Sesler mi azaldı kuşlar mı uçmuyor günün içinde.
Bir gidiş bir varış bir terkediş var kimsesiz ve sessiz.
Gören varmı akşamı hasretlere çeviren anları..
Öyküsünü unutmuş sessizlikler
Pusu kurmuş gecenin sundurmasına
Dışarda tören alayı yapıyor üşüyen gece
Arkasına yaslanmış yıldızlar seyrediyordu karanlığı
Bir ses masalları anlatıyordu o esnada
Uzak çok uzak diyarlardan sarı bir başağın
Hasat mevsiminde düşüşünü toprağa
Ses masal oluyordu
Başaklar bükük boyunlarıyla sessiz ve durağan
Bir müzik rüzgar misali katıyor önüne sözcükleri
Adı konulmamış sevgiler söyleniyor söylencelerde
Ortada sıcak bir güneş
Etrafında gezegenler
Soğuk sararken pencerelerin beyazlığını
Şiir tadında bir gidişe terkediyor kendini gezegenler
Tam o esnada
Bir çocuk sesi duyuluyor arkalardan
Beş yaşlarında
Saçlarının rengi belli değil
Kıyafetleri çamura bulanmış
Ayakkabısı yırtık
Babasının mirasıyla büyüyen annesinin
Kızılcık sopası bakışıyla eğiliyor yere
"vurma anne vurma"
Çığlıklar içe işliyor masaya yatırılmış dirseklerde
Akla gelenlerle akılda kalanlar aynı mısraları sayıklıyor
Ya babam doğmasaymış anasından
Yada anam doğurmasaymış geç gelinen zamanları
Bir yürek bir ağaç eşlik ediyor bu kez
Sefere çıkmış şiirlere
Düşlerini sessizliğe teslim etmiş sevdiğini
Kurtarmak adına
Yüreğini teslim eden bir adamın öyküsü
Yüreğinin çırpınan
Çırpındıkça la fa sol sesleriyle
Sarı başakların üzerinde gezinen
Gezindikçe kanayan
Bir ses duyuluyor orta yerinde evrenin
Açılıyor kulaklar
Dikkat kesiliyor uykusunu yarıda kesmiş dönenceler
Bir yıldız kayıyor ansızın
Öyle hızlı öyle ateşli
Dilek dileyemiyor
Babasını gömen çocuk
Dilek dileyemiyor
Yüreğini veren sevdalı
Şiirler akıyor gecede
Bir mahkum teslim oluyor
Açlık sararken tenini
Susuyor
Ölümün kol gezen acımsıtrak tadı
Puştluğa yaslanmış duvarlar ardına gizleniyor
Azrail denen melek
Aklıma düşüyor Afrika
Aklıma düşüyor Asya
Amerika
Avusturalya
Dünya
Bir türkü dilleniyor yırtarcasına
Sandalye sırtlarını
Çoğalıyor adını bilmediğim lisanlarda türküler
Ateş yakalım diyor biri sözlerinde
Diğeri kuşluk vakti gelmeden gitmenin telaşında
Sarı bir saç teli dolanıyor kemanıma
Kemanımda yine aynı bildik ses
Aynı bildik ton çalıyor
"arkadaş"
Bir gidiş bir varış bir terkediş var kimsesiz ve sessiz.
Gören varmı akşamı hasretlere çeviren anları..
![881639705971057_1259585687.jpg](http://img03.blogcu.com/v2/images/editor/e/r/e/eresim/881639705971057_1259585687.jpg)
Öyküsünü unutmuş sessizlikler
Pusu kurmuş gecenin sundurmasına
Dışarda tören alayı yapıyor üşüyen gece
Arkasına yaslanmış yıldızlar seyrediyordu karanlığı
Bir ses masalları anlatıyordu o esnada
Uzak çok uzak diyarlardan sarı bir başağın
Hasat mevsiminde düşüşünü toprağa
Ses masal oluyordu
Başaklar bükük boyunlarıyla sessiz ve durağan
Bir müzik rüzgar misali katıyor önüne sözcükleri
Adı konulmamış sevgiler söyleniyor söylencelerde
Ortada sıcak bir güneş
Etrafında gezegenler
Soğuk sararken pencerelerin beyazlığını
Şiir tadında bir gidişe terkediyor kendini gezegenler
Tam o esnada
Bir çocuk sesi duyuluyor arkalardan
Beş yaşlarında
Saçlarının rengi belli değil
Kıyafetleri çamura bulanmış
Ayakkabısı yırtık
Babasının mirasıyla büyüyen annesinin
Kızılcık sopası bakışıyla eğiliyor yere
"vurma anne vurma"
Çığlıklar içe işliyor masaya yatırılmış dirseklerde
Akla gelenlerle akılda kalanlar aynı mısraları sayıklıyor
Ya babam doğmasaymış anasından
Yada anam doğurmasaymış geç gelinen zamanları
Bir yürek bir ağaç eşlik ediyor bu kez
Sefere çıkmış şiirlere
Düşlerini sessizliğe teslim etmiş sevdiğini
Kurtarmak adına
Yüreğini teslim eden bir adamın öyküsü
Yüreğinin çırpınan
Çırpındıkça la fa sol sesleriyle
Sarı başakların üzerinde gezinen
Gezindikçe kanayan
Bir ses duyuluyor orta yerinde evrenin
Açılıyor kulaklar
Dikkat kesiliyor uykusunu yarıda kesmiş dönenceler
Bir yıldız kayıyor ansızın
Öyle hızlı öyle ateşli
Dilek dileyemiyor
Babasını gömen çocuk
Dilek dileyemiyor
Yüreğini veren sevdalı
Şiirler akıyor gecede
Bir mahkum teslim oluyor
Açlık sararken tenini
Susuyor
Ölümün kol gezen acımsıtrak tadı
Puştluğa yaslanmış duvarlar ardına gizleniyor
Azrail denen melek
Aklıma düşüyor Afrika
Aklıma düşüyor Asya
Amerika
Avusturalya
Dünya
Bir türkü dilleniyor yırtarcasına
Sandalye sırtlarını
Çoğalıyor adını bilmediğim lisanlarda türküler
Ateş yakalım diyor biri sözlerinde
Diğeri kuşluk vakti gelmeden gitmenin telaşında
Sarı bir saç teli dolanıyor kemanıma
Kemanımda yine aynı bildik ses
Aynı bildik ton çalıyor
"arkadaş"