Orta Asya Medeniyetleri

Buğra1

Kayıtlı Üye
KARATAU KÜLTÜRÜ
Şimdiye kadar bulunmuş en eski yerleşim yerleri ( Qala) Türkmenstan,Özbekistan,Kırgızistan,Tacikistan,Kaza kistan adları altında bölünmüş Türkistanda bulunmaktadır.Bu yerleşimler mağaralarda başlamıştır..Kabataş döneminde başlayan en eski yerleşim yeri başlangıcı milyon yıla dayanan Tacikistandaki Karatau(karadağ) dur.
İlk olması nedeniyle ve ondan sonraki qalalarla gelişim sentez ilişkisi içinde olduğundan bu kültüre Karatau kültürü denmiştir.
Bu kalaların kültürü tamamiyle,yerel otokton kültürdür,dışarıdan
hiçbir etki söz konusu değildir.(Vladimir A. Ranov)
Alt kabataş milyon yıldan 100/80 binlere kadar dönemde şimdilik 7 Qala tespit edilmiştir.Karatau,Kuldura
Lahuti,Selungur,Kulbulak,Karakala,Karatau.
M.Ö.1 milyon Karatau qalası
M.Ö 850 binler Kuldura qalası
Selungur ve Kulbulak 250/200 binler.(V.İ.İslamov bu tarihi m.ö. 500 binler diye düşünür)
Orta Kabataş döneminde 80/35 bin yılları arası 14 yeni qala tespit edilmiştir.
Bunların içinde Teşiktaş mağarasının insanlık tarihi açısından önemi çok büyüktür.Samarkandın güneyinde bu 5489 metreye yükdelen Baysun dağındaki bu ağzı taşla örülmüş mağarada
9 yaşındaki bir çocuğun mezarı bulunmöuştur.Çek asıllı Amerikan Etnolog Hrdlıçka mezarın varlığını;
İnsan üstü bir kudretin varlığına inanılmış olması şeklinde tanımlamıştır.Orta Asya Kişisi Tanrı kavramına adımını atmış ve tarihte ilk defa örme taş duvar inşa etmiştir.Tarih olarak C 14 testi 80 bin vermektedir.Orta Asya kişisinde (Daha Türk kavramı ortya çıkmamıştır) yapı fikri oluşmuştur.
ANAV KÜLTÜRÜ
Bu uygarlığı araştırmacıların tanımlamalarıyla anlatmak istiyorum yazılacak çok şey var.Anav kültürünün doğuş tarihi M.Ö 6000 Bu tarih Sümer uygarlğının ortaya çıkışından(M.Ö.3500) çok öncedir.
Amerikalı araştırmacı R.Pumpeley'in Exploration in Turkestan adlı kitabından
"Başlangıcı yerkürenin derinliklerine gömülü olan tepesinde iskeletler bulunan Türkistanın Anav medeniyetine, bu uzun geçmiş kültürüne baktığımız zaman Mezopotamya ve Mısırın kültürlerinden daha eski bir çağda 2000 yıl devam etmiş olan bir medeniyetle karşılaşmış oluruz.Daha başlangıçta evli barklı bir köy hayatı görünüyor;kadınlar iplik büküyor,dokuma yapıyor,ekip biçiyor,zahireyi değirmen taşlarıyla öğütmeyi,fırınlarda ekmek pişirmeyi biliyorlardı..Çömlekçilik sanatkarları kaplara şekiller veriyor,ıslak killerden kapların etrafına yer yer halkalar yapıyor, uzak zamanlardan miras kalan boyalarla üzerine şekiller çiziyorlardı....Atın insan kontrolü altına alınmasının başlangıcıda burada görüyorum."
Görüldüğü gibi Anav uygarlığını yaratan insanlar yerleşik hayata geçmişler ve tarım toplumunun ilk aşamasını yaşamaktadırlar.Sümerlerin bu uygarlığın devamı olduğu görüşü yaygınlaşmaya başlamıştır.
