Platin, yumuşak, işlenebilir, gümüş beyazı renginde metalik bir elementtir. Platin önemli miktarda 1905 yılından itibaren mücevhercilikte kullanılmaya başlandı. Az miktarda iridyum gibi bir alaşım elemanı mücevhere ilave edilir. Çünkü bu şekilde elde edilen alaşım, saf platinden daha serttir. Platin, potalarda (maden eritme kabı), ocaklardaki termometrelerde, kimyasal analizlerde kullanılan elektrotlarda, paslanma ve ısıya dayanıklı aletlerin yapımında kullanılır.
Platin katalizörleri, kimya sanayiinde nitrik asit îmali gibi maksatlarla kullanılmaktadır. Petrol rafinerilerinde, hassas bir şekilde bölünmüş platin, gazolinin oktan ölçüsüne göre derecelendirilmesinde, derecesinin yükseltilmesi işleminde katalizör olarak kullanılır. Otomobillerde, platin-palladyum alaşımı ihtiva eden katalizörlü çeviriciler, eksoz gazlarından meydana gelen hava kirliliğini azaltırlar. Yakıt pillerindeki kimyasal reaksiyonlardan elektrik elde etmek için platin, katalizör olarak kullanılır. Platin, elektrikle ilgili bağlantılarda, buji elektrotlarında, platin-kobalt karışımlı bir alaşım ise güçlü mıknatısların yapımında kullanılır. Elektrik geçirgenliği, istenen camların içerisine platin teller konularak, bir cam tüpün veya ampulün içine bu şekilde elektrik iletilmesi sağlanır. Cam sanayiinde platin, erimiş camın içine konulması, karıştırılması, içinden akıtılarak nakledilmesi işlerinde kullanılır. Platin rezistanslı termometrelerle -190°C ile 660°C arasında sıcaklıklar, hassas bir şekilde ölçülebilmektedir.
Platin, 1735’te Kolombiya’daki altın madeni yataklarında İspanyol bilim adamı Antonio de Ulloa tarafından keşfedildi. On sekizinci asrın ortalarında Avrupalı ilim adamlarının dikkatini çekti ve 1803’te İngiliz kimyacı William Wollaston tarafından ilk olarak saf platin elde edildi.
Platinin Özellikleri
Sembolü Pt, atom numarası 78 ve atom ağırlığı 195,09’dur. Periyodik tabloda VIII-B grubunun içinde yer alır. Bu grupta platin gibi altı tane kıymetli metal vardır: Rutenyum, Rodyum, Palladyum, Osmiyum, İridyum ve Platin. Bunlar platin grubu metalleri veya kısaca platin metalleri olarak bilinir. Platin 1769°C’de erir, 3827°C’de kaynar. Oda sıcaklığındaki yoğunluğu, gümüşün yaklaşık iki katı, 21,46 g/cm3tür. Platin, açık havada oksijen ve kükürt bileşikleriyle kolaylıkla birleşmez ve bu yüzden mücevheratta gümüş gibi olan parlaklığını kaybetmez. Oda sıcaklığında kuvvetli asit ve alkalilerden etkilenmez ve aşınmaz, fakat sıcak altın suyunda çözünür. Yüksek sıcaklıklarda platin, klor, flor, fosfor, arsenik ve kükürtle reaksiyon verir.
Platin, toz, yumuşak ve katı halde elde edilir. Platin siyahı denilen ve platinyum kloritin indirgenmesiyle elde edilen çok ince siyah bir toz katalizör olarak kullanılır. Geniş bir yüzey veren yumuşak platin güçlü bir katalizördür. Katı haldeki platin, mücevheratta olduğu gibi, yumuşak platinin eritilmesi suretiyle elde edilir.
Platin Alaşımları ve bileşimleri
Platin, iridyum, palladyum, rodyum, rutenyum, osmiyum, altın, nikel, kobalt ve tungsten gibi diğer metallerle faydalı alaşımlar teşkil edebilir. Platin, çok sayıda bileşikler de teşkil edebilir. Altı tane olan platin grubu metallerine dünyanın her yerinde rastlanabilir. Genellilkle aynı gruptaki bu metallerden birkaç elementi birlikte ihtiva eden yataklarda çok az miktarda bulunurlar. Bu altı metalden en kıymetlisi olan platin, dünya kabuğunda palladyumdan daha az, fakat diğer dördünden daha çok bulunur.
