Ordumuz Da Konuşur Tarihimiz De...

AnKaRaLiM

Kayıtlı Üye
522qzqd.jpg

"Ölmez bu vatan farzımuhal ölse de hatta. Çekmez kürenin sırtı bu tabutu cesimi " Mithat Cemal Kuntay

Bugünkü Türkçesi: ölmüş gibi düşünsek bile bu vatan ölmez, zira dünyanın sırtı bu tabutun büyüklüğünü çekemez."

Millet Meclisi Tutanak Dergisi

Tarih 1 Mart 1922, henüz Büyük Taarruz yapılmamış. Kurtuluş Savaşı'mız bütün şiddetiyle sürüyor...

Memleket ve millet ateş içinde.

İşgalci devletler, Türkiye'yi parçalayacakları hayalini görmeye devam etmekte.

Türk Orduları bütün yokluk ve sefalete karşı düşmana karşı direnmekte.

Büyük komutan Gazi Mustafa Kemâl, yıkılmakta olan bir devletin nasıl yeniden dirilip, "BÜYÜK" olabileceğini anlatıyor...

Umudunu yitirenlere ve devlet adamı olduğunu iddia edenlere örnek olması beklentisiyle...

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ I'INCİ DÖNEM 3'üncü Yasama Yılı Açış Konuşmaları
1 Mart 1922

Millet Meclisi Tutanak Dergisi D. 1, C 18, Sa. 2

1.3.1922

BAŞKAN GAZİ MUSTAFA KEMÂL PAŞA HAZRETLERİNİN T.B.M.M'NİN I'İNCİ DÖNEM 3'ÜNCÜ YAŞAMA YILINI AÇIŞ NUTUKLARI : (*)

Efendiler,

bu gün ikinci yasama yılımızı tamamlayarak üçüncü yasama yılma giriyoruz. Bu erişmeden dolayı Büyük Tanrıya şükürler ederim. Bu geçen yıl içinde yüce meclisce, milletçe ve ordu tarafından gösterilen özverili çalışmayı da saygı ile anarım. Pek çeşitli olaylarla dolu olan bu mücadele yılları birbirini izledikçe, asker ve millet arasında bağımsızlık ruhunun ateşli taraftarları çoğalmaktadır.

Geçirdiğimiz ikinci yasama yılının göze batan niteliği, iş ve ordu saflarında çalışan halk ve askerlerin, dayanılmaz baskılar altında kalarak içine zorla itildiğimiz bu kanlı maceraya alışmaları ve buna neden olan elim zorunlulukları anlamış bulunmalarıdır. Sözlerimin başında ülkenin en kutsal unsurları olan halkımız ve askerlerimizle ilgili övgülerimi tekrarladıktan sonra, iç, dış ve genel siyasî durumumuz konusundaki görüşlerimi açıklamaya geçiyorum:

Efendiler,

Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümetinin iç yönetimde ve politikasındaki genel kural, Teşkilâtı Esasiye Kanunumuzun (1) birinci maddesiyle Misakı Millîmizin (2) birinci ve beşinci maddelerinde kesin ve açık olarak gösterilmiştir.

Buna göre yönetimimiz, kayıtsız şartsız egemenliğine sahip olan halkın geleceğini kendi eli ile ve fiilî olarak yönetme esasına dayanmaktadır. Yüce Meclislerine sunulmuş olan Umumî müfettişlik, 11 özel İdareleri ve yasak, bölgeler tasarıları bu ruhu kapsamaktadır, kanunlaşacaklarına inanıyorum. Bu kanunlarla birlikte görüşülmekte olan Bakanlar Kurulunun görev ve sorumluluğu ile ilgili tasan kanunlaştığı takdirde, genel yönetimimizde önemli açıklık ortaya çıkacaktır.

Efendiler;

Türkiye halkı, ırk, din ve kültür yönünden tek vücut, birbirlerine karşı karşılıklı saygı ve özveri dolu duygulan taşıyan ve yazgısı ile çıkarları aynı olan bir topluluktur. Bu toplulukta ırk haklarına,sosyal haklara ve çevre şartlarına uymak, iç politikamızın önemli noktalarındandır, iç yönetimimizde bu önemli noktanın, halk yönetiminin geniş anlamda uygun bulunan en yüksek düzeye çıkarılması, politikamızın gereklerindendir.

Ancak dış düşmanlara karşı sonsuza dek birlik ve dayanışma içinde bulunmak zorunluluğu vardır. Türkiye halkı içinde bulunup, azınlık durumunda olan Hıristiyan unsurların haklarının, dünyanın en medenî ülkeleri içinde yaşayan azınlıklara da verilmesi, itilâf devletleri ile düşmanları ve bazı ortakları arasında kararlaştırılan anlaşma hükümlerinde yer alması nedeni ile diğer yabancı ülkelere sığınan Müslüman halkın da aynı haklardan yararlanmasının sağlanmış olması en içten dileğimizdir. Azınlıklarla birilikte bütün halkın varlık ve mutluluğunun ve kanunların verdiği her türlü hak dokunulmazlığının sağlanması ve memlekette kanun hâkimiyetinin kurulması iç yönetim ve politikada değişmez genel kuralımız olmuştur.

