Parfümü kim buldu

bal_böceği

€q0iSt
Prenses
Kayıtlı Üye
Parfüm kim icat etti. Parfüm neredeyse insanlık tarihi kadar eskidir. İnsanların ateşi kullanmaya başlamasıyla birlikte, yanmakta olan çeşitli bitkilerin yaydığı kokuları yeniden elde etmek için, bu bitkileri sadece kokularından yararlanmak amacıyla yakmışlardır. Daha çok dinsel törenlerde kullanılan ve yakılan bitkilerden elde edilen bu kokulu dumanlar bugün “parfüm” olarak bildiğimiz kelimenin de kökenini oluşturmuştur. Bu kelime Latince “buharla” anlamına gelen per fuma ifadesinden doğmuştur.

M.Ö. 69-30 yılları arasında yaşamış olan Mısır Kraliçesi Kleopatra’nın ve ondan yaklaşık bin yıl kadar önce yaşamış olan Nefertiti’nin parfüm tarihinin en popüler kişilikleri olduğunun söylenmesi sadece her ikisinin de güzelliklerine saplantı derecesinde tutkun olmalarından kaynaklanmaz.

Eski Mısır parfümün ilk defa yapıldığı yer olarak tarihte yerini almıştır. Bilinen en eski örnekler, formülleri en gelişmiş analitik yöntemlerle bile aydınlatılamamış olan ve Mısır’daki değişik arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılan kokulu merhemlerdir. Bu örneklerden daha yakın tarihlerde yine Mısır’da yapılmış olan ve Plutarkhos’un mürrüsafi, kına, tarçın, ardıç, hint sümbülü, safran, bal, üzüm gibi on altı bitki ve reçinenin karışımından elde edildiğini söylediği Kyphi, bilinen en eski parfüm örneklerinden biridir. Mısır’da kişisel parfüm kullanımının da en az din kaynaklı kullanımlar kadar yaygın olduğu söylenmektedir. Banyonun günlük yaşamlarında çok önemli bir yer tuttuğu bilinen Mısırlılar yıkandıktan sonra vücutlarını kokulu yağlarla ovarlardı. Mısırlıların parfüm yapımı ve kullanımı konusundaki derin bilgileri İbranilere, Asurlulara, Babillilere, Keldanilere, Perslere, Yunanlara, kısacası eski dünyanın bütün halklarına hızla yayılmıştır.

Bundan dört bin yıl kadar önce Ninive ve Babil koku ticaretinin merkezi haline gelmişti. Bir efsaneye göre Judith, İbrani ülkesini kurtarmak amacıyla Nabukadnezar’ın komutanı Holofernes’i baştan çıkarabilmek için, güzel kokuların büyüsünden yararlanmıştı. Hz. Muhammed’in tersine, Musa cemaatine güzel kokuların kişisel amaçlarla kullanımını yasaklamışsa da, buyurduğu sert cezalar bile yaygınlaşmalarının önünü alamamıştı.

Çinliler ise M.Ö. 2300’lerde erkek misk geyiğinin salgısını yasemin ve lotusla karıştırarak parfüm yapımında kullanmışlardır.

Hindistan da ise yasemin, gül, nergis ve sümbülteber gibi çiçeklerden kokular hazırlanmış, ancak kutsal kabul edilen sandal ağacı bütün parfümlerin esas bileşenini oluşturmuştur.

Kokuyu önce tanrıların kullanımına bırakan Yunanlar sonraları o denli ifrata kaçmışlardır ki, Solon güzel koku kullanımını yasaklamak zorunda kalmıştır; ama elbette kimse bu yasağı ciddiye almamıştır. Yazma merakları güzel koku meraklarından aşağı kalmayan Yunanlar tarihin ilk parfüm kitabını da kaleme almışlardır. M.Ö 2. yüzyılda Apollonius parfüm üzerine bilimsel bir eser yazmıştır. Kapalı bir yaşam süren Yunan kadınları fazla parfüm kullanmazlardı; çoğu zaman fahişe sanılan ama fahişeden çok daha farklı olan “heteira”lar vücutlarını kokulu yağlarla ovar, ağızlarını kokulu sularla çalkalarlardı. Aristoteles kokuları altı grupta sınıflandırır: tatlı, ekşi, keskin, yağlı, acı ve pis kokular. Yunanlar güzel kokularla bedenlerini ve saçlarını ovarlardı.

İsa’nın yaşadığı yıllarda Roma’da parfüm kullanımı ifrata varmış, Romalılar sancaklarını, elbiselerini, kölelerini, hatta at ve köpeklerini bile güzel kokulara bulamışlardır. Roma’nın yıkılmasından sonra Avrupa’da parfüm kullanımı azalmaya başlarken, Araplarda artış göstermiş ve dünyanın parfüm merkezi değişmiştir; öyle ki Arabistan’a “kokular ülkesi” denmeye başlanmıştır.

Ünlü tıp bilgini İbn-i Sina (980-1036), buhar damıtmasını ilk geliştiren kişi olmuştur; bu yöntem parfümün uzun süre saklanması konusundaki zorlukların büyük ölçüde aşılmasını sağlamıştır. 1150 yı-lında yöntemi kısmen geliştiren Avrupalılar damıtma kabından çıkan sıcak buharı soğutmuş ve önemli üretim artışı sağlamışlardı. Aynı dönemde ünlü Arap bilgini El Razi, parfümle hiç de ilgili olmayan çalışmalarında dünya tarihinin en önemli keşiflerinden birini yapmış ve alkolü damıtmayı başarmıştır. Alkolün Avrupa’da tanınmasıyla birlikte, tuvalet suyu (eau de toilet) olarak bilinen alkollü parfümlerin üretimi başlamıştır. 1370’te kokulu yağlar ve alkolden üretilen Eau d’Hungrie (Macaristan Suyu) aynı zamanda klasik bir afrodizyak olarak da bilinir.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst