Osmanlı Padişahları II

Mr.TyLér ||

Kayıtlı Üye
FATIH SULTAN MEHMED (1451 – 1481)

Babasi : Ikinci Murad
Annesi : Huma Hatun
Dogumu : 29 Mart 1432
Ölümü : 3 Mayis 1481
Saltanati : 1451 - 1481
Devlet Sinirlari : 2.214.000 km2

HAYATI

Fatih Sultan Mehmed 29 Mart 1432'de Edirne'de dogdu. Babasi Sultan Ikinci Murad, annesi Huma Hatun'dur. Fatih Sultan Mehmed, uzun boylu, dolgun yanakli, kivrik burunlu, adaleli ve kuvvetli bir padisahti. Devrinin en büyük ulemalarindan birisiydi ve yedi yabanci dil bilirdi. Alim, sair ve sanatkarlari sik sik toplar ve onlarla sohbet etmekten çok hoslanirdi. Ilginç ve bilinmedik konular hakkinda makaleler yazdirir ve bunlari incelerdi.

Hocaligini da yapmis olan Aksemseddin, Fatih Sultan Mehmed'in en çok deger verdigi alimlerden biridir. Fatih Sultan Mehmed, gayet sogukkanli ve cesurdu. Essiz bir komutan ve idareciydi. Yapacagi islerle ilgili olarak en yakinlarina bile hiçbir sey söylemezdi.

Fatih Sultan Mehmed okumayi çok severdi. Farsça ve Arapça'ya çevrilmis olan felsefi eserler okurdu. 1466 yilinda Batlamyos Haritasini yeniden tercüme ettirip, haritadaki adlari Arap harfleriyle yazdirdi. Bilimsel sorunlarda, hangi din ve mezhebe mensup olursa olsun bilginleri korur onlara eserler yazdirirdi.

Bilime büyük önem veren Fatih Sultan Mehmed yabanci ülkelerdeki büyük bilginleri Istanbul'a getirtirdi. Nitekim astronomi bilgini Ali Kusçu kendi döneminde Istanbul'a geldi. Ünlü Ressam Bellini'yi de Istanbul'a davet ederek kendi resmini yaptirdi. Sair ve açik görüslüydü.

Fatih Sultan Mehmed 1481 yilina kadar hükümdarlik yapti ve bizzat 25 sefere katildi. Azim ve irade sahibiydi. Temkinli ve verdigi kararlari kesinlikle uygulayan bir kisiligi vardi. Devlet yönetiminde oldukça sertti. Savaslarda çok cesur olur, bozgunu önlemek için ileri atilarak askerleri savasa tesvik ederdi.

20 yasinda Osmanli padisahi olan Sultan Ikinci Mehmed, Istanbul'u fethedip 1100 yillik Dogu Roma Imparatorlugunu ortadan kaldirarak Fatih ünvanini aldi.

Hz.Muhammed'in (S.A.V) hadisi serifinde müjdeledigi Istanbul'un fethini gerçeklestiren büyük komutan olmayi da basaran Fatih Sultan Mehmed, yüksek yetenegi ve dehasiyla dost ve düsmanlarina gücünü kabul ettirmis bir Türk hükümdariydi.

Orta Çag'i kapatip, Yeniçag'i açan Cihan Imparatoru Fatih Sultan Mehmed, Nikris hastaligindan dolayi 3 Mayis 1481 günü Maltepe'de vefat etti ve Fatih Camii'nin yanindaki Fatih Türbesi'ne defnedildi.

ISTANBUL'UN FETHI

Fatih Sultan Mehmed padisah olduktan sonra ilk is olarak, devamli ayaklanma çikaran Karamanoglu Beyligine karsi sefere çikti. Karamanoglu Ibrahim Bey af diledi. Fatih Istanbul'un fethini düsündügü için onu bagisladi.

Fatih Sultan Mehmed, büyük gayesini gerçeklestirmek için, Macarlara, Sirplara ve Bizanslilara karsi yumusak davraniyordu. Amaci Haçlilarin birlesmesini önlemek, onlari tahrik etmemek ve zaman kazanmakti.

Bin yillik tarihinin sonuna gelmis olan Bizans küçüle küçüle sadece Istanbul sehrinin sinirlari içinde hüküm süren bir devlet durumuna düsmüstü. Ancak buna ragmen Bizans'in varligi, Balkanlar'daki Türk hakimiyeti açisindan tehlikeli oluyordu.

Bizans Imparatorlari, Anadolu'daki çesitli siyasi güçleri de Osmanli aleyhine kiskirtmaktan geri kalmiyorlardi. Hatta zaman zaman Osmanli sehzadeleri arasindaki taht kavgalarina karisip devletin iç düzenini bozuyorlardi.

YAPILAN HAZIRLIKLAR

Istanbul'un Osmanli Devleti'nin hakimiyeti altinda girmesi, ticari ve kültürel yönden önemli bir avantajin daha ele geçirilmesi demekti. Bogazlar tam anlamiyla kontrol altina alinacak ve bu sayede Karadeniz ticaret yollari ele geçirilmis olacakti. Karamanogullari meselesini çözen Fatih Sultan Mehmed, Istanbul'un fethi için gerekli hazirliklara basladi.

Devrin mühendislerinden Musluhiddin, Saruca Sekban ile Osmanlilara siginan Macar Urban Edirne'de top dökümü isiyle görevlendirildi. "Sahi" adi verilen bu toplarin yaninda, tekerlekli kuleler ve asirtma güllelerin üretilmesi (havan topu) yapilan hazirliklar arasindaydi. Yaptirilan bu büyük toplar Istanbul'un fethedilmesinde önemli rol oynadi.

Yildirim Bayezid'in Istanbul kusatmasi sirasinda yaptirdigi Anadolu Hisarinin karsisina, Rumeli Hisari (Bogazkesen) insa edildi. Bu sayede Bogazlar'in kontrolü saglanacak, deniz yoluyla gelebilecek yardimlara karsi tedbir alinmis olacakti. 400 parçadan olusan bir donanma insa edildi. Turhan Bey komutasindaki bir Osmanli donanmasi Mora'ya gönderildi ve Istanbul'a yardim gelmesi engellendi.

Eflak ve Sirbistan ile var olan baris antlasmalari yenilendi. Macarlarla da üç yillik bir antlasma yapildi. Osmanlilarin bu hazirliklari karsisinda, Bizanslilar da bos durmuyordu. Surlar saglamlastiriliyor ve sehre yiyecek depolaniyordu. Ayrica Bizans Imparatoru Konstantin, Haliç'e bir zincir gerdirerek, buradan gelecek tehlikeyi önlemeye çalisti.

Ayni zamanda Haçli dünyasindan yardim isteniyor, Papa ise yapacagi yardim karsisinda Katolik ve Ortodoks kiliselerinin birlestirilmesini istiyordu. Ancak Katoliklerden nefret eden Ortodoks Rumlar, Roma kilisesine baglanmak istemiyor, "Istanbul'da Kardinal Külahi görmektense, Türk Sarigi görmeye raziyiz" diyorlardi.

KUSATMA VE SAVAS

Fatih Sultan Mehmed, hazirliklar tamamlandiktan sonra, Bizans Imparatoru Konstantin'e bir elçi göndererek, kan dökülmeden sehrin teslim edilmesini istedi. Fakat Imparatordan gelen savasa haziriz mesaji üzerine, Istanbul'un kara surlari önüne gelen Osmanli ordusu, 6 Nisan 1453'de kusatmayi baslatti. Osmanli donanmasi ise Haliç'in girisinde ve Sarayburnu önünde demirlemisti. Ordu; merkez, sag ve sol olarak üç kisma ayrildi. 19 Nisan'da yapilan ilk saldirida, tekerlekli kuleler kullanildi ve bu saldiri ile Topkapi surlarindan burçlara kadar yanasildi.

Osmanli Ordusundaki er sayisi 150.000 ile 200.000 arasindaydi. Bu kuvvetlere Rumeli ve Anadolu beylerine bagli çesitli kuvvetler de katilmisti.

Çok siddetli çarpismalar oluyor, Bizanslilar sehri koruyan surlarin zarar gören bölümlerini hemen tamir ediyorlardi.

Venedik ve Cenevizliler de donanmalariyla Bizans'a yardim ediyorlardi. Fatih Sultan Mehmed Osmanli donanmasinin kusatma sirasinda yeterince kullanilamadigini ve bu yüzden kusatmanin uzadigini düsünüyordu. Istanbul'un Haliç tarafindaki surlarinin zayif oldugu biliniyordu. Bizans bu bölgeye zinciri bu nedenle germisti. Yüksekten atilan tas gülleler Bizans donanmasindan bazi gemileri batirmisti fakat bir kisim donanmanin Haliç'e indirilmesi kesin olarak gerekliydi.

Fatih Sultan Mehmed, Istanbul'un fethedilmesini kolaylastiracak önemli kararini verdi. Osmanli donanmasina ait bazi gemiler karadan çekilerek Haliç'e indirilecekti.

Tophane önündeki kiyidan baslayip Kasimpasa'ya kadar ulasan bir güzergah üzerine kizaklar yerlestirildi. Gemilerin, kizaklarin üzerinden kaydirilabilmesi için, Galata Cenevizlilerinden zeytinyagi, sade yag ve domuz yagi alinarak kizaklar yaglandi. 21-22 Nisan gecesi 67(yada 72) parça gemi düzeltilmis yoldan Haliç'e indirildi.

Haliç'teki Türk donanmasina ait toplar, surlari dövmeye basladi. Ciddi çarpismalar cereyan etti. Bundan sonraki günlerde top savasi, ok, tüfek atislari, lagim kazmalar, büyük ve hareketli savas kulelerinin surlara saldirilari devam etti.

Kusatmanin uzun sürmesi ve kesin basariya ulasilamamasi askerler arasinda endise yaratti. Ancak, Istanbul'u her ne sartta olursa olsun almaya kararli olan Fatih Sultan Mehmed kumandanlarin ve alimlerin de bulundugu bir toplanti düzenledi. Cesaretlendirici bir konusma yaptiktan sonra, 29 Mayis'ta genel saldirinin yapilacagina dair kararini açikladi.

Çarpismalar sirasinda Bizans'i koruyan surlar üzerinde kapatilmasi mümkün olmayan gedikler açilmaya baslamisti. Surlar içerisine küçük sizmalar oluyor, ancak geri püskürtülüyordu. Ilk defa Ulubatli Hasan ve arkadaslarinin sehit olmak pahasina tutunmayi basardiklari Istanbul surlari, artik direnemiyordu. 53 gün süren ve 19 Nisan, 6 Mayis, 12 Mayis ve 29 Mayis'ta yapilan dört büyük saldiridan sonra Dogu Roma Imparatorlugu'nun 1125 yillik baskenti olan Istanbul, 29 Mayis 1453 sali günü fethedildi.

FETHIN SONUÇLARI

Istanbul'un fethi, çok önemli sonuçlari da beraberinde getirdi. Fatih Sultan Mehmed, Istanbul'un fethinden sonra batidaki hakimiyeti pekistirmek, sinirlari genisletmek, Islam'i en uzak yerlere kadar yaymak ve Hiristiyan birligini bozmak amaciyla Avrupa üzerine bir çok seferler düzenledi.

Sirbistan (1454,1459), Mora (1460), Eflak (1462), Bogdan (1476), Bosna-Hersek, Arnavutluk, Venedik (1463-1479), Italya (1480) ve Macaristan seferleriyle Osmanli Imparatorlugu Avrupa'daki hakimiyetini pekistirdi.

Sirbistan Kralligi tamamen ortadan kaldirilip Osmanli sancagi haline getirildi, Mora tamamen fethedildi, Eflak Osmanli eyaleti yapildi, Bosna tekrar Osmanli hakimiyetine alindi, Arnavutluk ele geçirildi. 16 yil süren Osmanli-Venedik Deniz Savaslari sonunda Venedik baris imzalamayi kabul etti. Italya'ya yapilan sefer sirasinda Roma'nin fethi açisindan çok önemli bir merkez olan Otranto, fethedildi ancak Fatih Sultan Mehmed'in ölümü üzerine kaybedildi.

KIRIM'IN FETHI VE KARADENIZ

Fatih Sultan Mehmed, Karadeniz'e de hakim olmak istiyordu. Venedik ve Cenevizlilerin Islam dünyasinin aleyhine yaptiklari esir ticaretini önlemek, Istanbul'a gelen ticari mallarin tasinmasinda esas rolü oynayan Kirim sahillerini ele geçirmek, Karadeniz'i bir Türk Gölü haline getirmek amaciyla hareket eden Fatih, ise 1459'da Amasra'yi fethederek basladi.

1460'da Candarogullari Beyligi'ne son verildi. 1461'de Trabzon'un, 1475'de de Kirim'in fethiyle Karadeniz bir Türk gölü haline geldi.

Bu sayede Karedeniz'deki Ceneviz üstünlügü sona erdi ve Ipekyolu'nun tüm denetimi Osmanli Devleti'ne geçti.

OTLUKBELI SAVASI

Karamanoglu Ibrahim'in 1464'te ölmesi üzerine ogullari birbirlerine düsmüslerdi. Akkoyunlu hükümdari Uzun Hasan'in yardimiyla Ishak Bey Karamanoglu beyligine sahip oldu. Bunun üzerine diger oglu Pir Ahmed Bey Fatih Sultan Mehmed'den yardim istedi ve gelen yardim sayesinde Beyligi ele geçirdi. Fakat Pir Ahmed Bey bir süre sonra gidip Venediklilerle anlasinca, bu duruma sinirlenen Fatih Sultan Mehmed, Karaman Seferi'ne çikmaya karar verdi.

Konya ve Karaman alinarak Osmanli'ya baglandi. Karaman halki Istanbul'a ve çesitli yerlere göç ettirildiler. Pir Ahmed Bey kaçarak Akkoyunlu hükümdari Uzun Hasan'a sigindi. Bu olay Osmanlilarla Akkoyunlularin arasinin açilmasina neden oldu.

Osmanlilar Avrupa ve Anadolu'daki topraklarini genisletirken, Akkoyunlular Devleti'de Dogu Anadolu, Kafkasya, Iran ve Irak üzerinde hakimiyet kurmuslardi. Sinirlarini genisleten iki Türk Devleti arasinda büyük bir savas kaçinilmaz olmustu. Otlukbeli mevkiinde 11 Agustos 1473'de yapilan savasta, devrin en kuvvetli savas teknigine ve araçlarina sahip olan Osmanli ordusu, Uzun Hasan'in kuvvetli süvarilerden kurulmus olan ordusunu birkaç saatte dagitti.

Bu savastan sonra Akkoyunlular bir daha kendilerini toparlayamadilar. Fatih Sultan Mehmed, Akkoyunlu tehlikesini bu sekilde engellemis oldu. Anadolu'da ve Rumeli'de birçok sefer düzenleyip pek çok zafer kazanmisti.

Buna ragmen güneyde güçlü bir devlet konumunda olan Memlüklerle problemler yasandigi halde sicak bir savastan kaçinmisti.

DENIZLERDE DURUM

Istanbul'un fethiyle ticaret yollarinin hakimiyeti Osmanlilara geçmisti. Ancak denizlerde Venedik ve Cenevizliler'in etkinligi devam ediyordu. Fatih ticaret yollarinin güvenligini saglamak ve korsanlardan kurtulmak için Ege adalari üzerinde siyasetini agirlastirdi. Ege adalarina seferler düzenlendi.

Yeni tersaneler ve gemiler insa edildi. Rodos seferine çikildiysa da alinamadi.

IDARI DÜZENLEMELER

Fatih Sultan Mehmed, klasik manada Osmanli devletinin idari kurucusu sayilabilir. Istanbul'un fethinden sonra kendisini Kaiser-i Rum (Dogu Roma Imparatoru) ilan etmis ve devlet müesseselerini yerlestirmistir. Fatih, Kanunnamesi ile Atam-Dedem Kanunu dedigi gelenekleri yazili hale getirmis ve buna Kanunname-i Ali Osman denmistir.

Divanin idaresini sadrazamlara birakarak, isleri kafes arkasindan takip etmeye baslamis, mutlak vekilim dedigi sadrazami genis yetkilerle donatmistir. Ayrica defterdar, kazaskerler ve diger üst düzey devlet erkaninin görevleri tarif edilmistir.

Yeniçeri ordusu 10.000'e çikarilarak güçlü bir merkezi ordu teskil edildiginden uç beylerinin önemi azalmis, böylece merkezi idare saglamlastirilmistir. Anadolu ve Rumeli'nin en kudretli devletinin hükümdari olarak "Han" ünvanini ilk defa o kullamistir.

Istanbul'un fethinden sonra Yildirim Bayezid zamaninda elden çikan topraklar yeniden kazanilmis, hatta Rumeli ve Karadeniz kiyilarinda yeni yerler fethedilmistir. Kirim'in fethi ile Karadeniz bir Türk gölü haline getirilmis, Anadolu birligi tamamlanmis ve Rumeli'deki Türk varligi Belgrad'a kadar uzanmistir.

Istanbul, Fatih zamaninda bir ilim ve sanat merkezi haline gelmis, Fatih medreseleri klasik Osmanli medreselerinin temelini olusturmustur. Sairler ve ilim adamlari için bir cazibe merkezi haline gelen Istanbul'a bütün Islam dünyasindan bilginler gelmeye baslamistir.

MIMARI ESERLER

Fatih Sultan Mehmed, otuz yil kadar süren padisahligi sirasinda Osmanli Devleti'ni bir cihan devleti konumuna çikardi. Fatih Sultan Mehmed, essiz bir komutan olmakla beraber, büyük bir devlet adamiydi.

Yapmis oldugu çalismalar ile memleketinde büyük çapta bir imar hareketini gerçeklestirdi. Osmanli Imparatorlugu'nun çesitli sehirlerinde 300 kadar cami, 57 medrese, 59 hamam, 29 bedesten, çesitli saray, hisar, kale, sur, han ve köprüler yaptirdi.

Istanbul'u fethettigi zaman basta Ayasofya olmak üzere sekiz tane kiliseyi camiye çevirdi. Bugünün üniversitesi olan Fatih Külliyesi'ni 1470 yilinda tamamladi.

Hz.Eyyub-i Ensari'nin kabri, Fatih'in hocasi Aksemseddin tarafindan kesfedildi ve üzerine Eyüp Camii yaptirildi.

Fatih Sultan Mehmed tarafindan Istanbul'un Fatih semtinde yaptirilan Fatih Camii, 1470 yilinda yine onun tarafindan ibadete açildi.

Fatih zamaninda insa edilen Kapaliçarsi, ilerde Istanbul'un en önemli ticaret merkezlerinden biri haline gelecekti.

Devrin mimari eserleri arasinda bulunan Yeni Bedesten de çok ünlüdür. Saray-i Cedide-i Amire adi verilen Yeni Sarayi (Topkapi Sarayi) da Fatih Sultan Mehmed yaptirdi
 
SULTAN IKINCI BAYEZID (1481 – 1512)

Babasi : Fatih Sultan Mehmed
Annesi : Mükrime Hatun
Dogumu : 3 Aralik 1447
Ölümü : 26 Mayis 1512
Saltanati : 1481 - 1512
Devlet Sinirlari : 2.375.000 km2

HAYATI

Sultan Ikinci Bayezid 3 Aralik 1448'de Dimetoka'da dogdu. Babasi cihan padisahi Fatih Sultan Mehmed Han, annesi Mükrime Hatun adinda bir Türk kizidir. Uzun boylu, genis gögüslü ve kuvvetli bir vücuda sahipti. Yüzü yuvarlak ve gözleri elaydi. Cesur ve atilgandi.

Ayni zamanda çok halim selim ve dinine bagli bir padisahti. Babasi Fatih Sultan Mehmed ilme ilgi duydugu için, oglu Sehzade Bayezid'e iyi bir egitim verdi. O devrin en meshur alimlerinden ders okutturdu ve bütün Islam ilimlerini en iyi sekilde ögrenmesini sagladi.

Sultan Ikinci Bayezid yedi yasinda iken, Hadim Ali Pasa nezaretinde Amasya valiligine tayin edildi. Amasya, Selçuklular devrinden beri önemli bir ilim ve kültür merkeziydi. Padisah olacak sehzadelerin yetismesi için, bu vilayette bütün sartlar vardi.

Sultan Ikinci Bayezid, dinine çok bagli oldugu için kendisine Bayezid-i Veli denildi. Sultan Ikinci Bayezid, sairleri saraya toplar, onlarla sohbet ederdi. Çok merhametli bir padisah olan Sultan Ikinci Bayezid, sik sik fakirlere sadaka dagitirdi.

Arapça ve Farsça'yi gayet iyi biliyordu. Çagatay lehçesi ve Uygur alfabesini de ögrendi. Islam ilimlerinin yani sira, matematik ve felsefe tahsili de yapti. 24 Nisan 1512'de padisahliktan ayrilmak zorunda kalan Sultan Ikinci Bayezid, bir ay kadar daha yasadi ve 26 Mayis 1512'de vefat etti.

Erkek çocuklari: Mahmud, Ahmed, Sehinsah, Yavuz Sultan Selim, Mehmed, Korkud, Abdullah, Alimsah

Kiz çocuklari:Aynisah, Gevher, Mülük Sultan, Hatice Sultan, Selçuk ve Hüma Hatun.

CEM SULTAN

3 Mayis 1481'de Fatih Sultan Mehmed'in ölümü üzerine Amasya'da bulunan Sehzade Bayezid ve Konya'da bulunan Cem Sultan'a sadrazam Karamani Mehmed Pasa tarafindan ulaklar gönderildi. Ancak Cem Sultan'a gönderilen haberci, yolda Anadolu Beylerbeyi Sinan Pasa tarafindan yakalandi.

Cem Sultan, babasinin vefatini dört gün sonra ögrenebildi. Bu olaylarin yasanmasi üzerine yeniçeriler ayaklanip Karamani Mehmed Pasa'yi öldürdüler (4 Mayis 1481). Sehzade Bayezid'in, Istanbul'da bulunan oglu Korkut'u saltanat naibi ilan ederek onu tahta çikardilar.

Sehzade Bayezid, 21 Mayis 1481 günü Istanbul'a varir varmaz devlet idaresini eline aldi. Cem Sultan ise 4000 kadar askeriyle birlikte 27 Mayis 1481'de Inegöl önlerine geldi. Sultan Ikinci Bayezid, Ayas Pasa idaresindeki bir orduyu Cem Sultan'in üzerine gönderdi.

28 Mayis'ta yapilan savasi kazanan Cem Sultan Bursa'da padisahligini ilan etti. Kendi adina hutbe okutarak para bastirdi. Çok geçmeden Sultan Ikinci Bayezid'e bir mektup gönderen Cem Sultan, Osmanli topraklarini esit olarak paylasmayi teklif etti. Kabul edilemeyecek bu teklif karsisinda harekete geçen Sultan Ikinci Bayezid, ordusuyla birlikte Cem Sultan'in üzerine yürüdü. Yenisehir Ovasi'nda yapilan savasi kaybeden Cem Sultan, Konya'ya geldi. Burada da kalamayacagini anlayan Cem Sultan, yanina ailesini de alarak Kahire'ye dogru yola çikti. Kahire'de iken Hac mevsiminde Hicaz'a gitti.

Hac'dan sonra tekrar Kahire'ye gelen Cem Sultan, agabeyi Sultan Ikinci Bayezid'den bir mektup aldi. Bu mektupta, padisahliktan vazgeçtigi takdirde kendisine bir milyon akçe ödenecegi belirtiliyordu. Ancak Cem Sultan bunu kabul etmedi. Ikinci bir teklifi de geri çeviren Cem Sultan, tekrar ülkesine döndü.

27 Mayis 1482'de Konya'yi kusatan Cem Sultan, Sultan Ikinci Bayezid'in yaklasmasi üzerine kusatmayi kaldirarak Ankara'ya gitti. Oradan da tekrar Misir'a gidecekti, ancak yollar tutulmustu. Bu sirada Rodos sövalyelerinden Pierre d'Aubusson onu Rodos'a davet etti.

29 Temmuz 1482'de Rodos'a giden Cem Sultan, yapilan antlasma geregince istedigi zaman adadan ayrilacagini düsünüyordu. Ancak sahtekar sövalyeler buna hiçbir zaman izin vermediler ve Cem Sultan esir hayati yasamaya basladi. Cem Sultan'in Rodos sövalyelerinin eline düsmesi, hem kendisi hem de Osmanli tarihi için talihsiz bir olay olmustur.

Cem Sultan daha sonra, Fransa'ya gönderildi. Cem Sultan'in Fransa'dan baska bir ülkenin eline geçmesini Osmanli Devleti açisindan sakincali gören Sultan Ikinci Bayezid, Fransa'ya bir elçi gönderek Cem Sultan'in Fransa'da tutulmasini istedi.

Cem Sultan'i kullanmak isteyenlerden birisi de Papa VIII.Innocent'di. Papa, Cem Sultan'i bahane ederek Osmanlilara karsi bir haçli seferi düzenlenmesini istiyordu. Ancak bunda basarili olamayinca Cem Sultan'a Hiristiyan olma teklifinde bulundu. Buna karsilik Cem Sultan ona söyle cevap verdi:

"Degil Osmanli Saltanati, hatta bütün dünyanin padisahligini verseniz dinimi degistirmem".

