Okyanusların Derinliklerindeki Muhteşem Yaratılış Örnekleri

meridyen2

Kayıtlı Üye
Okyanusların Derinliklerindeki Muhteşem Yaratılış Örnekleri

okyanuslarin_derinliklerindeki_muhtesem_yaratilis_ornekleri_tr.jpg


Uzaydan bakıldığında masmavi bir görünümü olan Dünyamızın bu maviliğinin kaynağı, yeryüzünün %70’ini kaplayan okyanuslardır. Engin maviliği ile göze çarpan okyanuslar aynı zamanda oldukça renkli bir dünyaya sahiptir. Bu dünya içerisinde yaşayan canlılardaki detay, çeşitlilik ve tüm yaratılış örnekleri ise Yüce Allah’ın yaratma sanatındaki mükemmelliği bir kez daha gösterir.

Avlanma Tekniklerindeki Üstün Yaratılış Örnekleri:

• Taraklı Denizanalarının Su Akışını Kontrol Eden Avlanma Tekniği:

Taraklı denizanaları (Mnemiopsis leidy) şeffaf ve oldukça büyük bir yapıya sahip (10-12 cm kadar) canlılardır. Bu canlılar, iri olduklarından suda daha fazla dalgalanmaya sebep olurlar. Bu ise su hareketlerine karşı duyarlı olan zooplanktonların avlanmasını güçleştirir. Fakat bu canlılar, zooplanktonların kaçmalarına fırsat vermeden onları büyük miktarlarda avlamayı başarabilirler. Hatta dünyanın en çevik zooplanktonları arasında yer alan ve en ufak bir su hareketini bile hissedebilen kopepodları (denizde yaşayan mikro canlılar) yakalamadaki başarıları oldukça yüksektir. Denizanalarının bu başarıyı nasıl yakaladıkları ise bilim dünyasının uzun zamandır cevap aradıkları bir sırdır. Bu sorunun cevabı Gothenburg Üniversitesi Deniz Ekosistemi Bölümü ile ABD’li ve Norveçli araştırmacıların çektikleri görüntülerle çözülmüştür. Çekimlerin sonucunda taraklı denizanasının sebep olduğu su deformasyonunun, kopepodların fark edip kaçması için gerekli eşik değerden düşük olduğu belirlenmiştir. Denizanasının sahip olduğu bu üstün özellik Yüce Allah’ın onlara bahşettiği mekanizmanın içindedir.

Yüce Allah taraklı denizanalarının lobları içinde saç benzeri mikroskobik dokunaçlar yaratmıştır. Bu dokunaçlar suyun loblar arasında çok fazla dalgalanmaya sebep olmadan taşınmasına olanak verir. Bu dokunaçlar tarafından oluşturulan akım sonucunda su ve suda bulunan kopepodlar çok yavaş bir şekilde denizanasına doğru çekilir. Kopepodlar denizanasının loblarına ulaştığı zaman ise artık kaçamaz ve av olmaktan kurtulamaz. Bu mekanizmayla taraklı denizanaları hidrodinamik açıdan avlarına karşı görünmez olurlar.

• Kırmızı Işıkla Avlanan Yumuşakça

Kaliforniya açıklarındaki derin sularda, zehirle dolu dokunaçlarının altına gizlenmiş organlarında kırmızı ışık yakarak avını yakalayan bir yumuşakça türü yaşar. Erenna cinsinden olan bu tür, kırmızı biyolojik ışıma yeteneğine sahip bilinen ilk omurgasız deniz canlısı olması ve derin deniz hayvanlarının kırmızı ışığı algılayamayacağı yolundaki inanışı yıkması ile Yüce Allah’ın Bedi (örneksiz yaratan) isminin en güzel tecellilerinden birini oluşturmuştur.

Yüce Allah bu canlının gövdesinde dikensi kollar, ortada bir dala yapışmış durumda zehirli hücreler yaratmıştır. Bu dalın içinde gençken mavi-yeşil, ergin hale gelince ise kırmızı ışık yayan noktalar bulunur. Mavi-yeşil ışık biyoışıma (bioluminescence) denen ve enerjiyi ısı yerine ışık biçiminde yayan bir süreçle üretilir. Kırmızı ışıksa, floresans (fluorescence) denen bir başka sürecin sonunda oluşur. Bu süreçte mavi ışık gibi kısa dalga boylu bir ışık soğurulup daha uzun dalga boylu (kırmızı) olan bir ışık olarak yeniden yayınlanır.

