meridyen2
Kayıtlı Üye
Rabbimiz Duyularımızı Anne Karnındayken Yaratır
Anne karnındaki bebekler koku alabilir, çevreden gelen sesleri duyabilir, çeşitli tatlara tepki verebilir, hatta ikizlerse birbirlerini görebilirler. Tüm güzelliklerin tek kaynağı olan Allah bir lütuf ve ikram olarak insana duyularını henüz anne karnındayken bahşeder.
Koku ve tat alma duyusu ne zaman gelişir?
Dokunma ve işitme duyularının anne karnındakimucizevi özellikleri nelerdir?
Bebek karanlık bir ortamda nasıl görür?
İnsanın yaratılışı sperm tarafından döllenen yumurtanın günler, hatta saatler geçtikçe bölünmesi ve çok büyük bir hızla büyümesiyle başlar. Bebeğin anne karnında gerçekleşen bu gelişimi çok büyük bir mucizedir. Bebeğin doğduğu zaman kendisine gerekli olan algıları da tüm organları ile birlikte anne karnındayken gelişir ve bebek doğduğunda dış dünyaya hazır hale gelir.
Anne Karnında Gelişen İlk Duyu: Dokunma
Anne karnındaki yaşamda gelişen ilk duyu dokunma hissidir. Yapılan araştırmalar bebekte dokunma hissinin çok erken bir dönemde henüz 7 haftalıkken başladığını göstermektedir. Bebeğin dokunma hissi ilk olarak ağız çevresinde ortaya çıkar. Bu noktadan tüm yüze, kollara, bacaklara ve vücuda yayılarak 20. haftada son şeklini alır. Eğer anne elini karnının üzerine koyarsa bebek bunu hissettiği, hatta bazı bebeklerin bu harekete eli hissettiği yere içeriden vurarak tepki verdiği bilinmektedir. Ayrıca Rabbimiz, aynı dönemlerde insanın yaşamında önemli bir nimet olan acı hissini de yaratır.
Bebek Anne Karnında Koku Almaya Başlar
Bebeğin burnunun ve koku alma duyusunun gelişimi 11. - 15. haftalar arasında tamamlanır. Bu sırada amniyon sıvısı bebeğin tüm ağız, burun, geniz ve akciğer yapısı içinde dolaşır ve bebeğe değişik tat ve kokular taşır. Bu maddeler tat ve koku almadan sorumlu algılayıcı hücrelerle temasta bulunarak onları uyarırlar. Bu nedenle bebekler daha anne karnındayken değişik kokuları tanıyıp ayırt edebilirler. Annenin yediği yiyeceklerin kokusu bebek tarafından tanınır. Böylece sevdiği ve sevmediği yiyeceklerin belirlemesine de yardımcı olur.
Her insan koku duyusunun ve koku duyusu ile son derece bağlantılı olan tat duyusunun oluşumu için aynı aşamalardan geçer. Bu nedenle her insanın kendisini yaratan Rabbimizin yaratmasındaki ihtişamı görerek Allaha şükretmesi gerekir. Ayrıca Allahın herşeyin Yaratıcısı olduğunu, Ondan başka bir güç sahibi olmadığını aklından çıkarmaması büyük önem taşır:
... Seni topraktan, sonra bir damla sudan yaratan, sonra da seni düzgün (eli ayağı tutan, gücü kuvveti yerinde) bir adam kılan (Allah)ı inkar mı ettin? Fakat, O Allah benim Rabbimdir ve ben Rabbime hiç kimseyi ortak koşmam. (Kehf Suresi, 37-38)
İşitme Duyusunun Gelişimi de Büyük Bir Mucizedir
Bebeğin kulağı, 8. haftada oluşmaya başlar. 10. haftada dış kulak ve kulak zarı gelişir. Duyma yeteneğinden sorumlu olan kemikler ve sesi beyine taşıyan sinirlerin gelişimi ise 18. haftada başlar ve 24. haftada tamamlanır. 25. haftadan itibaren bebek annesinin sesini duyabilir. 27. haftada ise annesinin sesi dışında dışarıdan gelen tüm sesleri de duyar. Yeni doğan bebeklerin annelerinin seslerine daha kuvvetli yanıtlar vermeleri bebeklerin anne karnındayken sesleri hafızalarına kaydetmelerinden kaynaklanır. Hatta annenin doğmamış bebeğine söylediği şarkıları doğduktan sonra tekrar söylediğinde bebeğin bunları tanıdığı ve ağlamaktan vazgeçtiği tespit edilmiştir.