Geçen yılki iç durumu özetle sunabilmek için bazı noktaları anlatmak istiyorum. Bu yıl ülkemizin bütün yörelerinde genel olarak bağımsız ve olaysız, sakin bir biçimde geçmiş olup güvenlik sürdürülmüştür. Bazı aldatmalar sonucu önceki yıl Koçgiri'de meydana gelen olay alınan önlemlerle bastırılmıştır. Aldatılanlar hakkında da, hükümetçe gereken işlemler adalete uygun biçimde yerine getirilmiştir. Yunanlıların kışkırtması ve düzenlemesi ile ihtilâle benzer girişimlerde bulunanların da amaçladıkları olaylar sonuçsuz bırakılmıştır, içişlerinde güvenlik yürütülmesinde en önemli ve maddî araç olan jandarma teşkilâtı, önemli birliklerin eklenmesi ile kuvvetlendirilmiş ve birçok jandarma okulu açılmıştır.

İçişleri ile ilgili görevleri arasında posta ve telgraf idaresinde oluşturulan bazı yenilikler de kıvanç vericidir. Efendiler, ulusumuzu güven içinde yaşatmak amacımız olduğu gibi, onun sağlığına özen göstermek ve olanaklarımızın elverdiği oranda sosyal acıları dindirmek de hükümetimizin görevlerindendir. Bu cümleden olmak üzere ülkemizin doktor ihtiyacı olanakların elverdiği oranda karşılanmaya çalışıldı. 1920 yılında iki yüz altmış doktor görevli idi. Bu sayı, bu geçen yıl zarfında üç yüz on ikiye yükseltildi. Elli doktor daha bulunup, doktorsuz ilçelere gönderilmeleri düşünülmektedir. Bu yıl bulaşıcı hastalıkların yayılması önlendi, başgösteren hastalıklar derhal sıhhî önlemler alınarak, bulundukları yerde yok edildi. Bulaşıcı hastalıklara karşı en kesin önlem olan aşılar, artık tümüyle ülkemizde yapılmaktadır, üç milyondan fazla kişiye yetecek çiçek aşısının Sivas'ta yapılmış bulunduğunu belirtmekle bu konuda gerekli bilgiyi vermiş oluyoruz, ülkenin sıtmalı bölgelerine yeterli miktarda kinin dağıtılmıştır. Frengi hastalığının yok edilmesi için de gerekli olan para sarf edilmiştir. Sosyal hastalıklar ile uğraşımızın daha etkili ve daha ayrıntılı bir şekilde yerine getirilmesinin gereğini de belirtmek isterim.


* * *

Efendiler,

Adlî politikamızdan sonra, millî yaşamımızın en çok ilgili bulunduğu ekonomik durumumuz hakkındaki düşüncelerimi de arz edeceğim. Bu konuya girmeden önce görüşümü açıklamak için yüce heyetinize ve bütün dünyaya bir soru sormama izin veriniz.

Türkiye'nin sahibi ve efendisi kimdir? (Köylüler sesleri) Bunun cevabını derhal birlikte verelim: Türkiye'nin gerçek sahibi ve efendisi, gerçek üreticisi olan köylüdür. (Şiddetli ve sürekli alkışlar) O halde herkesten çok bolluk, mutluluk ve varlığa hak kazanan ve buna lâyık olan köylüdür. (Sürekli alkışlar) Bundan dolayı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinin ekonomik politikası bu önemli amacının sağlanmasına yöneliktir.

Efendiler,

Diyebilirim ki, bu günkü felâket ve yoksulluğun tek nedeni bu gerçeği ihmal etmiş olmamızdır.

Doğrusu yedi yüzyıldan beri dünyanın çeşitli yörelerine gönderilerek kanlarını akıttığımız, kemiklerini topraklarında bıraktığımız ve yedi. yüzyıldan beri emeklerini ellerinden alıp gereksiz yere harcadığımız ve buna karşılık daima onurunu kırdığımız ve hor gördüğümüz ve bunca özveri ve iyiliklerine karşılık nankörlük, küstahlık ve.zorbalıkla uşak durumuna indirmek istediğimiz bu ülkenin gerçek sahibi huzurunda bu gün büyük utanç ve saygı ile gerçek durumumuzu alalım. (Şiddetli alkışlar)

