa güzel bir meziyettir. diyen Ekrem, şiirde üç güzellikten bahseder. Bunlar, mehasin-i fikriye, bedayî-i hayaliye ve sünûhât-ı kalbiyedir. Ekreme göre, muhteva ve üslubun yanında kafiye ve veznin de uygun olması gerekir iyi bir şiir için. Bu nedenle ifade edilen duyguya uygun şiir yazmak gerekir. Muallim Nacide kelime seçimi iyi olmasına rağmen şiirin içi doldurulmamıştır.
Takdîr- Elhan: Burada da Ekrem, şiir düşüncesini dile getirmektedir. Her güzel şey şiirdir. İlk cümlesidir bu yazısının. Ekrem ayrıca, Her mevzun ve mukaffa lakırdı şiir olmak lazım gelmez. Her şiir mevzun ve mukaffa bulunmak iktiza etmediği gibi der. (Bu görüşler serbest şiire götürür. Bu bir ilktir. Zaten Servet-i Fünûn serbest müstezâdı uygulamıştır. Garip şiiri de her türlü kurala karşı olarak şiir yazmıştır.)
Tabiatı taklide çalışanlar şairlik mesleğinde terakki ederler. Her birimiz tabiatın şakirdiyiz. Tabiat gibi güzel sanatlar hocası varken şundan bundan şiir taallüm etmeye tenezzül etmemeli (Her birimiz tabiatın şakirdiyiz ifadesi romantizme ait bir görüştür.)
Şiir resim gibidir. ifadesiyle Servet-i Fünûnun Parnas şiirine gidilir.
Güzellik hakikate uygun olmalı, bu hakikat sanatın hakikatıdır. (N. Kemal mübalağadan nefret eder. Fakat Tanzimatın ikinci nesli mübalağaya N. Kemal gibi karşı çıkmaz. Fakat ikinci nesil de mübalağanın hakikat olmadığına inanır. Mübalağaya karşı birinci nesil kadar karşı çıkmamışlar; böylelikle edebî sanatların önünü açmışlardır.)
Edebiyatta mantık iltizam olunmaz. Çünkü maksâd-ı edebiyat ; fikir, his ve hayalce olan güzellikleri ortaya çıkarmaktır. (Burada mantıktan daha çok güzelliğe önem verilir. Bu görüş moderndir ve Parnasyen ile Sembolistlerin görüşlerine benzer)
Edebiyat insanı saçmalatır. Bu ifadesiyle Hâmidi korur.
Edebiyatın gayesi, düşünceleri terbiye etmek, düşünceleri temizlemek, ahlâkı yükseltmek olduğu doğrudur. Fakat bir şair dersini ahlak dersi vermek için söylememeli. Yani güzellik ahlaktan daha önemlidir. (Bu görüş, N. Kemalin görüşlerinin tam zıddıdır.)
Talim-i Edebiyat: Bu eser okuldaki öğrencileri çok etkiliyor. Yeni edebiyat savunuluyor. Karşısında Muallim Naci var Ekremin. Naci ile Ekrem arasındaki rekabet nedeniyle pek çok polemik ortaya çıkıyor. Ekrem hayatı boyunca akla karşı duyguları savunmuş; bu yüzden de Romantiktir.
TANZİMATIN I. NESLİ İLE II. NESLİ ARASINDAKİ AYRIMLAR
1. II. Nesil eserlerinin çoğunu Abdülhamit II döneminde verir. II. Nesil döneminde baskı olduğu için politika yoktur. Bunun yararı da saf (pure) edebiyattır. Hamid ve Ekrem romantiktir. Sezai realisttir. I. Nesil Fransız ihtilalini hazırlayan Rousseau, Voltaire ve Montesquieudan etkilenirken Hamid ve Ekrem Lamartine, Chateaubriand, Shakespeare ve Byronun etkisinde kalmaktadırlar.
2. I. Nesil Sosyal-Romantik (Romantique Social), II. Nesil ise Ferdî Romantiktir.
3. I. Nesil sadece faydayı amaçlarken II. Nesil estetik kaygıyı ön planda tutar.
4. I. Nesil daha çok düzyazı ikinci nesil ise daha çok şiir yazar.
5. I. Nesil son derece politik ve sosyal yazdıkları için şiirleri soyut kavramlarla doludur. II. Nesil ise tabiata düşkün olduğu için daha çok somut kavramlara yer vermiştir.
6. I. Nesil kanun, hürriyet, vatan gibi ideal ve sosyal konuları işlerken II. Nesil aşk, ölüm ve tabiat konularına yer verir.
ARA NESİL (1880-1896):
Tanzimat edebiyatının ikinci kısmı ile Servet-i Fünûn arasında kalan dönem. Ara Nesile Mutavassitin adı da verilir. Bu nesil Servet-i Fünûnun hazırlayıcısıdır. En çok Recaizade Mahmut Ekrem ve Muallim Nacinin etkisinde kalmışlardır. Bu dönemde eski-yeni tartışmaları yaşandı (Ekrem-Naci). Natüralizm bu dönemde edebiyatımıza girdi ve tartışıldı (Natüralizmi Beşir Fuat savundu). Serbest müstezat ve sone kullanıldı. Cümlelerin bir tek dizede bitmesi anlayışı terk edildi. Yeni terkipler ve kelimeler bulundu. Kafiyesiz şiirler de yazıldı. Kulak için kafiye denendi.
Dönemin Sanatçilari: Abdülhalim Memduh, Ali Ferruh, Ali Kemal, Ali Nusret, Andelib Mehmet Faik Esad, Besir Fuad, Fatma Aliye, Fazli Necib, İsmail Safa, Ismet Bey, Mehmed Celâl, Menemenlizade Mehmed Tahir,
Bu dönemde elliye yakın çıkan mecmuadan birkaçı: Bahçe, Sark, Hazine-i Evrak, Mecmua-i Âsâr-i Edebiye, Mecmua-i Ebuzziya, Hafta, Âfak, Günes, Berk, Gayret, Risale-i Hafi, Nokta, Servet-i Fünûn (1928den sonra Uyanış adıyla), Mekteb, Hazine-i Fünun Malûmat, Resimli Gazete.
Ferhat Korkmaz