Bebek annenin yanı sıra zaman içinde evdeki diğer bireylerin seslerini de hafızasında depolar ve doğumdan sonra bu sesleri de ayırt edebilir. Kuşkusuz bu büyük bir mucizedir. Karanlık bir ortamda küçücük bir bebeğin anne ve diğer aile bireylerinin seslerini ayırt etmesi, doğduğu zaman gerekli olduğunu düşünerek bunları hafızasında depolaması elbette kendi başına düşünüp yapabileceği birşey değildir.
Kalın sesler anne karnından daha kolay geçer, ancak içeride dağılırlar. Buna karşılık ince sesler daha zor geçmelerine rağmen bebek bunları daha net algılar. Bu nedenle bebekler doğduklarında ince seslere daha olumlu yanıtlar verirler. Anne ve diğer aile bireyleri de bebekle konuşurken bilinçli olmadığı halde genelde ince ses tonunu kullanırlar. Bebeğin ince sese karşılık vermesi, ebeveynlerin de farkında olmadan ince ses tonunu kullanmaları hem bebeğin hem de ebeveynlerin de tek bir güç tarafından yönlendirildiklerinin, bu gücün tek sahibinin ise Allah olduğunun delillerindendir.
En Son Gelişimini Tamamlayan His Görme Duyusudur
Bebek 25. haftadan önce görsel uyaranlara karşı duyarlı değildir. Bebeğin göz kapakları 26. haftaya kadar kapalıdır. 26. haftada gözlerini açmaya başlar ve göz kırpabilir. Gözler 26. haftaya kadar kapalı olmakla birlikte bu haftadan önce de anne karnı üzerine uygulanan güçlü ışığa tepki verebilir. Ancak 26. haftadan sonra giderek artan bir şekilde ışık gibi görsel uyaranlara güçlü yanıtlar verir. Göz kapağı hareketleri de yine bu dönemde başlar.
Sesten farklı olarak anne karnı, ışığa karşı güçlü bir engel oluşturur ve bebeğin ışıktan etkilenmesini engeller. Fakat anne karnı mutlak karanlık değildir. Çok az da olsa ışığı geçirebilir. Bu nedenle bebek gündüzle geceyi rahatlıkla ayırt edebilir. Hatta tek yumurta ikizleri 26. - 27. haftadan itibaren anne karnında birbirlerini görebilirler. Birbirlerine dokunabilirler veya el ele tutuşabilirler.
Dünyanın en mükemmel kamerası olarak kabul edilen gözün oluşumunda da şuursuz hücreler adeta muazzam bir akılla hareket ederler ve gözler anne karnında yoktan inşa edilir. Yüce Allah emrettiği zamanda da görmeye başlar. Elbette gözü oluşturan bu hücreler sonsuz güç sahibi olan Allahın ilhamı ile hareket ederler. Rabbimiz bir ayetinde şöyle buyurur:
O, sizin için kulakları, gözleri ve gönülleri inşa edendir; ne az şükrediyorsunuz. (Müminun Suresi, 78)
Bir Et Parçasından Bedenimizi Yaratan Allah Çok Yücedir
Başlangıçta bir et parçası görünümünde olan embriyo zamanla gelişir. Gözleri, kulakları, kalbi ve diğer organları oluşur ve yepyeni bir insan ortaya çıkar. Dünya üzerindeki tüm insanların başından bu aşamalar tek tek geçer. İnsan kendi varlığından haberdar olmayan bir hücreler topluluğuyken anne bedeninde hazırlanmış olan koruyucu ortamda güven içinde gelişimini sürdürür. Simetrik gözler, kaşlar, burun, ağız, koruyucu deri hep anne bedeninde oluşur. Bu mucizevi gelişme Allahın yaratma sanatının delillerinden biridir. Bu gerçeği düşünmek ve Allaha şükretmek dünya üzerindeki her insanın görevidir. Kuran ayetlerinde insanın yaratılışı şöyle bildirilir:
Andolsun, Biz insanı, süzme bir çamurdan yarattık. Sonra onu bir su damlası olarak, savunması sağlam bir karar yerine yerleştirdik. Sonra o su damlasını bir alak (embriyo) olarak yarattık; ardından o alakı (hücre topluluğu) bir çiğnem et parçası olarak yarattık; daha sonra o çiğnem et parçasını kemik olarak yarattık; böylece kemiklere de et giydirdik; sonra bir başka yaratışla onu inşa ettik. Yaratıcıların en güzeli olan Allah, ne yücedir. (Müminun Suresi, 12-14)
İnsanın Oluşumu İçin Her Hücre Büyük Bir Bilinçle Farklı Görevler Üstlenir
Embriyonun gelişiminin sekizinci gününde hücreler farklılaşmaya başlayarak iç ve dış olmak üzere iki tabakalı bir görünüş kazanırlar. İç hücreler (embriyoblast) embriyonun tüm yaşamı boyunca sahip olacağı hücreleri oluşturur. Dış hücreler (trofoblast) ise insanın sadece doğumuna kadar, yani 9 ay boyunca, anne karnındaki yaşamına yardımcı olacak hücrelerdir.
