Orhan Kemal'in Ağzından Sait Faik Abasıyanık

Until The Grave

fσяυм ρяє&#
Prenses
Dostluğumuzun öyle on beş, yirmi yıllık geçmişi olmamakla beraber, diyebilirim ki
zaman zaman canciğerdik. Zaman zaman, çünkü belli olmazdı.
Takışıverir, birbirimizi kıyasıya iğneler, günler, haftalar boyunca konuşmazdık.
Yolumu değiştirdiğim, aynı işi onun yaptığı da olurdu. Böyle günlerden bir gün, Parmakkapı'da yüz yüze geliverdik. Bu o kadar ani oluvermişti ki ne benim ne de onun yolumuzu değiştirivermemize vakit kalmamıştı.

Durduk. Çaresiz:
-Merhaba, dedim.
Gülümsedi:
-Merhaba.
-Nasılsınız?
Bir kahkaha attı:
-Teşekkür ederim efendim. Siz nasılsınız?
Sonra koluma girdi:
-B..k!Nasılsınızmış...Bu ne kibarlık ulan?


* * *

Bir gün meserret kahvesine öfke içinde geldi. Nasıl küfrediyordu sormayın. Adamın biri, bilmem ne dergisinde Sait'i metheden bir yazı döktürmüş. Ahmet Rasim'le mi, Ahmet Mithat Efendi'yle mi ne birisiyle mukayese ediyor, bir biçimine getirip benimle Samim'e de veriştiriyormuş.

-Peki, dedim, niçin kızıyorsun? Seni methetmiş adam, fena mı?
-Bırak be, dedi. Olmadığım gibi gösterilmek istemem. Beni methedecekler diye size vurmaya ne hakları var?


* * *

Sisli bir kış günü, Gülhane parkının ıssız yollarında bana anlattıklarını hatırlıyorum da...

-İstanbul, İstanbul, İstanbul...Sanıyor musun ki yeknesaklıktan ben de bıkmadım?
Ama ne yapayım? Anadolu ve Anadolu insanına dair çok az şey biliyorum. Bilmediğim şeye burnumu sokamam ki..

ORHAN KEMAL
(Haziran 1954)
 
takipçi satın al
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
tiktok takipçi hilesi
vozol
antalya havalimanı transfer
Geri
Üst