Cem Sultan, agabeyi Sultan Ikinci Bayezid'e yazdigi bir siirinde ona söyle seslenir:

"Sen bister-i gülde yatasin sevk ile handan, Ben kül dösenem külhan-i mihnette sebeb ne" (Sen gül dösenmis yatakta neseyle gülerek yatarken, ben zahmet ve eziyet içinde küle batayim, neden)

Sultan Ikinci Bayezid ise ona söyle cevap verir:

"Çün rüz-i ezel kismet olunmus bize devlet, Takdire riza vermeyesin böyle sebeb ne, Haccacü'l-Haremeynüm deyüben da'va kilarsun, Ya saltanat-i dünyeviye bunca taleb ne"

(Bize ezelden saltanat kismet imis, sen ise kadere riza göstermedin buna sebep ne, Hacca gittin kendini temizlemek davasina düstün, peki dünya saltanati için bunca hirs niye"

Cem Sultan vakasi Osmanli tarihinde Yildirm Bayezid'in Timur'un elinde esir düsüp, demir kafese hapsedilmesinden sonra ikinci büyük trajik hadisedir. Rumeli'den tekrar Osmanli topraklarina gelmek isteyen Cem Sultan, 13 yil esir hayati yasadi. En son Papa'nin elinden Fransiz Krali tarafindan kurtarilmis, ancak büyük bir ihtimalle zehirlendigi için bir hafta içinde yolda vefat etmistir.

Papa'nin bir haçli seferine kumanda ederek Osmanli devleti ile savasma teklifini reddettiginde Papa, dilini anlamadigini zannettigi Cem Sultan'a:

"Öyleyse burada it gibi sürün" demesine karsilik olarak Cem Sultan, Papa'ya söyle demistir:

"Sizin elinize düsen itten beter olmayacagizdi da, ya nice olacagizdi" ve Papa'yi utandirmistir.

Cem Sultan'in bakim masraflari için Papa, Sultan Ikinci Bayezid'den yilda 40.000 altindan fazla para kopartmayi basarmis, Cem Sultan'i serbest birakma tehditleriyle de Osmanli fetihlerini durdurmustu. Bu olay ileride Sehzade katli için de önemli bir mesnet teskil etmistir.

Cem Sultan, bunca olaydan sonra 25 Subat 1495'de vefat etti. Sultan Ikinci Bayezid bu olaya çok üzüldü ve üç gün yas ilan etti ve Cem Sultan'in giyabinda cenaze namazi kildirdi. Sultan Ikinci Bayezid Cem Sultan'in naasini alabilmek için çok ugrasti.

Vefatindan 4 yil sonra 1499 yilinin Ocak ayinda Cem Sultan'in cenazesi Osmanli topraklarina getirilerek Bursa'da kardesi Sehzade Mustafa'nin yanina gömüldü. Böylece yillar süren macerasi sona erdi ve en azindan cenazesi kendi topraklarina defnedildi.

BALKANLARDA ILERLEME

Sultan Ikinci Bayezid siyasi ve askeri faaliyetlerine Rumeli'de basladi. Bosna, Fatih Sultan Mehmed döneminde Osmanli topraklarina katilmis, Hersek ise henüz alinamamisti. 1483'de yapilan akinlar sonucu, bu bölge kesin olarak Osmanli Devleti'ne katildi.

Bogdan vergiye baglandi. Bogdan Prensligi'ne bagli Kilya (15 Temmuz 1484) ve Akkerman (9 agustos 1484) kaleleri fethedildi. 1491 yilinda Macaristan'a büyük akinlar düzenlendi. Sultan Ikinci Bayezid 31 Mayis 1499'da da Yunan seferine çikti.

Memlük Devleti'nin, Cem Sultan'i korumasi ve Ramazanogullari ile Dulkadirogullari Beylikleri üzerinde etkili olarak, Anadolu'nun islerine karismasi, gergin olan Osmanli-Memlük iliskilerini iyice bozdu. 1485 yilinda savaslar yapildi. Yapilan savaslardan önemli bir sonuç elde edilemedi. Adana ve Tarsus gibi yerler, Mekke-Medine vakiflarina bagli olduklari gerekçesiyle geri verildiler (1491).

SAFEVILER VE SAH KULU

Sultan Ikinci Bayezid döneminde Iran'a Safeviler hakim oldu. 1501'de Tebriz'i alan Sah Ismail, giderek kuvvetleniyordu. Anadolu'da da kendisine ve mezhebine birçok yandas buldu.

Bir çok Türkmen kitlesini yanina aldi. Iran ve Azerbaycan'da etkisini gösteren Sah Ismail, Dogu Anadolu'da Osmanli Devleti'ni ciddi derecede tehdit etmeye baslamisti. Anadolu'ya bir çok Sii propagandaci yollayan Sah Ismail, bu sayede Anadolu'yu yönetimi altina almak istedi.

Propaganda faaliyetleri etkisini göstermeye baslamisti. 9 Nisan 1511'de Hamideli ve Teke taraflarinda Sah Kulu adinda bir Sah Ismail taraftari isyan çikardi. Bu isyan güçlükle bastirildi.

Sah Kulu yakalanarak idam edildi. Sultan Ikinci Bayezid'in son dönemlerinde ortaya çikan bu isyan ülkeyi bunalima sürükledi. Sehzadeler arasinda babalarina ve birbirlerine karsi bir mücadele basladi.

VENEDIKLE SAVAS

Istanbul'un alinmasiyla ekonomik alanda en çok zarar gören devlet Venedik olmustu. Fatih Sultan Mehmed zamaninda kendilerine kapitülasyonlar verilmis ve bu sayede Haçli birliginden ayrilmislardi. Fakat Venedik her zaman için Osmanli aleyhtari bir politika izleyerek, zaman zaman Mora halkini kiskirtiyordu. Sultan Ikinci Bayezid bu sorunu kökünden çözmeye ve Venediklilerin ellerinde kalan yerleri de almaya karar verdi.

Karadan ve denizden yapilan kusatmayla Inebahti (1499), ardindan Moron, Koron ve Navarin kaleleri ele geçirildi. Yunan adalarinin da fethedilmesi üzerine, Osmanlilarla basa çikamayacagini anlayan Venedikliler baris istediler. Yapilan baris antlasmalari sonunda, Osmanli'nin fethettigi yerler tekrar Venediklilere verildi.

SEHZADE SELIM

Sultan Ikinci Bayezit'in sekiz oglu olmus, bunlardan Ahmet, Korkut ve Selim disindakiler babalarinin sagliginda ölmüslerdi. Hayatta olanlarin en büyügü Ahmet, ikincisi Korkut, en küçügü ise Selim'di. Ahmet Amasya'da, Korkut Manisa'da, Selim ise Trabzon'da vali olarak bulunuyorlardi.

Ikinci Bayezid Sah Ismail olayinda gevsek davranmis devlet isleri bozulmaya baslamisti. Babasinin tahtan ayrilacagi haberini alan Selim harekete geçti. 3 Agustos 1511 tarihinde Ugras Deresi bölgesinde babasiyla savasan Sehzade Selim yenildi.

Devlet erkani Bayezid'in yerine, Sehzade Ahmed'in padisah olmasini istiyordu. Yeniçeriler ise Sehzade Ahmed'i desteklemiyordu. Ahmed'in basarili olamamasi üzerine Selim aleyhtarlari bu sefer de Korkut'u davet ederek padisah olmasini istediler. Yeniçeri ocagina gelen Sehzade Korkut'a saygi gösterildi ise de, Selim'den baskasini padisah olarak görmek istemediklerini söylediler.

Sultan Ikinci Bayezid baskilara daha fazla dayanamadi. 19 Nisan 1512'de Osmanli tahtina davet edilen Trabzon Valisi Sehzade Selim, Yenibahçe'de kurulan otaga yerlesti. Tahta çiktiginda 2.214.000 km.kare olan Osmanli topraklarini 2.375.000 km.kareye çikaran Sultan Ikinci Bayezid, 24 Nisan 1512'de tahttan çekildi.

MIMARI ESERLER

Sultan Ikinci Bayezid Istanbul'da birbirinden güzel bir çok mimari eser ve kütüphaneler yaptirdi. 1505'de Istanbul Bayezid Camii ibadete açildi. 14 Eylül 1509'da tarihinde "Kiyamet-i Sugra - Küçük Kiyamet" adiyla anilan deprem meydana gelmisti. Bu deprem Istanbul'u harabe haline getirdi. 1510 yilinda Istanbul yeniden insa edilmeye baslandi.

Sultan Ikinci Bayezid'in yaptirdigi eserlerden bazilari sunlardir;

Istanbul Davud Pasa Camii,
Tokat Hatuniye Camii,
Çemberlitas Atik Ali Pasa Camii,
Amasya Sultan Ikinci Bayezid Külliyesi,
Amasya Bayezid Medresesi,
Edirne Bayezid Camii ve Medresesi,
Istanbul Bayezid Medresesi,
Istanbul Sehzade Camii.
 
YAVUZ SULTAN SELIM (1512 – 1520)

Babasi : Sultan Ikinci Bayezid
Annesi : Gülbahar Hatun
Dogumu : 10 Ekim 1470
Ölümü : 21-22 Eylül 1520
Saltanati : 1512 - 1520
Devlet Sinirlari : 6.557.000 km2

HAYATI

Yavuz Sultan Selim 10 Ekim 1470 günü dogdu. Babasi Sultan Ikinci Bayezid, annesi Gülbahar Hatun'dur. Gülbahar Hatun Dulkadirogullari beyligindendir. Yavuz Sultan Selim, uzun boylu, genis omuzlu, kalin kemikli, omuzlarinin arasi genis, yuvarlak basli, kirmizi yüzlü, uzun biyikli ve yigit bir padisahti. Sert tabiatli ve cesurdu. Kuvvetli bir ilim tahsili yapmisti.

Babasi Sultan Ikinci Bayezid padisah olduktan sonra, askeri sevk ve devlet idareciligini ögrenmesi için, Sehzade Selim'i Trabzon Sancagi'na tayin etti.

Sehzade Selim, Trabzon'da devlet islerinin yaninda ilimle ugrasir ve büyük alim Mevlana Abdülhalim Efendi'nin derslerini takip ederdi. Trabzon'u çok güzel idare eden Sehzade Selim'in bu arada komsu devletlerle de iliskisi oldu.

Valiligi sirasinda Trabzon halkini rahat birakmayan Gürcüler üzerine üç sefer yapti. En önemlisi olan Kütayis seferinde Kars, Erzurum, Artvin illeri ile birçok yeri fethederek Osmanli topraklarina katti (1508). Buralarda yasayan Gürcülerin hepsi müslüman oldular.

Çok güzel ata biniyor, devrin en meshur silahsörlerini alt edecek kadar iyi kiliç kullaniyordu. Güresmekte, ok ve yay yapmada üstüne yoktu. Harpten hoslanmakla beraber çok ince bir ruha da sahipti. Mütevazi bir kisilige sahip olan Yavuz Sultan Selim, her ögün yemekte tek çesit yemek yerdi ve agaçtan tabaklar kullanirdi.

Gösteristen hoslanmaz, devlet malini israf etmezdi. Babasindan devraldigi tatminkar hazineyi agzina kadar doldurdu. Hazinenin kapisini mühürledikten sonra, söyle vasiyet etti:

"Benim altinla doldurdugum hazineyi, torunlarimdan her kim doldurabilirse kendi mührü ile mühürlesin, aksi halde Hazine-i Humayun benim mührümle mühürlensin."

Bu vasiyet tutuldu. O tarihten sonra gelen padisahlarin hiçbiri hazineyi dolduramadigindan, hazinenin kapisi daima Yavuz'un mührüyle mühürlendi.

Yavuz Sultan Selim, atalari hep sakal uzattiklari halde sakalini keserdi. Bunun sebebini soranlara "Sakalimi ele vermemek için kesiyorum" dedigi rivayet edilir. Bir kulagina da küpe takardi. 22 Eylül 1520'de "Aslan Pençesi" denilen bir çiban yüzünden henüz 50 yasinda iken vefat etti.

Hayatinin son dakikalarinda Yasin-i Serif okuyordu. Kanuni Sultan Süleyman, Fatih Camii'nde babasinin cenaze namazini kildiktan sonra, onu Sultan Selim Camii avlusundaki türbeye defnettirdi. Tarihçiler, Yavuz Sultan Selim'i sekiz yila seksen yillik is sigdirmis büyük bir padisah olarak degerlendirdiler.

Erkek çocuklari: Kanuni Sultan Süleyman

Kiz çocuklari: Hatice Sultan, Fatma Sultan, Hafsa Sultan, Sah Sultan

ÇALDIRAN SAVASI

Yavuz Sultan Selim, babasi Sultan Ikinci Bayezid ve kardesleri ile taht mücadeleleri vererek tahta çiktiginda, Osmanli Devleti sikintili bir dönem yasiyordu. Bu bunalimli dönemin en büyük sebebi Dogu'daki Sii-Safevi Devletiydi. Bu devletin ortadan kalkmasiyla huzur saglanacak ve Türkistan yolu Osmanlilara açilacakti.

