Ebû Hayseme (r.a.), Müslümanlığına ve doğruluğuna dil uzatılamayacak kişilerden idi.
*Dîninde hiçbir şüphesi olmadığı halde, Tebük Seferi'nde Peygamberimiz'den (sa.v.) geri kalmıştı.
Peygamberimiz (s.a.v.) Medine'den Tebük'e doğru hareket ettikten günlerce sonra Ebu Hayseme, çok sıcak bir günde ev halkının yanına dönmüş, iki hanımını bostanındaki serin iki çardak içinde bulmuştu.
*Hanımları, çardaklarını su serpip serinletmiş, kendisi için su soğutmuş ve yemek hazırlamış bulunuyorlardı.
Ebû Hayseme, bostana girip çadırların kapısı önüne dikilip hanımlarına ve onların kendisi için hazırladıkları şeylere baktı da şöyle dedi:
*Resûlullâh (s.a.v.), yakıcı güneşin, rüzgâr ve sıcakta silâhını boynunda taşısın da, Ebu Hayseme serin gölgede yemeği hazırlanmış, iki hanımının yanında, mülkünün içinde oturup dursun, insaf mı bu?
"Vallahi, Resûlullah'a (s.a.v.) gidip kavuşmadıkça, hiçbirinizin çardağına girmeyeceğim! Hemen azığımı hazırlayın!" dedi.
*Azığını hazırladılar ve devesini yanına getirdiler.
*Ebu Hayseme devesine bindi.
*Peygamberimiz'i (s.a.v.) bulmak üzere yola çıktı.
*Yolda Umeyr b. Vehb el-Cumahî'ye yetişti.
*O da Peygamberimiz'i (s.a.v.) bulmak istiyordu.
İkisi, yoldaş oldular.
*Tebük'e yaklaşınca Ebû Hayseme, Umeyr b. Vehb'e: "Ey Umeyr, ben günahkârım.
*Senin benden geri kalmanda bir mahzur yok! Ben Resûlullah'ın (s.a.v.) yanına senden önce varayım!" dedi.
Umeyr de geri durdu.
Ebû Hayseme hayvanını hızlı sürüp gitti.
*Peygamberimiz (s.a.v.), o sırada Tebük'te konaklamış bulunuyordu.
*Ebû Hayseme Tebük'e yaklaştığı zaman Müslümanlar: "İşte, bakınız! yolda bir binitli geliyor!" dediler.
*Peygamberimiz (s.a.v.), "Dilerim ki; Ebu Hayseme olsun!" buyurdu.
*Müslümanlar: "Yâ Resûlallah! Vallahi o, Ebû Hayseme!" dediler.
*Ebû Hayseme, devesinden indi, Peygamberimiz'in (s.a.v.) yanına gelip selâm verdi.
*Peygamberimiz (s.a.v.), "Ey Ebû Hayseme! Sen helâka yaklaşmış gitmiştin!" buyurdu.
*Ebu Hayseme olup bitenleri haber verince, Peygamberimiz (s.a.v.) ona hayırla duâ etti.
*Dîninde hiçbir şüphesi olmadığı halde, Tebük Seferi'nde Peygamberimiz'den (sa.v.) geri kalmıştı.
Peygamberimiz (s.a.v.) Medine'den Tebük'e doğru hareket ettikten günlerce sonra Ebu Hayseme, çok sıcak bir günde ev halkının yanına dönmüş, iki hanımını bostanındaki serin iki çardak içinde bulmuştu.
*Hanımları, çardaklarını su serpip serinletmiş, kendisi için su soğutmuş ve yemek hazırlamış bulunuyorlardı.
Ebû Hayseme, bostana girip çadırların kapısı önüne dikilip hanımlarına ve onların kendisi için hazırladıkları şeylere baktı da şöyle dedi:
*Resûlullâh (s.a.v.), yakıcı güneşin, rüzgâr ve sıcakta silâhını boynunda taşısın da, Ebu Hayseme serin gölgede yemeği hazırlanmış, iki hanımının yanında, mülkünün içinde oturup dursun, insaf mı bu?
"Vallahi, Resûlullah'a (s.a.v.) gidip kavuşmadıkça, hiçbirinizin çardağına girmeyeceğim! Hemen azığımı hazırlayın!" dedi.
*Azığını hazırladılar ve devesini yanına getirdiler.
*Ebu Hayseme devesine bindi.
*Peygamberimiz'i (s.a.v.) bulmak üzere yola çıktı.
*Yolda Umeyr b. Vehb el-Cumahî'ye yetişti.
*O da Peygamberimiz'i (s.a.v.) bulmak istiyordu.
İkisi, yoldaş oldular.
*Tebük'e yaklaşınca Ebû Hayseme, Umeyr b. Vehb'e: "Ey Umeyr, ben günahkârım.
*Senin benden geri kalmanda bir mahzur yok! Ben Resûlullah'ın (s.a.v.) yanına senden önce varayım!" dedi.
Umeyr de geri durdu.
Ebû Hayseme hayvanını hızlı sürüp gitti.
*Peygamberimiz (s.a.v.), o sırada Tebük'te konaklamış bulunuyordu.
*Ebû Hayseme Tebük'e yaklaştığı zaman Müslümanlar: "İşte, bakınız! yolda bir binitli geliyor!" dediler.
*Peygamberimiz (s.a.v.), "Dilerim ki; Ebu Hayseme olsun!" buyurdu.
*Müslümanlar: "Yâ Resûlallah! Vallahi o, Ebû Hayseme!" dediler.
*Ebû Hayseme, devesinden indi, Peygamberimiz'in (s.a.v.) yanına gelip selâm verdi.
*Peygamberimiz (s.a.v.), "Ey Ebû Hayseme! Sen helâka yaklaşmış gitmiştin!" buyurdu.
*Ebu Hayseme olup bitenleri haber verince, Peygamberimiz (s.a.v.) ona hayırla duâ etti.