Osmanlı döneminde denize girmek ve güneşlenmek için deniz hamamı adı verilen özel banyo yerleri yapılmıştı. Günümüzde plajların kimseye görünmeden denize girmek isteyen kadınlar için bölünmesi tartışılıyor. Ancak bu yöntem hem erkeklerin hem de kadınların, deniz ve güneşten istifade edebilmeleri için Osmanlı döneminde uygulanmış ve herkesin denizden istifade etmesini sağlamıştı. Osmanlı döneminde açıkta denize girilmezdi. Günümüzde olduğu gibi plajlar da yoktu. Ancak insanlar denize girmek istiyorlardı. Osmanlı halkı güneş banyosu ve yüzmeden yeterince yararlanamıyordu. Deniz hamamı adı verilen kapalı ve dışarıdan görülemeyen özel banyo yerleri Osmanlı dönemindeki bu ihtiyaca ve o dönemki İslamî anlayışa uygun olarak ortaya çıktı.
Halkın deniz ihtiyacının karşılanması için deniz üzerinde dört tarafı kapalı, ortası havuz şeklinde üstü açık kulübe gibi binalar yapılmıştı. Bunlara deniz hamamı veya derya hamamı denirdi. Kadın ve erkeklerin deniz hamamları ayrı ayrıydı. İnsanlar, buralarda yüzer, eğlenir ve güneşten yararlanırlardı. Prof. Dr. Süleyman Beyoğlu deniz hamamları üzerine belgelere dayalı yaptığı araştırmayla deniz hamamlarının tarihini aydınlatmıştır. Deniz hamamlarının kurulup, işletilmesi ilk yıllarda Deniz Kuvvetlerinin görevleri arasındaydı. 19. yüzyılın ikinci yarısında sorumluluk belediyeye verildi.
Deniz hamamları, havuzla etrafındaki bir platform ve onun etrafında yer alan soyunma odalarından meydana geliyordu. Ayrıca yiyecek ve meşrubat satılan bir büfesiyle, suları kirletmeyecek şekilde yapılmış olan bir tuvaleti bulunuyordu. Deniz hamamları genellikle deniz dibine çakılan kazıklar üzerine inşa edilirdi. Sahilden yaklaşık 15-20 metre açıkta kuruldukları için karadan bir iskeleyle deniz hamamına geçilirdi. İnşaatta kullanılan kazık ve keresteler suya dayanıklı ağaçlardan seçilirdi. Deniz hamamlarının yapıldığı yerler, akıntıdan uzak, dışarıdan görülmeyen, tahtadan yapılmış barakalar şeklindeydi. Deniz üzerinde dört tarafı kapalı hamamın, ortası havuz şeklinde bırakılarak, çevresi ızgaralarla kapatılırdı. Yerleşim yerlerinde üstten görünmemeleri için hamamın üstü branda bezleriyle kapatılırdı.
Hamamlar mevsimlikti. Sonbahar gelince kapatılır, keresteleri yeniden sökülüp, depolanırdı. Hamamlar eğer sökülmezlerse baharda tahrip edilen kısımlar onarılarak içi ve dışı boyanırdı. Kamuya açık olanların dışında özel deniz hamamları da vardı. Yalı sahiplerinin kendi binalarının yanına yaptırdıkları özel ha*mamlar sabitti. Deniz hamamları sık sık onarılırdı. Hamamları yapan ustaların gayrimüslim olmalarına karşılık, işletmecileri çoğunlukla Müslümandı. Deniz hamamları, belediye tarafından iki veya üç yıl için açık artırmayla ihaleye çıkarılıyordu. Rağbet görmesi yüzünden birçok kaçak deniz hamamı da yapılmıştı. Kaymakamlık ve belediye yetkilileri bu kaçak hamamlarla uzun süre uğraşmışlardır.
