.:SonsuzLuk:.
Bayan Üye
Gecenin bir yarısında bir şiir yorgunluğunda kapanırken gözlerim,
Elimde değildi ki
Kahrolası sabahın köründe bile seni özlüyordum.
Seni özlemek;
Bir kampus ayazında buz tutunca türküler,sınav öncesi karıştırırken sayfaları göz göze gelince zorla bir satıra tutunmak gibiydi.
Sınav akşamlarında gece gibi indiğinde yüreğime hasretin
Radyo frekanslarında şarkı, şarkı seni özlüyordum.
Kütahya’da sisli oluyordu sabahlar
Koştura, koştura çıkıyordum zafer durağına.
Bir elimde sıkıca tuttuğum kitaplarım kadar somuttu seni özlemek.
Buz tutan tramvay camlarına adını yazamıyor, sığınıyordum seni yüreğime yazmanın klasik tesellisine.
Ya dökülüveriyordu gözlerimden ya da düğümlenip kalıyordu dilimde mavi bakışlarının hasreti.
Seni özlemek öyle komikti ki…
Aslında mavi değildi gözlerin.
Ben bütün aşıklar gibi mavi bakınca hayata,
Kendimden geçiyordum mavi bakışlarınla.
Sevdiğinin gözlerine bakıp da yelken açmadan seven var mı mavi düşler ülkesine.
Maviydi karasevdanın rengi
Kitaplarda geçmese de
Maviydi sonsuzluğun adı
Tarifi olmasa da
Maviydi be güzelim maviydi seni özlemek.
Bir de Dumlupınar mahallesi kaldı aklımda
İlk akşamları yalnızlık olan, kampüse en yakın mahalle
Tıka basa dolmuş dolmuşların geçtiği öğrenci mahallesi
İklimi dört mevsim farklıydı merkezden
Dört mevsim özlemdi ve özlemekti
Özlemek
Çarşıda güneşli bir hava…
Dumlupınar'da kopan fırtına…
Okulu çoktan yarıladığım günlerde keşfetmiştim bosnadan kampuse en kestirme yolu.
Kararsızlığın kalbine attığım en kararlı adımlarım kaldı o yolda.
Ama türküler hala yüreğimde sızlıyor.
Nasılda üşüyordum bazen.
Hoşuma gidiyordu yüzüme çarpan rüzgara karşı yürümek
Direnmek gibiydi hayata.
Şiirler indikçe yüreğime hızlanıyordu adımlarım
Bir an önce seni yazmak için.
Fakültemden mimarlığı teğet geçip camin yanından yemekhane kokularıyla bezendikten sonra kütüphane engeline takılıp sonu gökkuşağı olan sonu sen olmayan bir yolda dönüyordum eve…
Yağmur yağıyordu…
Ayaklarımda duyarken yorgunluğu içimde kendi ayaklarımın üzerinde durabilmenin mutluluğu oluyordu.
Bile, bile üşüyordum çünkü üşümekti seni özlemek
Çoğu zaman dersin sonuna doğru saniyeleri saymaktı en büyük alışkanlığım.
Hiçbirinde geçmiyordu zaman.
Seni özlemek gibiydi işte.
Neşelide olsa hüzünlüde olsa dakikalar, ne bileyim bir gariplik bırakmıyordu yakamı
Seni özlemek çok zordu
Çünkü ne karşıdaki sınıfta ne de yandaki sınıftaydın.
Ders bitmiş yada bitmemiş ne değişiyordu ki
Sen yoktun
Kantinde yoktum, kütüphanede yoktun.
Ne Sivas'ta ne Kütahya’da yoktun işte yoktun.
Kütahya dedimse çok aldırma söylemedim say
İlk göz yaşı değil belki ama ilk gurbet gözlerimden bıraktığım.
Kütahya’da belki Dumlupınar mahallesinde etrafı süzen çekingen bakışlar.
Sabah ayazında yenen metro rüzgarı
Yaşanmamış yanları ardımda kalan bir Kütahya’yı belki bir gün tekrar yaşayacağıma dair sadece bir avuntuydu seni özlemek o kadar.
Umutsuz bir hasta mıydım bilmiyorum.
Bazen ben de kaybediyordum umudumu.
Kimsenin bilmediği türküleri bilmek getirmiyordu seni bana.
Gerçek şairlerin yüreklerini okumak da yetmiyordu.
Firar ediyordu duygularım,
Olur olmadık yerlere şiirler yazıyordum.
Sen görmesen de bilsinler istiyordum, deli gibi sevdalı olduğumu
Bilsinler de utansınlar kendi aşklarından bazı kendini bilmezler.
Anlasınlar artık diyordum,
Haykırıyordum mısralarımda,
Ben sevdayı onlardan çok seviyorum.
Bu özleme sadık kalmaktı beklide, sevdiğim bir sanatçının orijinal albümünü almak.
Çalıntı bir sevdam olsun istemedim hiçbir zaman.
Seni özlüyordum dedimse bitti sanma bu hikayeyi.
Seni özlüyordum seni özlüyorum ve seni yine özleyeceğim…
Gözlerinde somutlaştıramadığım sevdamın hatırına.
Bu zamansız sevdam hayata direnişimdir,
Zamanla daha da güçlenip zamanda kendine yakışan yeri alacaktır.
Belki ben görmeyeceğim sonsuzluğu araladığımda ama
Sen;
Türkülerimde, şiirlerimde sonsuza dek yaşayacaksın.
Dört yılda yaşanan dört baharda da gelmeyen özlenen sevgili.
Bir gün bu özlem hüsranla biter ve ağlarsam bir başıma,
Yüreğimde gözyaşıma değecek bir sızım var;
Seni özLemek