ALavignE
Kayıtlı Üye
Keller bu sesin Şerife ait olduğunu anlamakta gecikmemişti.Fakat bu sesi duyunca normalen heyecanlanması gereken Monstes gayet sakin duruyordu
- Yakalayın şunu.
Bu arada o boşluktan faydalanan Keller Çevresindeki adamlardan birini silahını kaptı.Ve ilk Masanın üzerindeki Odayı aydınlatan Lambaya ateş etti.
- Ne Oluyor !
- Kaldır elini
- Sen Kimsin ?
- Monstes senmisin?
- Keller nerede !
gibi sözler havada uçuşuyordu.Monstes hemen bir kibrit yaktı.Keller tam karşısında silahını onu doğrultmuş yaralı bir şekilde bekliyordu.Keller tetiği çekti.
Monstes'e saplanan kurşun anlaşılan onun canını çok acıtmıştı ki olduğu yerden adeta bir kere zıpladı.Bu arada havadan kurşun sesleri
geliyordu.Monstes'ın adamları ise büyük ihtimalle şerif ile uğraşıyorlardı.Yerde Kıvranan Monstes'in bağrışlarından başka bir ses duyulmaz olmuştu.
Keller'in düşüncesi şu idi :
Şerif İşlerini galiba bitirdi.
Yanılmamıştı.Fakat yarı yarı ya Şerif'in arkasında yaklaşık 10 kişi vardı.Anlaşılan Kasaba da ne var ne yok toplayıp gelmişti.
Keller :
Geleceğini biliyordum
Şerif :
Şu Monstes'ı neden hala yaşatıyorsun ?
Keller :
Birşeyler duymak istiyorum.Konuş ! Konuş Dedim ! Lanches'i nasıl öldürdün ?
Monstes cevap vermedi.
Keller :
Cevap Versene Ulan !
Cevap gelmedi.
Keller :
O Zaman bize Lanches'in yalan ölümünü anlattığın gibi öleceksin ! dedi ve pencereye dayadı.
- Öleceksin !
- Belkide hepimiz öleceğiz !
dedi ve Monstes duvardaki düğmeye bastı.
- BOOM !
Büyük bir patlama olmuştu.Ev yanıyordu.Keller ise Monstes ile beraber camdan uçmuş yerden kalkamıyordu.Büyük ihtimalle bir kaç kemiği kırılmış olacaktı.
Keller :
Şerif ! Şerif ! Neredesin !
Keller sorusuna yanıt alamayınca zorlada olsa yerden kalktı.Hemen yanan binaya girdi.Fakat gördüğü manzara karşısında adeta küçük dilini yutmuştu.
Evet ! Yerde ölü yatan Şeriften başkası değildi.
2 GÜN SONRA
Keller ağlıyordu.Çünkü Bir gün içerisinde Hem Lanches'i Hem Şerifi kaybetmişti.Bu onun canını acıtıyordu.Besbelli.Yapılabilecek birşey olmadığını çok iyi biliyordu.Hayatı boyunca çok arkadaşı ellerinde can vermişti.Fakat buna farklı bir hüzün duyuyordu ve kendini suçluyordu.Karşısında duran iki ceset belkide onun yaşadığı ve gördüğü en iyi insanlardı.
Onlara karşı ellerini son bir kez kaldırıp Asker Selamı Verdi :
Orada Görüşürüz ! Ama Sanırım Aynı Yere Gitmeyeceğiz
- Yakalayın şunu.
Bu arada o boşluktan faydalanan Keller Çevresindeki adamlardan birini silahını kaptı.Ve ilk Masanın üzerindeki Odayı aydınlatan Lambaya ateş etti.
- Ne Oluyor !
- Kaldır elini
- Sen Kimsin ?
- Monstes senmisin?
- Keller nerede !
gibi sözler havada uçuşuyordu.Monstes hemen bir kibrit yaktı.Keller tam karşısında silahını onu doğrultmuş yaralı bir şekilde bekliyordu.Keller tetiği çekti.
Monstes'e saplanan kurşun anlaşılan onun canını çok acıtmıştı ki olduğu yerden adeta bir kere zıpladı.Bu arada havadan kurşun sesleri
geliyordu.Monstes'ın adamları ise büyük ihtimalle şerif ile uğraşıyorlardı.Yerde Kıvranan Monstes'in bağrışlarından başka bir ses duyulmaz olmuştu.
Keller'in düşüncesi şu idi :
Şerif İşlerini galiba bitirdi.
Yanılmamıştı.Fakat yarı yarı ya Şerif'in arkasında yaklaşık 10 kişi vardı.Anlaşılan Kasaba da ne var ne yok toplayıp gelmişti.
Keller :
Geleceğini biliyordum
Şerif :
Şu Monstes'ı neden hala yaşatıyorsun ?
Keller :
Birşeyler duymak istiyorum.Konuş ! Konuş Dedim ! Lanches'i nasıl öldürdün ?
Monstes cevap vermedi.
Keller :
Cevap Versene Ulan !
Cevap gelmedi.
Keller :
O Zaman bize Lanches'in yalan ölümünü anlattığın gibi öleceksin ! dedi ve pencereye dayadı.
- Öleceksin !
- Belkide hepimiz öleceğiz !
dedi ve Monstes duvardaki düğmeye bastı.
- BOOM !
Büyük bir patlama olmuştu.Ev yanıyordu.Keller ise Monstes ile beraber camdan uçmuş yerden kalkamıyordu.Büyük ihtimalle bir kaç kemiği kırılmış olacaktı.
Keller :
Şerif ! Şerif ! Neredesin !
Keller sorusuna yanıt alamayınca zorlada olsa yerden kalktı.Hemen yanan binaya girdi.Fakat gördüğü manzara karşısında adeta küçük dilini yutmuştu.
Evet ! Yerde ölü yatan Şeriften başkası değildi.
2 GÜN SONRA
Keller ağlıyordu.Çünkü Bir gün içerisinde Hem Lanches'i Hem Şerifi kaybetmişti.Bu onun canını acıtıyordu.Besbelli.Yapılabilecek birşey olmadığını çok iyi biliyordu.Hayatı boyunca çok arkadaşı ellerinde can vermişti.Fakat buna farklı bir hüzün duyuyordu ve kendini suçluyordu.Karşısında duran iki ceset belkide onun yaşadığı ve gördüğü en iyi insanlardı.
Onlara karşı ellerini son bir kez kaldırıp Asker Selamı Verdi :
Orada Görüşürüz ! Ama Sanırım Aynı Yere Gitmeyeceğiz