İçteki hücre topluluğu 9 ay boyunca kendisine hizmet edecek dış bölümden kendisini ayırır. Sadece ileride yeni gelişecek olan plasenta ve embriyo arasındaki bağlantıyı sağlayacak göbek kordonu olacak bölge kalır ve embriyoblast hücreleri yassı bir şekil oluşturarak embriyonik disk adını alır.
Daha sonraki büyüme, bu diskin iki tarafında simetrik olarak meydana gelir. Bu işlemler insan vücudundaki ilk düzenlemelerin başlangıcıdır. Bu düz çizginin her iki tarafında ektoderm ve endoderm, ikisi arasında da mezoderm denen yeni hücreler oluşmaya başlar. Bu üç katmanın her biri ileride bebeğin vücudunun ayrı bölümlerinin oluşumunu sağlayacaktır.
En dışta kalan hücre tabakası olan ektodermden, sinir dokusunun yanısıra, salgı yapan bez ve epitel doku gelişir. Bu dokulardan da beyin, omurilik, duyu organları ve göz mercekleri oluşacaktır. Ayrıca üst deri, ter bezleri, diş minesi, saç ve tırnakları da bu tabaka oluşturacaktır. Embriyonun en iç tabakası olan endoderm de, sindirim ve solunum sistemini oluşturan organları (karaciğer, akciğer, pankreas vs) ve ilgili bezlerin (tiroit, timüs vs.) gelişimini üstlenmiştir. Mezoderm olarak adlandırılan üçüncü tabaka ise bu iki tabakanın arasında oluşur. Bu tabakadan bağ, destek, kan ve yağ dokusu gelişir. Bu dokulardan da kıkırdaklar, kaslar, damarlar, iskelet ve dolaşım sistemi, iç organların iç yüzeyini çevreleyen epitel hücreler oluşmaya başlar. Vücuttaki bütün dokulara ait hücreler bu kök hücrelerden oluşacaktır.
Embriyoyu oluşturan üç tür hücre tabakasından insan vücudundaki bütün yapıların (organların, dokuların, sistemlerin, damarların, kanın vs.) oluşması, düşünen her insanı hücrelerin sahip oldukları bu üstün aklın nasıl ortaya çıktığı sorusunun cevabını bulmaya götürecektir. Bu olağanüstü olaylar, hücrelerin, onları meydana getiren organellerin, moleküllerin, atomların çabalarıyla değil, üstün kudret sahibi Allahın Ol demesiyle meydana gelmektedir:
Odur ki, sizi topraktan, sonra bir damla sudan, sonra bir alaktan (embriyo) yarattı; sonra sizi bir bebek olarak çıkarmakta, sonra güçlü (erginlik) çağınıza erişmeniz, sonra da yaşlanmanız için size (belli bir ömür vermektedir). Sizden kiminin daha önce hayatına son verilmektedir; adı konulmuş bir ecele erişmeniz ve belki aklınızı kullanmanız için (Allah sizi böyle yaşatır). Dirilten ve öldüren Odur. Bir işin olmasına hükmetti mi, ona yalnızca: Ol der, o da hemen oluverir. (Mümin Suresi, 67-68)
(makale harun yahya)
Bu makale, İlmi Mercek Dergisi 88. sayı (Ekim 2011) 60. sayfada yayınlanmıştır.