Kadınlar için önlem
Kadın ve erkekler için ayrı ayrı inşa edilen hamamlar, kadınlar hamamındaki seslerin erkekler ham******* işitilmeyecek kadar birbirinden uzakta olurlardı. Zaman zaman erkeklerin kadınları seyretmeye gelmesi üzerine, güvenlik tedbirleri artırılmıştı. Meselâ, 1850′de Fenerbahçe Mesiresi kenarından denize giren kadınları kayıkla deniz tarafından gelerek seyretmeye teşebbüs eden erkeklerin güvenlik güçleri tarafından engellenmesi için tedbirler alınmıştı. İstanbulun işgal yıllarında, açıkta denize giren Rus ve İngilizleri gören İstanbullular da onları taklit ettiler. Deniz hamamlarının yanında plajlardan denize giren insanların sayısı her geçen gün arttı. Plajlar artarken deniz hamamları giderek azaldı. Nihayet 1970′li yıllarda deniz hamamları tarihe karıştılar.
İstanbulun işgali denize girme adetini değiştirdi
Kadın ve erkeklerin deniz hamamları ayrı ayrıyken, İstanbulun işgalinden sonra işgal kuvvetlerinin kadın ve erkeklerin beraber deniz hamamlarına girmelerine izin vermesiyle karışık hamamlar ortaya çıktı. Bu durum o zaman ahlak elden gitti şeklinde yorumlandı. Türk halkını maddi kuvvetleriyle yok edemeyenlerin, manevi kuvvetlerle ahlakını bozdukları söylendi. İstanbullular, Mütareke döneminde şehre gelen Rus ve İngilizlerin Tarabyada açıktan kadınlı erkekli denize girmelerine de şahit oldu. Osmanlı vatandaşları da onları gördükten sonra plaj denilen açık kumsallardan denize girmeye başladılar. Kadın deniz hamamlarının dört yanındaki tahtalar denize, kuma saplanırdı. Kadınların dışarıdan görünmemeleri için büyük gayret gösterilirdi. İstanbulun kibar kadın ve kızları ayaklarını denize bile sokmazlar, kararmamak için şemsiyelerini ellerinden bırakmazlardı.
Yanlış bilinen tarih
Deniz hamamlarının genellikle 19. yüzyıl başlarında, Batılılaşmanın tesiriyle ortaya çıktığı söylenirse de Süleyman Beyoğlu, yaptığı araştırmayla bu bilginin yanlış olduğunu göstermiştir. Deniz hamamları, İstanbul halkının kendi ihtiyaçları doğrultusunda çok erken tarihte ortaya çıkmış yerlerdir. Evliya Çelebi, 17. yüzyılda kaptanlara mahsus deniz hamamı, Langa deniz hamamı ve Eyüpte bir deniz ham******* bahseder. Arşiv belgelerinden de 18. yüzyılın sonlarında da Davud Paşa İskelesi civarında bir deniz hamamının bulunduğu anlaşılmaktadır.
Halkın deniz ihtiyacının karşılanması için deniz üzerinde dört tarafı kapalı, ortası havuz şeklinde üstü açık kulübe gibi binalar yapılmıştı. Bunlara deniz hamamı veya derya hamamı denirdi. Kadın ve erkeklerin deniz hamamları ayrı ayrıydı. İnsanlar, buralarda yüzer, eğlenir ve güneşten yararlanırlardı. Prof. Dr. Süleyman Beyoğlu deniz hamamları üzerine belgelere dayalı yaptığı araştırmayla deniz hamamlarının tarihini aydınlatmıştır. Deniz hamamlarının kurulup, işletilmesi ilk yıllarda Deniz Kuvvetlerinin görevleri arasındaydı. 19. yüzyılın ikinci yarısında sorumluluk belediyeye verildi.
Deniz hamamları, havuzla etrafındaki bir platform ve onun etrafında yer alan soyunma odalarından meydana geliyordu. Ayrıca yiyecek ve meşrubat satılan bir büfesiyle, suları kirletmeyecek şekilde yapılmış olan bir tuvaleti bulunuyordu. Deniz hamamları genellikle deniz dibine çakılan kazıklar üzerine inşa edilirdi. Sahilden yaklaşık 15-20 metre açıkta kuruldukları için karadan bir iskeleyle deniz hamamına geçilirdi. İnşaatta kullanılan kazık ve keresteler suya dayanıklı ağaçlardan seçilirdi. Deniz hamamlarının yapıldığı yerler, akıntıdan uzak, dışarıdan görülmeyen, tahtadan yapılmış barakalar şeklindeydi. Deniz üzerinde dört tarafı kapalı hamamın, ortası havuz şeklinde bırakılarak, çevresi ızgaralarla kapatılırdı. Yerleşim yerlerinde üstten görünmemeleri için hamamın üstü branda bezleriyle kapatılırdı.
