Salvo
Kayıtlı Üye
ÇALIŞMA PRENSİPLERİ
Her iki antenin de çalışma prensipleri aynıdır. Yüksek frekansta gelen elektrik enerjisi antenin ortasından beslenmektedir. Açık olan anten uçlarında gerilimler maksimum fakat birbirlerine zıt yöndedirler. Her alternansta kutuplar değişir. Yön değiştiren zıt elektrik kutupları arasında değişen bir elektrik alanı oluşur. Enerjinin beslendiği giriş uçlarında akım en büyük durumdadır. Açık olan hat ucuna doğru antenden geçen akım yavaş yavaş azalır ve hattın sonunda akım sıfır değerindedir. Böylece akımın değişkenliği her durumda iletken üzerinde manyetik çizgiler oluşturacaktır. Çok yüksek frekans değerleri için magnetik alan yaratmanın zaruri bir şart olduğu düşünülürse t.v. yayınlarının seyredilmesinde dipol antenlerin neden kullanıldığı şimdi daha iyi anlaşılacaktır.
RADYOFREKANS DALGALARI
Günümüzde cep telefonlarının yaygınlaşmaya başalamasıyla daha da önemli bir hala alan radyofrekans dalgaları getirdiği yararların yanısıra bir çok tartışmayada ana konu olmaya başlamıştır.
radyofrekans dalgalarının tartışma konusu olmaya başalamsının sebebi insan sağlığı üzerine olan olumsuz etkileridir. Klinik bulgularla kanıtlanmamış olmasına rağmen özellikle ülkemizde son günlerde konu manşetlere taşınmıştır. Bizde naçizane bilgilerimizle burada hem işin teknik kısmına hem de bu vesileyle yararları-zararları konularına değinmeye çalışacağız.
Canlı dokuların radyofrekans dalgalarıyla etkileşmeleri adı geçen frekans kaynağının hertz cinsiyle tanımlanan frekans değerine bağlıdır. Örneği evlerimizde kullandığımız elektrik 50-60 Hz; AM radyo dalgaları 1 MHz(MegaHertz); FM radyo dalgaları 100 MHz; mikrodalga frınlar 2450 MHZ; cep telefonları ise 860-1800 MHz; X-ışınlar ise 10^12 MHz değerleri arasındadır. Cep telefonları tarafından düşük frekanslı radyosyona mikrodalgalar; radyofrekanslar ve radyo dalgaları adı verilmektedir. bu dalgaların insan vücuduna etkileri bakımından; 3000 Hertz ile 300 Ghz arasındaki değerlerin olumsuz etki göstermedikleri varsayılmaktadır. X ve gamma ışınları gibi yüksek frekanslı elektromanyetik radyasyonun kanser ve genetik bozukluklara yol açmasının sebebinin; taşıdıkları yüksek enerji ile kimyasal bağları parçalaması (iyonizasyon) ve hücrenin genetik metaryalini etkilemesi olarak kabul edilmektedir.
Taşıdığı yüksek enerji nedeniyle insan sağlığına zarar verdiği düşünülen bu dalgaların zararlarının en aza indirgenmesi özel düzeneklerin kurulmasıyla sağlanabilir. Burada ilk akla gelen düzeneğin filtreler olacağı akala gelmektedir. radyasyonun sadece cep telefonlarında olmadığı radyo ve televizyon dalgalarının; bir çok alanda kullanılan telsiz ağlarınında da bu radyasyonun bulunduğu bilinmektedir.Radyasyonun incelenirken göz önünde tutulması gereken bir önemli noktada etkini radyasyon kaynağına olan uzaklıklıktır.Dolayısıyla kulağa dayalı bir cep telefonuyla; uzak bir yerde bulunan R-L istasyonun etkileri farklı olacaktır.
Her iki antenin de çalışma prensipleri aynıdır. Yüksek frekansta gelen elektrik enerjisi antenin ortasından beslenmektedir. Açık olan anten uçlarında gerilimler maksimum fakat birbirlerine zıt yöndedirler. Her alternansta kutuplar değişir. Yön değiştiren zıt elektrik kutupları arasında değişen bir elektrik alanı oluşur. Enerjinin beslendiği giriş uçlarında akım en büyük durumdadır. Açık olan hat ucuna doğru antenden geçen akım yavaş yavaş azalır ve hattın sonunda akım sıfır değerindedir. Böylece akımın değişkenliği her durumda iletken üzerinde manyetik çizgiler oluşturacaktır. Çok yüksek frekans değerleri için magnetik alan yaratmanın zaruri bir şart olduğu düşünülürse t.v. yayınlarının seyredilmesinde dipol antenlerin neden kullanıldığı şimdi daha iyi anlaşılacaktır.
RADYOFREKANS DALGALARI
Günümüzde cep telefonlarının yaygınlaşmaya başalamasıyla daha da önemli bir hala alan radyofrekans dalgaları getirdiği yararların yanısıra bir çok tartışmayada ana konu olmaya başlamıştır.
radyofrekans dalgalarının tartışma konusu olmaya başalamsının sebebi insan sağlığı üzerine olan olumsuz etkileridir. Klinik bulgularla kanıtlanmamış olmasına rağmen özellikle ülkemizde son günlerde konu manşetlere taşınmıştır. Bizde naçizane bilgilerimizle burada hem işin teknik kısmına hem de bu vesileyle yararları-zararları konularına değinmeye çalışacağız.
Canlı dokuların radyofrekans dalgalarıyla etkileşmeleri adı geçen frekans kaynağının hertz cinsiyle tanımlanan frekans değerine bağlıdır. Örneği evlerimizde kullandığımız elektrik 50-60 Hz; AM radyo dalgaları 1 MHz(MegaHertz); FM radyo dalgaları 100 MHz; mikrodalga frınlar 2450 MHZ; cep telefonları ise 860-1800 MHz; X-ışınlar ise 10^12 MHz değerleri arasındadır. Cep telefonları tarafından düşük frekanslı radyosyona mikrodalgalar; radyofrekanslar ve radyo dalgaları adı verilmektedir. bu dalgaların insan vücuduna etkileri bakımından; 3000 Hertz ile 300 Ghz arasındaki değerlerin olumsuz etki göstermedikleri varsayılmaktadır. X ve gamma ışınları gibi yüksek frekanslı elektromanyetik radyasyonun kanser ve genetik bozukluklara yol açmasının sebebinin; taşıdıkları yüksek enerji ile kimyasal bağları parçalaması (iyonizasyon) ve hücrenin genetik metaryalini etkilemesi olarak kabul edilmektedir.
Taşıdığı yüksek enerji nedeniyle insan sağlığına zarar verdiği düşünülen bu dalgaların zararlarının en aza indirgenmesi özel düzeneklerin kurulmasıyla sağlanabilir. Burada ilk akla gelen düzeneğin filtreler olacağı akala gelmektedir. radyasyonun sadece cep telefonlarında olmadığı radyo ve televizyon dalgalarının; bir çok alanda kullanılan telsiz ağlarınında da bu radyasyonun bulunduğu bilinmektedir.Radyasyonun incelenirken göz önünde tutulması gereken bir önemli noktada etkini radyasyon kaynağına olan uzaklıklıktır.Dolayısıyla kulağa dayalı bir cep telefonuyla; uzak bir yerde bulunan R-L istasyonun etkileri farklı olacaktır.