Salvo
Kayıtlı Üye
Tebe-i tâbiîn devri velîlerinden. İsmi Ömer bin Zer, künyesi Ebû Zer'dir. Aslen Hemedanlıdır. kûfe'de yaşadı. Vefât târihi bilinmemektedir.
Ömer bin Zer, Tâbiîn devri âlim ve velîlerinden Atâ, Mücâhid, Saîd bin Cübeyr, Tâvûs, İkrime, Ebü'z-Zübeyr, Nâfi', Şa'bî, babası Zer veŞakîk bin Ebû Vâil ve başkalarından ilim öğrendi. Hadîs rivâyet etti. Çok tesirli konuşurdu. Vâz ettiğinde dinleyenler hüngür hüngür ağlar, kendilerinden geçerlerdi. Ömer bin Zer vâzına başlarken; "Kardeşlerim! Göz yaşlarınızı bana ödünç verin." derdi. Bu sebeple bir gün oğlu; "Babacığım! Çok kimseler konuşup vâz ediyor. Hiç kimsenin gözü yaşarmıyor. Ama siz konuşurken herkes göz yaşı döküyor. Bunun sebebi nedir?" diye sordu. O da; "Oğlum! Ağıt tutması için ücretle getirilmiş kişi ile ölen çocuğu için ağlayan kadın hiç aynı olur mu?" diye cevap verdi.
Ömer bin Zer hazretleri bir gün cemâate; "Kalplerinizin katılığını, gözlerinizin donukluğunu ve câhilliğinizi bana yüklüyorsunuz. Allahü teâlânın kitâbından size nasîhat etmezsem beni suçluyorsunuz. Lâkin kim hayrı ararsa bulur." buyurdu.
Geceleri çok ibâdet eder ve bunun önemini anlatırdı. Gecelerin ibâdetle değerlendirilmesine dâir; "Ey insanlar! Gecelerin karanlıklarında kendiniz için ameller işleyin ki, Allahü teâlânın merhâmetine kavuşasınız. Gecenin ve gündüzün hayırları konusunda aldananlar tam aldanmış, onları değerlendirmeyenler mahrumiyete düşmüşlerdir. Zîrâ bir gece ve gündüz müminlerin Rabbine ibâdet ve emirlerine uyma vâsıtası kılınmıştır. Bunu gafletle geçirenler büyük vebal altındadır. Gönlünüzü Allahü teâlânın zikriyle diriltiniz. Çünkü kalpler ancak Allahü teâlânın zikriyle hayat bulur. Gecelerini ibâdetle geçiren nice kimse, kabirlerine gıbta edilecek şeyler götürür. Uyku ile geçirenler pişmanlık duyacak, Allahü teâlânın geceleri ibâdetle geçirenlere ikrâmlarını görünce, "Ah keşke biz de öyle olsaydık" diyeceklerdir. Gece ve gündüzlerin her sâniyesini ganîmet bilin ve değerlendirin ki, Allahü teâlânın rahmetine kavuşasınız." buyurdu.
İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe hazretleri oğlu Hammâd ile birlikte uzak olmasına rağmen Ömer bin Zer hazretlerinin mescidine gider terâvih namazı kılarlardı.
Ömer bin Zer hazretleri oğlu Zer vefât ettiğinde kabri başında onunla ilgili şu ibretli sözleri söyledi: "Ey oğlum! Allahü teâlâ sana rahmet etsin, senin yerinde olmak isterdim.
Yâ Rabbî! Sen sabra ecir, mükâfât vâd ediyorsun. Ona hakkımı helâl ettim. Oğlumun günâhlarını affet. Sen kerem sâhibisin.
Ey Zer! Seni burada bırakıp senden ayrılıyoruz. Zâten kalsak da bir faydamız dokunmaz."
Ömer bin Zer hazretlerinin çok kere yaptığı duâlarından biri de şuydu: "Yâ Rabbî! Katında sebredenlere vereceğin sevaplara bizi kavuşturacak hayırlar ihsan et. Bize şükür sâhiplerinin makâmına ulaştıracak şükür nasîb et. Bizi günâhlardan temizleyecek tövbe nasîb et ki sana yaklaşanların makâmına erelim. Bütün nîmetlerin ve hayırların sâhibi ancak sensin. Her türlü sıkıntı, keder ve musîbet ânında yalvarılan sensin. Senin takdirinden râzı olmayı ve sabrı nasîb et. Râzı olarak sana itâat edelim. Bize verdiğin nîmetler karşısında nîmetini arttırmanı isteyen sana boyun eğen kullar olmamızı sağlayacak şükür nasîb et. Yâ Rabbî! Senin katında bizim için îmândan daha faydalı bir şey yoktur. Sen bize îmânı nasîb ettin. Bizi îmândan mahrûm etme. Rahmetini ümîd ederek sana kavuşmayı isteriz. Ey Kerîm olan Rabbimiz..."
HADDİNİ BİLME
Bir defâsında İmâm-ı A'zam hazretlerinin annesi, bir meseleyi öğrenmek istedi ve oğluna; "Oğlum git bu meseleyi Ömer bin Zer'e sor?" dedi. İmâm-ı A'zam hazretleri sormak için Ömer bin Zer'e gitti. Ömer bin Zer; "Sen bu meseleyi benden daha iyi bilirsin." deyince, İmâm-ı Âzam; "Annemin emrine muhâlefet etmem." dedi. Ömer bin Zer; "Bu meselenin cevâbı nedir?" diye sordu. İmâm-ı A'zam meselenin cevâbını söyleyince, Ömer bin Zer de; "Öyleyse git, annene böyle söylediğimi bildir." dedi.
1) Hilyet-ül-Evliyâ; c.5, 108, 119
2) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.6, s.145
Ömer bin Zer, Tâbiîn devri âlim ve velîlerinden Atâ, Mücâhid, Saîd bin Cübeyr, Tâvûs, İkrime, Ebü'z-Zübeyr, Nâfi', Şa'bî, babası Zer veŞakîk bin Ebû Vâil ve başkalarından ilim öğrendi. Hadîs rivâyet etti. Çok tesirli konuşurdu. Vâz ettiğinde dinleyenler hüngür hüngür ağlar, kendilerinden geçerlerdi. Ömer bin Zer vâzına başlarken; "Kardeşlerim! Göz yaşlarınızı bana ödünç verin." derdi. Bu sebeple bir gün oğlu; "Babacığım! Çok kimseler konuşup vâz ediyor. Hiç kimsenin gözü yaşarmıyor. Ama siz konuşurken herkes göz yaşı döküyor. Bunun sebebi nedir?" diye sordu. O da; "Oğlum! Ağıt tutması için ücretle getirilmiş kişi ile ölen çocuğu için ağlayan kadın hiç aynı olur mu?" diye cevap verdi.
Ömer bin Zer hazretleri bir gün cemâate; "Kalplerinizin katılığını, gözlerinizin donukluğunu ve câhilliğinizi bana yüklüyorsunuz. Allahü teâlânın kitâbından size nasîhat etmezsem beni suçluyorsunuz. Lâkin kim hayrı ararsa bulur." buyurdu.
Geceleri çok ibâdet eder ve bunun önemini anlatırdı. Gecelerin ibâdetle değerlendirilmesine dâir; "Ey insanlar! Gecelerin karanlıklarında kendiniz için ameller işleyin ki, Allahü teâlânın merhâmetine kavuşasınız. Gecenin ve gündüzün hayırları konusunda aldananlar tam aldanmış, onları değerlendirmeyenler mahrumiyete düşmüşlerdir. Zîrâ bir gece ve gündüz müminlerin Rabbine ibâdet ve emirlerine uyma vâsıtası kılınmıştır. Bunu gafletle geçirenler büyük vebal altındadır. Gönlünüzü Allahü teâlânın zikriyle diriltiniz. Çünkü kalpler ancak Allahü teâlânın zikriyle hayat bulur. Gecelerini ibâdetle geçiren nice kimse, kabirlerine gıbta edilecek şeyler götürür. Uyku ile geçirenler pişmanlık duyacak, Allahü teâlânın geceleri ibâdetle geçirenlere ikrâmlarını görünce, "Ah keşke biz de öyle olsaydık" diyeceklerdir. Gece ve gündüzlerin her sâniyesini ganîmet bilin ve değerlendirin ki, Allahü teâlânın rahmetine kavuşasınız." buyurdu.
İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe hazretleri oğlu Hammâd ile birlikte uzak olmasına rağmen Ömer bin Zer hazretlerinin mescidine gider terâvih namazı kılarlardı.
Ömer bin Zer hazretleri oğlu Zer vefât ettiğinde kabri başında onunla ilgili şu ibretli sözleri söyledi: "Ey oğlum! Allahü teâlâ sana rahmet etsin, senin yerinde olmak isterdim.
Yâ Rabbî! Sen sabra ecir, mükâfât vâd ediyorsun. Ona hakkımı helâl ettim. Oğlumun günâhlarını affet. Sen kerem sâhibisin.
Ey Zer! Seni burada bırakıp senden ayrılıyoruz. Zâten kalsak da bir faydamız dokunmaz."
Ömer bin Zer hazretlerinin çok kere yaptığı duâlarından biri de şuydu: "Yâ Rabbî! Katında sebredenlere vereceğin sevaplara bizi kavuşturacak hayırlar ihsan et. Bize şükür sâhiplerinin makâmına ulaştıracak şükür nasîb et. Bizi günâhlardan temizleyecek tövbe nasîb et ki sana yaklaşanların makâmına erelim. Bütün nîmetlerin ve hayırların sâhibi ancak sensin. Her türlü sıkıntı, keder ve musîbet ânında yalvarılan sensin. Senin takdirinden râzı olmayı ve sabrı nasîb et. Râzı olarak sana itâat edelim. Bize verdiğin nîmetler karşısında nîmetini arttırmanı isteyen sana boyun eğen kullar olmamızı sağlayacak şükür nasîb et. Yâ Rabbî! Senin katında bizim için îmândan daha faydalı bir şey yoktur. Sen bize îmânı nasîb ettin. Bizi îmândan mahrûm etme. Rahmetini ümîd ederek sana kavuşmayı isteriz. Ey Kerîm olan Rabbimiz..."
HADDİNİ BİLME
Bir defâsında İmâm-ı A'zam hazretlerinin annesi, bir meseleyi öğrenmek istedi ve oğluna; "Oğlum git bu meseleyi Ömer bin Zer'e sor?" dedi. İmâm-ı A'zam hazretleri sormak için Ömer bin Zer'e gitti. Ömer bin Zer; "Sen bu meseleyi benden daha iyi bilirsin." deyince, İmâm-ı Âzam; "Annemin emrine muhâlefet etmem." dedi. Ömer bin Zer; "Bu meselenin cevâbı nedir?" diye sordu. İmâm-ı A'zam meselenin cevâbını söyleyince, Ömer bin Zer de; "Öyleyse git, annene böyle söylediğimi bildir." dedi.
1) Hilyet-ül-Evliyâ; c.5, 108, 119
2) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.6, s.145