Yavuz Sultan Selim'in en büyük amaci dogudaki bütün Türk Islam devletlerini tek bir devlet çatisi altinda birlestirmekti. Yavuz Sultan Selim, 1514 yili baharinda ordusuyla birlikte Iran seferine çikti. Osmanli kuvvetleri, Erzincan'dan Tebriz'e dogru yürüyüsüne devam etti.

Çaldiran'da 23 Agustos 1514'te yapilan savasta Osmanli kuvvetleri büyük bir zafer kazanirken, Safeviler bozguna ugradilar. Sah, kaçarak hayatini zor kurtardi.

Yavuz yoluna devam ederek Tebriz'e girdi. Sehirdeki birçok sanatçi ve ilim adami Istanbul'a gönderildi. Bu zafer sonucunda Sah Ismail eski prestijini kaybetti. Bu sayede Dogu Anadolu'da Osmanlilar için bir tehlike kalmamis oldu.

15 Eylül 1514'te de Tebriz'den Karabag'a hareket eden Yavuz'un amaci, kisi orada geçirip, baharda Iran'i tümüyle almakti. Ancak sartlar müsait olmadigi için Amasya'ya gidildi. Çaldiran Zaferi'nden sonra, Erzincan, Bayburt kesin olarak Osmanli hakimiyetine geçti. Kemah kalesi alindi. 12 Haziran 1515'de kazanilan Turnadag zaferi ile Dulkadiroglu beyligine son verildi. Diyarbakir, Mardin ve Bitlis Osmanli hakimiyetine girdi. Böylece Anadolu'da Türk birligi saglanmis oldu.

MERCIDABIK ZAFERI

Fatih Sultan Mehmed devrinden kalan anlasmazlik ve Iran Seferi, Misirlilarin ve Safevilerin ittifak yapmalarina neden oldu. Yavuz Sultan Selim, bu ittifakin yapilacagini ögrenince Misir seferine karar verdi. Yavuz Sultan Selim, 5 Haziran 1516'da Misir seferine çikti. 27 Temmuz günü Osmanli Ordusu Misir sinirina dayanmisti. Misir Sultanligi'na bagli Antep (18 Agustos 1516) ve Besni (19 Agustos 1516) kaleleri birer gün arayla teslim oldular.

Ancak asil savas 24 Agustos 1516'da Mercidabik'da oldu. Misir Ordusu Osmanlilarin ezici top atesi karsisinda fazla dayanamadi. Misir hükümdari Gansu Gavri ölü olarak bulundu. Kazanilan Mercidabik zaferi sonunda Suriye'nin kapilari Osmanlilara açilmis oldu.

RIDANIYE ZAFERI

28 Agustos 1516'da Halep'e giren Yavuz Sultan Selim hiçbir direnmeyle karsilasmadan sehri teslim aldi.Hama (19 Eylül 1516), Humus (21 Eylül 1516) ve Sam (27 Eylül 1516) ayni sekilde teslim olurken, Lübnan emirleri de Osmanli hakimiyetini kabul ettiler. Yoluna devam eden Yavuz 30 Aralik 1516'da Kudüs'e, 2 Ocak 1517'de Gazze'ye girdi. Mercidabik Savasi'ndan sonra Misir'in basina Tumanbay geçti. Tumanbay Osmanli hakimiyetini kabul etmedigi gibi, baris teklifi için gelen Osmanli elçisini öldürmüs ve Venedikliler'den top ve silah alarak Ridaniye'de kuvvetli bir savunma hatti kurmustu.

Yavuz Sultan Selim, ordusuyla birlikte, ilkçagdan beri hiçbir komutanin cebren geçemedigi Sina Çölü'nü 13 günde geçerek, Ridaniye'de Misir Ordusu ile karsilasti.

Misir Ordusu'na, El-Mukaddam Dagi'nin etrafini dolasarak güneyden saldiran Yavuz Sultan Selim, bu manevra sayesinde Misir ordusunun yönleri sabit olan toplarini etkisiz hale getirdi. 22 Ocak 1517'de Ridaniye Zaferi kazanildi. Bu zaferle birlikte Memlük Devleti tarihe karisti.

ILK HALIFE YAVUZ SULTAN SELIM

24 Ocak 1517'de Kahire alindi. 4 Subat 1517'de Yavuz büyük bir törenle Kahire'ye girdi ve Misir Memlükleri'ne bagli Abbasi halifeligine son verdi. Yakalanan Tumanbay idam edildi.

Misir Seferi sonunda Suriye, Filistin ve Misir Osmanli hakimiyetine girdi. Ayrica Hicaz ve yöresi de Osmanli topraklarina katildi. Dogu ticaret yollari tamamen Osmanlilarin eline geçti. Elde edilen ganimetler ve alinan vergilerle Osmanli Hazinesi doldu.

6 Temmuz 1517'de Emanet-i Mukaddese (Mukaddes Emanetler) denilen ve aralarinda Hz.Muhammed'in (S.A.V) hirkasi, disi, sancagi ve kilici da bulunan esyalari, Hicaz'dan Yavuz Sultan Selim'e gönderildi. 29 Agustos 1516'da Hilafet Abbasi soyundan Osmanli Soyuna geçti.

Yavuz Sultan Selim, Ayasofya Camii'nde yapilan bir törenle, son Abbasi halifesi Üçüncü Mütevekkil'den (kendi deyimiyle Hadim-i Haremeyn-i Serifeyn) Haremeyn-i Serifeyn, yani Mekke ve Medine'nin hizmetkari ünvanini devraldi ve böylece bütün Müslümanlar'in dini ve siyasi lideri oldu.

Rivayete göre, Üçüncü Mütevekkil kürsüye çikip, Halifeligi Osmanli Padisahi Sultan Selim Han'a devrettigini açikladi. Sirtindaki cübbeyi Yavuz'a elleriyle giydirdi. Halifelik nisanlarindan sayilan kilici elleriyle Yavuz'un beline bagladi. Yavuz Sultan Selim, o andan itibaren Müslümanlar'in dini ve dünyevi lideri oldu. Artik yalniz padisah olarak degil, "halife" olarak da anilacakti ve ondan sonra gelen tüm padisahlar da ayni zamanda halife olacaklardi.

Yavuz Sultan Selim, tahti devraldiginda 2.375.000 km.kare olan Osmanli topraklarini sekiz yil gibi kisa bir sürede 6.557.000 km.kareye çikarmayi basardi. Devletin gelismesi için de bir çok faaliyeti oldu. Çok düzenli çalisan bir casus teskilati vardi. Bu sayede ülke içinden ve disindan istedigi bilgileri alan Yavuz Sultan Selim'in adam seçiminde büyük bir isabet yetenegi vardi.

MIMARI ESERLER

Yavuz Sultan Selim, dedesi Fatih Sultan Mehmed zamaninda yapilan Haliç Tersanesi'ni kapasite olarak arttirdi.

Medreselerin yaninda, sosyal ve ticari alanda hizmet verecek birçok bina insa ettirdi.
Hayati yogun savaslarla geçen Yavuz Sultan Selim,
Diyarbakir Fatih Pasa Elbistan Ulu Camii,
Sam Salihiye'de Muhyiddini Arabi'ye Camii,
Imaret ve Türbesi gibi hayir eserleri de yaptirmaya firsat bulmustur.

Ayrica temelini attirdigi Istanbul Sultan Selim Camii'ni bitirmeye ömrü yetmemis, bu eser oglu Kanuni Sultan Süleyman tarafindan tamamlanmistir
 
KANUNI SULTAN SÜLEYMAN (1520 – 1566)

Babasi : Yavuz Sultan Selim
Annesi : Hafsa Hatun
Dogumu : 27 Nisan 1495
Ölümü : 6-7 Eylül 1566
Saltanati : 1520 - 1566
Devlet Sinirlari : 14.983.000 km2

HAYATI

Kanûnî Sultan Süleyman 27 Nisan 1495 Pazartesi günü Trabzon'da dogdu. Babasi Yavuz Sultan Selim, annesi Hafsa Hatun'dur. Hafsa Hatun Osmanli ya da Çerkezdir. Kanûnî Sultan Süleyman yuvarlak yüzlü, ela gözlü, genis alinli, uzun boylu ve seyrek sakalliydi.

Kanûnî Sultan Süleyman devri, Türk hakimiyetinin doruk noktasina ulastigi bir devir olmustur. Babasi Yavuz Sultan Selim, onu küçük yaslardan itibaren çok titiz bir sekilde yetistirmeye basladi. Benzeri görülmemis bir terbiye ve tahsil gördü. Ilk egitimini annesinden ve ninesi Gülbahar Hatun'dan (Yavuz Sultan Selim'in annesi) aldi. Yedi yasina gelince tahsil için Istanbul'a, dedesi Sultan Ikinci Bayezid'in yanina gönderildi. Sehzade Süleyman, burada Karakizoglu Hayreddin Hizir Efendi'den tarih, fen, edebiyat ve din dersleri alirken, savas teknikleri konusunda da ögrenim görüyordu.

15 yasina kadar babasi Yavuz Sultan Selim'in yaninda kalan Sehzade Süleyman, kanunlar geregi sancak istemesi üzerine, önce Sarki Karahisar'a oradan da Bolu, kisa bir süre sonra da Kefe sancakbeyligine tayin edildi (1509).

Yavuz Sultan Selim'in 1512 de tahta geçmesi üzerine Istanbul'a çagirilan Sehzade Süleyman, babasinin kardesleriyle mücadeleleri sirasinda Istanbul'da kalarak babasina vekalet etti. Bu sirada Saruhan sancakbeyliginde de bulundu. Babasi Yavuz Sultan Selim'in ölümü üzerine, 30 Eylül 1520'de 25 yasindayken Osmanli tahtina geçti.

Kendisinden baska erkek kardesi olmadigi için tahta geçisi kolay ve çatismasiz oldu. Çok ciddi ve kendinden emin bir padisah olan Kanûnî Sultan Süleyman, azim ve irade sahibiydi. Yapacagi islerde hiç acele etmez, gayet genis düsünür ve verdigi emirden asla geri dönmezdi. Is basina getirecegi adamlara, kabiliyet derecelerine göre görev verirdi. Zigetvar kusatmasini idare ederken, 7 Eylül 1566 yilinda 71 yasinda vefat etti.

Kendisine "Kanûnî" denmesi, yeni kanunlar icad etmesinden degil, mevcut kanunlari yazdirtip çok siki bir sekilde tatbik etmesinden dolayidir. Kanûnî Sultan Süleyman adaleti seven bir padisahti. Misir'dan gelen vergiyi haddinden fazla bulup, yaptirdigi arastirma sonunda halkin zulme ugradigini düsünmesi ve Misir Valisini degistirmesi bunun açik kanitidir.

Kanûnî Sultan Süleyman, tahta çiktigi sirada Osmanli Devleti dünyanin en zengin ve en güçlü devleti konumundaydi. Babasinin ölümü ve kendisinin padisah olmasi, "Arslan öldü, yerine kuzu geçti" diye düsünen Avrupalilari sevindiriyordu. Ancak Avrupalilar, çok geçmeden hayal kirikligina ugradilar.

Büyük bir devlet adami olan Kanûnî Sultan Süleyman ayni zamanda ünlü bir sairdi. Meshur siirlerinden birisi sudur:

"Halk içinde muteber bir sey yok devlet gibi,
Olmaya devlet cihanda, bir nefes sihhat gibi.
Saltanat dedikleri bir cihan kavgasidir,
Olmaya baht ü saadet dünyada vahdet gibi".

Erkek çocuklari: Ikinci Selim, Bayezid, Abdullah, Murad, Mehmed, Mahmud, Cihangir, Mustafa

Kiz Çocuklari: Mihrimah Sultan, Raziye Sultan

IÇ ISYANLAR

Kanûnî Sultan Süleyman, padisahliginin ilk yillarinda bazi iç isyanlarla ugrasti. Misir'in fethinden sonra Yavuz Sultan Selim'in Sam Valisi olarak atadigi Canbirdi Gazeli'nin çikardigi isyan bunlardan ilkidir.

Amaci Memlük devletini yeniden kurmak olan Canbirdi Gazeli, 1521 yilinin Ocak ayinda Dulkadirogullari'ndan Sehsuvaroglu Ali Bey komutasindaki Osmanli kuvvetleri tarafindan bozguna ugratilarak yakalandi ve idam edildi.

Kanûnî Sultan Süleyman, sonraki yillarda yine Misir'da sadrazamlik hakkinin kendisinde olmasi gerektigini savunan Ahmet Pasa, Anadolu'da Safevilerin destegiyle ortaya çikan Kalender Çelebi ve vergi sistemini bahane ederek ayaklanan Baba Zünnun (1527) isyanlariyla ugrasti. Çikan tüm bu isyanlar Osmanli kuvvetleri tarafindan basariyla bastirildi.

