Osmanlı Devleti’nde Ermenilerin Durumu

Heulwen

Kayıtlı Üye
Osmanlı Devleti’nde Ermenilerin Durumu

Anadolu’da yaşayan en eski topluluklardan olan Ermeniler, Osmanlı Devleti’nin kuruluş döneminde Osman Bey tarafından Bizans baskısından kurtarılmıştı. Osman Bey Ermenilerin Osmanlı topraklarında özgürce yaşamalarına müsaade etmiştir. Kütahya ve Bursa’nın fethinden sonra bölgedeki Ermeni ruhani leiderleri Osmanlı Devleti tarafından resmen tanınmış dini örgütlenmelerine izin verilmiştir. Selçuklular ve Osmanlılar döneminde çeşitli özgürlükler tanınan Ermeniler Türkleri bir kurtarıcı olarak gördüler.

Fatih, Osmanlı topraklarında dağınık bir yerleşim gösteren Ermenilerin yönetim ve dini işlerini düzenlemeleri için 1461’de İstanbul’da Gregoryen Ermeni Patrikhanesi’nin kurulmasına izin verdi. Patrik olarak Bursa Metropoliti Ovakim atandı. Kurulan bu patrikhane Ortodoks mezhebine ait tüm Osmanlı halkının devletle olan ilişkilerini düzenlemesi için tek yetkili kurum olarak görevlendirildi. Böylece Ermeniler eğitim – öğretim, dini, vakıf ve aile işlerini kendi geleneklerine göre düzenleme fırsatı elde ettiler. Ermenilere verilen bu geniş haklar Ermeni toplumunun gelişmesinde büyük rol oynamıştır. Fatih dönemindeki bu gelişmeler sonucunda İstanbul’a yoğun bir Ermeni göçü yaşandı.

Osmanlı Devleti zaman içerisinde Ermenilere verilen hakları daha da genişletti. Yavuz Sultan Selim döneminde 1516’da Suriye ve Mısır’ın fethiyle Kudüs Ermeni Patrikhanesi de Osmanlı yönetimine girmiş oldu. Yavuz, Ermeni patriği III. Serkis’e bir ferman ile Kudüs’ün içinde ve dışındaki tüm kilise ve manastırların tasarruf hakkını Kudüs Ermeni dışındaki tüm kilise ve manastırların tasarruf hakkını Kudüs Ermeni Patrikhanesi’ne verdi. Ayrıca Habeş, Süryani ve Kıpti Kiliseleri’nin yönetimi de bu patrikhaneye verildi. Böylece üç Ermeni Patrikhanesi’nden ikisi Osmanlı yönetimine girmiş oldu. Kanuni Sultan Süleyman döneminde yeni fermanlarla Ermeni toplumuna yeni ayrıcalıklar verildi. XVI. Yüzyılda Osmanlı topraklarında 600.000 civarında Ermeni yaşamaktaydı.

XVIII. yüzyılda Katolik ve Ortodoks Ermeni cemaati arasında mezhep kavgaları yaşanmaya başlandı. Osmanlı Devleti bu anlaşmazlıkları engellemek için 1831’de Katolik Ermeni Patrikhanesi’nin kurumasına izin verdi. Holgörü ve özgürlüğün bir sonucu olarak Türklerle en fazla kaynaşan topluluk Ermeniler oldu. Türkçe konuştular hatta ibadetlerini bile Türkçe yaptılar. Islahat Fermanı’ndan sonra her çeşit devlet memurluklarında bulundular. Ermenilerden Osmanlı idaresinde 33 mebus, 22 bakan, 29 general, 7 büyükelçi, 1 konsolos, 17 öğretim üyesi, 41 yüksek dereceli memur görev almıştır. II. Mahmut Ermenilerin kalpaklarına tuğra takmalarına izin verdi. Abdülmecit tutulursa Osmanlı idaresinin Ermeni toplumuna gösterdiği değer ve hoşgörü daha iyi anlaşılır.

Kırsal kesimlerde yaşayan Ermeniler toprak sahibi idiler. Kendilerine ait olan toprakları belli kurallar çerçevesinde istedikleri gibi kullanabiliyorlardı. Şehirde yaşayan Ermeniler ise bankerlik, sarraflık yapmadıkları için uzun süren savaşlar ekonomik faaliyetlerini engellememiştir. 1567’de Apkar Tıbir İstanbul’da ilk Ermeni matbaasını kurdu. Bu matbaada iki yıl içinde 6 kitap basıldı. Böylece kültürel gelişmelerini hiçbir engel ile karşılaşmadan sağlamış oldular.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst