O Vardı Ve Başka Hiçbir Şey Yoktu

SuskunDervis

Kayıtlı Üye
Allah vardı ve başka hiçbir şey yoktu.Yaratılış,henüz kainata elbisesini giydirmemişti.Karanlık, bilinmezlik,yokluk,soğuk ve korkunçtu;hatta henüz varlık aleminde yaslanılacak bi döşek dahi yoktu.

Allah,kelime idi ama henüz telaffuz edilmemişti.Allah,yaratıcı idi ama henüz yaratıcılığı gizli idi. "Ben gizli bir hazine idim ve bilinmeyi sevdim,yarattım ve bilindim."(Hadis-i Kudsi)Allah,Rahman ve Rahim idi ama henüz merhamet bulutları aleme yağmamıştı.Allah,güzeldi lakin henüz güzelliği hiçbir şeye yansımamıştı.Allah,kudretli ve her şeye güç yetirebilendi ama kudreti henüz eyleme dönüşmemişti.Söylesene;yoklukta kemal,celal ve cemalini nasıl yansıtabilir?Sessizlikte nasıl telaffuz edilebilir?Donukta yaratılış ve kudret nasıl tezahür edebilir?Yokluk,kanlık,sessizlik ve korkunçtu şimdilik.

Sonunda Yüce'nin iradesi tecelli etti;dağlar,denizler,gökler ve yıldızlar yaratıldı.Nice patlamalar, tufanlar ve seller vuku buldu.Öyle bir karmaşa ki;var oluşun ilk haeketlenmeleriydi bunlar.Heyecan dolu bir hayat kainata yayılıverdi.Ağaçlar,hayvanlar ve kuşlar cana geldi.Artık Celal,varlık alemine çadırını kurmuş,Cemal,o güzel suretini her yere yaymış ve Kemal de,bu karmaşık düzenin kontrolünü üstlenmişti.Hayvanlar hoplayıp zıplmaya,kuşlar uçışup mutluluk türküleri söylemeye başlayınca,melekler de,şükür ilahilerini okudular.

İşte o zaman Allah insanı "Hemain Mesnun(koyu renkli balçık)"dan kendi şeklinde yarattı,"Yemin olsun,biz insanı;kuru çamurdan,değişken,cıvık bir balçıktan yarattık."(Hicr,26),ve ruhundan ona üfledi."Onun yaratılışını tamamlayıp kemale getirerek ruhumdan uh üfürünce derhal ona karşı secdeye kapanın."(Hicr,29).Sonra da bu karmaşası bol alemin içine bıraktı.

İnsan,yalnız ve garipti bu dünyada,bunca renk,bunca şekil,bunca hareket ve karmaşa içinde çıldırmak üzereydi adeta.Oradan oraya koşuşturmaya başladı,kendisiyle aynı renkte yaatılmış başka bir varlığı aramaya,bu şekilde yalnızlık korkusundan,utangaçlık dünyasından ve anormal sandığı bu halden kurtulup bir istikrar yakalamaya çalıştı.

Önce meleklerin yanına gitti ve onlarla arkadaş olup sohbet etmek istedi.Ama hepsi ona soğuk davanıp,sırt döndüler,yalnızlığıyla bir başına bırakıp çekip gittiler.Boynu büküldü insanın,kalbi kırıldı ve kendi kendine şöyle dedi;

-Bana da bak!Kokuşmuş bir toprak parçası,"Gerçek şu ki,biz onu bir cıvık çamurdan yarattık." (Saffat,11),göğün melekleriyle arkadaş olmak istiyor.Ey balçık,ne cüretle onlarla akadaş olmak istersin?!

Utancından içine kapandı insan,gizlendi ta ki yavaş yavaş kendine gelinceye dek ve sonunda yeni arkadaşlar aamaya karar verdi.

Kuşu gördü uçarken;büyük kanatlarıyla gökyüzünde sakince süzülüşü ve yeryüzünden bağımsızca hareket edişi onun çok hoşuna gitmişti ve dedi ki:

-Acaba seninle beraber uçmama izin verir misin?
-?

Ama kuş sessizce yanından uçup gitti,yalnız bıraktı onu.Başı öne düştü insanın ve kendi kendine söylendi;

-Bana da bak hele!Topraktan yaratılmışım ve ondan kurtulmak istiyoum.Ne kadar boş bir arzu ne denli manasız bir haeket!

Sonra hayvanlara yanaştı ve hiçbiri ona itina etmedi,görmezlikten gelip cevapsız bıraktılar insanı. Adından buluta sokuldu,en azından bir parçasıyla göklerde dolaşma ümidi vardı ama gene sessizlik vardı ona karşı.Denize yöneldi,ona da arkadaşlık teklif etti;ama yine sessiz kalındı sorusuna. Dalgalara yaklaştı "Bu koca denizde sizinle beraber çırpınabilir miyim?Mutlu olunca coşup gazaplanınca taşabilir miyim?Şu kibirlerinden kaskatı kesilmiş kayalara okkalı silleler indirebilir miyim?" dedi.Ama ne çare ki dalga yüz bile vermedi insana ve çekip gitti yanından.

Gene kalbi kırıldı,huzursuz oldu insan ve ayrıldı denizin yanından.Dağa yöneldi,onun heybet ve azameti karşısında büyülenmişti adeta.Arkadaşlık sundu ona da ama gurur ve kibri insanla arkadaş olmasına izin vermedi dağın.Sonra başını göğe çevirdi ve o uçsuz bucaksız gökyüzüne hayretle baktı,mutlu oldu ona da arkadaşlık teklif etti...Ama gökyüzünün o derin ve sırlarla dolu sessizliği sadece hayır demekle yetinmedi belki senin gibi bir balçık parçasıyla ne işim olabilir dermişçesine sükutunu bozmadı bile.Sonra insan yıldızlara yöneldi ama cevapsız kaldı yine.Uzak çöllere gitti; belki bu şekilde çöl ve kendi yalnızlığını arkadaş edip mutlak yalnızlıktan kurtulabilirdi.Lakin çöl de diğerleri gibi o solgun ve bitkin insanı cevapsız ve başı boş bıraktı.

Yorgun,bitap düşmüştü,incinmiş ve pejmürde olmuştu,vahşete ve ümitsizliğe kapılmıştı artık insan. İşte bu halet-i ruhiye ile derin düşüncelere daldı.Yaatılmış hiçbir varlıkla arkadaş olamayacağını, kendisinin balçıktan hem de en kötü madde olan kokuşmuş balçıktan yaratıldığını ve böyle bir varlıkla hiçbir canlının arkadaş olmak istemeyeceğini düşününce kahroldu.İşte o anda sabı taşı çatladı insanın,çığlıklar atıp gözyaşı dökmeye başladı.İçten bir feryatla;

-Hey!Kim bu kokuşmuş balçığı kabullenecek?Benim kimseyle yoldaş olmaya hakkım yok mu?Ben ne kadar aşağılığım,ben ne denli çaresizim,bedbaht olmuşum,günahkarım,yüzüne bakılacak değilim ki,her yerden kovulmuşum,korunacak,sığınacak bir yerimde yok ki benim.Kim benim elimden tutacak peki?Kim beni bu yalnızlıktan azad edecek?Kim bu yakarışa "lebbeyk" diyecek?"Dua ettiği zaman darda kalmışa kim yetişiyor?"(Neml,62)

Ansızın bir tufan kopuverdi,yer sallanmaya,gökyüzü kararmaya başladı.Yıldırımlar göğün her yerini sardı bir anda,sanki kaniatın kalbinde müthiş bi patlama oluyordu.Yerde ve gökte ne varsa hatta en küçük zerre bile aynı anda dile geldi;

-Ey insan!Sen benim sevgilimsin,bu dünyayı senin için var ettim ben,seni kendi kudretimde yarattım,kendi ruhumdan üfledim.Eğer kimse senin isteklerine cevap vermiyorsa,bil ki onlar senin tayin ve dengin değiller.Seninle dost olmaya ve beraber bulunmaya cesaret edemezler.Hatta meleklerin en yücesi olan Cebrail dahi seninle eş olmaya güç yetiremez,çünkü miraca çıkarken kanatları yanar ve seni yarı yolda kor.

-Ey insan!Yalnızca sen güzelliği algılayabilirsin.Cemal,celal ve kemal yalnızca senin ilgini çeker. Yalnızca sensin Yüce'ye Aşk ile(melekler gibi mecburi değil) tapınan.Yalnızca sensin bir başına Yüce'nin temsilcisi olan.

-Ey insan!Yalnızca sen Allah'ın kudret ve yaratıcılığını idrak edensin.Yalnızca sen gururlanıp isyan edersin,acımasızca savaşır ve yenersin;sonra da ram oluverir ve Allah'ın yücelik ve azametine tabi olursun.Yalnızca sen o kokuşmuş balçıkla Allah arasında ilerleyen ki işte bu şekilde yaratılanların en yüce olduğunu ispat edensin.Yalnızca sensin miraca kadar çıkan,yalnızca sensin güneşin batışını görünce o güzellik karşısında mest olup göz yaşı döken.

-Ey insan!Yaratılış evresi seninle kemale erdi,kelime seninle vücuda geldi,güzellik senin güzel gören gözlerin sayesinde aşikar oldu,Aşk senin varlığınla manaya kavuştu ve Allah seni halifesi olarak kainata atadı."Hani Rabbin meleklere,ben yeryüzünde mutlaka bir halife yaratacağım demişti."(Bakara,30)

-Ey insan!Sen beni seviyorsun bende seni,sen bendensin ve tekrar bana döneceksin."Biz Allah'tanız ve sonunda O'na dönüp gideceğiz."(Bakara,156)

Şehit Mustafa Çamran
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst