Orman Niteliğini Taşiyan Arazi • Ormanlarda Zilyedlik Yoluyla Kazanim Olamayacaği

Asi Ruh

Kayıtlı Üye
Orman Niteliğini Taşiyan Arazi • Ormanlarda Zilyedlik Yoluyla Kazanim Olamayacaği
Özet: Ormanların zilyetlik yolu ile kaza*nılmasına olanak yoktur.
Dava konusu olan taşınmazın içerisinde yer aldığı parsel, kesinleşen orman tahdidi ile yörede 1985 tarihinde yapılan arazi ka*dastrosu çalışmalarına göre orman vasfı ile Hazine adına tapuda kayıtlıdır. Orman Yöne*timi davada hasım sıfatını almaksızın kesin*leşen orman tahdidi içerisinde kalan yerler*de mahkemece tescil kararı verilmesinin ya*sal dayanağı bulunmadığı gibi tescil kararı*nın verildiği tarih itibari ile tapuda (orman ni*teliği ile Hazine adına) kayıtlı olan taşınmaz ile ilgili hüküm kurulması da olanaksızdır.
Kaldı ki zilyetlikle ormandan toprak ka*zanma hakkını sağlayan 3402 SK’nın 45. maddesinin ilgili fıkraları Anayasa Mahke*mesince iptal edilmiş, davacının tescil kara*rıyla tapu da oluşturulmamış bulunduğun*dan davanın reddine karar verilmesi gerekir.
Taraflar arasındaki "Tapu İptali ve Tescil" davasından dolayı yapı*lan yargılama sonunda; Pozantı Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 16.7.2003 gün ve 2003/56*173 sayılı kararın ince*lenmesi davalılar Hazine ve Orman yönetimi vekilleri tarafından istenil*mesi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 11.12.2003 gün ve 9174*9206 sayılı ilamı ile, (...Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine verilen di*lekçe ile aynı mahkemede taraflar arasında verilen 2001/177 E., 2002/83
K. sayılı ilamı ve 1996/180 E., 1998/92 K. sayılı ilamlar gereğince 2760m2 miktarındaki kısmın adına tesciline karar verildiğini, ancak bu taşın*mazın Ömerli Köyü 101 ada 536 sayılı 45.986.818 m2 miktarında orman olarak tapuda kayıtlı olan taşınmazın içerisinde kaldığını belirterek tapu kaydının iptali ile bu kısmın adına tescile karar verilmesini istemiş, mah*kemece davanın kabulüne ve 101 ada 536 parselin 2760 m2 miktarında*ki kısmın tapu kaydının iptaline ve davacı adına tesciline dair verilen hük*mün Yargıtay'ca incelenmesi davalılar Orman Yönetimi ve Hazine tarafın*dan istenilmiştir.
Yörede 1975 yılında ilan edilerek kesinleşen orman tahdidi bulunmaktadır.
28.09.1992 tarihinde Ömerli Köy tüzelkişiliği adına köy muhtarının bu dosyada davacı olan Ali’ye karşı lokanta binası yaptığı ve köye ait taşınma*za tecavüz ettiği iddiası ile açmış olduğu davada Orman Yönetimi nizalı ta*şınmazın orman niteliğinde olduğu, Hazine ise Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu iddiası ile davaya müdahil olarak katılmışlardır. Bu dosyada uzman orman bilirkişisi düzenlediği raporda yörede kesinleşen orman tahdit haritasını uyguladığını ve nizalı taşınmazın tahdit dışında kal*dığını ve orman sayılmayan yerlerden olduğunu açıklamıştır. Mahkeme yaptığı inceleme ve araştırma neticesinde 22.06.1993 tarih ve 1992/125 E., 1993/97 K. sayılı kararı ile davanın reddi yolunda hüküm kurmuştur. Söz konusu kararın temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 23.1.1995 tarih ve 1994/11164E.1995/497K. Sayılı kararı ile öncelikle Orman Yönetiminin usulüne uygun olarak harçlı bir katılımı bulunmadığı belirtilerek Yönetimin temyiz dilekçesinin reddine, Hazine ve köy tüzelkişiliğinin temyiz itirazları*nın ise, kabulü ile nizalı taşınmazın eski ve yeni karayolları arasında bulu*nan dere yatağı içindeki zilyetlikle kazanma koşullarının oluşmadığı yerler*den olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği be*lirtilerek yerel mahkemenin kararı bozulmuştur. Bu karara karşı yerel mah*kemece direnme kararı verilmesi üzerine dosya Yargıtay Hukuk Genel Ku*rulu'na gelmiş ve 1996/20*429 E.643 K. sayılı karar ile Orman Yönetiminin usulüne uygun harçlı katılımı bulunmadığından temyiz dilekçesinin reddi*ne, Hazine ve köy tüzelkişiliğinin temyiz itirazlarının kabulü ile aktif dere yatağı niteliğinde bulunmayan yerlerde zilyetlikle iktisap koşullarının oluş*ması halinde iktisabının mümkün olduğu açıklanarak nizalı taşınmazın özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden bulunup bulunmadığının, belirlenmesi amacı ile jeolog, ziraat ve fen bilirkişileri marifeti ile mahallinde yeniden ke*şif yapılarak kamulaştırma kapsamında kalıp kalmadığı veya aktif dere vasfında olup olmadığı hususunun araştırılması gerektiği belirtilmiştir. Ye*rel mahkemece bu defa yapılan araştırma ve inceleme neticesinde (c) harfi ile gösterilen nizalı taşınmaza ilişkin olarak davanın reddi yolunda hüküm kurulmuş ve temyiz incelemesinden geçerek kesinleşmiştir.
