Panik atak tedavisinde Türk Psikolog Ahsen Balcı'ya ödül
ADAA Anxiety Disorders Assosiation of America’da geçtiğimiz yıl sunduğu panik atak hastalarının tedavisinde etkin psikoterapi yöntemleri konulu çalışmasıyla ödül alan ünlü Türk psikolog Dr. Ahsen Balcı panik atağın teşhis ve tedavi yöntemleri hakkında şu bilgileri verdi:
Panik atak belirtileri nedir?
Yoğun korku ve huzursuzluk durumunun olduğu aniden başlayıp rahatsızlığın en geç 10 dakika içinde en üst düzeye ulaştığı ve 13 adet vücutsal ve düşüncesel belirtiden en az 4 unun var olduğu bir kaygı nöbetidir. Bu 13 belirti şunlardan oluşmaktadır:
1- çarpıntı kalp hızında artışkalp seslerini duyuyor gibi hissetme
2- terleme
3- titreme ve ya sarsılma hissi
4- boğulma ya da nefes alamama nefesinin yetmediği hisleri
5- tıkanma soluğun kesilmesi hisleri
6- göğüste ağrı veya göğüste bir rahatsızlık hissi
7- bulantı ya da karında ağrı ya da karında bir rahatsızlık hissi
8- bas dönmesi dengesizlik basta sersemlik hissi bayılma hissi yere düşecek gibi olma
9- çevreyi olduğundan farklı sanki gerçek değil gibi hissetme ya da kendini çevredekilerden ayrılmışolağandışı farklı bir şekilde algılama hali
10- kontrolünü kaybetme delireceğini düşünme seklinde bir korku
11- o anda kalp krizi geçireceği ya da öleceği korkusu
12- uyuşma hissizlikyanma karıncalanma hisleri
13- üşüme ürperme soğuk ya da sıcak basmaları basından aşağı kaynar su dökülmüş veya hamama girmiş gibi olma
Panik atak hangi bozukluklarda görülebilir?
Panik bozukluğu travma sonrası stres bozukluğu sosyal fobi ve diğer fobiler saplantı-zorlantı bozukluğu madde kullanımına ya da vücutsal bir hastalığa bağlı kaygı bozukluklarında görülebilir. Daha fazla bilgi almak için psikolog Dr. Ahsen Balcı’nın e-terapist.net adlı internet sitesinden faydalanabilir kendisiyle iletişime geçebilirsiniz.
Bir panik atak sebepsiz olarak aniden başlayabileceği gibi belli bazı durum ya da ortamlarla ilişkili de olabilir. Örnek olarak korkulan bir hayvan (örümcek kedi köpekfareyılan görmek gibi) kalabalık bir ortamda bir faaliyet (konuşma yemek yeme gibi) bir durumu takiben de başlayabilir.
Panik bozukluğu:
Yukarıda belirtilmiş olan panik ataklarının aniden beklenmedik zamanlarda ve tekrarlayarak oluşması ve en az 1 ay sureyle bu atakların tekrarlayacağı yönünde sürekli bir kaygı atağın sonunda olabileceğini düşündüğü şeyler (ölmek delirmek kalp krizi geçirmek seklinde ) ile ilgili kaygı duyma ya da bu ataklarla ilgili olarak bazı davranışlarında değişiklikler yapma seklindeki bir rahatsızlıktır. Bu rahatsızlık başka bir madde kullanımı ya da başka bir vücut ya da psikiyatrik bir rahatsızlığa bağlı değildir.
Agorafobi:
Panik bozukluğu agorafobili ya da agorafobisiz olabilmektedir. Agorafobi sözcüğü eski Yunanca’dan köken almaktadır. Agora pazar yeri toplantı yeri geniş meydan anlamına fobi ise korku anlamına gelmektedir. Kişi yalnız kalmaktan kaçmanın o ortamdan uzaklaşmanın kolay olmayacağı ya da her hangi bir rahatsızlık hissetme anında yardım alamayacağı topluma acık yerlerde olmaktan korku duymaktadır.
Bu kişilerde gördüğümüz bazı ortak özellikler arasında tek başına dışarıya çıkamama ve yanlarına başka bir kişiyi de alma kalabalık caddelerden geçememe kalabalık mağaza marketlere girememe kapalı ortamlar (tünel köprü ve asansörler gibi) ve kapalı araçlardan (metro otobüs uçak gibi) kaçınma sayılabilir. İleri aşamalarda kişiler evlerinden çıkmayı reddedip çevrelerindekileri de kendileri gibi evde tutmaya zorlayabilirler. Sosyal ilişkiler bozulup boşanmalara yol açabilir.
