"... Kadının boynundaki incilerin bir tanesi garble(Batı) şark(Doğu) arasını aydınlatır... Başında bulunan taçların en küçük incisi de yine şarkla garb arasını aydınlatır. "
"Bir kerpici gümüş bir kerpici altın harcı keskin kokulu misk döşemesi inci ve yakut toprağı ise za'feran olup oraya giren mutlu olur umutsuz olmaz ebedi olur ölmez..."
" ... Cennetin çakılları inci ve yakuttan toprağı da zâferan (safran)dır ..."
" Gurfeler (cennet köşkleri) kırmızı yakut yeşil zebercet (zümrüt) ve beyaz incidendir. Onlarda hiçbir kusur ve ayıp yoktur. Cennet ehli bunlara sizin gökte doğu ve batıdaki parlak yıldızlara baktığınız gibi bakarlar... "
"Cennette öyle köşkler vardır ki içindeki dışındakini dışındaki içindekini görür... "
"Cennette "Reyyan" denilen bir nehir vardır. Üzerinde mercandan bir şehir kurulmuştur. Onun altın ve gümüşten yetmiş bin kapısı bulunur. İşte bu hamil'i Kur'an'a mahsustur."
"Cennet binalarının bir tuğlası altın bir tuğlası gümüş harcı misk çakılı inci ve yakut ve toprağı da safrandır..."
"Cennetin içinde inciden bir saray vardır. O sarayın içinde kırmızı yakuttan yetmiş konak vardır. Her konağın içinde yeşil zebercedden (zümrüt cinsinden parlak yeşil kıymetli bir taş) yetmiş ev vardır. Her evin içinde yetmiş taht her taht üzerinde de her renkten yetmiş yatak vardır. Her evin içinde yetmiş sofra her sofranın üzerinde de yetmiş çeşit yemek vardır. Keza her evin içinde yetmiş adet hizmetçi vardır... "
"Muhakkak ki cennet saraylarından bir sarayın içinde yetmiş menzil (yer dünya ev) bulunur. Her menzilde içerisine girilmek üzere yetmiş kapı her kapının da diğerinden girmekte olan kokudan başka cennet kokularından koku girer... "
"Muhakkak ki cennette (mümin için) içi boşaltılmış bir tek inciden bir çadır vardır. Bu çadırın eni altmış mil (yaklaşık 100 km) mesafe genişliğindedir. Bunun her köşesinde (mümine mahsus) birtakım ev halkı vardır ki onlar başkalarını (yani birbirlerini) göremezler. (Ancak) Mümin onları dolaşıp ziyaret eder. "
"Muhakkak cennette bir çarşı vardır ki melekler orayı ziyaret ederler. Orada gözlerin mislini görmediği kulakların duymadığı ve kalplere gelmeyen nimetler vardır. Canımızın istediği herşey bize getirilir. Fakat orada satılan ve satın alınan hiçbir şey yoktur. O çarşıda cennet halkının bazısı diğer bazısı ile karşılaşır. Yüksek menzil ve mevki sahibi döner de mevki bakımından kendinden aşağı derece olan kimse ile karşılaşır. Onların içinde herhangi bir şeyi eksik olan kimse yok ki karşılaştığının üzerine gördüğü süs elbiselerinden dolayı rahatsız olsun. Sözünün sonu gelmeden üzerinde daha güzel bir kıyafet bürünür. Şu muhakkak ki cennette hiçbir kimsenin üzülmesi kederlenmesi yoktur. "
"Şüphesiz ki cennette bir çarşı vardır. Fakat orada hiçbir şeyi satın almak ve hiçbir şeyi satmak yoktur. Ancak erkekler ve kadınlar suret ve şekilleri vardır. Binaenaleyh orada hangi kılığı istediğinde ona girecektir. "
"Muhakkak cennette öyle çarşılar var ki orada alışveriş yoktur. Fakat cennet ahalisi oraya vardığı zaman taze ve parlak inci ve misk toprak üzerine yaslanarak otururlar. Dünyada oldukları gibi o cennetlerde tanışırlar. Dünyada nasıl olduklarını ve Rablerine ibadetlerinin nasıl olduğunu geceleri nasıl ihya ettiklerini gündüzleri nasıl oruç tuttuklarını dünyanın zenginliği ile fakirliğinin nasıl olduğunu ölümün nasıl olduğunu ve ... nasıl cennet ahalisinden olduklarını konuşup müzakere (ve sohbet) ederler. "
"Bir kerpici gümüş bir kerpici altın harcı keskin kokulu misk döşemesi inci ve yakut toprağı ise za'feran olup oraya giren mutlu olur umutsuz olmaz ebedi olur ölmez..."