Efendiler,

Milletimiz çiftçidir. Milletin çiftçilikteki çalışmasını çağın ekonomik tedbirleri ile en yüksek düzeye çıkarmalıyız. Köylünün işlerinin sonucu ve çalışmasının semeresini kendi yararına en yüksek düzeye çıkarmak ekonomik politikamızın ana prensibidir. Bundan dolayı bir yandan çiftçinin çalışmasını artıracak ve verimli kılacak bilgi, araç ve fennî âletlerin tamamlanması ve sağlanmasına ve diğer yandan onun bu çalışmasının sonucundan en fazla yararlanmasını sağlayacak ekonomik tedbirlerin alınması için * çalışmak gereklidir. Şimdiye kadar yolun olmaması, modern taşıma araçlarının bulunmaması, değişim usullerinin çiftçi aleyhine olması ve hükümet kanunlarının çiftçiyi korumaması gibi engellerin kaldırılması gereklidir. Bu noktada özellikle ziraî ürünlerimizi buna benzer yabancı ürünlere karşı koruyamaz duruma düşmemizden dolayı milletimizi bu günkü ekonomik sefalete düşüren kaldırılmış kapitülâsyonların feci durumunu hatırlatmadan geçemem. Bildiğiniz gibi, ülkemiz ekonomik .kuruluş ve çevre yönünden kuvvetli durumda değildir, özel sektör kuruluşları da serbest ticaret mücadelesine dayanabilecek bir güce gelmemişlerdi. Tanzimatın açtığı serbest ticaret devri Avrupa rekabetine karşı kendisini koruyamayan ekonomimizi bir de iktisadî kapitülâsyon zincirleriyle bağladı. Kuruluş ve özel sektör yönünden ekonomik alanda bizden çok kuvvetli olanlar, memleketimizde bir de aynca imtiyazlı durumda bulunuyorlardı. Gelir vergisi vermiyorlardı. Gümrüklerimizi ellerinde tutuyorlardı. İstedikleri zaman istedikleri eşyayı, istedikleri şartlar altında ülkemize sokuyorlardı. Bütün ekonomimizin her bölümüne bu sayede kesin olarak hâkim olmuşlardı.

Efendiler,

Bize karşı yapılan rekabet gerçekten, çok gayri meşru, gerçekten çok yok edici idi. (Kahrolsunlar sesleri) Rakiplerimiz bu davranışlarıyla gelişmeye elverişli sanayiimizi de öldürdüler. Tarımımıza da zarar verdiler. Ekonomi ve maliyemizin gelişmesi ve olgunlaşmasını önlediler.

Efendiler,

Artık engelsiz ve bağımsız bir hayata atılan Türkiye için, ekonomik yaşamı boğmakta olan kapitülâsyonlar yoktur. (Şiddetli alkışlar) Ve olamaz. Ekonomik yaşamımızın belirli amaçlara yöneltilmesi ve süratle gelişmesi ve yükselmesi için alınacak önlemler içinde ülkemizde Avrupa rekabeti yüzünden yok edilmiş ve şimdiye kadar önemsenmemiş olan, tarımsal sanayimizi güçlendirip, modern ekonomik araçlarla donatmayı önemle göz önünde bulunduracağız, (inşallah sesleri) Gerek tarım, gerek memleketin varlık ve genel sağlığı konularında önemi kesin olan ormanlarımızı da modern önlemlerle iyi duruma getirmek, genişletmek ve en yüksek faydayı sağlamak da önemli kurallarımızdan biridir. Ekonomik politikamızın önemli amaçlarından biri de genel yararı doğrudan doğruya ilgilendirecek kurumlar ve iktisadî teşebbüslerin malî kudretimizin ve teknolojimizin izni oranında devletleştirilmeleridir, özet olarak, topraklarımızın altında kullanılmadan duran maden hazinelerinin kısa sürede işletilerek milletimizin yararına sunulması da ancak bu yöntemle mümkündür. Bununla birlikte, sadece ekonomik yararlanma amacı ile gerek madenlerimizde, gerek diğer ekonomik konularda, bayındırlık hizmetlerinde çalışmak isteyen sermaye sahiplerine Hükümetimizce her türlü kolaylığın gösterileceği şüphesizdir. Bu sermayelerin kanunlarımıza uygun şekilde kullanılması gereklidir, ülkenin ekonomik temelleri, tarım ve tarımsal sanayie bağlı olmakla birlikte, ülkede öteden beri var olan örneğin Dokuma Sanayii gibi kurumların korunması ve canlandırılması ve bazı bölgelerde yeniden kurulabilecek diğer sanayinin her şartta gözetilmesi göz önünde önemle bulundurulacaktır, iktisat Bakanlığımızın bir yıllık çalışması bu açıkladığım görüş içinde yürütülmüştür, özetleyecek olursak, çalışanların rahat yaşamalarını sağlayacak Zonguldak Amele Kanunu, Anadolu'da genel taşımacılığı kolaylaştırmak üzere otomobil ve kamyon işletmelerine izin verilmesini sağlayan tüzük, cephede savaşan asker ailelerine yardım esaslarını da içine alan tarımsal yükümlülük tüzüğü, Meclisçe kabul edilen tohumluk ödeneğinden ihtiyaç beliren yerlere usulüne uygun şekilde dağıtım yapılması, Ziraat bankaları vasıtasıyla çiftçi âletleri ve' tarımsal araçların uygun fiyatlarla dağıtılması ve diğer bir özel kurul vasıtasıyla da bunların önemli miktarlarda yeniden sağlanması ve gümrüklerimizde millî üretimimizin saygınlığının korunması için bir tutum belirlenmesi ve bunun yürürlüğe konulması hususlarını bu konu ile ilgili çalışmaların sonuçları olarak saymaya değer buluyorum. Bundan sonra da genel ekonomik çalışmalarımız ve ekonomik politikamızın değindiğim ve gösterdiğim bu görüş içinde ve bir plân dahilinde, düzenli bir biçimde yürütülmesi Bakanlar Kurulumuzun çabalarını bu nokta üzerinde toplaması ile sağlanacaktır. Böyle bir projemizin hazırlanmasında bayındırlık hizmetlerinin büyük önemi vardır. Çünkü ekonomik hayatın faaliyet ve canlılığı ancak ulaştırma araçlarının, yolların, demiryollarının, limanların durumu ve derecesiyle orantılıdır.