SARLKEN VE AVRUPA

Alman Imparatoru Sarlken'in amaci tüm Avrupa'da hakimiyet saglamakti. Sarlken, fikirlerine karsi çikan Fransa Krali Fransuva'yi esir aldi.

Fransa Kralinin annesi Düses Dangolen, Kanûnî'ye bir mektup yazarak yardim istedi.

Bunun üzerine Kaptan-i Derya Barboros Hayreddin Pasa Fransa'nin Akdeniz kiyisindaki sehri Nis'e giderek Sarlken'in donanmasini yendi. Hem Fransa'yi hem de Fransua'yi kurtardi.

VIYANA KUSATMASI

Macaristan'in Türkler tarafindan fethi Avusturya ile Türkleri karsi karsiya getirdi. Mohaç Savasi'ndan sonra Macaristan bir tampon bölge haline gelmisti. Avusturya Arsidükü Ferdinand, Macaristan'in Osmanli hakimiyetine girmesini istemiyordu. Ferdinand, Sarlken'in de destegiyle Jan Zapolya'yi tanimadi ve Budin'e girdi. Karsi sefere çikan Kanûnî Sultan Süleyman Budin'i geri aldi. Savasmayi göze alamayan Ferdinand ve Sarlken Avusturya'nin baskenti Viyana'ya kaçtilar ve Viyana kusatildi (26 Eylül 1529).

Kis mevsimi yaklastigi için 16 Ekim günü kusatma kaldirildi. Osmanli Devleti, Viyana kusatmasindan bir sonuç elde edememesine ragmen, Macaristan'daki durumunu güçlendirmis ve Avrupa'nin karsi saldiri yapmasini engellemistir.

Macaristan üzerindeki emellerinden vazgeçmeyen Ferdinand, Kanûnî'ye bir elçi göndererek Macaristan'in kendisine verilmesini istedi. Buna karsilik vergi vermeyi kabul ediyordu. Bu talebi karsisinda olumsuz cevap alan Ferdinand Budin'i kusatti.

MACARISTAN SEFERI

Kanûnî Sultan Süleyman, bunun üzerine Almanya seferine çikti. Budin'i geri alip Estergon'a kadar ilerleyen Osmanli kuvvetleri, Avusturya ve Almanya içlerine akinlar düzenledi. Yedi ay süren Almanya seferi sirasinda Avusturya'da bir çok kasaba, sehir ve kale fethedildi.

Avusturya, yapilan bu savaslar sonunda harap ve bitkin bir hale geldi. Bunun üzerine Ferdinand baris istedi. Imzalanan Istanbul Antlasmasi ile Ferdinand ve Sarlken'in hem Macaristan, hem de tüm Avrupa'yi ele geçirme çabalari sonuçsuz kaldi (22 Temmuz 1533).

Ferdinand'in Macaristan üzerinde ki emellerinden vazgeçmeye niyeti yoktu. Jan Zapolya ölmüs, yerine oglu Sigismund geçmisti. Bundan istifade eden Ferdinand Budin'i kusatti. Bunun üzerine 1540 yilinda Kanûnî tekrardan Macaristan seferine çikti ve çok güçlü bir orduyla birlikte Budin'e girdi. Sigismund'u Erdel Beyligi'ne atadi ve Macaristan'i Osmanli Devleti'ne bagli Budin eyaleti haline getirdi. Süleyman Pasa bu bölgenin beylerbeyligine atandi.

Avusturya'nin elinde sadece kuzey Macaristan kaldi. Kanûnî döneminin önemli siyasi olaylarindan olan Osmanli-Macaristan, Almanya, Avusturya iliskileri Kanûnî'nin ölümüne kadar devam etti

MALTA SEFERI

Rodos'un fethinden sonra Malta'ya yerlestirilen Sen Jan sövalyeleri Osmanli için bir tehlike olusturuyordu.

Trablus ve Cezayirin güvenligi için Malta'nin alinmasi gerekiyordu. Yapilan kusatma sirasinda Turgut Reis sehit oldu. Malta alinamadi (1565).

HINT SEFERI

Cografi kesiflerden sonra sömürge arayislari baslamis, Portekiz ve Ispanya pek çok sömürge elde etmislerdi. Portekizliler Kizildeniz ve Hint ticaret yollarina hakim olmaya çalisiyorlardi.

Ümit Burnu'nun bulunmasi, Osmanlilarin baharat ticaretine de büyük darbe vurmustu. Kanûnî Sultan Süleyman döneminde bu sebeplerden ötürü, dört kez Hint deniz seferi düzenlendi ancak, Osmanli donanmasinin okyanus sartlarina uygun olmamasi yüzünden bu seferlerden hiçbirisinde tam basari saglanamadi.

1551 yilinda düzenlenen Ikinci Hint Seferinde Osmanli donanmasinin basinda Piri Reis vardi. Türk denizcilik tarihinde önemli bir yere sahip olan Piri Reis, bu sefer sirasinda Maskat'i almis ve Portekiz donanmasini büyük bir bozguna ugratmisti. Ancak, Portekizlilerin Basra Körfezi'ni kapatacaklarini düsünerek, donanmayi Basra'da birakip ganimetlerle geri döndügü için Piri Reis Misir'da idam edilmistir.

Ancak yine de Yemen, Eritre, Sudan sahilleri ve Habesistan'in bazi kisimlari Osmanli topraklarina katildi. Arap yarimadasi tamamen Osmanli denetimine girdi. Kizildeniz yabanci güçlere kapatilarak Osmanli egemenligi saglandi.

BELGRAD'IN FETHI

Kanûnî Sultan Süleyman tahta çiktiginda Avrupa'nin en güçlü devleti Roma-Germen Imparatorlugu (Almanya) idi. Almanya Imparatoru Sarlken Macaristan'a hakim olmak için Macar krali ile yakin akrabalik iliskileri kurmustu. Macar Krali Ikinci Lui, Sarlken'e güvenerek vergilerini ödemiyor kendisine gönderilen Osmanli elçilerini öldürtüyordu.

Fatih Sultan Mehmed, Avrupa'da düzenledigi seferlerde Sirbistan'i almisti. Ancak stratejik bir öneme sahip Macaristan alinamamisti. Kanûnî Sultan Süleyman Macaristan'i almak üzere harekete geçti. Belgrad, karadan ve Tuna irmagindaki Osmanli donanmasi tarafindan kusatildi. Sehir, gayet iyi savunulmasina ragmen teslim olmak zorunda kaldi (29 Agustos 1521). Belgrad Muhafizligina Bali Pasa getirildi. Bu sefer sonunda Istanbul'a gönderilen bazi Belgradlilar kurulan Belgrad köyüne yerlestirildi.

Belgrad'in fethi, Kanûnî Sultan Süleyman'in ilk fethidir.

Belgrad, bundan sonraki yillarda Osmanli Devleti'nin Avrupa'ya açilan en büyük kapisi oldu. Bu sebeple Belgrad'a "Darü'l-cihad" denildi.

RODOS'UN FETHI

Avrupalilar Akdeniz'deki Rodos, Kibris, Girit, Malta gibi adalara hakim olmuslar, açik denizlerde kesifler yapmislar ve denizlerde güçlerini arttirmislardi. Kanûnî döneminde denizcilige önem verildi ve büyük basarilar elde edildi.

Kanûnî döneminde Rodos adasi, Sen Jan sövalyelerinin elindeydi. Sövalyeler korsanlik yapiyor, Türk donanmasina zarar veriyorlardi. 1522 yilinda düzenlenen seferle Rodos fethedildi.

CEZAYIR'IN KATILISI

Cezayir 1516'da Baba Oruç ve kardesi Hizir Reis (Barbaros) tarafindan Ispanyollar'dan alinmisti. 1518'de Barbaros, Cezayir'in hükümdari olmustu. Daha önce Yavuz bu iki denizcinin kendisinden yardim istemesi üzerine onlara iki kadirga ve levent vermisti.

Kanûnî, Barbaros Hayreddin Pasa'yi Istanbul'a çagirdi ve Kaptan-i Deryaliga getirdi(1533). Böylece, Cezayir Osmanli topraklarina katildi. Barbaros Ege denizinde Venediklilerin elinde bulunan adalari aldi.

TRABLUSGARP'IN ALINISI

Sarlken, Trablusgarb'i aldiktan sonra buraya Sen Jan Sövalyeler'ini yerlestirmisti. Barbaros'un Preveze Deniz Zaferini kazanmasi ve Venediklilerin Osmanlilarla baris imzalamalari Sarlken ve Papa'yi kizdirmisti. Hazirlanan Haçli donanmasi Cezayir'e saldirdi ancak, Osmanli donanmasi karsisinda bozguna ugradi (1541).

Barbaros'un yetistirdigi Turgut Reis Trablusgarb'i karadan ve denizden kusatarak aldi. Ayrica bu seferle Bingazi de Osmanli ülkesine katildi (1551).

CERBE SAVASI

Turgut Reis'in Ispanyollar'in elinde bulunan Cerbe adasini kusatmasi üzerine, Andrea Doria komutasindaki bir Haçli donanmasi Ispanyollara yardima geldi. Yapilan Cerbe Deniz Savasinda büyük bir zafer kazanildi. Cerbe Osmanlilara geçti (1559).

MOHAÇ SAVASI

Sarlken'in büyük bir tehlike olmaya basladigini gören Kanûnî Sultan Süleyman, Fransuva'nin da israri üzerine Sarlken'e karsi savas açmaya karar verdi. Osmanli ordusu Tuna nehrini geçerek Macaristan'a girdi.

29 Agustos 1526'da Macar ordusuyla Mohaç'ta yapilan savasta Macar ordusu iki saatte dagildi. Mohaç Savasi parlak ve sanli bir zaferle neticelendi. Budin (Budapeste) alindi.

Macaristan, Osmanli Devleti'ne bagli bir krallik haline geldi ve basina Macar soylularindan Jan Zapolya getirildi.

ZIGETVAR KALESI

Anadolu'daki iç isyanlarla ve Dogu'da Iran Devleti ile ugrasan Kanûnî Sultan Süleyman, 1566'da son seferine yine Macaristan üzerine çikti.

Zigetvar kalesi kusatildi, ancak kusatma devam ederken Kanûnî Sultan Süleyman vefat etti. Osmanli Devleti'ni zaferden zafere tasiyan Kanûnî Sultan Süleyman'in ölüm haberine ragmen kale fethedildi (7 Eylül 1566).

PREVEZE DENIZ ZAFERI

Osmanlilarin Akdeniz'de kuvvetlenmeleri ve tüm Ege denizine hakim olmalari Avrupa'yi telaslandirmisti. Ayrica devam eden Avusturya ve Macaristan seferleri büyük bir Haçli donanmasi hazirlanmasina neden oldu. Andrea Doria komutasindaki Haçli donanmasinda Venedik ve Cenevizliler'den baska Malta, Portekiz ve Ispanya'ya ait gemiler de bulunuyordu.

Haçli donanmasi 602, Osmanli donanmasi ise sadece 122 parçaydi. Preveze körfezinde 27 Eylül 1538'de yapilan savasta, Barbaros Hayreddin komutasindaki Osmanli donanmasi büyük bir zafer elde etti.

Tarihe Preveze Deniz Zaferi olarak geçen bu savas sonunda Akdeniz bir Türk Gölü haline geldi.

KAPITÜLASYONLAR

Ilk defa 1352 yilinda Cenevizlilere verilen Kapitülasyonlar, darülharb kabul edilen yabanci ülke tüccarina Osmanli topraklarinda ticaret yapma hakki veriyordu. Ancak Osmanli Devleti ticaret imtiyazlarini siyasi ve diplomatik menfaatleri çerçevesinde kullanarak ittifak yapacagi devletlere vermisti.

1535 yilinda Fransa ile dostluk havasi içerisinde iken Fransizlarin hazirladigi Kapitülasyon taslagi Osmanli padisahinca tasdik edilmemisti. Bu taslaga göre esit sartlar ve mütekabiliyet esasi getiriliyordu. Halbuki Osmanli Devleti padisahin tek tarafli yemini "Ahdi" ile verildiginden Ahidname diye adlandirilmisti ve her padisah degistiginde yenilenmesi gerekiyordu.

Ilk Fransiz Kapitülasyonu, Kibris seferi öncesinde 1569 yilinda verildi. Katolik dünyasina ve Papa ambargosuna karsi ittifak saglamak için Protestan olan Ingiltere'ye 1580'de, Hollanda'ya 1612'de Kapitülasyonlar verildi.

Kapitülasyonlarda ticaret yapma hakkinin yani sira, tüccarin haklari, gümrük vergileri, mahkeme usülleri, yol izinleri, emniyetlerine dair hususlar detayli olarak belirtildi.

Osmanli devleti zayifladikça Kapitülasyon verilen devletlerde giderek çogaldi ve bunu bir baski araci haline getirdiler.

Birinci Dünya Savasi'nin ilani ile birlikte 1914 yilinda tüm protestolara ragmen Kapitülasyonlar tek tarafli olarak kaldirilmistir.

SAFEVILER

Kanûnî Sultan Süleyman Avrupa'da basarilar kazanirken, Anadolu'da iç isyanlar bas göstermis, Iran'da ise yikilan Akkoyunlu devletinin yerine kurulan Safevi Devleti, doguda Osmanli Imparatorlugu için ciddi tehlike olmaya devam etmisti.

Kanûnî Sultan Süleyman, Avrupa'da Istanbul Antlasmasiyla geçici de olsa barisi sagladiktan sonra, Iran üzerine ilk seferine çikti. Safevi Devleti'nin izledigi düsmanca politikalar ve Anadolu'da yasayan Siileri kiskirtmalari bu seferin düzenlenmesine neden oldu. Tebriz, Azerbaycan ve Hamedan istila edildi. Irakeyn seferiyle de Bagdat alindi (1534).

Kanûnî'nin Avusturya'ya sefer düzenlemesinden yararlanmak isteyen Safevi Sahi Tahmasb, kardesinin Osmanlilara siginmasini da bahane ederek, Tebriz, Nahçivan ve Van'i ele geçirdi. Bunun üzerine Kanûnî Sultan Süleyman ikinci defa Iran seferine karar verdi. Çikilan Iran Seferinden Van ve Tebriz geri alinarak dönüldü (1548). Safeviler (1553) tekrar saldiriya geçtiler. Dogu Anadolu'da ilerleyen düsman kuvvetleri Mus'a kadar gelip Erzurum'u kusattilar. Kanûnî Sultan Süleyman üçüncü Iran seferine çikti. Revan, Nahçivan ve Karabag alindi. Zor duruma düsen Sah Tahmasb'in istegi üzerine baris yapildi ve Amasya Antlasmasi imzalandi (1555).

Bu antlasmayla, Yavuz döneminden beri süren Iran sorunu çözüme kavustu. Dogu Anadolu, Tebriz ve Bagdat Osmanli hakimiyetinde kaldi. Amasya Antlasmasi, Osmanli Imparatorlugu ve Iran arasindaki ilk resmi antlasmadir. Ayrica Islam dünyasinda yapilan ilk din barisi özelligi de tasimaktadir.

MIMARI ESERLER

Kanûnî Sultan Süleyman 46 yil saltanatta kaldi. Babasi Yavuz Sultan Selim'den 6.557.000 km kare olarak devraldigi Osmanli topraklarini 14.893.000 km kareye çikardi. Kanûnî Sultan Süleyman döneminde imar faaliyetleri devam etti ve ilk is olarak babasi Yavuz Sultan Selim tarafindan temelleri atilan Istanbul Sultan Selim Camii'ni tamamladi.

Bunun disinda yaptirdigi eserlerden bazilari sunlardir;
Gebze'de Çoban Mustafa Pasa Camii ve Külliyesi,
Afyon Sincanli Sinan Pasa Camii,
Bozöyük Kasim Pasa Camii.
 
SULTAN IKINCI SELIM (1566 – 1574)

Babasi : Kanuni Sultan Süleyman
Annesi : Hürrem Sultan
Dogumu : 28 Mayis 1524
Ölümü : 15 Aralik 1574
Saltanati : 1566 - 1574
Devlet Sinirlari : 15.162.000 km2

HAYATI

Sultan Ikinci Selim 28 Mayis 1524'de Istanbul'da dogdu. Babasi Kanuni Sultan Süleyman, annesi Hürrem Sultan'dir. Hürrem Sultan Slav kökenlidir. Orta boylu, açik alinli, mavi, gözlü, ince kasli ve sarisin bir padisahti. Sehzadeliginde mükemmel bir tahsil ve terbiye ile yetistirildi. Devlet idaresini iyice ögrenmek için de Anadolu'nun çesitli yerlerinde sancakbeyligi yapti. Bu sirada tahsiline devam ederek, ilim ve tecrübesini arttirdi.

Sari Selim olarak da anilan II. Selim, Kütahya sancakbeyi iken aldigi, babasi Cihan padisahi Kanuni Sultan Süleyman'in ölüm haberi üzerine Istanbul'a gelerek, 30 Eylül 1566 günü 42 yasinda iken tahta geçti. Sari Selim daha önceki Osmanli Sultanlarina göre silik ve zayif bir hükümdardi.

Babasinin saltanati sirasinda diger kardesleri Sehzade Bayezid ve Sehzade Mustafa'nin bertaraf edilmesiyle kolayca tahta geçen Sultan Ikinci Selim, adini aldigi dedesi Yavuz Sultan Selim ve babasi Kanuni'ye göre oldukça silik bir idare sergilemistir. Devrin büyük devlet adamlari sayesinde Osmanli Devleti ihtisamini sürdürmüs, Sokullu Mehmed Pasa gibi dirayetli ve tecrübeli vezirler hükümeti ayakta tutmuslardir. Sultan Ikinci Selim'in kendisi hiç sefere çikmamis ve liyakatli olmayan Ali Pasa'nin Kaptan-i Deryaliginda Inebahti faciasi yasanmistir. 8 yil padisahlik yaptiktan sonra 15 Aralik 1574 günü vefat etti. Ayasofya'ya defnedildi. Sultan Ikinci Selim Istanbul'da ölen ilk Osmanli Padisahidir.

Sultan Ikinci Selim'in tahta çiktigi ilk yillarda, bazi siyasi çekismeler yasandi. Sokullu Mehmet Pasa bu çekismelerden galip olarak ayrildi ve 15 yil sadrazamlik yapti. Sadrazamlik yaptigi bu dönemde devlet yönetimine agirligini koydu.

Sultan Ikinci Selim, babasi Kanuni Sultan Süleyman'dan 14. 892.000 km. kare olarak devraldigi Imparatorluk topraklarini, oglu Sultan Üçüncü Murad'a 15.162.000 km. kare olarak birakmistir.

Saheser beyitlerinden biri sudur:

"Biz bülbül-i muhrik-i dem-i sekvayi firakiz
Ates kesilir geçse saba gülsenimizden"

Erkek Çocuklari: Üçüncü Murad, Abdullah, Osman, Mustafa, Süleyman, Mehmed, Cihangir.

Kiz Çocuklari: Fatma Sultan, Sah Sultan, Gevherhan Sultan, Esma Sultan.

SAKIZ ADASININ FETHI

Denizlerde büyük bir güç olan Osmanlilar Akdeniz adalarinin önemli kismini almislardi. Cenevizlilerin elinde olan Sakiz ise alinmamis, bir miktar vergi ile yapilan ticari antlasmayla kontrol altinda tutulmustu. Sakiz adasi Ege denizinde önemli ticari depo vazifesi görüyordu.

Kapitülasyonu olamayan devletler de mallarini Sakiz'a getiriyor ve buradan Venedik, Ceneviz, Dubrovnik, tüccari vasitasiyla Osmanli limanlarina tasiyorlardi.Adadaki Cenevizliler vergilerini düzenli ödemiyor, firsat buldukça Osmanli kuvvetlerine saldiriyorlardi. Bu durum karsisinda Piyale Pasa komutasinda gönderilen bir donanma burayi fethetti. Piyale Pasa vezirlige atandi (1568).

ENDONEZYA SEFERI

Deniz seferleri devam ediyordu. Endonezya'daki Müslüman Açe Devleti'ne yardim etmek için, Hizir Hayreddin komutasinda 15-20 parçalik bir kuvvet gönderildi. Böylece Osmanli hakimiyeti ve gücü Uzakdoguya kadar uzanmis oluyordu (1569).

YEMEN SEFERI

Kanuni zamaninda baslayan Hint okyanusundaki mücadeleler Sultan Ikinci Selim zamaninda da devam etti. Yemen, çikan ayaklanma üzerine sefer düzenlendi. Orada çikan ayaklanma bastirildi (1570)

KIBRIS'IN FETHI

Kibris Venediklilerin elinde bulunmaktaydi. Misir'in alinmasindan sonra Memluklülere vergi veren Kibris, Osmanlilara vergi vermeye baslamisti. Ekonomik, stratejik ve cografi yönden çok önemli olan Kibris seferinin kolay olacagi düsüncesiyle Lala Mustafa Pasa Kibris Seferine taraftar olurken, Sokullu Mehmed Pasa ise yeni bir Haçli Seferine yol açacagi endisesiyle Kibris'in fethine muhalif kalmisti.

1570 yilinin Ekim ayinda Kibris'taki irili ufakli tüm sehirler alinmis, Kibris'in baskenti durumundaki Lefkose Osmanlilarin eline geçmisti. Ancak Kibris'in en önemli kentlerinden olan Magosa henüz alinamamisti. Lala Mustafa Pasa komutasindaki Osmanli birlikleri yardimci birliklerin de gelmesiyle, Magosa kalesini karadan ve denizden kusatmaya basladi. Yaklasik bir yil süren kusatmadan sonra Magosa da teslim olmak zorunda kaldi (4 Agustos 1571). Adaya Türkler yerlestirildi.

INEBAHTI SAVASI

Kibris'in alinmasi Avrupa'da bir Haçli donanmasinin hazirlanmasina neden oldu. Don Juan komutasindaki Haçli donanmasinda Venedik, Ispanya, Malta, Papalik ve diger Italya hükümetlerine ait gemiler bulunuyordu. Osmanli Donanmasinin degerli komutanlari Pertev Pasa ve Uluç Ali Pasa bu karsilasma sirasinda savunma yapilmasini istedilerse de Kaptan-i Derya Ali Pasa saldirida bulunulmasini istedi.

Iki donanma Mora'nin kuzey, Orta-Yunanistan ile Karlieli'nin güney kapilarinda bulunan Inebahti körfezinde karsilasti (7 Ekim 1571). Siddetli çarpismalardan sonra Kaptan-i Derya Ali Pasa ve beraberindekiler sehit düstü.

Osmanli donanmasi beklemedigi bir darbe aldi ve çok sayida gemisi batirildi. Savasta büyük basarilar göstererek gemilerini kurtarmayi basaran Uluç Ali Pasa Sokullu Mehmed Pasa tarafindan, Kaptan-i Deryaliga getirildi.

Sokullu Mehmed Pasa yeni bir donanma hazirlamasini istedi. Bunun için çok sayida malzemeye ihtiyaç oldugunu kisa süre içinde böyle bir donanmanin hazirlanmasinin zor oldugunu söyleyen Uluç Ali Pasa'ya Sokullu; "Bütün donanmanin demirlerini gümüsten, halatlarini ibrisimden, yelkenlerini atlastan yapabiliriz. Hangi geminin malzemesi yetismezse gel benden al." demesi Osmanli Devletinin o dönemdeki gücünü göstermesi açisindan önemlidir.

Sokullu Mehmed Pasa gönderilen Venedik elçisine Inebahti Deniz Savasiyla ilgili olarak

"Biz Kibris'i almakla sizin kolunuzu kestik, siz Inebahti'nda bizi yenmekle, sakalimizi tras ettiniz. Kesilen kolun yerine yenisi gelmez, fakat kesilen sakalin yerine daha gür çikar."

Bununla beraber Inebahti faciasindan sonra kaybedilen binlerce denizciyi yerrine getirmek kolay olmamis ve tecrübesiz, leventlerden teskil edilen yeni donanma Osmanli'ya Akdeniz'de eski kudretini kazandiramamistir. Artik Avrupa siyasetini yönlendirecek ve ticaret yollarini hakimiyet altina alacak Hint Seferleri gibi büyük projelere de edilmemistir.

TUNUS'UN ALINMASI

Osmanlilar Uluç Ali Pasa komutasindaki yeni hazirlanmis donanma ile Akdeniz'e indi. Venedikliler baris istediler. Ayrica Tunus kiyilarinda bazi bölgeler fethedildi (1574).

KANAL PROJELERI

Astrahan'i Türklerden alan Ruslarin amaci güneye dogru inmekti. Osmanli Devleti 13 yil sonra Astirhan'a sefer düzenlemeye karar verdi. Bu seferle beraber Don ve Volga nehirlerinin birlestirilmesi de düsünüldü. Bu sayede Karadeniz ve Hazar birbirine baglanacak Osmanlilar Asya içlerine hakim olabileceklerdi. Iran tehlikesi ortadan kalkacak Ruslarin güneye inme hayalleri ortadan kalkacakti.

Kanal açilma isi Defterdar Kasim Bey'e verilmisti. Kanal'in üçte biri tamamlanmis olmasina ragmen Kirim Haninin kisin çok uzun ve soguk olacagi yönündeki olumsuz propagandalari asker ve isçiler üzerinde olumsuz etkiler birakti. Kisin gelmesiyle proje yarim kaldi ve bir daha devam edilmedi.