Hamamlar mevsimlikti. Sonbahar gelince kapatılır, keresteleri yeniden sökülüp, depolanırdı. Hamamlar eğer sökülmezlerse baharda tahrip edilen kısımlar onarılarak içi ve dışı boyanırdı. Kamuya açık olanların dışında özel deniz hamamları da vardı. Yalı sahiplerinin kendi binalarının yanına yaptırdıkları özel ha*mamlar sabitti. Deniz hamamları sık sık onarılırdı. Hamamları yapan ustaların gayrimüslim olmalarına karşılık, işletmecileri çoğunlukla Müslümandı. Deniz hamamları, belediye tarafından iki veya üç yıl için açık artırmayla ihaleye çıkarılıyordu. Rağbet görmesi yüzünden birçok kaçak deniz hamamı da yapılmıştı. Kaymakamlık ve belediye yetkilileri bu kaçak hamamlarla uzun süre uğraşmışlardır.
Kadınlar için önlem
Kadın ve erkekler için ayrı ayrı inşa edilen hamamlar, kadınlar hamamındaki seslerin erkekler ham******* işitilmeyecek kadar birbirinden uzakta olurlardı. Zaman zaman erkeklerin kadınları seyretmeye gelmesi üzerine, güvenlik tedbirleri artırılmıştı. Meselâ, 1850′de Fenerbahçe Mesiresi kenarından denize giren kadınları kayıkla deniz tarafından gelerek seyretmeye teşebbüs eden erkeklerin güvenlik güçleri tarafından engellenmesi için tedbirler alınmıştı. İstanbulun işgal yıllarında, açıkta denize giren Rus ve İngilizleri gören İstanbullular da onları taklit ettiler. Deniz hamamlarının yanında plajlardan denize giren insanların sayısı her geçen gün arttı. Plajlar artarken deniz hamamları giderek azaldı. Nihayet 1970′li yıllarda deniz hamamları tarihe karıştılar.
İstanbulun işgali denize girme adetini değiştirdi
Kadın ve erkeklerin deniz hamamları ayrı ayrıyken, İstanbulun işgalinden sonra işgal kuvvetlerinin kadın ve erkeklerin beraber deniz hamamlarına girmelerine izin vermesiyle karışık hamamlar ortaya çıktı. Bu durum o zaman ahlak elden gitti şeklinde yorumlandı. Türk halkını maddi kuvvetleriyle yok edemeyenlerin, manevi kuvvetlerle ahlakını bozdukları söylendi. İstanbullular, Mütareke döneminde şehre gelen Rus ve İngilizlerin Tarabyada açıktan kadınlı erkekli denize girmelerine de şahit oldu. Osmanlı vatandaşları da onları gördükten sonra plaj denilen açık kumsallardan denize girmeye başladılar. Kadın deniz hamamlarının dört yanındaki tahtalar denize, kuma saplanırdı. Kadınların dışarıdan görünmemeleri için büyük gayret gösterilirdi. İstanbulun kibar kadın ve kızları ayaklarını denize bile sokmazlar, kararmamak için şemsiyelerini ellerinden bırakmazlardı.
Yanlış bilinen tarih
Deniz hamamlarının genellikle 19. yüzyıl başlarında, Batılılaşmanın tesiriyle ortaya çıktığı söylenirse de Süleyman Beyoğlu, yaptığı araştırmayla bu bilginin yanlış olduğunu göstermiştir. Deniz hamamları, İstanbul halkının kendi ihtiyaçları doğrultusunda çok erken tarihte ortaya çıkmış yerlerdir. Evliya Çelebi, 17. yüzyılda kaptanlara mahsus deniz hamamı, Langa deniz hamamı ve Eyüpte bir deniz ham******* bahseder. Arşiv belgelerinden de 18. yüzyılın sonlarında da Davud Paşa İskelesi civarında bir deniz hamamının bulunduğu anlaşılmaktadır.