* * *

Efendiler,

Her şeyden önce yaşam ve bağımsızlığımızı sağlamak demek olan millî amacımıza ulaşmaktan başka bir şey düşünemeyiz. Bundan dolayı, bizce en önemli nokta malî kudretimizin bunu karşılayıp karşılayamayacağıdır. 1920 ye 1921 yıllarının canlı deneylerine, bütçemizin denk durumuna, bu günkü iç duruma ve ekonomimizin bu geçen iki yıla oranla, kıyas kabul etmez derecede iyi bir düzeye ulaşmasıyla oluşan kesin ümitlere dayanarak arz edebilirim ki ülkemizin gelir kaynakları millî davamızın güven içinde sağlanmasına yeterlidir. (Alkışlar) Malî kudretimiz, bu güne kadar olduğu gibi dış borçlanma yapılmadan da orta halli bir düzeyde, ülkeyi yönetecek ve amacına ulaştıracaktır. (Alkışlar)

Bununla birlikte, ben yalnız bu gün için değil, özellikle gelecekle ilgili olarak devlet hayatı ve ülkenin refahı konularında şimdiki ve ilerideki malî durumumuzu çok önemli bulduğumu vurgulayarak maliyemizle ilgili endişeli görüşlerimi özetle anlatmak isterim:

Efendiler,

Bu günkü mücadelemizin amacı tam bağımsızlıktır. Bağımsızlığın tam sağlanabilmesi ise ancak malî bağımsızlık ile mümkündür. Bir devletin aslı bağımsızlıktan yoksun olunca o devletin bütün hayatı bölümlerinde bağımsızlık sakat durumdadır. Çünkü her devlet organı ancak maliye ile yaşar. Malî bağımsızlığın korunması için ilk şart bütçenin ekonomik bünye ile uygunluğu ve denk olmasıdır. Bundan dolayı devlet yapısını yaşatmak için dış ülkelere başvurmadan ülkeyi gelir kaynakları ile yönetmek çözüm ve önlemlerini bulmak gereklidir ve bulunabilir.

Efendiler,

Millî prensibimiz tutum olmalıdır. (Şiddetli alkışlar) Bundan dolayı malî yöntemimiz, halkın baskı altında tutulup ezilmesinden kaçınmakla birlikte elden geldiğince dışarıya ihtiyaç göstermeden ve gereğinden çok harcamadan mevcut gelirle yetinmek prensibine dayanmaktadır.

Şimdiki durumda yararlanılamayan gelir kaynaklarından yararlanmak ve halkın vergi yükünü azaltmak için bazı maddeler üzerinde tekel konulması gerekmektedir


Efendiler,

Geçmişin ve düşmanların ülke ve ulusumuzu bütün medenî dünya ile birlikte gelişmeye doğru ilerlemekten yasaklamış olan zincirleri, bu gün bizi, az zamanda olağanüstü girişim ve icraata bulunmaya zorluyor. Ancak bu zorunluluğun sağlanması ve kaybedilenlerin yerine konması bu günkü malî kudretimizin üzerindedir. Bundan dolayı Hükümetimizin her medenî devlet gibi dış borçlanma antlaşmaları yapması gereklidir. Yalnız alınan yabancı paraların, şimdiye kadar Babıalinin yaptığı şekilde ödemeye mecbur değilmişiz gibi amaçsız kullanılması ve tüketilmesine, dış borçlarımızın artırılmasına ve malî bağımsızlığımızın tehlike altına sokulmasına kesin olarak karşıyım.

Biz, ülkede memuriyeti, üretimi ve halkın refahını sağlayacak, gelir kaynaklarımızı geliştirecek yararlı borçlanmalara taraftarız.

Efendiler, buraya kadar değindiğim konular milletin maddî kudretini geliştiren, devamını sağlayan önerilerdir. Bununla birlikte insanlar yalnız maddî değil özellikle; bu maddî kudret içinde yer alan manevî kuvvetlerin etkisi altında bulunur, ülkeler de böyledir. Manevî kuvvet ise özellikle bilim ve iman ile yüce bir biçimde gelişir.

Bundan dolayı, Hükümetin en verimli ve önemli görevi eğitim işleridir. Bu görevde başarılı olabilmek için öyle bir program uygulamak zorundayız ki, o program milletimizin bu günkü durumu ile sosyal ve yaşam ihtiyaçları ile, yerel şartlarla ve çağın gerekleri ile tam anlamıyla denk ve uygun olsun. Bunun için büyük, hayalî ve anlaşılması güç görüşlerden tamamen arınarak gerçeklere en iyi bir biçimde yaklaşmak gereklidir. Yapılacak girişimin neleri kapsadığı ancak bu suretle kendiliğinden açığa çıkar.