Anne karnındaki bebekler koku alabilir, çevreden gelen sesleri duyabilir, çeşitli tatlara tepki verebilir, hatta ikizlerse birbirlerini görebilirler. Tüm güzelliklerin tek kaynağı olan Allah bir lütuf ve ikram olarak insana duyularını henüz anne karnındayken bahşeder.
Koku ve tat alma duyusu ne zaman gelişir?
Dokunma ve işitme duyularının anne karnındakimucizevi özellikleri nelerdir?
Bebek karanlık bir ortamda nasıl görür?
İnsanın yaratılışı sperm tarafından döllenen yumurtanın günler, hatta saatler geçtikçe bölünmesi ve çok büyük bir hızla büyümesiyle başlar. Bebeğin anne karnında gerçekleşen bu gelişimi çok büyük bir mucizedir. Bebeğin doğduğu zaman kendisine gerekli olan algıları da tüm organları ile birlikte anne karnındayken gelişir ve bebek doğduğunda dış dünyaya hazır hale gelir.
Anne Karnında Gelişen İlk Duyu: Dokunma
Anne karnındaki yaşamda gelişen ilk duyu dokunma hissidir. Yapılan araştırmalar bebekte dokunma hissinin çok erken bir dönemde henüz 7 haftalıkken başladığını göstermektedir. Bebeğin dokunma hissi ilk olarak ağız çevresinde ortaya çıkar. Bu noktadan tüm yüze, kollara, bacaklara ve vücuda yayılarak 20. haftada son şeklini alır. Eğer anne elini karnının üzerine koyarsa bebek bunu hissettiği, hatta bazı bebeklerin bu harekete eli hissettiği yere içeriden vurarak tepki verdiği bilinmektedir. Ayrıca Rabbimiz, aynı dönemlerde insanın yaşamında önemli bir nimet olan acı hissini de yaratır.
Bebek Anne Karnında Koku Almaya Başlar
Bebeğin burnunun ve koku alma duyusunun gelişimi 11. - 15. haftalar arasında tamamlanır. Bu sırada amniyon sıvısı bebeğin tüm ağız, burun, geniz ve akciğer yapısı içinde dolaşır ve bebeğe değişik tat ve kokular taşır. Bu maddeler tat ve koku almadan sorumlu algılayıcı hücrelerle temasta bulunarak onları uyarırlar. Bu nedenle bebekler daha anne karnındayken değişik kokuları tanıyıp ayırt edebilirler. Annenin yediği yiyeceklerin kokusu bebek tarafından tanınır. Böylece sevdiği ve sevmediği yiyeceklerin belirlemesine de yardımcı olur.
Her insan koku duyusunun ve koku duyusu ile son derece bağlantılı olan tat duyusunun oluşumu için aynı aşamalardan geçer. Bu nedenle her insanın kendisini yaratan Rabbimizin yaratmasındaki ihtişamı görerek Allaha şükretmesi gerekir. Ayrıca Allahın herşeyin Yaratıcısı olduğunu, Ondan başka bir güç sahibi olmadığını aklından çıkarmaması büyük önem taşır:
... Seni topraktan, sonra bir damla sudan yaratan, sonra da seni düzgün (eli ayağı tutan, gücü kuvveti yerinde) bir adam kılan (Allah)ı inkar mı ettin? Fakat, O Allah benim Rabbimdir ve ben Rabbime hiç kimseyi ortak koşmam. (Kehf Suresi, 37-38)
İşitme Duyusunun Gelişimi de Büyük Bir Mucizedir
Bebeğin kulağı, 8. haftada oluşmaya başlar. 10. haftada dış kulak ve kulak zarı gelişir. Duyma yeteneğinden sorumlu olan kemikler ve sesi beyine taşıyan sinirlerin gelişimi ise 18. haftada başlar ve 24. haftada tamamlanır. 25. haftadan itibaren bebek annesinin sesini duyabilir. 27. haftada ise annesinin sesi dışında dışarıdan gelen tüm sesleri de duyar. Yeni doğan bebeklerin annelerinin seslerine daha kuvvetli yanıtlar vermeleri bebeklerin anne karnındayken sesleri hafızalarına kaydetmelerinden kaynaklanır. Hatta annenin doğmamış bebeğine söylediği şarkıları doğduktan sonra tekrar söylediğinde bebeğin bunları tanıdığı ve ağlamaktan vazgeçtiği tespit edilmiştir.