Davacı gerçek kişi, yukarıda açıklanan dosyada 2760 m2 miktarında*ki kısımla ilgili olarak lehine hüküm bulunduğunu belirterek Pozantı Asliye Hukuk Mahkemesinin 200I/177E. Sayılı dosyasında zilyet olduğunu belir*terek Hazine, Karayolları Genel Müdürlüğü ve ilgili köy aleyhine tescil ta*lebi ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan inceleme sırasında uzmanlığına başvurulan orman bilirkişi nizalı taşınmazın yörede kesinleşen orman tah*dit haritasına göre tahdit içerisinde kaldığını, ancak müdahalenin önlen*mesi davasında uzman orman bilirkişi tarafından nizalı taşınmazın hudu*dundaki eski Ankara *Adana Karayolunun Çakıt çayı olarak gösterildiğini bunun ise hatalı olduğunu açıklamıştır. Mahkemece nizalı taşınmazın ke*sinleşen orman tahdidi içerisinde kalması nedeni ile davanın reddi yolun*da kurulan ilk hüküm Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 17.04.2001 tarih ve 2001/1663*3105 Sayılı kararı ile (önceki müdahalenin men'ine ilişkin dos*yadaki incelemelerin ve orman tahdidi dışında kaldığına ilişkin olgunun davacı gerçek kişi lehine güçlü delil niteliği taşıdığını, artık bu dosyada ni*zalı taşınmazın kesinleşen orman tahdidi içinde kaldığı hususunun kabul edilemeyeceği ve zilyetlik koşullarının da gerçek kişi lehine oluştuğu anla*şıldığından davanın kabulü yolunda hüküm kurulması) gerektiği belirtile*rek hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Yerel mahkemece bu bozma ila*mına uyularak davanın kabulü ile 2760 m2 miktarındaki kısmın davacı gerçek kişi adına tesciline karar verilmiş ve karar kesinleşmiştir.
Dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde 1975 yılında orman tahdidi ya*pılmış; ve kesinleşmiştir. Tüm dosya kapsamı ve bilirkişi incelemelerine göre ni*zalı taşınmazın kesinleşen orman tahdidi içerisinde bulunduğu tartışmasızdır.
Yukarıda özetlenen müdahalenin önlenmesine ve tescile ilişkin dosya*larda Orman Yönetimi usulüne uygun bir şekilde taraf olarak yer almamış*tır. Orman Yönetiminin taraf olarak yer almadığı hiçbir karar Orman Yöne*timini bağlamaz. Ayrıca, kesinleşen orman tahdidi içerisinde kalan bir ta*şınmaz için tahdidin kesinleştiği tarihten sonra açılan tescil davası yolu ile ve Orman Yönetimi taraf alınmaksızın tescil kararı verilemez.
Ormanların zilyetlik yolu ile kazanılmasına olanak yoktur. Dava konu*su olan taşınmazın içerisinde yer aldığı 101 ada 536 sayılı (45.986.818 m2 miktarlı) parsel kesinleşen orman tahdidi ile yörede 1985 tarihinde yapılan arazi kadastro çalışmalarına göre orman vasfı ile Hazine adına tapuda ka*yıtlıdır. Orman Yönetimi, davada davalı sıfatını almaksızın kesinleşen or*man tahdidi içerisinde kalan yerlerde mahkemece tescil kararı verilmesi*nin yasal dayanağı bulunmadığı gibi tescil kararının verildiği tarih itibari ile tapuda (orman niteliği ile Hazine adına) kayıtlı olan taşınmaz ile ilgili hüküm kurulması da olanaksızdır. Tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 Sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fık*raları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararlan ile ip*tal edilmiştir. Kaldı ki; davacının dayandığı tescil ilamı esasen infaz edil*memiş ve bu tescil kararına dayalı olarak da bir tapu kaydı oluşmamıştır. Bu hususlar göz önüne alınarak mahkemece davanın reddi yolunda hü*küm kurulması gerekirken aksine düşüncelerle davanın kabulü yolunda hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dos*ya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahke*mece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalılar Hazine ve Orman yönetimi vekilleri


HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra ge*reği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu ne*denle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalılar Hazine ve Orman yönetimi vekillerinin temyiz iti*razlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gös*terilen nedenlerden dolayı HUMK’un 429. Maddesi gereğince BOZULMA*SINA,istek halinde temyiz peşin harcının Orman yönetimine geri verilme*sine, 8.12.2004 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers haber
vozol puff
Geri
Üst