Efendiler, yüzyıllardan beri milletimizi yöneten hükümetler eğitimi genelleştirme dileğini belirtmişlerdir. Ancak bu dileklerine ulaşmak için Doğu ve Batıyı taklit etmekten kurtulamadıklarından, sonuç milletin cahillikten kurtulamamasına neden olmuştur. Bu hazin gerçek karşısında bizim uygulamak zorunda olduğumuz eğitim politikamızın ana hatları şöyle olmalıdır: Demiştim ki, bu ülkenin gerçek sahibi ve sosyal yapımızın gerçek unsuru köylüdür. İşte bu köylüdür ki, bu güne kadar eğitim nurundan yoksun bırakılmıştır. Bundan dolayı, bizim uygulayacağımız eğitim politikasının temeli ilk önce var olan cehaleti yok etmektir. Ayrıntıya girmekten çekinerek bu düşüncemi birkaç kelime ile açıklamak için diyebilirim ki, genel olarak bütün köylüye okumak, yazmak ve vatanını, dinini, dünyasını tanıtacak kadar coğrafya tarih, din ve ahlâk ile ilgili bilgiler vermek ve dört işlemi öğretmek eğitim programımızın ilk amacıdır. (Bravo sesleri)


Efendiler,

Bu amaca kavuşmak tarihî eğitimimizde kutsal bir aşama olacaktır. Bir yandan cahilliğin kaldırılması ile uğraşırken diğer yandan da memleket çocuklarını sosyal hayat ve ekonomide fiilen etkili ve yararlı kılabilmek için gereken basit bilgileri uygulamalı bir biçimde vermek yöntemi eğitimimizin temelini oluşturmalıdır.

Efendiler, medenî ve çağdaş bir sosyal topluluğun bilim ve kültür yolunda yalnız bu kadarla yetinemeyeceği şüphesizdir.

Ulusumuzun zekâsının gelişmesi ve böylece uygun olan medeniyet düzeyine ulaşması, doğal olarak yüce görevleri yürütecek elemanları yetiştirmekle ve millî kültürümüzü yüceltmekle mümkündür.

Bu, ilk ve son iki eğitim aşaması arasında, orta eğitimin gerekliliği tabiîdir. Orta eğitimin amacı, ülkenin ihtiyaç duyduğu çeşitli hizmet ve sanat elemanlarını yetiştirmek ve yüksek eğitime aday hazırlamaktır.

Orta eğitimde de eğitim ve öğretim yöntemlerinin pratik ve uygulamalı olması temeline uymak şarttır. Kadınlarımızın da aynı öğretim aşamalarından geçerek, yetişmelerine önem verilecektir. (Bravo sesleri ve .alkışlar)

Millî Eğitim Bakanlığımız 1921 yılında eğitim durumumuzu bu görüşe göre yönlendirmek için çalışmıştır. Bakanlık girişimleri ve gelecek uygulamalarına temel olacak programları hazırlayıp, Yüce Meclisinize takdim ettikçe bunların açıkladığım görüşe uygun olarak, kanunlaşıp yürürlüğe konacağı konusunda ümidim tamdır.

Efendiler, yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri eğitim sınırı ne olursa olsun, en önce ve her şeyden önce Türkiye'nin bağımsızlığı için kendi benliğine ve millî geleneklerimize düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek gereği öğretilmelidir. (Alkışlar) Uluslararası dünyanın bu günkü durumuna göre, böyle bir savaşın gerektirdiği mücadele ruhunu taşımayan insanlara ve bu nitelikteki insanlardan kurulu topluluklara yaşama ve bağımsızlık hakkı yoktur. (Bravo sesleri)


Efendiler,

Bir sosyal topluluğun ortak ve genel duyguları ve düşünceleri vardır. Sosyal toplulukların değerleri, uygarlaşma aşamaları, istek ve eğilimleri ancak bu genel duygu ve düşüncelerin belirme ve görülme derecesiyle anlaşılır. Bir sosyal topluluğu yönlendiren ve yöneten insanlar için, sosyal toplulukların sonu üzerinde hüküm vermek durumunda bulunan dostlar veya düşmanlar için ölçü, bu sosyal toplulukların kamu oyundan anlaşılan yeteneği ve değeridir. Bundan dolayı uluslar kamu oyunu dünyaya tanıtmak zorundadırlar. Bütün dünya kamu oyunun bunu öğrenmesini sağlamak ise, yaşamlarının düzenlenmesi için şüphesiz gereklidir. Bu konuda bilinen araçlardan birincisi ve en önemlisi basındır. Basın, ulusun genel sesidir. (Şiddetli alkışlar) Bir ulusu aydınlatmak ve uyarmakta, bir ulusa ihtiyacı olan düşünce gıdasını vermekte, özet olarak bir ulusun, amacı mutluluk olan ortak yönde yürümesini sağlamakta basın, başlı başına bir kuvvet, bir okul, bir yol göstericidir. (Alkışlar) Bu önem ve yüceliği ile medenî dünyada söz hakkı kazanan o asma, Hükümetimizin birinci derecede önem vermesi, bu konuya ayıracağı zamanı ulusa yapmakla yükümlü olduğu yararlı hizmetlerin en önünde sayması, Yüce Meclisin kesin olarak isteyeceği hizmetlerden olmasındandır. (Alkışlar)

Şeri'ye Vekâletimizin (3) yıllık çalışmalarını büyük bir önemle inceledim. Varılan sonucu takdire lâyık buldum. Teşekkür ve tebrik ederim. Din işlerinin yürütülmesi konusunda görüş açıklamaya aslında gerek yoktur. Çünkü bu konu Kuran ile açıklık kazanmıştır. Yalnız akla gelebilecek olan bir noktayı söylemeden geçemeyeceğim.

