ashli
Bayan Üye
...Prens İle Prenses...
Çok eski zamanlarda, bir ülkede çok iyi, yakışıklı bir kral, diğer ülkede ise kötü kalpli, çirkin kral varmış. Bu kral öbürünü sevmez, ondan tiksinirmiş. İyi kalpli kral çok güzel bir kızla evlenmiş. u kızı öbür kral da istemiş fakat kızın ailesi onu iyi kalpli krala vermiş.
Kötü kral . bunun üzerine öç almaya yemin etmiş. Kendisi gibi zalim ve büyücü bir kadınla evlendi. İyi kalpli kralın bir oğlu, öbürünün de bir kızı olmuş. Aradan yıllar geçmiş. İyi kalpli kralın oğlu ava pek meraklıymış. ir gün geyik peşinde koşarken adamların dan ayrılmış. 0 sırada büyücü kral bir ejder kılığına girmiş. Kralın oğlunun üzerine atılmış. Hemen yakalamış. Kendi sarayına götürmüş. Bütün saray halkı onun yakalanmasına çok sevinmiş. Büyücü yeniden insan kılığına girmiş. Kralın oğlu, o sırada etrafını kötü kralın adamları sarmış. Kendisine küfürler yağdırmış ve alay ediyorlarmış. Onun üstü başı yırtılmış, saçları da karmakarışık gözlerinin önüne inmişti.
Kralın oğluna, yalnız kralın kızı acıyor ve alay etmiyormuş. Kralın oğlu sarayın avlusunun kenarında bir odaya hapis etmişler. Ona yalnız ekmek ve su veriliyormuş. Fakat kötü kalpli kralın iyi kalpli kızı , her gün ona gizlice kızarmış etler, içecekler ve meyveler getiriyormuş. Çünkü kız onu ilk gördüğü andan beri çok sevmiş. Kral bir gün, Kralın oğlunun penceresinin önünden geçiyormuş. Prensin zayıflayacağı yerde çok şişmanlandığını fark etmiş. Ona kızarak:
“Burada tam bir saray hayatı yaşıyor, oburluğunla ekmeğimi yiyor ve suyumu içiyorsun. Seni bundan sonra boşuna beslemek istemiyorum Şu patikadan gidersen, ormanın sonunda bir açıklığa varırsın. Bir kazma al, orayı iyice kaz. Yüz tane erik fidanı dik. Bu fidanlar bir gecede büyüsünler, çiçek açsınlar, meyve versinler
Yarın bana o eriklerden getir Bu olmazsa hayatın tehlikededir” Prens yola çıkmış. Açıklığa gelmiş. Hemen kazmaya başlamış. Epeyce kazdıktan sonra yorulmuş. Kazmayı atarak yere uzanmış. Başını ellerinin arasına alarak: “Kendimi bir çift ****ü gibi sersemleştirmenin faydası yok.” Birdenbire tatlı bir sesin:
“Prens! Prens! Sana bir tencere kurbağa göndermişler. Ben onları attım. Sana kuzu kızartması ile çörek getiriyorum. Afiyetle ye sevgilim” dediğini duydu. Bu, dünyanın en güzel kızı Prenses Aydı. Prens onu ümitle karşılamış. Yıldız gülüp, ona büyücü olan annesinin sihirli değneğini göstererek:
“Ye sevgilim, ye. Değnek işini çabucak yapar:”
İki genç güle eğlene yediler. Sonra Ay değnekle yere vurdu. Hemen erik ağaçları dikildi. Bir dakika sonra da üzerleri olgun ve sulu eriklerle doldu. Sonra Prenses koşa koşa gitti. Ertesi sabah Prens bir sepet erikle büyücü kralın yanına geldiği zaman onu bir kuzu ile sabah kahvaltısı yaparken gördü. Prens:
“İyi, iyi. Ama henüz ekmeğini hak etmiş değilsin. Yarın soldan gidecek, yine ormanın sonunda bir açıklığa geleceksin. Buraya beş dönümlük yere elma dikeceksin. Bana da olgun, kırmızı elmalardan bir sepet yapıp getireceksin” dedi.
Prens, o gün Ay’a kendisini unutursa diye düşünüyor ve titri yordu. Fakat onun ormandan gelen sesini hemen duymuş.
“Prens! Prens sana öğle yemeği olarak bir tencere yılan gönderdiler. Ama ben onları attım. İşte tavuk kızartması ile börek.”
Beraberce yemişler. Sonra Ay değnekle yere vurur vurmaz elma ağaçları yeşermiş, büyümüş ve elmalar olmuş. Ay, saraya dönmüş. Ertesi sabah Prens elinde bir sepet elmayla içeri girdiği zaman büyücü kral bir testi içki içmiş, eliyle ağzını siliyormuş.
Prens’i bir sepet elmayla görünce: :
“Güzel, güzel ama kendini çok becerikli sanma! Irmağın kıyısına git. Orada söğüt ağacının yanındaki üç . kayayı, ez, un yap. Yarın sabah o undan bana ekmek yapıp getir.”
Prens şarkı söyleyerek ırmağa giderken ona büyücü ve kötü kalpli kraliçe gözetliyordu. Erik ve elma olayları gibi görünmemişti Kocasının yanına geldi ve ona
“Prens bunları tek başına yapamaz. Yarın yemeği ona ben götüreceğim. Korkarım ki bizim deli kız...”
“Ne diyorsun kadın? Aklını mı kaybettin? Yıldız, güzel olduğu kadar akıllıdır da.” Böylece Prenses, Prense bir kere daha yemek götürebildi.
“Prensim, sana kertenkeleler göndermişlerdi. Fakat onları attım. İşte şişte kızarmış tavşan etiyle üzümlü kek getirdim.”
Yemekte prenses ona, annesinin babasına söylediklerini anlattı. Çünkü o bitişik odada olduğundan söylenenleri duymuştu. Bunun üzerine kaçmaya ve bir daha ayrılmamaya karar vermişler.
Prenses, elindeki o değnekle Prensi, bir güvercin, kendisini de bir kumru yapmış. Hemen Prens memleketine doğru uçmaya başlamış.
Prens memleketine geldiği vakit, tekrar eski hallerine dönmüşler. Prensin iyi kalpli babası, 40 gün 40 gece düğün yaparak mutlu bir şekilde ömürlerini sürdürmüşler. Kötü kalpli kral da yaptıklarından dolayı kahrından ölmüş.