Bir vakit gelir bir bakarsın,
Bütün heba edilmiş vakitler içindedir.
O vakit zihnin kirine pasına bulanmış tecrit kelimeleri,
Ağzının ıslaklığında yunup,
Üstüne en güzel düşleri giydirip,
Serbest bırakman gerekir.
O vakit o kelimeler ki,
Tanışacakları munis sahip,
Ve terk edildikleri ağızdan eski,
Asırlık avlularda yeniden yankılanırmış gibi,
Sanki hür ve zahirdir.
Ben ki o kelimeleri,
Muhtemel bir yoklukta,
Avuçlarının cami avlusuna,
Tedirgin lakin umutsuz hiç değil bir akılla,
Bırakıp gitmişimdir.
Ve sen avucuna döküldüğünde,
Saçları henüz kurumamış bu kelimeleri,
İlk çocuğuna sarılan bir anne gibi,
Kucaklamalısın üşütmesinler diye.
Şimdi al onları büyüt,
Yıllar yıllar sonra ellerinden tutup,
Bir yolda yürürken mutlu mesut,
Gelmişimi geçmişimi buruşturup,
Temkinli bir uzaklıktan seyredeceğim sizi.
Onur Ünal
Bütün heba edilmiş vakitler içindedir.
O vakit zihnin kirine pasına bulanmış tecrit kelimeleri,
Ağzının ıslaklığında yunup,
Üstüne en güzel düşleri giydirip,
Serbest bırakman gerekir.
O vakit o kelimeler ki,
Tanışacakları munis sahip,
Ve terk edildikleri ağızdan eski,
Asırlık avlularda yeniden yankılanırmış gibi,
Sanki hür ve zahirdir.
Ben ki o kelimeleri,
Muhtemel bir yoklukta,
Avuçlarının cami avlusuna,
Tedirgin lakin umutsuz hiç değil bir akılla,
Bırakıp gitmişimdir.
Ve sen avucuna döküldüğünde,
Saçları henüz kurumamış bu kelimeleri,
İlk çocuğuna sarılan bir anne gibi,
Kucaklamalısın üşütmesinler diye.
Şimdi al onları büyüt,
Yıllar yıllar sonra ellerinden tutup,
Bir yolda yürürken mutlu mesut,
Gelmişimi geçmişimi buruşturup,
Temkinli bir uzaklıktan seyredeceğim sizi.
Onur Ünal