İşte Erenna cinsinin bu türü, derin sularda az sayıda bulunan balıkları kaçırmamak için bu kırmızı ışıktan faydalanır. Derin deniz balıklarının kırmızı ışığa duyarlı olduklarını, bilim adamları yeni keşfetmişlerdir. Bu canlı türü ise balıkların bu hassasiyetini binlerce yıldan beri bilmektedir. Aklı ve şuuru olmayan bir canlı türünün kendi bünyesi içerisinde ışık üretmesi, derin sularda balık sayısının az olduğunu düşünerek onları avlamak için büyüdüğü zaman saçtığı ışığın rengini kırmızıya dönüştürmesi, balıkların kırmızı renge olan ilgisini bilmesi elbette mümkün değildir. Bu canlıya sahip olduğu tüm bu özellikleri gökten yere her işi düzenleyen Yüce Allah ilham etmiştir. Rabbimiz bu gerçeğe bir Kuran ayetinde şöyle dikkat çeker:

“Gökten yere her işi O evirip düzene koyar. Sonra (işler,) sizin saymakta olduğunuz bin yıl süreli bir günde yine O’na yükselir.” (Secde Suresi, 5)

• Denizyıldızının Güçlü Kolları

Avlarının yerini koku ve dokunmaya bağlı olarak bulan denizyıldızları avlarına dokunarak onların büyüklüklerini de tespit ederler. Yüce Allah denizyıldızlarının kollarının altında yüzlerce ince, her zaman hareket eden, emici diskler yaratmıştır. Tıpkı iş makinelerinde ağır yüklerin ve kolların hareketinde olduğu gibi denizyıldızı kollarını hareket ettirmek için hidrolik basınç yöntemini kullanır.

Denizyıldızının kollarının içinde uzunlamasına yer alan tüp biçimli ayaklar sıvıyla dolu olan bir iç boru sistemine bağlıdır. Kaslar boruları sıkıştırdığında oluşan hidrolik basınç, sıvıyı ayaklara gönderir. Böylece, hidrolik basınç, tüp ayaklarda dalga hareketi oluşturur. Kolların içindeki sıvı basıncı nedeniyle ayaklar bir ileri bir geri uzanır ve denizyıldızı istediği yere ilerler.

Son derece güçlü olan bu kollar, aynı zamanda yiyecekleri olan kabuklu deniz hayvanları, karides ve planktonları yakalayıp yiyebilmesine vesile olur. Örneğin bir istiridye bulduğunda onu içine çeker ve birçok emici kolunu istiridyenin kabuğuna yapıştırır. İstiridye aşırı güçlü subaplara sahip olmasına rağmen denizyıldızı sonunda istiridyenin kabuğunun yavaş yavaş açılmasını sağlar. Denizyıldızı örneğinde olduğu gibi, Yüce Allah yarattığı tüm canlılar üzerinde derin düşünülmesi gerektiğini şöyle bildirmiştir:

“Sizin yaratılışınızda ve türetip-yaydığı canlılarda kesin bilgiyle inanan bir kavim için ayetler vardır.” (Casiye Suresi, 4)

• Kement Kullanan Mürekkep Balığı

Mürekkepbalığının av sırasındaki en büyük yardımcısı ağzındaki uzantılardır. Bu iki uzantı sicime benzer ve normal zamanda ağız içinde hareketsiz durur. Mürekkepbalığı avı ile karşılaştığında bunları büyük bir hızla kement gibi fırlatır. Daha sonra aynı hızla avını ağzının içine alır. Bundan sonra canlının kolları devreye girer. Mürekkepbalığının sekiz adet kolu, tüm ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde yaratılmıştır. Avladığı bir yengeci güçlü kolları vesilesiyle rahatlıkla parçalayabilir. Kollarını o kadar büyük bir beceri ile kullanır ki yengecin sert kabuğunu kırarak, içindeki beyaz etine kolaylıkla ulaşır.

• Yunusların Burunlarına Taktıkları Süngerler

Araştırmacılar bazı yunusların burunlarına deniz dibindeki süngerleri kopararak taktıklarını gözlemlemişlerdir. Yunuslar bu yöntemle deniz tabanını eşeleyerek yiyecek ararken burunlarının incinmesini önlerler. Bu hareketi elbette onlara Allah ilham etmektedir.