Efendiler,

Camilerin kutsal minberleri halkın ruhanî, ahlâkî gıdalarına en yüksek, en verimli kaynaklardır.

Bu nedenle camilerin ve mescitlerin minberlerinden halkı aydınlatacak ve yol gösterecek kıymetli hutbelerin içeriğinin halkça anlaşılır olmasını sağlamak yüce Şer'iye Vekâletinin önemli bir görevidir. (Şiddetli alkışlar, bravo sesleri)

Minberlerden halkın anlayabileceği dille ruh ve bilince hitap olunmakla İslâm topluluğunun vücudu canlanır, zihni saflanır, imanı kuvvetlenir, kalbi cesaret bulur. (Alkışlar)

Fakat diğer yandan, hutbeyi yapanların sahip olmaları gereken bilimsel nitelik, özel yeterlik ve dünyadaki olayların durumunu anlama yeteneği önem taşımaktadır.

Bütün vaiz ve hatiplerin bu bilince yararlı olacak surette yetiştirilmesine Şer'iye Vekâletinin güç harcayacağını umarım.

Vakıf sorununa gelince: Bildiğiniz gibi, vakıf, ülkemizin önemli bir varlığını oluşturur. Bu servetten millet ve memleketi hakkıyla yararlandırabilmek için Şer'iye Vekâletiyle birlikte bütün bakanlar Kurulumuz ve hatta Yüce Meclisin bu konuyu önemle inceleyerek bu büyük kurumun çöküntüden kurtarılmasını ve ülkeye faydalı bir duruma dönüştürülmesini dilerim.

Efendiler,

Vakıfların kuruluş nedeni göz önünde tutulunca, bunun dinî kuruluşu ile birlikte hizmet ve sosyal yardım amaçladığı ortaya çıkar. (Pek doğru sesleri)

Vakıfların, hayırevleri, akıl hastahaneleri ve diğer hastahaneler ile misafirhaneler, kütüphaneler, kervansaraylar, hamamlar, çeşmeler, okullar, medreseler ve diğer kültür kurumlarını kapsamış olması, vakıf sorununun düzeltilmesinde uyulması gerekli olan kuralları göstermektedir. (Pek doğru sesleri)

Efendiler,

...
Ermeni sorunu denilen ve Ermeni milletinin gerçek olmayan isteklerinden çok, dünya kapitalistlerinin ekonomik yararlarına göre çözülmek istenilen sorun, Kars. antlaşması ile, en doğru şekilde çözüme ulaştırılmış oldu. (Alkışlar) Yüzyıllardan beri dostluk içinde yaşayan iki çalışkan halkın iyi ilişkileri memnuniyetle yeniden kuruldu.

...
Efendiler, ülkemizin gerek politik gerek ekonomik ölüm hükmünü ilan eden Sevr Antlaşmasının uygulanmasına engel olmak üzere, ulusumuzun girişmek zorunda kaldığı kararlı mücadelesi karşısında, o antlaşmanın bize zorla kabul ettirilemeyeceğini birçok kanlı mücadelelerden sonra anlayan itilâf devletleri, bizi Londra'ya davet etmişlerdi. Pek az süre önce asi sayılan Hükümetimizin böyle bir konferansa resmen davet edilmesi, ulusumuz yönünden önemli bir siyasî başarıdır. Bu davet Sevr Antlaşmasının fiilen ve hükmen yok olduğunu göstermesi dolayısıyla da, giriştiğimiz bu mücadele yolunda, başarıyla bir aşamaya ulaştığımızı görmekteyiz. Millî Mi-sakımız içinde akdedilebilecek bir barışı imzalamaya hazır olduğumuzu bütün dünyaya göstermek amacıyla katıldığımız bu konferanstan hiçbir sonuç çıkmadı. Londra Konferansı görüşmeleri sırasında ne kadar anlaşmaya yatkın hareket ettiğimizi hepiniz biliyorsunuz. Belki, olayı silâh kuvvetiyle çözümleyebileceğini zanneden Yunanistan anlaşmaya yanaşmadı. (Kahrolsun sesleri)

Geçen yıl -Fransızlarla esirlerin değiştirilmesi hakkında başlatılan ve iyi bir şekilde sonuçlandırılan görüşmeler, Ankara'da imzalanan Türkiye - Fransa anlaşması ile sona erdi.