" ... Cennetin çakılları inci ve yakuttan toprağı da zâferan (safran)dır ..."
" Gurfeler (cennet köşkleri) kırmızı yakut yeşil zebercet (zümrüt) ve beyaz incidendir. Onlarda hiçbir kusur ve ayıp yoktur. Cennet ehli bunlara sizin gökte doğu ve batıdaki parlak yıldızlara baktığınız gibi bakarlar... "
"Cennette öyle köşkler vardır ki içindeki dışındakini dışındaki içindekini görür... "
"Cennette "Reyyan" denilen bir nehir vardır. Üzerinde mercandan bir şehir kurulmuştur. Onun altın ve gümüşten yetmiş bin kapısı bulunur. İşte bu hamil'i Kur'an'a mahsustur."
"Cennet binalarının bir tuğlası altın bir tuğlası gümüş harcı misk çakılı inci ve yakut ve toprağı da safrandır..."
"Cennetin içinde inciden bir saray vardır. O sarayın içinde kırmızı yakuttan yetmiş konak vardır. Her konağın içinde yeşil zebercedden (zümrüt cinsinden parlak yeşil kıymetli bir taş) yetmiş ev vardır. Her evin içinde yetmiş taht her taht üzerinde de her renkten yetmiş yatak vardır. Her evin içinde yetmiş sofra her sofranın üzerinde de yetmiş çeşit yemek vardır. Keza her evin içinde yetmiş adet hizmetçi vardır... "
"Muhakkak ki cennet saraylarından bir sarayın içinde yetmiş menzil (yer dünya ev) bulunur. Her menzilde içerisine girilmek üzere yetmiş kapı her kapının da diğerinden girmekte olan kokudan başka cennet kokularından koku girer... "
"Muhakkak ki cennette (mümin için) içi boşaltılmış bir tek inciden bir çadır vardır. Bu çadırın eni altmış mil (yaklaşık 100 km) mesafe genişliğindedir. Bunun her köşesinde (mümine mahsus) birtakım ev halkı vardır ki onlar başkalarını (yani birbirlerini) göremezler. (Ancak) Mümin onları dolaşıp ziyaret eder. "
"Muhakkak cennette bir çarşı vardır ki melekler orayı ziyaret ederler. Orada gözlerin mislini görmediği kulakların duymadığı ve kalplere gelmeyen nimetler vardır. Canımızın istediği herşey bize getirilir. Fakat orada satılan ve satın alınan hiçbir şey yoktur. O çarşıda cennet halkının bazısı diğer bazısı ile karşılaşır. Yüksek menzil ve mevki sahibi döner de mevki bakımından kendinden aşağı derece olan kimse ile karşılaşır. Onların içinde herhangi bir şeyi eksik olan kimse yok ki karşılaştığının üzerine gördüğü süs elbiselerinden dolayı rahatsız olsun. Sözünün sonu gelmeden üzerinde daha güzel bir kıyafet bürünür. Şu muhakkak ki cennette hiçbir kimsenin üzülmesi kederlenmesi yoktur. "
"Şüphesiz ki cennette bir çarşı vardır. Fakat orada hiçbir şeyi satın almak ve hiçbir şeyi satmak yoktur. Ancak erkekler ve kadınlar suret ve şekilleri vardır. Binaenaleyh orada hangi kılığı istediğinde ona girecektir. "
"Muhakkak cennette öyle çarşılar var ki orada alışveriş yoktur. Fakat cennet ahalisi oraya vardığı zaman taze ve parlak inci ve misk toprak üzerine yaslanarak otururlar. Dünyada oldukları gibi o cennetlerde tanışırlar. Dünyada nasıl olduklarını ve Rablerine ibadetlerinin nasıl olduğunu geceleri nasıl ihya ettiklerini gündüzleri nasıl oruç tuttuklarını dünyanın zenginliği ile fakirliğinin nasıl olduğunu ölümün nasıl olduğunu ve ... nasıl cennet ahalisinden olduklarını konuşup müzakere (ve sohbet) ederler. "