Panik Bozukluğu toplum ve tedavi
Toplumda hastalığın hayat boyu görülme yaygınlığı % 1.5-3 arasında değişmekte olup hastaların ¾ ‘unu kadınlar oluşturmaktadır. Kadınlarda % 2.1 erkeklerde % 0.6 oranında görülmektedir. Kişilerin 1/10'u hayatları boyunca en az bir kez panik atak geçirmekte ve bunların yaklaşık olarak 1/6’si panik bozukluğa dönüşmektedir.
Panik bozukluğunun oluşumunda gelişimsel ve çevresel faktörler:
Çocuklukta yaşanan “seperasyon (çocukluk döneminde anne-baba sevgisinin kaybı yaptıklarının anne ve babanın kalıpları ile uygunluk göstermemesi halinde terk edileceği korkusu) anksiyetesi”nin panik bozukluk ve agorafobi ile ilişkisi olduğu iddia edilmektedir. Panik bozukluğu hastaları ailelerinin “kendilerine düşük derecede bakim verdikleri ancak çok fazla koruyucu olduklarını” söylemektedirler. Boşanma olum sebebiyle daha çocukken anne-babadan ayrılma yaşantıları olanlarda da panik atakları fazla görülmektedir.
Tedavi yöntemleri:
1-İlaç tedavisi: En az 2-3 ay olmak üzere doz yavaşça yükseltilmek üzere kullanılmalıdır.
2- Bilişsel-davranışçı tedavi: Kişiye panik atakları ile ilgili olan yanlış bilgileri ve inançları gösterilir. Vücudundaki yanlış anlayıp algıladığı ufak hislerin kendini ölüme götürmediği bunların kısa sureli olduğu belirlenir. Böyle bir şey olduğunda durumu geçirmek için yapacağı şeyler gösterilir.
Hastalığın tedavisi neden önemlidir?
Vakaların % 40-80'inde majör depresyon dediğimiz tablo hastalığa eklenip durumu ağırlaştırmaktadır. Kişilerin bahsetmemesine karsın intihar riski yüksektir. Hastaların % 20-40'ında alkol ve madde bağımlılığı görülmektedir. Kişi ilerleyen dönemde eve bağımlı hale gelebilmekte ya da hastane eczane gibi yerlere yakın olmayı yeğlemektedir. Hasta bu konuya yakın olmayan doktorları bir dolaşıp gereksiz ya da yanlış tedaviler almaktadır. Çevresi ile iletişimi bozulan kişinin mesleki sosyal ailesel işlevselliği azalmaktadır.
ADAA Anxiety Disorders Assosiation of America’da geçtiğimiz yıl sunduğu panik atak hastalarının tedavisinde etkin psikoterapi yöntemleri konulu çalışmasıyla ödül alan ünlü Türk psikolog Dr. Ahsen Balcı panik atağın teşhis ve tedavi yöntemleri hakkında şu bilgileri verdi:
Panik atak belirtileri nedir?
Yoğun korku ve huzursuzluk durumunun olduğu aniden başlayıp rahatsızlığın en geç 10 dakika içinde en üst düzeye ulaştığı ve 13 adet vücutsal ve düşüncesel belirtiden en az 4 unun var olduğu bir kaygı nöbetidir. Bu 13 belirti şunlardan oluşmaktadır:
1- çarpıntı kalp hızında artışkalp seslerini duyuyor gibi hissetme
2- terleme
3- titreme ve ya sarsılma hissi
4- boğulma ya da nefes alamama nefesinin yetmediği hisleri
5- tıkanma soluğun kesilmesi hisleri
6- göğüste ağrı veya göğüste bir rahatsızlık hissi
7- bulantı ya da karında ağrı ya da karında bir rahatsızlık hissi
8- bas dönmesi dengesizlik basta sersemlik hissi bayılma hissi yere düşecek gibi olma
9- çevreyi olduğundan farklı sanki gerçek değil gibi hissetme ya da kendini çevredekilerden ayrılmışolağandışı farklı bir şekilde algılama hali
10- kontrolünü kaybetme delireceğini düşünme seklinde bir korku
11- o anda kalp krizi geçireceği ya da öleceği korkusu
12- uyuşma hissizlikyanma karıncalanma hisleri
13- üşüme ürperme soğuk ya da sıcak basmaları basından aşağı kaynar su dökülmüş veya hamama girmiş gibi olma
Panik atak hangi bozukluklarda görülebilir?
Panik bozukluğu travma sonrası stres bozukluğu sosyal fobi ve diğer fobiler saplantı-zorlantı bozukluğu madde kullanımına ya da vücutsal bir hastalığa bağlı kaygı bozukluklarında görülebilir. Daha fazla bilgi almak için psikolog Dr. Ahsen Balcı’nın e-terapist.net adlı internet sitesinden faydalanabilir kendisiyle iletişime geçebilirsiniz.