Bebek annenin yanı sıra zaman içinde evdeki diğer bireylerin seslerini de hafızasında depolar ve doğumdan sonra bu sesleri de ayırt edebilir. Kuşkusuz bu büyük bir mucizedir. Karanlık bir ortamda küçücük bir bebeğin anne ve diğer aile bireylerinin seslerini ayırt etmesi, doğduğu zaman gerekli olduğunu düşünerek bunları hafızasında depolaması elbette kendi başına düşünüp yapabileceği birşey değildir.
Kalın sesler anne karnından daha kolay geçer, ancak içeride dağılırlar. Buna karşılık ince sesler daha zor geçmelerine rağmen bebek bunları daha net algılar. Bu nedenle bebekler doğduklarında ince seslere daha olumlu yanıtlar verirler. Anne ve diğer aile bireyleri de bebekle konuşurken bilinçli olmadığı halde genelde ince ses tonunu kullanırlar. Bebeğin ince sese karşılık vermesi, ebeveynlerin de farkında olmadan ince ses tonunu kullanmaları hem bebeğin hem de ebeveynlerin de tek bir güç tarafından yönlendirildiklerinin, bu gücün tek sahibinin ise Allah olduğunun delillerindendir.
En Son Gelişimini Tamamlayan His Görme Duyusudur
Bebek 25. haftadan önce görsel uyaranlara karşı duyarlı değildir. Bebeğin göz kapakları 26. haftaya kadar kapalıdır. 26. haftada gözlerini açmaya başlar ve göz kırpabilir. Gözler 26. haftaya kadar kapalı olmakla birlikte bu haftadan önce de anne karnı üzerine uygulanan güçlü ışığa tepki verebilir. Ancak 26. haftadan sonra giderek artan bir şekilde ışık gibi görsel uyaranlara güçlü yanıtlar verir. Göz kapağı hareketleri de yine bu dönemde başlar.
Sesten farklı olarak anne karnı, ışığa karşı güçlü bir engel oluşturur ve bebeğin ışıktan etkilenmesini engeller. Fakat anne karnı mutlak karanlık değildir. Çok az da olsa ışığı geçirebilir. Bu nedenle bebek gündüzle geceyi rahatlıkla ayırt edebilir. Hatta tek yumurta ikizleri 26. - 27. haftadan itibaren anne karnında birbirlerini görebilirler. Birbirlerine dokunabilirler veya el ele tutuşabilirler.
Dünyanın en mükemmel kamerası olarak kabul edilen gözün oluşumunda da şuursuz hücreler adeta muazzam bir akılla hareket ederler ve gözler anne karnında yoktan inşa edilir. Yüce Allah emrettiği zamanda da görmeye başlar. Elbette gözü oluşturan bu hücreler sonsuz güç sahibi olan Allahın ilhamı ile hareket ederler. Rabbimiz bir ayetinde şöyle buyurur:
O, sizin için kulakları, gözleri ve gönülleri inşa edendir; ne az şükrediyorsunuz. (Müminun Suresi, 78)
Bir Et Parçasından Bedenimizi Yaratan Allah Çok Yücedir
Başlangıçta bir et parçası görünümünde olan embriyo zamanla gelişir. Gözleri, kulakları, kalbi ve diğer organları oluşur ve yepyeni bir insan ortaya çıkar. Dünya üzerindeki tüm insanların başından bu aşamalar tek tek geçer. İnsan kendi varlığından haberdar olmayan bir hücreler topluluğuyken anne bedeninde hazırlanmış olan koruyucu ortamda güven içinde gelişimini sürdürür. Simetrik gözler, kaşlar, burun, ağız, koruyucu deri hep anne bedeninde oluşur. Bu mucizevi gelişme Allahın yaratma sanatının delillerinden biridir. Bu gerçeği düşünmek ve Allaha şükretmek dünya üzerindeki her insanın görevidir. Kuran ayetlerinde insanın yaratılışı şöyle bildirilir:
Andolsun, Biz insanı, süzme bir çamurdan yarattık. Sonra onu bir su damlası olarak, savunması sağlam bir karar yerine yerleştirdik. Sonra o su damlasını bir alak (embriyo) olarak yarattık; ardından o alakı (hücre topluluğu) bir çiğnem et parçası olarak yarattık; daha sonra o çiğnem et parçasını kemik olarak yarattık; böylece kemiklere de et giydirdik; sonra bir başka yaratışla onu inşa ettik. Yaratıcıların en güzeli olan Allah, ne yücedir. (Müminun Suresi, 12-14)
İnsanın Oluşumu İçin Her Hücre Büyük Bir Bilinçle Farklı Görevler Üstlenir
Embriyonun gelişiminin sekizinci gününde hücreler farklılaşmaya başlayarak iç ve dış olmak üzere iki tabakalı bir görünüş kazanırlar. İç hücreler (embriyoblast) embriyonun tüm yaşamı boyunca sahip olacağı hücreleri oluşturur. Dış hücreler (trofoblast) ise insanın sadece doğumuna kadar, yani 9 ay boyunca, anne karnındaki yaşamına yardımcı olacak hücrelerdir.