Kamuflaj ve Savunma Tekniklerindeki Üstün Yaratılış Örnekleri

Deniz canlılarının yaşadıkları ortamda, onların beslenebilmeleri için çok geniş imkanlar vardır. Ancak çoğu zaman kendileri de diğer deniz canlılarına av olma tehlikesi içindedir. Bu nedenle savunma mekanizmaları denizde yaşayan canlılar için hayati önem taşır. Bu canlıların kullandıkları savunma ve kamuflaj teknikleri gerçekten şaşırtıcıdır. Çünkü bir bilince ve zekaya sahip olmamalarına karşın, son derece iyi planlanmış davranışlar sergilerler.

• İki Ayaklı Ahtapot

Deniz dibinde yuvarlanırken aldığı şekil nedeniyle “hindistancevizi ahtapotu” (Octopus marginatus) adını alan küçük bir elma büyüklüğündeki bir ahtapot türüyle, bir ceviz büyüklüğünde olan ve “alg ahtapotu” denen iki küçük ahtapot türü, avcılardan kaçmak için iki ayakları üzerinde geri geri “yürürler. Bu yürüyüş esnasında geri kalan kollarını ise bedenlerine dolayarak şekil değiştirirler. Yürüme hareketini gerçekleştirebilmek için bacaklara ve bir iskelete bağlı kaslara sahip olmak gerekir. Oysa, ahtapotların bir iskelet sistemleri yoktur. Şekillerini kolları içindeki suyun hidrostatik basıncıyla korurlar. Buna “hidrostatik iskelet” adı verilir. Ancak bu iki küçük ahtapot türü avcılarla karşılaştıklarında parmak uçları üzerinde geri geri gider gibi, bir yürüme hareketi gerçekleştirirler. Yürümede kullandıkları iki arka kollarından önce birinin ucundaki vantuzu yere koyup, palet üzerinde giden bir tank gibi vücutlarını çekerler. Daha sonra o kolu kaldırıp ötekiyle aynı işlemi tekrarlarlar. Yürüyen ahtapotlar bu şekilde saniyede 15 cm’e varan hızlarla yol alabilirler. Bu hız ahtapotların normal olarak deniz dibinde tüm kollarını kullanarak sürünmelerinden daha hızlı, bedenleri içindeki suyu dışarı püskürterek hareket etmelerinden daha yavaştır. Ancak bu yürüyüş yöntemi ile daha az enerji harcayarak kaçabilme imkanı olduğundan bu yöntem boyutları küçük olan bir ahtapot için oldukça pratiktir.

• Mercanlarla Uyumlu Akrep Balıkları

Akrep balığı ılıman ve tropik kuşaktaki deniz yatağında yaşar ve hiçbir zaman açık denize çıkmaz. Göğüs bölgelerindeki yüzgeçler balığın düşmanları için mükemmel bir engeldir. Kırmızı beyaz çizgileri arkadaki mercanların içinde kamufle olmalarını sağlar. Bu da av olma risklerini azaltır. Akrep balığı son derece renkli bir görünüme sahiptir. Ama aynı şekilde yaşadığı mercanlar da çok renkli olduğu için mercanların içinde kolaylıkla kaybolur.

• Pelerinli Yumuşakça

Mollusk’un (yumuşakçalar sınıfından bir hayvan) en ilginç özelliklerinden biri, vücudunu kaplayan, “pelerin” denilen ve ikinci bir kabuk görevi gören dokusudur. Bu doku gerektiğinde yavaşça kabuğu kaplar ve hayvanın kendini ele vermesini engeller.

• Deniz Dibiyle Uyumlu Çıkıntılara Sahip Sinanceidea

Sinanceidea türünün balıkları küçük ve yassı vücutlara sahiptirler. Görünüş olarak kayalara benzerler. Pulları yoktur, bunun yerine derileri av beklerken, denizin zemininde saklanmalarını sağlayan çıkıntılarla kaplıdır.

• Deniz Tabanının Rengini Alan Flounder

Flounder balığı, deniz yüzeyinde hareket ederken çok ilginç bir şey olur. Balık, üzerinden geçtigi deniz tabanının rengini algılar ve hemen derisinin rengini ve desenini ona uygun olarak değiştirir. Kumluk ya da kayalık bir bölgede bulunduğunda açık gri olan rengini, yosunlu bir ortama girdiğinde yeşil desenlere dönüştürebilir. Balığın dinlenme yeri ise kumluktur ve desenleri yine şaşırtıcı bir şekilde anında zemine uyum gösterir.