Platin Üretimi
Dünya platin üretiminin hemen hemen tamamı Güney Afrika Cumhuriyeti, BDT ve Kanada tarafından gerçekleştirilir. Geriye kalan çok az bir miktar ise esas olarak Kolombiya tarafından üretilmektedir. Dünya platin üretimi 1960’lı yıllarda ve 1970’li yılların başında hızla arttı ve yaklaşık 2 milyon onsa (62 ton) yükseldi. O yıllardan bu yana platine karşı hergün artan talep, üretimi teşvik etmektedir.
Güney Afrika’daki, daha ziyade Transvaal’daki, cevherler, ortalama bir ton cevher başına 4,65 gram platin grubu metaller ihtiva etmektedir. Bu cevherler esas olarak ihtiva ettikleri nikel, bakır, altın için değil platin metallerinin çıkarılması için işletilmektedir. Çıkarılan platin metalinin ise % 65’i platin, % 25’i palladyum olmaktadır. Bu bölgede esaslı üretim 1925’te başlamıştır. BDT’de ise, üretimin çoğu Novilsk ve Petsamo bölgelerinde yapılmakta, bu bölgelerde bulunan bakır ve nikel cevherinde bir ton cevherde 31 g platin metali bulunmakta ve bunun da % 60’ı palladyum ve % 30’u platin olarak elde edilmektedir. Bu ülkede, platin üretimi Urallar’da 1820’de başlamış olup, o günden bu yana BDT esas platin üreticisi ülkeler arasında bulunmaktadır ve dünya platin üretiminin % 90’ını elinde tutmaktadır. Kanada’da yapılan platin üretimi diğerlerine benzemekle beraber, Ontano’da bulunan bakır-nikel-demir sülfat cevherleri içerisinde bulunan az miktardaki platin metali söz konusu bakır-nikel cevherinin üretimine, dolayısıyla bu cevherlerin talebine bağlı olarak üretilmektedir. Burada önemli sayılabilecek miktarda platin üretimine 1900 yılları civarında başlanmıştır.
Güney Afrika, Rusya ve Kanada’da değişik türde platin taşıyan maden yatakları bulunduğundan, platinin ve platin grubu metallerin bu cevherlerden elde edilmesi ve birbirlerinden ayrılması ile ilgili metodlar da farklı olmakta ve bütün bu metodlar bir dizi karmaşık kimyasal işleme dayanmaktadır.
Platin katalizörleri, kimya sanayiinde nitrik asit îmali gibi maksatlarla kullanılmaktadır. Petrol rafinerilerinde, hassas bir şekilde bölünmüş platin, gazolinin oktan ölçüsüne göre derecelendirilmesinde, derecesinin yükseltilmesi işleminde katalizör olarak kullanılır. Otomobillerde, platin-palladyum alaşımı ihtiva eden katalizörlü çeviriciler, eksoz gazlarından meydana gelen hava kirliliğini azaltırlar. Yakıt pillerindeki kimyasal reaksiyonlardan elektrik elde etmek için platin, katalizör olarak kullanılır. Platin, elektrikle ilgili bağlantılarda, buji elektrotlarında, platin-kobalt karışımlı bir alaşım ise güçlü mıknatısların yapımında kullanılır. Elektrik geçirgenliği, istenen camların içerisine platin teller konularak, bir cam tüpün veya ampulün içine bu şekilde elektrik iletilmesi sağlanır. Cam sanayiinde platin, erimiş camın içine konulması, karıştırılması, içinden akıtılarak nakledilmesi işlerinde kullanılır. Platin rezistanslı termometrelerle -190°C ile 660°C arasında sıcaklıklar, hassas bir şekilde ölçülebilmektedir.
Platin, 1735’te Kolombiya’daki altın madeni yataklarında İspanyol bilim adamı Antonio de Ulloa tarafından keşfedildi. On sekizinci asrın ortalarında Avrupalı ilim adamlarının dikkatini çekti ve 1803’te İngiliz kimyacı William Wollaston tarafından ilk olarak saf platin elde edildi.