İçteki hücre topluluğu 9 ay boyunca kendisine hizmet edecek dış bölümden kendisini ayırır. Sadece ileride yeni gelişecek olan plasenta ve embriyo arasındaki bağlantıyı sağlayacak göbek kordonu olacak bölge kalır ve embriyoblast hücreleri yassı bir şekil oluşturarak embriyonik disk adını alır.
Daha sonraki büyüme, bu diskin iki tarafında simetrik olarak meydana gelir. Bu işlemler insan vücudundaki ilk düzenlemelerin başlangıcıdır. Bu düz çizginin her iki tarafında ektoderm ve endoderm, ikisi arasında da mezoderm denen yeni hücreler oluşmaya başlar. Bu üç katmanın her biri ileride bebeğin vücudunun ayrı bölümlerinin oluşumunu sağlayacaktır.
En dışta kalan hücre tabakası olan ektodermden, sinir dokusunun yanısıra, salgı yapan bez ve epitel doku gelişir. Bu dokulardan da beyin, omurilik, duyu organları ve göz mercekleri oluşacaktır. Ayrıca üst deri, ter bezleri, diş minesi, saç ve tırnakları da bu tabaka oluşturacaktır. Embriyonun en iç tabakası olan endoderm de, sindirim ve solunum sistemini oluşturan organları (karaciğer, akciğer, pankreas vs) ve ilgili bezlerin (tiroit, timüs vs.) gelişimini üstlenmiştir. Mezoderm olarak adlandırılan üçüncü tabaka ise bu iki tabakanın arasında oluşur. Bu tabakadan bağ, destek, kan ve yağ dokusu gelişir. Bu dokulardan da kıkırdaklar, kaslar, damarlar, iskelet ve dolaşım sistemi, iç organların iç yüzeyini çevreleyen epitel hücreler oluşmaya başlar. Vücuttaki bütün dokulara ait hücreler bu kök hücrelerden oluşacaktır.
Embriyoyu oluşturan üç tür hücre tabakasından insan vücudundaki bütün yapıların (organların, dokuların, sistemlerin, damarların, kanın vs.) oluşması, düşünen her insanı hücrelerin sahip oldukları bu üstün aklın nasıl ortaya çıktığı sorusunun cevabını bulmaya götürecektir. Bu olağanüstü olaylar, hücrelerin, onları meydana getiren organellerin, moleküllerin, atomların çabalarıyla değil, üstün kudret sahibi Allahın Ol demesiyle meydana gelmektedir:
Odur ki, sizi topraktan, sonra bir damla sudan, sonra bir alaktan (embriyo) yarattı; sonra sizi bir bebek olarak çıkarmakta, sonra güçlü (erginlik) çağınıza erişmeniz, sonra da yaşlanmanız için size (belli bir ömür vermektedir). Sizden kiminin daha önce hayatına son verilmektedir; adı konulmuş bir ecele erişmeniz ve belki aklınızı kullanmanız için (Allah sizi böyle yaşatır). Dirilten ve öldüren Odur. Bir işin olmasına hükmetti mi, ona yalnızca: Ol der, o da hemen oluverir. (Mümin Suresi, 67-68)
(makale harun yahya)
Bu makale, İlmi Mercek Dergisi 88. sayı (Ekim 2011) 60. sayfada yayınlanmıştır.