Efendiler,

Bu anlaşmanın genel ve temel bir önemi vardır ki, o da bununla Sevr Antlaşmasını sağlayan itilâf devletlerinin önemli bir taraftarı olan Fransa'nın adı geçen antlaşmanın uygulanmasının mümkün olmadığını fiilen ve hukuken kabul etmiş olmasıdır. (Alkışlar) Bu anlaşma ile yüksek manevî değer taşıyan bazı haklarımızı kazanmış olmakla birlikte, vatanın aziz bir parçasını da kurtarmış olduk, üç yıldan fazla süren bir ayrılıktan sonra, ana vatana kavuşan bu bölgenin, gerçek sahibine geri verilmesini kabul edemeyen bazı düşmanlarımız oralarda karışıklık çıkarmaya uğraştıkları halde harcadıkları çabalar tamamen boşa çıkmıştır. Teslim etme ve teslim alma tam bir düzen içinde yapılmış ve sonuçlandırılmıştır. Ankara Anlaşmasının ardından Fransa Cumhuriyeti ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti arasında siyasî ilişkiler kuruldu ve hükümetimizin temsilcisi Paris'e gönderildi.

İngilizlerle bu güne kadar aramızdaki tek olumlu olay kendileri tarafından tutuklanıp Malta'ya gönderilmiş bulunan vatandaşlarımızı kurtarmak olmuştur.

italya hükümeti her ne kadar Ankara'ya bir görevli göndermiş ise de, ilgili kişi resmî görüşmelerde bulunmak yetkisine sahip değildi.

Efendiler,

Geçen yılın olaylarını açıklarken dış politikamızın ana hatlarını da bir dereceye kadar açıklamış olduğumu zannediyorum. Bu hatlar basit, doğru ve açıktır.

İç politikamızda olduğu gibi, dış politikamızda da ana amacımız Misakı Millî hükümlerini içermektedir. (Alkışlar) Ve Misakı Millîyi kabul ederek, maddî ve manevî alanda tam bağımsızlığımızı kabul edenleri derhal dost kabul ederiz. Tam ve gerçek bağımsızlığımızı açık ve samimî şekilde ilk önce kabul ederek, bize barışma elini uzatan Rus Şûralar Cumhuriyeti ile dostluk bağlarımızın kuvvetlendirilmesi dış politikamızın temelidir. Sürekli şiddetli alkışlar) (Çok doğru, yaşasın dostlarımız sesleri)

Bu temel tam bağımsızlığımızı kabul edecek herhangi bir devletle ilişki kurmamıza tabiî ki engel olamaz.

Efendiler,

Dış politikamızda dost bir devletin hukukuna saldırı yoktur. Ancak hakkımızı, hayatımızı, ülkemizi, namusumuzu koruyoruz ve koruyacağız. (Evet sesleri ve şiddetli alkışlar)

Medenî dünyanın uluslararası ilişkilerde de ortaya attığı yüce, asil düşünce ve arzunun bir özeti demek olan "Her milletin kendi geleceğine kendisinin egemen olması hakkını" biz yer yüzünde yaşayan milletlerin hepsine tanıyoruz. Bizim de bu hakkımızın kayıtsız şartsız tanınmasını istiyoruz.

Bu meşru ve haklı isteğimizi tanımamak yüzünden akan ve akacak olan kanların sorumluluğu şüphesiz sebep olanlara ait olacaktır. (Kahrolsun sebep olanlar sesleri) Bizi millî davamızı izlemekten yıldıracak hiçbir araç, hiçbir kuvvet düşünülemez. (Alkışlar) Millî davamız bizim hayatımızdır. Hayatına son verilmek istenen en zayıf yaratığın bile bu harekete karşı isyan ve nefretle, son nefesine kadar kendisini korumaya çalışmasından daha tabiî bir şey yoktur. (Bravo sesleri) Kaldı ki, bizim ulusumuzun kararlılık ve inancında, mücadele yeteneğinde ve kudretinde en küçük bir zayıflama yoktur. (Yoktur sesleri) Tam tersine, her geçen gün sağlamlık derecesini artırmaktadır. (Şüphesiz sesleri) ülkemizin ekonomik kaynakları bütün dünyanın dikkatini çekecek verime ve zenginliğe sahiptir. Halkımızın çiftçi olması, topraklarımızın dünyanın en bereketli topraklarından bulunması, maddî hayat için korku duyulacak hiçbir konu bırakmamaktadır.

Ordumuz her gün bir kat daha gelişmekte, varlığımızı, millî bağımsızlığımızı ve ülkemizi güvenle korumayı üstlenmektedir. (Alkışlar)Düşmanlarımız bizi, zorlayıcı önlemler uygulayacakları tehdidi ile bağımsızlığımızı güvenceye almayan şartlar içinde barış yaptırmaya zorlayabileceklerini sanıyorlarsa bunda çok aldanıyorlar. (Alkışlar) Düşmanlarımız, Türkiye halkının kutsal varlığını korumak için giriştiği savaşta yorgun düştüğünü sanıyorlarsa, bunda çok aldanıyorlar. (Alkışlar, asla sesleri)

Düşmanlarımız, bizim şimdi ve sonra tutsaklığa düşmemize neden olacak şart ve kayıtları reddetmede duraksama göstereceğimizi sanıyorlarsa, bunda daha da çok aldanıyorlar. (Sürekli alkışlar) Düşmanlarımızın bu gizli arzularından henüz kurtulamamaları, hâlâ çevrelerindeki gerçekleri görememelerinden kaynaklanıyor.

Efendiler,

Bilirsiniz ki, ana sınırı bütün dünyaca bilinen millî davamızı Avrupa'da savunmak ve insanlıkla karşı karşıya bu davayı bir daiha doğrulamak ve kalbul ettirmek üzere Dışişleri Bakanımız istanbul üzerinden Avrupa'ya gönderilmiştir.