Bu ileri kültürün Orta Asya'da ortaya çıkması nedeniyle batılı araştırmacılar ve tarihçiler bu kültürü görmezlikten gelmiştir.Kendilerine mal edemedikleri medeniyetlerin kökenini araştırırken Orta Asyayı görmezlikten gelen Batı şimdi bu uygarlığı proto-Grek (eski yunan) adıyla kendine yamamaya çalışmakta ve bu kültürü Baktiryan adıyla tanıtmaktadır.Bu önemli medeniyetlerin ortaya çıkmasından sonra yavaş yavaş Türkistan Orta Asya ya dönüşmüş ve Türklerin tarihi daha kuzeye Sibiryaya atılmaya başlanmıştır.
Ünlü Türkolog ve kitabı çok satan Jean Roux Türk tarihini İskitlerle Sibiryadan başlatmaktadır.Böylece Türksüzleştirilen Orta asyaya sahip çıkılabileceklerdir.

AFANASYEVO KÜLTÜRÜ:
Afanasyevo Kültürü, Altay-Sayan dağlarının kuzeybatısındaki bozkırlarda gelişmiştir. Afanasyevo Kültürü'nü yaratan insanlar avcı ve savaşçı bir topluluktu. At ve deve gibi hayvanları evcilleştirmişlerdi. Koyun besliyorlar, bakırı kullanmasını biliyorlardı.
. Altaylar'da gelişen bu kültür, geniş bir bölgeyi etkileyerek Orta Asya Uygarlığı'nın temelini oluşturmuştur. Afanasyevo Kültürü, MÖ 2500 ile MÖ 1700 yılları arasında varlığını sürdürmüştür.
Yapılan kazılarda çakmak taşından ok uçları, kemik iğneler ve ilk bakır bizler, bıçaklar, bakır tellerden yapılmış küpeler, türlü biçimdeki süs eşyaları ile maden işleme araçları d ele geçirilmiştir.
Bu kültür, gerçekte Cilalı Taş Çağı'ndan (neolitik) Bakır-Taş Çağı'na (kalkolitik) geçişi temsil eder. . Ayrıca Asya'da At kalıntıları da Afanasyevo Kültürü ile onun bir gelişmesi ve devamı olan Andronovo Kültürü'nde görülmektedir. Afanasyevo-Andronovo kültür çevresi içinde yer alan Kapanda-yüs bölgesinde, MÖ 3. binin sonlarına ait mezarlardan, ağızlarında demir gem izleri taşıyan at iskeletleri bulunmuştur.
ANDRONOVO KÜLTÜRÜ:
Adını Yukarı Yenisey'deki Andronovo sitesinden alan Andronovo Kültürü, MÖ 1700-1200 yılları arasında Minusinsk ve Altaylar'dan Ural dağları ile Hazar denizinin kuzeydoğusuna değin yayılmış olup Afanasyevo Kültürü'nün daha gelişmiş biçimidir. . Bu kültürde at, binek ve yük hayvanı olarak kullanıllıyordu. Yeşim taşından süs eşyaları yapılıyor, bakırın üzeri altınla kaplanıyordu. Sofra, savaş ve süs araçları, hayvan figürlü kaplar dikkat çekici güzellikteydi. Bunlar tunçtan ve altından yapılmıştı. Bu kültür, daha sonraları Batı Türkistan ile Altay dolaylarına değin yayılmıştır.
Andronovo Kültür sahası (Altay-Sayan dağlarının güneybatı düzlükleri), Türk Bozkır Kültürü'nün geliştiği bölgedir. Afanasyevo Kültürü ile onun devamı olan Andronovo kültürünü yaratan insanlar, Türkler'in ilk ataları olarak kabul edilir (Proto Türkler). Proto Türkler, göçebe ve savaşçı bir kavimdi. Oluşturdukları sanatın kendine özgü nitelikleri vardı. Özellikle, Hayvan Üslûbu adı verilen, stilize edilmiş hayvan figürlerini çeşitli eşyalar üzerine uygulamışlardır. Çizilen bu hayvan motifleri, gelişmiş bir sanatın varlığını kanıtlaması bakımından önemlidir. Çıkan arkeolojik kalıntılardan anlaşıldığına göre, Andronovo Kültürü zamanında Altaylar'da güçlü ve zengin bir toplum yaşamı vardı. Tunç ve altın eşyalar ilk kez bu kültürde görülmüştür. Andronovo insanları, at ve koyunun yanında deve ve sığır gibi hayvanları beslemeyi de biliyorlardı.
