natsum
Kayıtlı Üye
bu sana ithaf ettiğim son yazım olsun...
ve git...
Okuyacağını biliyorum...
küremiz parmağı halkalılar silsilesine yeni bir üye kazandı.. bir takım ''söz''lerin gölgesinde, akabinde ve beni boğan hüznünde ,uzak iklimlere uğurladım seni sepetlerimizi kollarmıza takışıp yollarımıza uğurlaştık...
Okuyacağını biliyorum...
bir ömürlük yeminler ederken sen,yinede bana ait merakların olduğunu biliyorum..sevmediğini söylerken, yinede benli düşlerinin farkına varabiliyorum..madem gidiyorsun ve beni okumaya devam ediyorsun , buyur öyleyse...
üç mevsim tatmış , kısa fakat uzun soluklu bir sevgi oldu bizimkisi..hoşçakal 23 yaşımın en masum , en hoyrat feda edilmis,küfürle karşılık bulmuş ,topla,tüfekle,mermiyle susturulmuş,heba olmus hisleri ve yorgun iyi niyet parçacıklarım.saygısının bekaretini yitirmiş uçube..hoşça kal...
Okuyacağını biliyorum...
derin bir nefes al, bir çay söyle yada bir acı kahve seslen ben yani meleğin gibi...sen çılgınlarca boynumdan büyük laflar savururken dört bir yana,kendimi unutup akışına kapıldım...çünkü çok inandırıcı gözüküyordu,dünyalı olamayacak kadar başka geliyordun,hislerime billur bir kaseymişçesine nazik yaklaşıyordun ve ben yittim öyle inandım ve kapıldım ki ayıldığımda yüzümde tuzlu ter zerrecikleri vardı,yağmur yağmaya devam ediyordu,aynı hızla yollarına devam ediyordu yoldaki araçlar...televizyonlarda yeniden kadın kuşagının anlamsız programları yayınlanıyordu,üst kattaki teyzeler bakkala sepet alıp ekmek istiyorlardı...ayıldığımda saat 12 yi çoktan geçmişti ve lüks faytonum balkabağına dönüşmüştü...
hiç bir farkın yokmuş meğer diğerlerinden.sadece biraz daha ustaymuşşın yalan söylemekte.dinine küfrettiğin Rab ile şükrü aynı kelime içerisinde kullanacak kadar alçak... Rab mağfiret eylesin sana...
Okuyacağını biliyorum...
şimdi çıkmış bir başkasını çok sevdiğini iddia ediyorsunya bayım ,sahi, bir aşktan diğerine kaç günde gidiliyordu? ''sevgi emekti hani '' deyip,bir selvi boylum al yazmalım klasiği söylemek istemiyorum ama sevgi bu denli kolay tükenip başka kollara atılacak bir memba olmamalı.Sen hiç bir rüzgarla yandın mı?Ayakların dizlerine kadar sele kapılmışken,terledinmi hiç?
bayım,
siz hiç töre cinayetine şahit oldunuz mu?
durup herşeye seyirci oldun,ağzını açıp tek kelime edemedin ve boynunu eğdin ya,sende düştün gözümden.mutsuzluğumun fermanına bir imza da sen attın ve sana olan inancımı ipe serdin ya,var git yoluna şimdi...
Okuduğunu biliyorum...
parmağına taktığın halkanla hoşça vakitler dilerken sana, bir yandanda duacınım,anlamsızlığın zirvesinde ıslah ol çocuk..dilerim,unuttuğun Rab büyük belalarla hatırlatmasın sana kendini...
kabuğu kurumamış yaralarıma kaynar sular fırlatılırken tarafınızdan,tek arzum sana ''küçük kırmızılı kız'' dan bahsedebilmekti,aynı hüznü yaşayabileceğime inancım vardı...şimdi git..ve karanlığa hapset kendini.çek elini yaralı umutlarımdan,karıncanın hayali kadar hayat içeren yarınlarımdan ve mavi baktığım ufuklarımda,sabah ayazında,şafak ağırırken tamda İstanbul'un arka sokaklarında herhangi bir bankta uyuyan amcaya aynı gözle bakamayacağımız aşikar artık.geçtiğin yollarda top oynayan afacanların saçlarını okşayamayacağın muhakkak ve yediğin balık-ekmeği ''diğer''leriyle paylaşamayacağında...
verdiği ''söz''leri tutamayıp,yeni ''söz''lerle yeni yükümlülüklerin altına giren şeref yoksunu,insan suretli kimliklerle paylaşabileceğim hiçbir şey yokmuş,geç oldu,fakat idrak ettim bunu.
Okuduğunu biliyorum...
ve beni okumaya devam edeceğini de...
çünkü sen Bu'sun
ve bu'ndan öte gidemezsin ömrün boyunca...
yolun açık olsun...
Rabbe emanetsin...
ve git...
Okuyacağını biliyorum...
küremiz parmağı halkalılar silsilesine yeni bir üye kazandı.. bir takım ''söz''lerin gölgesinde, akabinde ve beni boğan hüznünde ,uzak iklimlere uğurladım seni sepetlerimizi kollarmıza takışıp yollarımıza uğurlaştık...
Okuyacağını biliyorum...
bir ömürlük yeminler ederken sen,yinede bana ait merakların olduğunu biliyorum..sevmediğini söylerken, yinede benli düşlerinin farkına varabiliyorum..madem gidiyorsun ve beni okumaya devam ediyorsun , buyur öyleyse...
üç mevsim tatmış , kısa fakat uzun soluklu bir sevgi oldu bizimkisi..hoşçakal 23 yaşımın en masum , en hoyrat feda edilmis,küfürle karşılık bulmuş ,topla,tüfekle,mermiyle susturulmuş,heba olmus hisleri ve yorgun iyi niyet parçacıklarım.saygısının bekaretini yitirmiş uçube..hoşça kal...
Okuyacağını biliyorum...
derin bir nefes al, bir çay söyle yada bir acı kahve seslen ben yani meleğin gibi...sen çılgınlarca boynumdan büyük laflar savururken dört bir yana,kendimi unutup akışına kapıldım...çünkü çok inandırıcı gözüküyordu,dünyalı olamayacak kadar başka geliyordun,hislerime billur bir kaseymişçesine nazik yaklaşıyordun ve ben yittim öyle inandım ve kapıldım ki ayıldığımda yüzümde tuzlu ter zerrecikleri vardı,yağmur yağmaya devam ediyordu,aynı hızla yollarına devam ediyordu yoldaki araçlar...televizyonlarda yeniden kadın kuşagının anlamsız programları yayınlanıyordu,üst kattaki teyzeler bakkala sepet alıp ekmek istiyorlardı...ayıldığımda saat 12 yi çoktan geçmişti ve lüks faytonum balkabağına dönüşmüştü...
hiç bir farkın yokmuş meğer diğerlerinden.sadece biraz daha ustaymuşşın yalan söylemekte.dinine küfrettiğin Rab ile şükrü aynı kelime içerisinde kullanacak kadar alçak... Rab mağfiret eylesin sana...
Okuyacağını biliyorum...
şimdi çıkmış bir başkasını çok sevdiğini iddia ediyorsunya bayım ,sahi, bir aşktan diğerine kaç günde gidiliyordu? ''sevgi emekti hani '' deyip,bir selvi boylum al yazmalım klasiği söylemek istemiyorum ama sevgi bu denli kolay tükenip başka kollara atılacak bir memba olmamalı.Sen hiç bir rüzgarla yandın mı?Ayakların dizlerine kadar sele kapılmışken,terledinmi hiç?
bayım,
siz hiç töre cinayetine şahit oldunuz mu?
durup herşeye seyirci oldun,ağzını açıp tek kelime edemedin ve boynunu eğdin ya,sende düştün gözümden.mutsuzluğumun fermanına bir imza da sen attın ve sana olan inancımı ipe serdin ya,var git yoluna şimdi...
Okuduğunu biliyorum...
parmağına taktığın halkanla hoşça vakitler dilerken sana, bir yandanda duacınım,anlamsızlığın zirvesinde ıslah ol çocuk..dilerim,unuttuğun Rab büyük belalarla hatırlatmasın sana kendini...
kabuğu kurumamış yaralarıma kaynar sular fırlatılırken tarafınızdan,tek arzum sana ''küçük kırmızılı kız'' dan bahsedebilmekti,aynı hüznü yaşayabileceğime inancım vardı...şimdi git..ve karanlığa hapset kendini.çek elini yaralı umutlarımdan,karıncanın hayali kadar hayat içeren yarınlarımdan ve mavi baktığım ufuklarımda,sabah ayazında,şafak ağırırken tamda İstanbul'un arka sokaklarında herhangi bir bankta uyuyan amcaya aynı gözle bakamayacağımız aşikar artık.geçtiğin yollarda top oynayan afacanların saçlarını okşayamayacağın muhakkak ve yediğin balık-ekmeği ''diğer''leriyle paylaşamayacağında...
verdiği ''söz''leri tutamayıp,yeni ''söz''lerle yeni yükümlülüklerin altına giren şeref yoksunu,insan suretli kimliklerle paylaşabileceğim hiçbir şey yokmuş,geç oldu,fakat idrak ettim bunu.
Okuduğunu biliyorum...
ve beni okumaya devam edeceğini de...
çünkü sen Bu'sun
ve bu'ndan öte gidemezsin ömrün boyunca...
yolun açık olsun...
Rabbe emanetsin...