Bir panik atak sebepsiz olarak aniden başlayabileceği gibi belli bazı durum ya da ortamlarla ilişkili de olabilir. Örnek olarak korkulan bir hayvan (örümcek kedi köpekfareyılan görmek gibi) kalabalık bir ortamda bir faaliyet (konuşma yemek yeme gibi) bir durumu takiben de başlayabilir.
Panik bozukluğu:
Yukarıda belirtilmiş olan panik ataklarının aniden beklenmedik zamanlarda ve tekrarlayarak oluşması ve en az 1 ay sureyle bu atakların tekrarlayacağı yönünde sürekli bir kaygı atağın sonunda olabileceğini düşündüğü şeyler (ölmek delirmek kalp krizi geçirmek seklinde ) ile ilgili kaygı duyma ya da bu ataklarla ilgili olarak bazı davranışlarında değişiklikler yapma seklindeki bir rahatsızlıktır. Bu rahatsızlık başka bir madde kullanımı ya da başka bir vücut ya da psikiyatrik bir rahatsızlığa bağlı değildir.
Agorafobi:
Panik bozukluğu agorafobili ya da agorafobisiz olabilmektedir. Agorafobi sözcüğü eski Yunanca’dan köken almaktadır. Agora pazar yeri toplantı yeri geniş meydan anlamına fobi ise korku anlamına gelmektedir. Kişi yalnız kalmaktan kaçmanın o ortamdan uzaklaşmanın kolay olmayacağı ya da her hangi bir rahatsızlık hissetme anında yardım alamayacağı topluma acık yerlerde olmaktan korku duymaktadır.
Bu kişilerde gördüğümüz bazı ortak özellikler arasında tek başına dışarıya çıkamama ve yanlarına başka bir kişiyi de alma kalabalık caddelerden geçememe kalabalık mağaza marketlere girememe kapalı ortamlar (tünel köprü ve asansörler gibi) ve kapalı araçlardan (metro otobüs uçak gibi) kaçınma sayılabilir. İleri aşamalarda kişiler evlerinden çıkmayı reddedip çevrelerindekileri de kendileri gibi evde tutmaya zorlayabilirler. Sosyal ilişkiler bozulup boşanmalara yol açabilir.
Panik Bozukluğu toplum ve tedavi
Toplumda hastalığın hayat boyu görülme yaygınlığı % 1.5-3 arasında değişmekte olup hastaların ¾ ‘unu kadınlar oluşturmaktadır. Kadınlarda % 2.1 erkeklerde % 0.6 oranında görülmektedir. Kişilerin 1/10'u hayatları boyunca en az bir kez panik atak geçirmekte ve bunların yaklaşık olarak 1/6’si panik bozukluğa dönüşmektedir.
Panik bozukluğunun oluşumunda gelişimsel ve çevresel faktörler:
Çocuklukta yaşanan “seperasyon (çocukluk döneminde anne-baba sevgisinin kaybı yaptıklarının anne ve babanın kalıpları ile uygunluk göstermemesi halinde terk edileceği korkusu) anksiyetesi”nin panik bozukluk ve agorafobi ile ilişkisi olduğu iddia edilmektedir. Panik bozukluğu hastaları ailelerinin “kendilerine düşük derecede bakim verdikleri ancak çok fazla koruyucu olduklarını” söylemektedirler. Boşanma olum sebebiyle daha çocukken anne-babadan ayrılma yaşantıları olanlarda da panik atakları fazla görülmektedir.
Tedavi yöntemleri:
1-İlaç tedavisi: En az 2-3 ay olmak üzere doz yavaşça yükseltilmek üzere kullanılmalıdır.
2- Bilişsel-davranışçı tedavi: Kişiye panik atakları ile ilgili olan yanlış bilgileri ve inançları gösterilir. Vücudundaki yanlış anlayıp algıladığı ufak hislerin kendini ölüme götürmediği bunların kısa sureli olduğu belirlenir. Böyle bir şey olduğunda durumu geçirmek için yapacağı şeyler gösterilir.
Hastalığın tedavisi neden önemlidir?
Vakaların % 40-80'inde majör depresyon dediğimiz tablo hastalığa eklenip durumu ağırlaştırmaktadır. Kişilerin bahsetmemesine karsın intihar riski yüksektir. Hastaların % 20-40'ında alkol ve madde bağımlılığı görülmektedir. Kişi ilerleyen dönemde eve bağımlı hale gelebilmekte ya da hastane eczane gibi yerlere yakın olmayı yeğlemektedir. Hasta bu konuya yakın olmayan doktorları bir dolaşıp gereksiz ya da yanlış tedaviler almaktadır. Çevresi ile iletişimi bozulan kişinin mesleki sosyal ailesel işlevselliği azalmaktadır.