LoKuMuM<3
Bayan Üye
Mütevazı bir hayatı, çok mutlu bir ailesi, biriktirdiği binlerce hikâyesi ve sevgi dolu bir kalbi var Nazan Kesal’ın. Şu anda 'Aşk ve Ceza'da Sevgi karakterini canlandırıyor ama Türk seyircisi onu 20 yıldır ekranlardan tanıyor. Nuri Bilge Ceylan'ın 'Uzak' ve 'İklimler', Erden Kıral’ın 'Vicdan' ve Tayfun Pirselimoğlu’nun 'Saç' filmlerinde rol alan başarılı oyuncu, mutluluğun iyi insan olmaktan geçtiğine inanıyor.
■ Aşk ve Ceza’da canlandırdığınız Sevgi karakteri tutkulu, kıskanç ama sevdiği adamı başka biriyle görse bile anaç tavrından vazgeçmiyor. İyiyi ve kötüyü aynı karakterde harmanlamayı nasıl başarıyorsunuz?
Tarkovski’nin bir sözü var: "İyi oyuncu senaryoda yazılanın dışında olanı oynar." Oyunculuk tipik ve yaratıcı olarak ikiye ayrılır. Tipik oyuncu sadece yazılanı oynar, yaratıcı olan ise senaryoyu köpürtür, enerjisini üstüne koyar. Ben de bunun için çaba harcıyorum. Mesela hayatta hiç kıskançlık duygusunu tatmamış biriyim ama Sevgi’yle o duygunun ne olduğunu öğreniyorum.
■ Nurgül Yeşilçay’la Vicdan filminde de birlikte rol almıştınız. Bu size dizide avantaj sağladı mı?
İnsanın işini iyi yapan bir partnerinin olması ve aynı zamanda iyi arkadaş olması çok güzel bir şey. Çünkü bu işimize de yansıyor. Zaten bir oyuncunun nefret ettiği bir insanla yakın arkadaşı ya da âşığı başarılı oynayabileceğine inanmıyorum. O anı ancak taklit edebilir, yaratıcılık katamaz.
■ Yıllardır bu piyasanın içinde olmanıza rağmen popüler değilsiniz. Bu sizin tercihiniz mi?
Herkesin hayatta kendisine ait bir doğrusu var. Benim doğrum; içinde yer almaktan mutlu olduğum projelerde oynamak. Sette işini yapıp evine gelen biriyim. Ama Türkiye’de herkes çok kolay ünlü oluyor. Bence insanlar yeterince emek verip bedel ödemiyor.
■ Siz nasıl bedeller ödediniz?
Konservatuardan mezun olduktan sonra altı yıl özel tiyatrolarda, sekiz yıl da Diyarbakır Devlet Tiyatrosu’nda çalıştım. Oynadığım oyunlar, okuduğum kitaplar, izlediğim filmler, tanık olduğum acılar, gözlemlediğim farklı hayatlarla sırtımdaki oyunculuk çuvalını doldurdum. Ama en önemlisi kendini tanımak. Gerçek yaşamda kendi rolünü iyi oynayamayan oyuncu başarısız olur. Kitap okuyarak oyuncuolunmaz ki!
■ 'Saç' filmiyle Locarno Film Festivali’ne gittiniz. Ödül alamadınız ama filminizin çok beğenildiğini duyduk…
Filmi 3 bin 500 kişiyle birlikte ilk kez Locarno’da izledim. O dünyadaki insanların yaşamlarını, psikolojilerini, yalnızlıkları, mutsuzluklarını, acılarını çok net gördüm. Tayfun zaten çalışmayı çok istediğim bir yönetmendi. Locarno’da filmin ardından ertesi gün insanlar bizi yolda durdurup beğenilerini anlattılar.
Filmde evli ama çocuğu olmayan, bir alışverişmerkezinde temizlik işçisi olarak çalışan Meryem karakterini canlandırıyorum. Kocam gasilhanede ölü yıkayıcısı. Fakat kumar oynuyor, başka kadınlara takılıyor. Meryem kocasının kumar borcunu ödemek için saçını perukçu Hamdi’ye satıyor.
ANNELİK ZOR MESLEK
'Üç Maymun' filminin senaristi, doktor ve oyuncu Ercan Kesal'la çok mutlu bir evliliği olan Nazan Kesal'ın Poyraz adında bir de oğlu var. Oyunculuk dışında tüm vaktini ailesine ayıran Kesal, "Annelik bence bir meslek. Üstelik hem çok zor hem de keyifli. Anneyken iki kalple yaşıyorsunuz ama bir tanesi dışarıda ve ona müdahale edemiyorsunuz. Bu işin kaygısal tarafı ama annelik muhteşem bir şey" diyor.
DİZİDE YAPIMCIYA BAKARIM
Nazan Kesal, televizyonda kaliteli işlerde yer almayaç çalıştığını, 'Aşk ve Ceza'yı seçerken de önce yapımcıya dikkat ettiğini söylüyor: "Erol Avcı, bugüne kadar yaptığı işleri beğendiğim bir yapımcıydı. Kudret Sabancı iyi bir yönetmen. Senaryo iyi kalemlerden çıkıyordu. O nedenle kabul ettim. Ama ben bir proje seçerken sinemada yönetmene, dizide yapımcıya bakarım. Çünkü yapımcı size nasıl bir iş çıkacağına dair ipucu veriyor."