Süveys kanalinin açilmasi düsüncesi de yine Sultan Ikinci Selim zamaninda gündeme geldi. Misir Beylerbeyinin konuyla ilgili sundugu proje Sokullu Mehmed Pasa'nin bu konuya yeterince önem vermemesi yüzünden ortadan kalkti.

MIMARI ESERLER

Sultan Ikinci Selim memleketin imar ve insasi ile de ilgilenmistir. 1569 yilinda Karadeniz'le Hazar Denizini bir kanalla birlestirme çalismalarini baslatti. Ayasofya Camii yeniden onarildi ve iki minare eklendi. Kanuni Sultan Süleyman'in ölümünden sonra birbirinden güzel mimari eserler vermeye devam eden Mimar Sinan'in en büyük eserlerinden biri olan Edirne Selimiye Camii, Edirne'yi çok seven ve zaman zaman oraya gidip kalan Sultan Ikinci Selim için yapildi (30 Ekim 1574).

Yine Sultan Ikinci Selim döneminde;

Eyüb Zal Mahmud Pasa,
Konya Selimiye Camii,
Lüleburgaz Sokullu Camii ve Külliyesi,
Karapinar Sultan Selim Camii,
Payas Sultan Selim Camii ve Külliyesi,
Kasimpasa Piyale Pasa Camii gibi eserler de yapildi.

Bunlardan baska;
Mekke-i Mükerreme'nin su yollarini tamiri,
Mescid-i Haram'in mermer kubbeleri,
Lefkose Selimiye Camii'nin insaasi,
Aziz Efendi Tekkesi,
Navarin Limanina hakim bir mevkiye yaptirdigi kule hayir eserlerindendir.
 
SULTAN ÜÇÜNCÜ MURAD (1574 - 1595)

Babasi : Sultan Ikinci Selim
Annesi : Afife Nur Banu Hatun
Dogumu : 4 Temmuz 1546
Ölümü : 15-16 Ocak 1595
Saltanati : 1574 - 1595
Devlet Sinirlari : 19.902.000 km2

HAYATI

Sultan Üçüncü Murad 4 Temmuz 1546 günü Manisa'nin Bozdag yaylasinda dünyaya geldi. Babasi, Sultan Ikinci Selim, annesi Afife Nur Banu Sultan'dur. Annesi Venediklidir. Sultan Üçüncü Murad orta boylu, degirmi yüzlü, kumral sakalli, ela gözlü ve beyaz tenli bir padisahti. Çok cömertti ve insanlara yardim etmeyi çok severdi.

Merhametli bir kisilige sahip olan Sultan Üçüncü Murad, Arapça ve Farsçayi çok iyi konusurdu. Babasinin 1558 yilinda, Manisa sancak beyliginden Karaman valiligine tayin edilmesi üzerine, dedesi Kanuni Sultan Süleyman tarafindan Alasehir sancakbeyligine tayin edildi. Babasi Sultan Ikinci Selim padisah olduktan sonra da tekrar Manisa sancakbeyligine atandi.

Sehzadeligi sirasinda bulundugu Manisa'da devrin en degerli ulemasindan dersler aldi. Osmanli padisahlari içinde en alim padisahlardan birisidir. Babasi Sultan Ikinci Selim'in vefati üzerine Manisa'dan Istanbul'a gelerek 22 Aralik 1574 tarihinde tahta geçti. Ancak o da babasi Sultan Ikinci Selim gibi devlet islerine fazla müdahil olmadi. Bürokrasi ve hükümet daha ziyade Sokullu Mehmed Pasa tarafindan idare edildi. Bunda Sokullu'nun tecrübe ve dirayeti ile Sultan Ikinci Murad'in idare tarzi büyük rol oynamistir.

Içkiye ve eglence meclislerine düskün olan Sultan Üçüncü Murad, saltanati boyunca Istanbul'dan hiç çikmadi ve saraydaki kadinlarin etkisinde kaldi. Daha sonraki yillarda Osmanli Imparatorlugunun bir devrini etkileyecek olan kadinlar saltanati onun devrinde basladi. 29 yasinda çiktigi tahtta 20 yil kalan Sultan Üçüncü Murad 16 Ocak 1595 tarihinde felç geçirdi ve vefat etti. Ayasofya Camii'nin avlusuna defnedildi.

Sokullu Mehmed Pasa'nin agirligini hissettirdigi III. Murad döneminde, Osmanli topraklari en genis sinirlarina ulasti. Babasi Ikinci Selim'den devraldigi 15. 162.151 km kare ülke topragini, 19.902.000 km kareye çikardi.

Ingilizlerle de dostane iliskiler gelistirildi. Ilk Ingiliz Kapitülasyonunun verilmesiyle Istanbul'a daimi Ingiliz elçisi gönderildi. Papa'nin Katolik Avrupa'da kurabilecegi haçli ittifakina karsi Protestan Ingiltere ile iliskiler gelistirildi. Daha sonra bu ittifaka Hollanda da dahil edilecektir. Devlet islerini Sokullu'ya devreden Sultan Üçüncü Murad zamaninda, sarayda kadinlar devlet islerine çokça karismaya basladilar ve bu durum Sokullu'nun ölümünden sonra da artarak devam etti.

Erkek Çocuklari: Üçüncü Mehmed, Selim Bayezid, Mustafa, Osman, Cihangir, Abdullah, Abdurrahman, Abdullah, Hasan, Ahmed, Yakub, Alemsah, Yusuf, Hüseryin , Korkud, Ali, Ishak, Ömer, Alaüddin, Davud.

Kiz Çocuklari: Ayse Sultan, Fatma Sultan, Mihrimah Sultan, Fahriye Sultan.

LEHISTAN ILISKILERI

Lehistan'in Fransiz Krali Henry, Sultan Ikinci Selim'in istegiyle diger Avrupali rakiplerini geride birakarak tahta geçmisti. Osmanli Devleti'nin Lehistan yönetiminde hakim olmaya çalismasinin nedeni, Avusturya'ya komsu olan iki müttefike sahip olmakti.

Fransizlarla Kanuni Sultan Süleyman döneminde baslayan iyi iliskiler zaten mevcuttu. Lehistan yönetimine de hakim olmak, Avusturya karsisinda Osmanli Devleti'ni güçlü kilacakti. Fakat bir süre sonra Fransa tahtinin bosalmasi üzerine, Henry, Lehistan'dan ayrilarak kral olmak üzere Fransa'ya gitti. Lehistan da olusan iktidar boslugu üzerine Sultan Üçüncü Murad duruma müdahale etti.

Sultan Üçüncü Murad'in istegi üzerine Erdel Beyi Bathary Lehistan'a kral oldu. Lehistan ile bir antlasma yapildi ve bu siyasi gelismeler sonunda Osmanli Devleti'nin kuzey siniri güvenli bir hal aldi.

VENEDIKLE ILISKILER

Sultan Üçüncü Murad döneminde Osmanli-Venedik iliskileri baris içinde devam ediyordu. 1584 yilinda bir yeniçeri isyaninda isyancilar tarafindan öldürülen Trablusgarp Valisi Ramazan Pasa'nin hanimini ve çocuklarini Istanbul'a getiren Osmanli gemisine Kefalonya açiklarinda saldiran Amiral Emmo komutasindaki Venedik gemileri, barisi bozdular.

Gemideki 250 kadar Osmanli askeri öldürüldü, kadinlara tecavüz edildikten sonra denize atildi. Bu olay Istanbul'da duyulunca Venedik Senatosu'na bir ültimatom gönderildi.

Osmanli Devleti'nin gücünden çekinen Venedik Senatosu sartlara uymak zorunda kaldi ve Amiral Emmo derhal asilarak Istanbul'a gönderildi. Ayrica Ramazan Pasa'nin hanimi, çocuklari ve mallari da eksiksiz olarak Preveze kadisina teslim edildi.

Venedik Senatosu'na gönderilen ikinci bir ültimatomda söyle deniyordu:

"Venedik korsanlari, bir daha Osmanli ahalisinin bulundugu hiçbir gemiye dokunmayacaklardir. Sayet böyle bir hadise meydana gelirse, Venedik üzerine donanma gönderilecektir."

Venedik Senatosu, Sultan Üçüncü Murad'in kararliligini karsisinda Istanbul'a arka arkaya üç elçi gönderdi ve meseleleri baris yoluyla halletmeye çalisti.

INGILTERE ILE ILISKILER

Osmanli-Ingiliz iliskileri ilk olarak ticari alanda basladi. Ingiltere Kraliçesi Elizabeth, Istanbul'a bir iki defa elçi göndermis ve Sultan Ikinci Murad'a: "Yüce Türk" diye hitap etmisti. Sultan Üçüncü Murad'da kraliçeye "Vilayet-i Ingiltere kraliçesinin yalniz dostu degil, ayni zamanda hamisiyiz" diyordu.

Ingiltere'nin gönderdigi ilk elçi William Harborne, 24 Nisan 1583'te huzura kabul edilmis ve padisaha hediyeler getirmisti. O zamana kadar Ceneviz, Venedik, Dubrovnik tüccari yanisira, 1569 yilinda verilen Kapitülasyonla Fransiz tüccari da Osmanli limanlarinda ticaret yapma hakkina sahipti. Kraliçe Elizabeth tarafindan gönderilen Ingiliz elçisi de Osmanli limanlarinda ticaret yapmak için gerekli olan kapitülasyonu alabilmek için Istanbul'a gelmisti.

Venedik ve Ceneviz haricindeki Kapitülasyonu olmayan devletlerin tüccari, Fransiz bayragiyla Osmanli limanlarina geliyordu. 1572 Bartalameos katliami ile birlikte Katoliklerden yüz çevirmeye baslayan Osmanli hükümeti, Papa'nin koydugu (barut, kalay, top güllesi gibi) stratejik harp malzemesi ambargosunu kirabilmek için, önce Protestan olan Ingiltere'ye yakinlasti. Böylece Akdeniz'de Ingiliz-Fransiz rekabeti baslamis oldu. Bu rekabetten Osmanli Devleti de birçok siyasi menfaat kazanmis oldu.

FAS'IN FETHI

Osmanli Devleti Fas'a kadar olan tüm Kuzey Afrika'yi topraklarina katmisti. Sultan Üçüncü Murad tahta geçtigi sirada Fas'ta iktidar mücadeleleri boy gösteriyordu. Fas Osmanli'dan yana olanlar ve Portekiz'den yana olanlar diye ikiye bölünmüstü.

1578 yilinda Fas sultaninin da ricasi ile Fas'a giden Ramazan Pasa komutasinda ki Osmanli kuvvetleri Vadi-üs Sebil'de yapilan savasta Portekiz kuvvetlerini yendiler ve böylece Fas Sultanligi Osmanli himayesine alindi.

IRAN ILE ILISKILERI

Iran'da Sah Tahmasb'in oglu Sah Ismail, Osmanli Devleti ve Iran arasindaki baris antlasmalarina riayet etmemis ve Osmanliya bagli bazi emirleri kendi tarafina çekmeyi basarmisti. Osmanli hükümeti Van Beylerbeyine talimat vererek orada huzurun saglanmasini istemisti. Iran'in Luristan valisinin Osmanli devletine siginmasi gergin olan iliskileri iyice bozdu.

Bu arada Sah Ismail ölmüs, Iran'da taht kavgalari baslamisti. Bu durumdan yararlanilmasini isteyen Van Beylerbeyi, Iran'a saldirilmasi gerektigini bildirdi. Sokullu Mehmed Pasa savas taraftari degildi ama, yönetimde etkin olan Sinan Pasa ve Lala Mustafa Pasa Iran seferine baskomutan olmak istiyorlardi.

Sokulluya ragmen baslatilan Iran savasinin ilk evresi 1577-1589 yillari arasinda on iki yil sürdü. Özdemiroglu Osman Pasa komutasindaki Türk birlikleri Iran kuvvetlerini Çildir'da yendi. Bu savastan sonra tüm Gürcistan fethedildi. Tiflis Osmanli vilayeti durumuna getirildi(1578). Ayni yil Sirvan da Osmanli topraklarina katildi.

Bu gelismeler üzerine Iran baris istemek zorunda kaldi. 21 Mart 1590 tarihinde yapilan Ferhad Pasa Antlasmasina (Istanbul) göre;

Kars, Tebriz, Tiflis, Gence, Sehrizur, (Azerbaycan, Gürcistan, Dagistan ve Kuzey Kafkasya) Osmanli Devletinde kalacakti. Bu antlasma ile Osmanli devleti doguda en genis sinirlarina ulasmis oluyordu.

