Yalnızca hafif bir sızı kaldı geriye açtığın yaralardan...Aslında bitti dedim hep kendime, artık yok dedim, öldü dedim hatta bazen.... Sen ne zaman gelmeye kalksan ben yerimi yurdumu bıraktım.Bana gelinecek bütün yolları karaladım...
Peki tek bir çizikte biter mi sevda? Bir tek kararla yanar mı insan?
Aslında döndüğüm her köşe başında karşıma dikildin sen, yalnız kaldığım her an yanımdaydın aslında, kimse anlamazken anladın beni ama fazla gelmişsin işte yada az belkide..
Kaçmak için attığım her adımda sevdanın kucağına sığınmışım adeta...
Geride yalnız seni değil kendimide bırakmışım oysa...Şimdiyse arkamda kördüğüm çıkmazlar önümde eriyip giden bir yol var...Geri dönmek ihtimali hayal olmuş, kalmaksa yanmakla bir adeta...
En zayıf anımı bekler gibisin meçhullerde, geri dönmek için, beni üzmek için, şu yüreği ezmek için, sen hep bir yerlerde bekler gibisin...
Kapanmaya yüz tutmuş yaramdan ince ince sızan kan gibisin... Ben ölmeden terk etmemeye yeminli bir can gibisin...
Ömrümün en hüzünlü hikayesiymişsin, yarım, eksik ve ölümsüz...
Yürüdüğüm her yol sana çıkardı oysa, her sokak beni sana getirirdi, baktığım her ayna seni gösterir, yazdığım her şiir sana eklenirdi...
Beni sormuşsun ya, yalnızca bil sevdiğim; dilimin ucunda asla söyleyemediklerim ve yarımyamalak ben şimdi köz olmuş bir sevda atığından başka bişey değilim...
Bitmeliydi işte artık hiçbirşey sorma ve anla, bitme(me)liydi...!
Peki tek bir çizikte biter mi sevda? Bir tek kararla yanar mı insan?
Aslında döndüğüm her köşe başında karşıma dikildin sen, yalnız kaldığım her an yanımdaydın aslında, kimse anlamazken anladın beni ama fazla gelmişsin işte yada az belkide..
Kaçmak için attığım her adımda sevdanın kucağına sığınmışım adeta...
Geride yalnız seni değil kendimide bırakmışım oysa...Şimdiyse arkamda kördüğüm çıkmazlar önümde eriyip giden bir yol var...Geri dönmek ihtimali hayal olmuş, kalmaksa yanmakla bir adeta...
En zayıf anımı bekler gibisin meçhullerde, geri dönmek için, beni üzmek için, şu yüreği ezmek için, sen hep bir yerlerde bekler gibisin...
Kapanmaya yüz tutmuş yaramdan ince ince sızan kan gibisin... Ben ölmeden terk etmemeye yeminli bir can gibisin...
Ömrümün en hüzünlü hikayesiymişsin, yarım, eksik ve ölümsüz...
Yürüdüğüm her yol sana çıkardı oysa, her sokak beni sana getirirdi, baktığım her ayna seni gösterir, yazdığım her şiir sana eklenirdi...
Beni sormuşsun ya, yalnızca bil sevdiğim; dilimin ucunda asla söyleyemediklerim ve yarımyamalak ben şimdi köz olmuş bir sevda atığından başka bişey değilim...
Bitmeliydi işte artık hiçbirşey sorma ve anla, bitme(me)liydi...!