ONUN İÇİN YAZILANLAR. Nazım Hikmet

Howard Fast (1914-199?) A.B.D.'li romancı


NÂZIM HİKMET'E

Kendi duvarların nasıl tutamadıysa kelimelerini
bizim duvarlarımız da tutamadı kardeşim
kelimelerin buldu bizi.
O gün cezaevinde geldi yanıma
pek iyi bildiğin cezaevi fısıltısıyla
o ince yazar Albert Maltz...
Hayatı anlatan şeyler söylemekti onun suçu da
barışı umudu özlenen şeyleri...
Özgür olduğunu söyledi bana.
Özgür dedi Nâzım Hikmet özgür artık
özgürlük içinde dolaşıyor kendi ülkesinde
açık alınla söylüyor türkülerini bütün insanlar için.
Nasıl anlatırım dostum yoldaşım kardeşim
hiç görmediğim ama çok yakından bildiğim
başımın üstünde tuttuğum kardeşim benim...
nasıl anlatırım bunun anlamını sana?
O anda biz de kurtulmuştuk çünkü.
Çünkü seninki gibi bir türkü tutturmuştu benim kalbim de
kimseyi senin kadar yakından tanımadım
senin kadar senin gibiler bizim gibiler kadar
ulusların üstünde bir kardeşlik kuran;
bir de bizi susturacaklarını sanıyorlar
suspus edeceklerini duvarların ardında.
Senin uğruna ufak bir tokat atmıştık bir zamanlar
ama sen oldun bizi kurtaran
ülkenden millerce ötedeki bir ülkenin iki yazarını
kötülerin kötü işler çevirdikleri bir ülkenin
özgürlüğün utançla başını eğdiği bir ülkenin
ama uyanacak bir ülkenin yazarlarını.
Sen kurtulunca anladık biz
kısa süresini kendi duvarlarımızın
soytarıların yılışık katillerin kurduğu duvarların;
ışığa zafere giden yolda kısa bir süredir bu...
ama bunları anlatmanın ne gereği var
sen zaten biliyorsun yüreğimizin türkülerini!


Çeviren: Ülkü Tamer


Yevgeni Yevtuşenko (d.1933) Sovyet şairi

NÂZIM'IN YÜREĞİ

Usanınca gerçeklerin yalanından
kaygan yüzsüz baskıdan
tunç Nâzım'ı anımsarım
ve sesini
biraz hançerimsi :
"Merhaba kardaşım...
Ne o neden yüzün asık öyle
Boş ver!
Yoksa şiir mi takıldı bir yerde?
Gel birlikte bitirelim.
Paran mı yok?
Bakarız bir çaresine dert değil.
Kız mı?
Aldırma bulunur..."
Oysa asıl kendisinde var bir şey
içini kemiren
yüz çizgilerinden dehşetle akan :
"Hepsi iyi de
şu yürek ağrısı...
Adam sen de
ağrıyadursun yaşıyoruz ya..."
Kimisi için şiir bir roldür
Kimisine bir dükkân
kazançtır.
Onun içinse ağrıdır şiir
rol değil.
Nâzım'ın yüreği de ağrıdı durdu işte.
Üzerine titreyen doktoru bir gün
hani pek de güvenemeyerek
uyarmıştı beni :
"Bakın" demişti
"keskin konulardan kaçının ki
ağrımasın Nâzım'ın yüreği..."
Hey gidi doktor...
Hastanız gitti.
Yaramadı çabalarınız.
Yüreğiyse onun
gizli gizli çarparak
sürdürdü ağrısını
ölümünden sonra da.
İçindeki acı için ağrıyor
Türkler için Ruslar için ağrıyor
kendisi gibi mahpusta özgür olanlar için
özgürlükte mahpus gibiler için
ağrıyor.
Hapishane acılarıyla yanan o yürek
- ölümden sonra bile -
dinlemiyor doktorları
korkak olduğumuz zaman
ağrıyor.
Neme gerek dersek
ağrıyor.
Onun gibi açık yürekle :
"Merhaba kardaşım..."
diyemezsek ağrıyor...

Varsın ağrısın
hepsi için yüreklerimiz
tek ağrımasın Nâzım'ın yüreği.


Çeviren: Ziya Yamaç





Cahit Sıtkı Tarancı (1910-1956)

BİR ŞEY

I

Bir şey ki hava gibi ekmek gibi su gibi
Lazım insana lazım onsuz yaşanılmıyor
Ana baba gibi dost gibi yavuklu gibi
Kalp titremeden göz yaşarmadan anılmıyor.

Bir şey ki gözümüzde memleket kadar aziz
Aşk ettiğimiz kendimize dert ettiğimiz
Adını çocuklarımıza bellettiğimiz
Bir şey ki artık hasretine dayanılmıyor.

II

Bir şey daha var yürekler acısı
Utandırır insanı düşündürür
Öylesine başka bir kalp ağrısı
Alır beni ta Bursa'ya götürür.

Yeşil Bursa'da konuk bir garip kuş
Otur denmiş oracıkta oturmuş
Ta yüreğinden bir türkü tutturmuş
Ne güzel şey dünyada hür olmak hür.

Benerci Jokond Varan Üç Bedrettin
Hey kahpe felek ne oyunlar ettin
En yavuz evladı bu memleketin
Nâzım ağbey hapislerde çürür.





Attilâ İlhan (d.1925)

MÜJGÂN'A AŞK ŞARKILARI

- 2

o akşam da lambamızı söndürmüştük nedîm ile
nedîm'den bile kıskandığım sevdiğim ile
son şarkılar dağılmıştı mevsim ile
yalnız çamlıca'da bir ud yankılanırdı

dünyayı tumturaklı bir yalan sayanlar
yalanın dehşetini yaşlandıkça anlar
nâzım'ın piraye'yi sevdiği zamanlar
ölse ölümünden ne suçlar çıkarılırdı

boğucu bir sessizlikte ateşten goncalardır
o demirden şiirler ki sanki tabancalardır
umutsuz hangi gününde el atsan ateşe hazır
nâzım onları yazarken duvarlar çatırdardı

gördün sessizce buluştuğunu nâzım'la nedîm'in
lacivert ıssızlığında yıldızlı bir serviliğin
birinin elinde varidat'ı simavnalı bedreddin'in
birini ağzında gül elinde mey kâsesi vardı




Arif Damar (d.1925)

FERHAT'IN KAZMASI DÜŞMEZ ELİNDEN

Bizim Anadolu'muz var ya Erzurum Yaylası Palandökenler
Ağrı Çukurova'mız
Aklıma düşünce öyle bir seviniyor öyle bir seviniyorum ki
Bizim çetin halkımız
Çanakkale Kurtuluş Savaşı'mız
Şeyh Bedreddin Pir Sultan Nâzım Hikmet
Aklıma düşünce öyle bir seviniyor öyle bir seviniyorum ki
Kızılırmak Yeşilırmak Dicle Fırat
Bütün öteki akarsular
Hep birlikte akıyorlar akıyorlar akıyorlar
Aklıma düşünce öyle bir seviniyor öyle bir seviniyorum ki

DÖRTLÜK

Büyük şairdi sevdi sevdalandı Nâzım Hikmet
Karasevdamızı sevdi türküsünü güzel de söyleyerek
O kadar aşk her şey türküsünü sürdürmek içindi
Karasevda emekçinindi emek içindi
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst