BitliPire2
Bayan Üye
Osmanlı Padişahları neden hacca gitmemişlerdir?
Genç Osmanın öldürülmesinde hacca gitmek istemesinin rolü var mıdır?
Bu soru çokça sorulmaktadır. Ancak bu sorunun cevaplandırılacağı en güzel yer, II. Osman meselesidir.
Zira II. Osmanın katli olayında bu sorunun cevabı da verilmiştir.
Evvela haccın farz olmasının şartlarını özetleyelim: Müslüman olmak; akıllı olmak; ergen olmak; hac yolu için hem gıda ve hem de yol masraflarını karşılayabilecek kadar zengin olmak; haccın farz olduğunu bilmek; yol emniyeti bulunmak.
Bu kısa izahlardan sonra, Osmanlı Padişahlarının neden hacca gitmediklerinin cevabını arayalım :
1) İslâm Hukukuna göre, cihâd, Müslümanlar için farz-i kifâyedir.
Bu sebeple fert olarak bir Müslüman, açık bir düşman tehlikesi bulunmadığı müddetçe, farz-i ayn olan haccı farz-i kifâye olan cihâda tercih edebilecektir.
Cihâd, fert olarak Müslümanların hac ibadetine engel olmayacaktır. Bunun tek istisnası, düşmanın bertaraf edilebilmesi için hacca gidecek Müslümanlara da ihtiyaç olmasıdır.
İşte bu noktada halife ve sultânlarin hükmü, Müslüman fertlerden farklıdır ve onlar için cihâd yani düşmanların hücumunu bertaraf ederek Müslümanların emniyetini sağlamak ve bunun için gerekirse savaşmak, farz-i ayndir.
Hz. Peygambere hangi amelin daha faziletli olduğu sorulduğunda, sırasıyla, Allaha ve Peygamberine iman, Allah yolunda cihad ve hacc-i mebrûr cevabini vermiştir.
Sebebi bellidir; Müslümanların canini, malini ve namusunu korumak hukukullah da denilen kamu haklarındandır; yani cemiyete ait bir ibadettir.
Bazen kamu haklarından olan bir mesele, şahsî farzlardan daha ehemmiyetli hale gelmektedir. İste burada da durum budur.
Osmanlı Padişahlarının II. Selime kadar gelenlerinin tamamı, ömürlerinin yarısını Allah yolunda cihâd için seferlerde geçirmişlerdir.
Üzerlerine farz-i ayn olan ve hukukullah mahiyetinde bulunan cihâdi ve nizâm-i âlemin devamını, şahsî farz olan hacca tercih etmeleri için, Şeyhülislâmlar fetvâ vermişlerdir.
II. Bâyezid Amasyada vali iken hacca gitmeye niyetlenirken, sadrazam ve diğer devlet erkânının imzası ile gönderilen mektupta, hemen gelip tahta geçmesi gerektiğini, hacca gitmeyi halka ve devleti idare etme isi olmayanlara bırakması icab ettiğini tavsiye etmişler; aksi takdirde düşmanın cesaretlenerek Müslümanlara saldırmasına sebep olacağını ikaz eylemişlerdir.
Aynı şekilde ısrarla hacca gitmek isteyen ve bu niyetinin bedelini canıyla ödeyen II. Osmana, Kayınpederi ve Şeyhülislâm olan Esad Efendi aynen su fetvaya vermiş ve fıkıhtaki bu hükmü özetlemiştir: Padişahlara hac lâzim değildir; oturup adl eylemek evlâdir. Câiz ki, bir fitne zuhûr eyleye.
Verilen bu fetvayı tasdik eden asrinin kutbu Aziz Mahmûd Hüdâyî Hazretleri de, II. Osmanı fetvâya uyması için ciddi ikaz eylemiştir.
Hatta bu meseleden dolayı Padişahın askeri tahrik ettiniz tarzında tahkirine hedef olan ve sonradan Şeyhülislâmlık makamına gelen Yahya Efendinin ifadeleri de tamamen fıkhın ölçülerine uygundur:
Padişahım! Hâşâ ki, ulema duacılarınız eşkıyayı tahrik ede. Ancak içten gelerek bu niyetinizi istemezdik. Sebebi budur ki, ecdadınız etmemişler, bu tarike gitmemişler, günahımız varsa ol kadarcadır.
Nitekim halk ve asker arasında yayılan dedikoduyu özetleyen su cümleler de meseleyi açıklamaktadır:
Nizâm-i âlem içün padişahlar haccı terk edegelmiştir. Düşmanın ortaya çıkması ve düşmanların memleketi karıştırma ihtimali var iken, Memâlik-i Mahrûseyi koyup gitmek hatadır..
2) Bazı İslâm hukukçuları, bedeni sıhhatli olma şartını açarak, sıhhatli olsa bile tutuklu olma veya kendisini hacdan alıkoyan zâlim idareciden korkmanın da haccın edâsini engelleyeceğini ifade ederken, sultân ve o manadaki devlet yetkililerinin de mahbus yani tutuklu gibi kabul edileceğini; sadece beytülmal dışında kendine ait malından haccın farz olacağını ve bu özür devam ettiği müddetçe ölünceye kadar hacca gidemeyebileceğini hükme bağlamışlardır.
Günümüzdeki gibi ulaşım imkânlarının gelişmediği ve bir hac görevinin en az üç ay süreceği bir asırda, Osmanlı Padişahlarının hacca gitmeleri gerektiğini düşünmek, İslâm Hukukunu bilmemek olur.
Kaldı ki, ömürlerinin yarısını cephede geçiren Padişahların, neden Mısıra kadar cihâda gidip de hacca varmadıkları da ileri sürülemez; zira ordunun basında mücahid bir komutan olarak sefere giden padişahla, kendi şahsî ibadeti için üç ay memleketini yalnız bırakan padişah bir tutulamaz.
Bunun en müsahhas misâli II. Osmana karşı askerin ve hatta halkın duyduğu tepkidir. İslâm âlimleri, haccın şartlarından olan yol emniyetini ihlal eden Karamita grubunun isyanı sebebiyle, 326/937 tarihinden itibaren 20 yıl kadar haccın farz olmadığını, çünkü yollarda anarşi yaşanabileceğini ifade etmişlerdir.
Özetle Osmanlı Padişahlarına dinen bizzat hacca gitmeleri farz olmamıştır. Ancak kendi yerlerine bedel olarak başkalarını mutlaka göndermişlerdir.
Ayrıca Sultân Abdülazizin gizlice tebdil-i kıyafet ederek hacca gittiği söylenmektedir. Ancak elimizde bunu doğrulayacak bir vesika bulunmamaktadır .
Kaynak : Bilinmeyen Osmanlı