ASeL
Bayan Üye
PİŞMAN OLDULAR!
Bir defâsında bâzı kimseler gemi ile bir yere gidiyorlardı.
Yolcular arasında Abdurrahmân hazretlerinin talebelerinden birkaç kişi de vardı. Bir ara geminin tabanından bir yer delindi.
Ne yaptılarsa delinen yeri tıkayamadılar. Vazîfeliler çâresiz kalıp geminin batmasından korktular.
Onlardaki bu telaşı görüp vaziyeti anlayan talebeler hocaları Abdurrahmân bin Muhammed'den yardım istediler. O esnâda hocalarını gemide gördüler. Ayağını gemiye su giren yere koydu. Sonra bir şeyler ile o delik yeri kapadı. Su girmez oldu.
Bu duruma yolcular çok sevindi. Herkes rahatlamıştı. Abdurrahmân hazretleri birden gözden kayboldu. O büyük zâtın talebeleri hürmetine diğerleri de kurtuldular ve yollarına devâm ettiler. Bu hâdiseyi işitenlerden bâzıları onun bu kerâmetini inkâr ettiler. "Böyle şey olmaz." dediler. Îtirâzcılar bir yolculuğa çıkmışlardı.
Yollarını kaybettiler. Üç gün üç gece dolaştıkları hâlde yollarını bulamadılar. Ellerinde bulunan yiyecek ve suları da bitmişti.
Başlarına gelen bu sıkıntının o zâtın kerâmetini inkâr etmekten olduğunu anladılar. Îtirâzlarına tövbe ederek bu sıkıntıdan kurtulmaları hâlinde mallarından belli mikdârını o zâta vermeyi ve hizmetinde bulunmayı adadılar.
Tam bu sırada yanlarına hiç tanımadıkları biri geldi. Bunlara tâze hurma ve su verdi ve yolu târif edip gitti. O kimseler hurmalarla karınlarını doyurdular ve sudan içtiler. Târif edilen yere doğru gidince yollarını kolayca buldular. Memleketlerine vardıkları zaman adaklarını yerine getirdiler.
Bir defâsında bâzı kimseler gemi ile bir yere gidiyorlardı.
Yolcular arasında Abdurrahmân hazretlerinin talebelerinden birkaç kişi de vardı. Bir ara geminin tabanından bir yer delindi.
Ne yaptılarsa delinen yeri tıkayamadılar. Vazîfeliler çâresiz kalıp geminin batmasından korktular.
Onlardaki bu telaşı görüp vaziyeti anlayan talebeler hocaları Abdurrahmân bin Muhammed'den yardım istediler. O esnâda hocalarını gemide gördüler. Ayağını gemiye su giren yere koydu. Sonra bir şeyler ile o delik yeri kapadı. Su girmez oldu.
Bu duruma yolcular çok sevindi. Herkes rahatlamıştı. Abdurrahmân hazretleri birden gözden kayboldu. O büyük zâtın talebeleri hürmetine diğerleri de kurtuldular ve yollarına devâm ettiler. Bu hâdiseyi işitenlerden bâzıları onun bu kerâmetini inkâr ettiler. "Böyle şey olmaz." dediler. Îtirâzcılar bir yolculuğa çıkmışlardı.
Yollarını kaybettiler. Üç gün üç gece dolaştıkları hâlde yollarını bulamadılar. Ellerinde bulunan yiyecek ve suları da bitmişti.
Başlarına gelen bu sıkıntının o zâtın kerâmetini inkâr etmekten olduğunu anladılar. Îtirâzlarına tövbe ederek bu sıkıntıdan kurtulmaları hâlinde mallarından belli mikdârını o zâta vermeyi ve hizmetinde bulunmayı adadılar.
Tam bu sırada yanlarına hiç tanımadıkları biri geldi. Bunlara tâze hurma ve su verdi ve yolu târif edip gitti. O kimseler hurmalarla karınlarını doyurdular ve sudan içtiler. Târif edilen yere doğru gidince yollarını kolayca buldular. Memleketlerine vardıkları zaman adaklarını yerine getirdiler.