Platinin Özellikleri
Sembolü Pt, atom numarası 78 ve atom ağırlığı 195,09’dur. Periyodik tabloda VIII-B grubunun içinde yer alır. Bu grupta platin gibi altı tane kıymetli metal vardır: Rutenyum, Rodyum, Palladyum, Osmiyum, İridyum ve Platin. Bunlar platin grubu metalleri veya kısaca platin metalleri olarak bilinir. Platin 1769°C’de erir, 3827°C’de kaynar. Oda sıcaklığındaki yoğunluğu, gümüşün yaklaşık iki katı, 21,46 g/cm3tür. Platin, açık havada oksijen ve kükürt bileşikleriyle kolaylıkla birleşmez ve bu yüzden mücevheratta gümüş gibi olan parlaklığını kaybetmez. Oda sıcaklığında kuvvetli asit ve alkalilerden etkilenmez ve aşınmaz, fakat sıcak altın suyunda çözünür. Yüksek sıcaklıklarda platin, klor, flor, fosfor, arsenik ve kükürtle reaksiyon verir.
Platin, toz, yumuşak ve katı halde elde edilir. Platin siyahı denilen ve platinyum kloritin indirgenmesiyle elde edilen çok ince siyah bir toz katalizör olarak kullanılır. Geniş bir yüzey veren yumuşak platin güçlü bir katalizördür. Katı haldeki platin, mücevheratta olduğu gibi, yumuşak platinin eritilmesi suretiyle elde edilir.
Platin Alaşımları ve bileşimleri
Platin, iridyum, palladyum, rodyum, rutenyum, osmiyum, altın, nikel, kobalt ve tungsten gibi diğer metallerle faydalı alaşımlar teşkil edebilir. Platin, çok sayıda bileşikler de teşkil edebilir. Altı tane olan platin grubu metallerine dünyanın her yerinde rastlanabilir. Genellilkle aynı gruptaki bu metallerden birkaç elementi birlikte ihtiva eden yataklarda çok az miktarda bulunurlar. Bu altı metalden en kıymetlisi olan platin, dünya kabuğunda palladyumdan daha az, fakat diğer dördünden daha çok bulunur.
Platin Üretimi
Dünya platin üretiminin hemen hemen tamamı Güney Afrika Cumhuriyeti, BDT ve Kanada tarafından gerçekleştirilir. Geriye kalan çok az bir miktar ise esas olarak Kolombiya tarafından üretilmektedir. Dünya platin üretimi 1960’lı yıllarda ve 1970’li yılların başında hızla arttı ve yaklaşık 2 milyon onsa (62 ton) yükseldi. O yıllardan bu yana platine karşı hergün artan talep, üretimi teşvik etmektedir.
Güney Afrika’daki, daha ziyade Transvaal’daki, cevherler, ortalama bir ton cevher başına 4,65 gram platin grubu metaller ihtiva etmektedir. Bu cevherler esas olarak ihtiva ettikleri nikel, bakır, altın için değil platin metallerinin çıkarılması için işletilmektedir. Çıkarılan platin metalinin ise % 65’i platin, % 25’i palladyum olmaktadır. Bu bölgede esaslı üretim 1925’te başlamıştır. BDT’de ise, üretimin çoğu Novilsk ve Petsamo bölgelerinde yapılmakta, bu bölgelerde bulunan bakır ve nikel cevherinde bir ton cevherde 31 g platin metali bulunmakta ve bunun da % 60’ı palladyum ve % 30’u platin olarak elde edilmektedir. Bu ülkede, platin üretimi Urallar’da 1820’de başlamış olup, o günden bu yana BDT esas platin üreticisi ülkeler arasında bulunmaktadır ve dünya platin üretiminin % 90’ını elinde tutmaktadır. Kanada’da yapılan platin üretimi diğerlerine benzemekle beraber, Ontano’da bulunan bakır-nikel-demir sülfat cevherleri içerisinde bulunan az miktardaki platin metali söz konusu bakır-nikel cevherinin üretimine, dolayısıyla bu cevherlerin talebine bağlı olarak üretilmektedir. Burada önemli sayılabilecek miktarda platin üretimine 1900 yılları civarında başlanmıştır.
Güney Afrika, Rusya ve Kanada’da değişik türde platin taşıyan maden yatakları bulunduğundan, platinin ve platin grubu metallerin bu cevherlerden elde edilmesi ve birbirlerinden ayrılması ile ilgili metodlar da farklı olmakta ve bütün bu metodlar bir dizi karmaşık kimyasal işleme dayanmaktadır.