. MÖ 1700 tarihinden başlayarak Orta Asya'da göçebe ve savaşçı bir kavime ilişkin kültür yavaş yavaş egemen olmağa başlar ve Andronovo Irkı iki yüzyıl içinde Altaylar ile Tanrı dağlarını kaplar. Andronovo İnsanı diye adlandırılan bu ırk, Türk ırkının proto tipini teşkil eder. Brakisefal, beyaz ve savaşçı bir ırk olan Andronovo Irkı'nın (Türk Irkı) -Rus arkeologlarının son saptamalarına göre- özellikleri şöyle idi: Koyu renkli saç, buğday ten, brakisefal kafa, orta boy, değirmi yüz, mongoloid olmayan hafif çekiğimsi (badem) göz. Bu ırk, Taş Devri'nin ilk çağlarından beri Altay-Sayan dağlarının güneybatı bölgesinde (aşağı yukarı Minusinsk - Tuva - Abakan bozkırları) yaşamakta idi.
Andronovo döneminde, Altaylar'da güçlü ve zengin bir toplum yaşamı vardı. Bakır ve tunç yapıtların üzeri tümüyle ya da kısmen altın plakalarla kaplanıyordu. Altaylılar, sanat geleneklerinde oldukça muhafazakar idiler. Nitekim bu çağdaki çanak çömlek biçimlerinde hala Afanasyevo çağının etkileri sürmekteydi; mezar gelenekleri de aynıydı. Altaylar'da ırkların değişmemesi, bu muhafazakarlığa olanak tanımıştır.
Koyun, sığır ve at yetiştiriciliğinin (sonraki devirlerdeki Türkler'de olduğu gibi) yaygın olduğu Andronovo Kültürü'nde mezarlar kurgan biçimindeydi. ). Bu kültürün taştan yapılmış kaşıkları, ok uçları, kemik iğneleri, tek parça kabzalı hançerleri ve baltaları, delikli ok uçları, inci ve küpe gibi süs eşyaları başlıca yapıtlarıydı. Sibirya'da altın eserlere de ilk kez bu zamanda rastlanmaktadır. Artık bu çağda at, sığır, koyun gibi evcil hayvanların yanında deve de yer almaktaydı. Bu dönemde at, binek ve yük hayvanı olması yanında, eti yenilen bir hayvan olarak da önem taşıyordu. Andronovo Kültürü Altaylar'da MÖ 1200-700 arasında görülmeğe başlar.
Asya'da ilk at kalıntıları Afanasyevo Kültürü ile onun bir gelişmesi ve devamı olan Andronovo Kültürü'nde görülmektedir. Afanasyevo-Andronovo Kültür çevresi içinde yer alan Kapanda-yüs bölgesinde, MÖ 3. binin sonlarına ait mezarlardan, ağızlarında demir gem izleri taşıyan at iskeletleri bulunmuştur. Andronovo döneminde Türk sanat tarihi açısından en önemli olan unsur, madenciliğin büyük bir ilerleme göstermesidir. Bu dönemde bakır, demir, altın ve kalay çeşitli eşyalarda, özellikle sanat yapıtlarında kullanılmıştır. Bu durum, özellikle Kök Türk çağında Altay'ın Demircileri olarak tanınacak Türkler için oldukça önemlidir.
KARASUG KÜLTÜRÜ:
Andronovo Kültürü'nün devam ettiği sırada Kögmen dağları, Uluğ Kem, Kemçik, Abakan, İrtiş ve Kem/Yenisey nehirleri çevresinde, yani Afanasyevo ve Andronovo Kültürleri gibi aynı bölgede, Minusinsk'te Karasug Kültürü ortaya çıktı.