AVUSTURYA ILE ILISKILER

Avusturya ile 1590 yilinda sekiz yil sürecek bir baris antlasmasi yapilmisti. 1593 yilinda, Telli Hasan Pasa'nin basibozuklarin olusturdugu Uskuklarin üzerine yürümesini savas sebebi sayan Avusturya, barisi bozdu. Avusturya Imparatoru II. Rudolf ödemekte oldugu vergiyi vermedigi gibi Eflak, Erdel ve Bogdan beylerini de isyana tesvik etmisti.

Telli Hasan Pasa Hirvatistan sinirindaki Siska kalesini kusatma altinda tutuyordu. Çok siddetli geçen çarpismalar sonunda Osmanli Kuvvetleri agir kayiplar verdi. Hasan Pasa ve binlerce askerle birlikte Hersek Sancakbeyi de sehit düstü. Bunun üzerine Sinan Pasa'nin israriyla 1593 yilinda Avusturya'ya savas ilan edildi.

Yapilan savaslar sonunda Avusturyalilar Tuna'yi geçerek Rusçuk'a saldirdilar, Müslüman halka büyük zulümler yapildi. Sultan Üçüncü Murad vefat ettiginde Avusturya'yla savas devam ediyordu.

MIMARI ESERLER

Memleketin imari ile de ilgilenen Sultan Üçüncü Murad, Topkapi sarayina bazi köskler ilave ettirdi. Babasi sultan Ikinci Selim ve dedesi Kanuni Sultan Süleyman dönemlerinde birçok esere imza atmis olan Mimar Sinan, Sultan Üçüncü Murad döneminde, ölümüne kadar basarili çalismalarina devam etti.

Azapkapi Sokullu Camii,
Izmit Pertev Pasa Camii ve Külliyesi,
Ilgin Lala Mustafa Pasa Camii,
Üsküdar Eski Valide Camii ve Külliyesi,
Semsi Ahmed Pasa Camii ve Medresesi,
Tophane Kiliç Ali Pasa Camii, Sebil ve Hamami,
Manisa Muradiye Camii,
Ivaz Efendi Camii ve Ramazan Efendi Camii,

Sultan Üçüncü Murad'in Mimar Sinan'a yaptirdigi eserlerdendir. 1588'de Mimar Sinan'in ölümünden sonra yapi faaliyetinde belirli bir azalma olmustur.

Sultan Üçüncü Murad döneminde ayrica, Kars kalesi insa edildi. Mekke'de Kabe-i Serif'in duvarlari mermer yaptirildi ve Medine'de bir medrese insa ettirildi. Istanbul'daki Toptasi Timarhanesi de Sultan Üçüncü Murad döneminde yapilan eserlerindendir
 
SULTAN ÜÇÜNCÜ MEHMED (27 Ocak 1595 – 1603)

Babasi : Sultan Üçüncü Murad
Annesi : Safiye Sultan
Dogumu : 26 Mayis 1566
Ölümü : 20-21 Aralik 1603
Saltanati : 27 Ocak 1595 - 1603

HAYATI

Sultan Üçüncü Mehmed 26 Mayis 1566'da Manisa'da dogdu. Babasi Sultan Üçüncü Murad, annesi Safiye Sultan'dir. Ismini, Fatih Sultan Mehmed'e benzemesi için, büyük dedesi Kanuni Sultan Süleyman koydu. Orta boylu, kumral saçli ve güzel yüzlüydü. Çok kuvvetli bir ilim tahsili yapti ve Tacüt-Tevarih yazari Hoca Sadeddin Efendi'den dersler aldi. Sultan Üçüncü Mehmed, 1583'te Manisa sancakbeyligine tayin edildi. 1595 yilinin Ocak ayina kadar görev yaptigi Manisa'dan, babasinin ölüm haberi üzerine hareket ederek, 27 Ocak 1595 tarihinde geldigi Istanbul'da Osmanli tahtina oturdu.

Sultan Üçüncü Mehmed annesini çok sever, sayar ve dinlerdi. Bundan yararlanan annesi Safiye Sultan, Osmanli sarayinda hakimiyet kurdu. Bazi konularda padisahi zorlayip istedigini yaptiriyor, bu da devlet islerinde karisikliklara sebep oluyordu. Dinine çok bagli ve tasavvufa da son derece merakliydi. Hz. Muhammed'in (S.A.V) ismi anilinca, saygisindan derhal ayaga kalkardi. Üçüncü Mehmed devri duraklama dönemine rastlar. Sultan Üçüncü Mehmed, kolayca üzüntüye kapilir, yemekten, içmekten kesilirdi. Celali isyanlari ve Iran savaslarinin çok uzun sürmesi onu büyük üzüntü içinde birakti. Içkiyi siki bir sekilde yasaklayip, bütün gizli meyhaneleri kapattirdi.

Erkek Çocuklari: Birinci Ahmed, Birinci Mustafa, Selim, Mahmud

AVUSTURYA VE EFLAK SEFERLERI

Sultan Üçüncü Mehmed'in babasi Sultan Üçüncü Murad vefat ettiginde Osmanli-Avusurya savaslari devam ediyordu. Sultan Üçüncü Mehmed de tahta çikar çikmaz Avusturya ve Eflak sorunlariyla ilgilendi. 1595 yilinda Avusturya kuvvetleri Estergon Kalesi'ni kusatmislar, 40 km uzakta olan Mehmed Pasa Estergon kalesine yardima gitmemisti. Hiçbir yardim alamayan Estergon Kalesi kahramanca direnmesine ragmen, sayica üstün olan Avusturyalilara teslim olmak zorunda kaldi (2 Eylül 1595).

Sinan Pasa, Eflak Prensi Mihai Viteazul üzerine seferler düzenledi. Osmanli kuvvetleri Bükres ve Tergoviste'yi ele geçirdiler. Fakat çok geçmeden Mihai karsi saldiriya geçti ve Osmanli kuvvetleri geri çekilmek zorunda kaldi. Bu sirada batakliklara düsen Osmanli askerlerinin büyük bir kismi sehit oldu. Daha sonra Tuna'dan karsi kiyiya geçilirken gerekli önlemlerin alinmamasindan dolayi yeni bir saldiriya maruz kalan Osmanli akincilari çok büyük kayiplar verdi.

Estergon Kalesinin düsmesinden sonra Tuna kiyisindaki Visegrad da düsmanin eline geçti. Birçok önemli kale ve sehirlerin kaybedilmesi Istanbul'da devlet erkani ve yeniçerilerin tepkisine neden oldu. Yeniçeriler de Sultan'in sefere çikmasini istiyorlardi.

EGRI KALESI'NIN FETHI

Durumun kötüye gittigini anlayan Sultan Üçüncü Mehmed devlet büyüklerini toplayip söyle dedi:

"Ceddimiz, devletimizin kurucusu Osman Gazi Hazretleri'nden, büyük dedemiz Kanuni Sultan Süleyman'a kadar bütün padisahlar askerin önünde sefere çikmislardir. Dedemiz Sultan Ikinci Selim'le (Sultan Ikinci Selim) cennetmekan pederimiz Sultan Murad (Sultan Üçüncü Murad) bu usulü bozdular. Biz dahi, baslangiçta seferi pasalarimiza ismarlamakla hataya düstük. Asker evlatlarimiz bizi baslarinda görmek isterler. Kararimiz odur ki; yakinda sefere çikacagiz. Hazirliklar tamamlansin. Küffara haddini bildirmeye gitmek gerekir."

Sultan Üçüncü Mehmed kendisine karsi çikan annesi Safiye Sultan'a da söyle der:

"Valide, biz Sultan oglu sultaniz, kullanmayacaksak Eyüp Sultan Camiinde bu kilici niçün kusandik? Kararimiz karardir, sefere çikacagiz. Taht ugruna devleti feda etmeyiz."

20 Haziran'da ordu hareket etti ve kusatilan Egri Kalesi 12 Ekim 1596'da padisaha teslim edildi.

HAÇOVA ZAFERI

Egri Kalesi'nin fethinden sonra, Osmanli birlikleri ilerleyerek 15 Ekim 1596 günü Haçova'da Avrupa ordusuyla karsilasti. Bu ordu da Avusturya, Alman, Erdel, Ispanyol, Fransiz, Çek ve Leh kuvvetleri vardi.

Avusturya Arsidükü Maxmilien komutasindaki düsman kuvvetleri ile yapilan savasta Osmanli birlikleri, düsman birliklerinin tüfek atislarina maruz kaldi. Pek çok askerimiz sehit oldu.

Ordu merkezinin ele geçirilip padisahin ayrildigi haberi yayildi. Ancak bu gelismelerden haberi olmayan akincilar canla basla savasa devam ediyordu. Yalnizca bu akinci birliklerinin mücadelesi bile düsman ordusunun dagilmasina yetti ve kazanilan Haçova Zaferi ile Osmanlilara Viyana yolu açildi (26 Ekim 1596).

Haçova Savasi'ndan sonra Sultan Üçüncü Mehmed Istanbul'a döndü. Avusturya Cephesi'ne Satirci Mehmed Pasa atanmisti. Tata Kalesi'ni geri almayi basaran Satirci Mehmed Pasa, Budin'in kuzeyindeki Vaç bölgesinde düsman kuvvetleri karsisinda basarili olamadi. Bu arada Avusturya temsilcileri ile bir baris antlasmasi yapilmaya çalisildiysada, olumlu bir sonuç alinamadi. Bir süre sonra Avusturya kuvvetleri Kanuni Sultan Süleyman zamaninda fethedilen Yanikkale'yi (Raab Kalesi) ele geçirdiler (1598).

KANIJE KALESI'NIN FETHI

Satirci Mehmed Pasa iki yildir hiçbir askeri basari kazanamamisti. Bu süre içinde bazi Osmanli kaleleri Avusturyalilarin eline geçmisti. Mehmed Pasa'nin idami üzerine, Sadrazam Damat Ibrahim Pasa ordunun basina geçti ve Belgrad'a geldi. Bu sirada Avusturya baris istemisti.

Avusturyalilar daha önce geri aldiklari Egri'yi ve Hatvan'i bize vermeyi önerdiler. Bu öneriye karsilik, Osmanli temsilcileri Estergon, Neograd, Vürek ve Yanikkale'yi istediler. Antlasma yapilamadi.

Belgrad'da kisi geçiren Damat Ibrahim Pasa, Kanije Kalesi'ni kusatip sikistirmaya basladi. Kusatma devam ederken, kale içinde esir olan Türklerin canlarini feda etmek ugruna havaya uçurduklari barut deposu kalenin harap olmasina yol açti. Ancak yine de teslim olmayan Kanije Kalesi'nin yardimina bu seferde Philippe Emmanuel komutasindaki 20.000 kisilik bir ordu geldi. Iki ates arasinda kalan Osmanli ordusu kahramanca savasmaya devam etti. Yardima gelen düsman ordusunun geri çekilmesi üzerine, 40 gün süren bir kusatmadan sonra Kanije teslim oldu.

Beylerbeyligin merkezi Kanije'ye alindi, Kanije Beylerbeyligi Tiryaki Hasan Pasa'ya verildi. Sultan Üçüncü Mehmed, bu basarisindan dolayi Damat Ibrahim Pasa'ya kendisi padisah olarak yasadigi sürece sadrazamlikta kalacagi vaadinde bulundu (10 Eylül 1601). Kanije kalesini geri almaya çalisan Arsidük Ferdinand, Kanije'yi büyük bir orduyla kusatti. Tiryaki Hasan Pasa komutasindaki az sayida asker iki aydan fazla kaleyi korudu. Yiyecek içecek malzemesi ve cephanesi tükenmeye baslayan Osmanli kuvvetleri beklenmedik bir çikisla kendisinden kat kat üstün görünen düsman ordusunu Kanije kalesi önünde yendi (18 Kasim 1601). Bu zaferden sonra Istolni, Belgrad ve Estergon, 1603'de de Uyvar fethedildi.

IRAN ILISKILERI

Iran 1590 yilinda imzalanan ve 13 yil süren antlasmayi bozmustu.

Sah I. Abbas, Osmanli Devleti'nin Avusturya ile savas halinde olmasini firsat bildi. Ferhat Pasa Antlasmasiyla kaybettigi topraklari geri almaya çalisan Iran, Osmanli Devleti'nde çikan Celali isyanlarindan da yararlanmaya çalisarak 25 Agustos 1603'de savas açti.

Sah Abbas Tebriz'i ve Erivan'i aldi. Iran ile savas devam ederken III. Mehmed 38 yasinda vefat etti.

MIMARI ESERLER

Imar konusunda çalismalar yaptiran Sultan Üçüncü Mehmed,
Süt annesi Halime Hatun adina Gölmarmara Halime Hatun Camii ve Külliyesini,
Ayrica validesi Safiye Sultan adina da Yeni Valide Camii ve Külliyesini yaptirdi.
Bundan baska birçok camiyi tamir ettiren Sultan Üçüncü Mehmed, Yeni Camii'nin de temelini attirdi.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers haber
vozol puff
Geri
Üst