• Şişerek Kendini Koruyan Puffer

Puffer adı verilen küçük balık iyi bir yüzücü değildir. Bu nedenle kendini avlamak isteyen düşmanlarından hızlı bir şekilde kaçamaz. Ancak olası saldırılara karşı mükemmel bir savunması vardır. Puffer, bir tehlike anında kendini şişirir. Oldukça irileşen bu balığı yutamayan düşmanları da onu bırakmak zorunda kalır. Balık tehlike hissettiğinde, kendini bir anda normal halinin birkaç katı kadar şişirir. Yatay duran dikenler şişme sırasında dikleşir ve balık adeta iğneli bir top halini alir. Balığın bu görüntüsü onu yemeye yeltenen avcı balıkların çoğunu bu fikirden caydırır.

***

Deniz canlılarının, kamuflaj yapma, farklı şekillere bürünme ve daha onlarca çeşit savunma yöntemini, zaman içinde kazanılan tecrübeler doğrultusunda ya da tesadüfen bulduklarını ileri sürmek, akıl ve mantıkla uyuşmaz. Akla ve bilince sahip olmayan bu canlılar, kendileri için özel yaratılmış sistem ve özelliklerle yaşamlarını sürdürmektedirler. Onlara tüm bu özellikleri veren, Yüce Allah’tır. Bu gerçek, bir Kuran ayetinde bizlere şöyle bildirilir:

“… Senin Rabbin, her şeyin üzerinde gözetici-koruyucudur.” (Sebe Suresi, 21)

Okyanuslardaki canlıların sahip olduğu özellikler, bilim dünyasına da ilham kaynağı olmaktadır. Bunlardan biri, “iki ayak üzerinde yürüyen ahtapotlar”ın sahip olduğu mekanizmadan yararlanarak katı robotlara kıyasla daha kullanışlı olan yumuşak robotlar üretmektir.

Yüce Allah, karada ve denizde yarattığı tüm canlıları insanların hizmetine sunmuş ve onlarda tecelli eden yaratılış örnekleri ile insanlara ilham kaynakları oluşturmuştur.

BÜTÜN KAİNATIN MUTLAK SURETTE HÜKÜMDARI OLAN ALLAH TÜM CANLILARIN DA YEGANE SAHİBİDİR

Bizim gördüğümüz ve göremediğimiz varlıkların her birinin içinde yaşadığı alemlerin Yaratıcısı ve tek sahibi ‘Melik’ olan Allah’tır. Yaşadığımız evrenin ezeli ve ebedi hükümdarı da O’dur. Tüm yıldızlar, insanlar, hayvanlar ve bitkiler, göremediğimiz alemlerde yaşayan cinler, şeytanlar, melekler ve daha bilemediğimiz pek çok varlık Yüce Allah’ın emri altındadır. Sayısız alemin mülkünü elinde bulunduran ve buralarda hüküm süren olağanüstü düzenin hayat bulmasını sağlayan da yine O’dur.

Okyanuslarda yaşayan ve burada sadece birkaç örneğini gördüğümüz canlılar da ihtiyaç duyacakları vücut şekillerine, bedenlerindeki farklı işleyiş mekanizmalarına ve kendilerini savunacak çeşitli teknik donanıma Yüce Allah’ın dilemesiyle sahip olmuşlardır. Bu canlılar başardıkları işlere veya özel yeteneklere de kendi kendilerine sahip olmamışlardır. Birbirinden hayret verici işleri yapmayı akledenler bu canlıların kendileri değildir. Yapacakları işleri tesadüfen öğrenmiş de değildirler. Yaptıkları herşeyi, kullandıkları taktikleri onlara öğreten, sahip oldukları herşeyi onlara veren, üstün akıl ve güç sahibi olan Yüce Allah’tır. Bizi ve diğer bütün canlıları Rabbimiz en güzel şekilde yaratmıştır. Bir ayette şöyle buyulur:

“Allah, her canlıyı sudan yarattı. İşte bunlardan kimi karnı üzerinde yürümekte, kimi iki ayağı üzerinde yürümekte, kimi de dört (ayağı) üzerinde yürümektedir. Allah, dilediğini yaratır. Hiç şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir.” (Nur Suresi, 45)
(makale harun yahya)

Bu makale, İlmi Mercek Dergisi 80. sayı (Şubat 2011) 58. sayfada yayınlanmıştır.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol puff
Geri
Üst