Karasug Kültürü MÖ 700 yıllarından başlayarak Sibirya bölgesine, Baykallar'a, Moğolistan ve Yedisu havzalarına yayılmıştır. Yenisey nehrinin kollarından biri olan Karasuk ırmağından adını alan Karasug Kültürü döneminde demir işlenmeğe başlandı. MÖ 1300-700 yılları arasında görülen bu kültürde demirin işlenerek çeşitli eşyalar yapılması, dünyada ilk kez bu kültür çevresinde görüldü. Demir Avrupa, Çin ve Hindistan'da ancak yüzyıllar sonra kullanılmıştır.
Karasug Kültürü'nde insanlar keçeden çadırlarda yaşıyorlar, dört tekerlekli arabalar kullanıyorlardı. Taşlar üzerine yapılmış resimlerde arabalı çadırlar görülüyordu. Bu kültüre mensup olanlar at, deve, koyun ve sığır besliyor, onların yünlerinden kumaş dokuyor, giysi dikiyorlardı.
Yeni yapılan ölçümlere göre, Karasug Kültürü'ne ait kafatasları brakisefal yapıdaydı. Karasug Kültürü, kendisine mensup antropolojik tiplerin bulunduğu alanlardan çok daha geniş bir bölgeye yayılmıştı. Bu kültür, Andronovo Kültürü'nün birçok özelliğini sürdürmüş olup kendisinden sonraki Tagar Kültürü'nde de derin izler bırakmıştır.
Karasug Kültürü'nün yayıldığı bölgelerde, mesela Yenisey kaya resimlerinde, Kem vadisinin batısı, Sibirya, Çungarya, Kögmen vb bölgelerde görülen Tagar ve Taştık kaya resimlerinde Türkler'in atalarına ilişkin pek çok şey bulunmaktadır.
TAGAR KÜLTÜRÜ:
MÖ 700 - MS 100 yılları arasında Kögmen dağları, Kem, Kemçik, Uluğ-Kem ve Abakan ırmakları çevresinde ortaya çıkmıştır. Hayvan Üslûbu'nun artık gelişmiş bir biçim aldığı bu devirde, mezarlardan çeşitli araçlar, at koşum takımları, keramikler çıkarılmıştır. Tagar Kültürü'ndekine benzer eserlere Çin'den Karadeniz'in kuzeyine kadar olan çok geniş bir bölgede rastlanıyordu.
Karasug Kültürü'nün yayıldığı bölgelerde, mesela Yenisey kaya resimlerinde, Kem vadisinin batısı, Sibirya, Çungarya, Kögmen vb bölgelerde görülen Tagar ve Taştık kaya resimlerinde Türkler'in atalarına ilişkin pek çok şey bulunmaktadır.

TAŞTIK KÜLTÜRÜ:
Taştık Kültürü, MÖ 300 - MS 400 yıllarına ait olup Kögmen dağları, Kem (Yenisey), Kemçik, Uluğ-Kem, Abakan ırmakları çevresinde ortaya çıkmıştır. . Bu kültürün yaratıcıları MÖ 300 yıllarına doğru bölgeye gelen kagnılı Türk boylarıdır. Tagar Kültürü'nü Taştık Kültürü durumuna yükselten ve geliştiren bu boylar kısa sürede bu kültürü bölgedeki öteki Türk boylarına yaymışlardır.
Cenazeler mezarlara, Kiseleff'in portre tabir ettiği maskelerle birlikte konuluyordu. Kiseleff, bu maske tiplerini üç kümeye ayırmaktadır:
1. Hafif çıkık elmacık kemikli geniş yüz, etli dudak, sert bakışlı gözler, ileri doğru çıkık çene ve ince-kavisli-uzun burun.
2. Geniş yüz, etli dudak, sert bakışlı gözler, dik burun.
3. Hafif çıkık elmacık kemikli ince ve uzun yüz, ince dudak, sert bakışlı gözler, mutedil çeneler, minyatürümsü dik burun.
Afanasyevo ve Andronovo kültürlerinden itibaren başlayan Proto Türk sanatı, özellikle Tagar ve Taştık dönemlerinde büyük gelişmeler göstermiştir
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol puff
Geri
Üst