Bütün mutsuzluğumu kendime saklayıp,
İnsanlara gözyaşlarını göstermemeyi,
İçinde kopan fırtınalara rağmen,
Güçlü olmayı öğrettin...
Bazen yastığa yüzünü gömüp,
Hıçkıra hıçkıra ağlamanın en doğrusu olduğunu,
Çaresizliği iliklerine kadar hissetmenin acısını,
Güçsüz olmayı öğrettin...
Kapılar kapanıp ışıklar söndükten sonra,
Pencereden karanlık gökyüzünü izleyip,
Güneşin doğacağı saati;
Beklemeyi öğrettin...
Bazen kalp ne isterse onu yapmanın,
Ve ardından çekilen acının,
Mantığına güvenip pişman olmaktan,
Çok daha iyi olduğunu öğrettin...
En güçsüz anında bile yılmayıp,
Bütün çıkış yollarını denemeyi,
Çaresizken çare yaratmayı,
Pes etmemeyi öğrettin...
Eğer hiçbir kapı çıkmıyorsa istediğine,
Ve yarattığın çözümler de yararsızsa,
En sonunda yenilgiyi kabullenip,
Pes etmeyi öğrettin...
Sevdiğinin tek bir dokunuşuyla,
Kalbindeki tatlı çarpıntıyı,
İlk kez birini gerçekten ve yürekten,
İstemeyi öğrettin...
Her rüzgarda, her ağaçta,
Her yeni günde onu bulup,
Sabırla bekledikten sonra,
Kavuşmayı öğrettin...
Gözünü ilk açtığın an onu düşünüp,
Onsuz düş bile göremezken,
Mutlu bir hikayenin sonunun,
Ayrılık olduğunu öğrettin...
Onsuz gecelerde kendine sarılıp,
Ağlamaktan bitkin düşmüşken,
Huzursuz rüyalara dalmayı,
Özlemeyi öğrettin...
İhanet edilmeyi, terk edilmeyi,
Reddedilmeyi öğrettin.
Upuzun bir aşkın ne kadar kısa,
Ve ne kadar kolay bittiğini öğrettin.
Hiç kızmıyorum inan, çünkü aynı zamanda;
Sen bana sevmeyi,
Belki sevilmeyi öğrettin.
Gidişlere üzülmeyi,
Ama bitişleri kabullenmeyi öğrettin.
Kısaca şu ki,
Ben seninle yaşamayı öğrendim,
Doyasıya yaşayarak...
İnsanlara gözyaşlarını göstermemeyi,
İçinde kopan fırtınalara rağmen,
Güçlü olmayı öğrettin...
Bazen yastığa yüzünü gömüp,
Hıçkıra hıçkıra ağlamanın en doğrusu olduğunu,
Çaresizliği iliklerine kadar hissetmenin acısını,
Güçsüz olmayı öğrettin...
Kapılar kapanıp ışıklar söndükten sonra,
Pencereden karanlık gökyüzünü izleyip,
Güneşin doğacağı saati;
Beklemeyi öğrettin...
Bazen kalp ne isterse onu yapmanın,
Ve ardından çekilen acının,
Mantığına güvenip pişman olmaktan,
Çok daha iyi olduğunu öğrettin...
En güçsüz anında bile yılmayıp,
Bütün çıkış yollarını denemeyi,
Çaresizken çare yaratmayı,
Pes etmemeyi öğrettin...
Eğer hiçbir kapı çıkmıyorsa istediğine,
Ve yarattığın çözümler de yararsızsa,
En sonunda yenilgiyi kabullenip,
Pes etmeyi öğrettin...
Sevdiğinin tek bir dokunuşuyla,
Kalbindeki tatlı çarpıntıyı,
İlk kez birini gerçekten ve yürekten,
İstemeyi öğrettin...
Her rüzgarda, her ağaçta,
Her yeni günde onu bulup,
Sabırla bekledikten sonra,
Kavuşmayı öğrettin...
Gözünü ilk açtığın an onu düşünüp,
Onsuz düş bile göremezken,
Mutlu bir hikayenin sonunun,
Ayrılık olduğunu öğrettin...
Onsuz gecelerde kendine sarılıp,
Ağlamaktan bitkin düşmüşken,
Huzursuz rüyalara dalmayı,
Özlemeyi öğrettin...
İhanet edilmeyi, terk edilmeyi,
Reddedilmeyi öğrettin.
Upuzun bir aşkın ne kadar kısa,
Ve ne kadar kolay bittiğini öğrettin.
Hiç kızmıyorum inan, çünkü aynı zamanda;
Sen bana sevmeyi,
Belki sevilmeyi öğrettin.
Gidişlere üzülmeyi,
Ama bitişleri kabullenmeyi öğrettin.
Kısaca şu ki,
Ben seninle yaşamayı öğrendim,
Doyasıya yaşayarak...