Yemek pişirmek için kullanılan aletler, ısınma, enerji kaynağı sorunundan ayrı düşünülemez ve ocak, mangal, sobanın gelişimi pişirme ve ısınmanın ortak çözümü için üretilmiş türevleri gösterir. Örneğin tandır hem bir pişirme tekniği hem de Doğu Anadoludan Rusyaya, Orta Asyaya kadar tek ısınma aracıdır. Ocak, şömine mangal için de aynı durum sözkonusudur. Bunlardan farklı ısınma çözümlerinin çok daha geç tarihlerde üretildiği görülmektedir.
Bu alanda yapılan icatların ortaya çıkmalarından günlük kullanıma girmelerine kadar aradan çok uzun zamanlar geçmiş, elektrikli aletler üretilip elektrik yaygınlaştıktan sonra hızlı bir değişim yaşanmıştır.
Üstü kapalı dökme demir mutfak ocağının patentini 1802 yılında İngiliz George Bodley aldı. Aynı yıl Alman mucit Frederick Albert Winsor gazla ısınan ilk mutfak ocağını yaptı. Fakat yemeğin gazla pişirilebileceğini kanıtlayan bu icat, yarattığı duman ve neden olduğu patlamalar nedeniyle kullanılabilir durumda değildi.
Evlerde kullanılabilen ocaklar 1860lara kadar üretilemedi. Edisonun icadından sonra 1892de R. E. Crompton ve J. H. Dowsing elektrikli ocağı yaptılar, fakat ısı ayarlama yeteneğinin düşük ve pahalı oluşu nedeniyle bu icadın yaygınlaşması da ancak 1920lerden itibaren mümkün oldu.
Türkiyede 1960lara kadar şehirlerde gazocağı kullanılıyordu. Bakkallarda satılan gazla çalışan ve tıkandıkça iğneyle açılan gazocağı, elektriğin gelmesi ve aydınlanmada kullanılmaya başlamasından sonra da bir süre varlığını devam ettirdi. Önce LPG, havagazı veya elektrikle çalışan ocaklar, daha sonra ızgara fırınlar (Latince furnus yani sıcak sözcüğünden) üretildi.
1980lerin başında Koç Holdinge bağlı Ardem ve Türk Demirdöküm ile Auer başlıca fırın üreticileriydi, fakat fırına talep esas olarak 1980den sonra arttı. Fırınların zaman ve derece ayarı otomatikleşip, bilgisayar sistemleriyle donatılırken, daha küçük aile bütçeleri için ocaklardan ayrı çeşitli boylarda elektrikli fırınlar, fırızga ve silindir biçiminde olanlarına verilen adla davullar üretildi. Bir dönem gazete kuponuyla da verilen bu fırınlar sayesinde çocuklar evde hazırlanan malzemeyi mahalle fırınına götürüp çeşitli tatlı ve pidelerin pişirilmesi için beklemek zahmetinden kurtuldular.
Ekmek fırınlarının yerini ekmek fabrikaları aldığında pidecilerden başka fırını olan da kalmadı.