Efendiler,

İstanbul, büyük Paygembirimizin özel ilgi gösterdiği, Eba Eyyubi Ensarî Halid Hazretlerinin (6) on dört yüzyıldan beri mezarının bulunduğu ve manevî gözetimi altında tuttuğu bir şehirdir. Beş yüzyıl boyunca Türkiye'nin başkenti olmuş bir şehirdir. (Yine olacaktır sesleri) Milletimiz bu gönül alan şehirde beş yüzyıl yüce hilâfet makamını korumaktadır.

İstanbul şehri, milletimizin sonsuz çalışma özverisi sonucu olarak elde edilen Allah'ın bir lütfudur. Doğrusu milletimizin maddî ve manevî varlığını yücelten anıtlar ve kuruluşlar ve medenî eserler istanbul'da yoğunlaşmıştır.

Ulusumuz, ülkenin tümünün zararına olarak, bütün varını yoğunu, en büyük çaba ve yardımlarını can evi kabul ettiği bu şehirden esirgememiş ve hatta gereksiz yere harcamıştır. Bundan dolayı istanbul bizce çok değerlidir, çok önemlidir. Bunun içindir ki, istanbul şehrinin güvenliğinin her türlü bozulmadan korunması ile ilgili ilke, Misakı Millîmizin dördüncü maddesinde en kuvvetli amaçlarımızdan birini oluşturmaktadır. (Alkışlar) Bu gün düşman işgali altında bulunmak felâketiyle ağlayan bu talihsiz şehir halkının, bu bizim aziz kardeşlerimizin, millî davamıza olan ilgi ve ilişkilerini ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetine gönülden bağlılıklarını, hiçbir kuvvetten yılmayarak açığa vurmakta ve kabul ettirmekte gösterdikleri maddî ve özellikle manevî özveriyi takdir ederek anarım. (Alkışlar)

Bu değerli kardeşlere içinde bulundukları talihsiz günlerin, uzak olmayan kurtulma günleri karşısında sonsuzluğa dek ölüme mahkûm olacağını hatırlatırım. (İnşallah sesleri) Bu noktada bir an duralamaya mecburum. Zira bütün millete, bütün dünyaya gerçek olan bir durumu bildirmek gereğini hissettim.

Efendiler,

Büyük Millet Meclisi Hükümeti, Türkiye'nin ve Türkiye halkının geleceğini ve bağımsızlığını sağlamaya çalışıyor. Çünkü Türkiye'nin asıl sahibi, meşru sahibi ve gerçek sahibi olan Türkiye halkının arzu ve kesin iradesi bu yoldadır. (Evet, evet sesleri) Bu yüce millî. iradenin karşısında harekete cesaret gösterenler ve girişimde bulunanlar ulusa karşı asî, serkeş ve haindirler. (Bravo sesleri ve alkışlar) Bu gibi günahkârlar, şimdi ve sonra millî iradenin adaletinden kendilerini kurtaramazlar. (Bravo sesleri) Bunun için, istanbul'da bazı devlet adamlarının ve sarayın Türkiye Büyük Millet Meclisinin durumuna ve çalışmalarına zarar verici ve engelleyici tutumlarından sakınmalarını beklemekteyim. (Bravo sesleri)
* * *

Efendiler,

Son zamanlarda bir Doğu sorunu konferansı da konu edildi ve edilmektedir. Bu konferansın ne dereceye kadar ciddî amaçlarla ve ne zaman toplanacağı hakkında henüz güvenilir bir belirti yoktur. Doğu sorunu konferansının toplanması için, ordularımızın harekete geçmesinin beklenmekte olduğunu kabul etmek en ihtiyatlı düşünce olur. (Bravo sesleri) Hazır ol cenge eğer istersen sulhu salâh (7) gerçeğini bir an akıldan çıkarmamak millî davamızın arzuladığı varsayımdır. Bu görüşe dayanarak uyanık olmak ve hazır bulunmak olan prensibimize uymaya devam edeceğiz, arkadaşlar.
* * *

Efendiler,

Geçen iki yılın yavaş yavaş fakat emin sonuçlarını önümüzdeki çalışma dönemi için ölçek yaparsak kurtuluş günlerini elde etmemizin uzakta olmadığını görürüz. Bu yeni yıla her zamandan çok emin, her zamandan çok rahatlamış, ağır başlı ve temkinli olarak giriyoruz, (inşallah sesleri) Bezginlik ve uyuşukluktan arınmış olarak giriyoruz. Sonsuz bir azim ve imanla dolu olarak giriyoruz. Bizim için yaşam ateşi gelecek nesiller için kurtuluş ümidi olan kutsal amacımıza boyun eğmeden yürüyeceğiz ve Allah'ın yardımı ile ne yapıp yapıp başaracağız.... (Sürekli alkışlar) (Bravo sesleri) Ölmez bu vatan farzımuhal ölse de hatta. Çekmez kürenin sırtı bu tabutu cesimi (9) (Yaşa sesleri ve sürekli alkışlar)
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers
vozol puff
antalya havalimanı transfer
Geri
Üst