Doksan, yüz kişinin iç içe yattığı
İsli ranzalarla dolu o soğuk koğuşta
Yine herşeye inat seni istemek,
Sana hayranlık duymaktı aşk.
Yada gece iki, 2-4 devriyelerinde;
Vukuati basıp nöbetçiye ardına bakmadan sinsice çekip gitmekti aşk.
Ramazan aylarında uykuya inat hem sahurda hem iftarda tıkabasa doldurmaktı,
Kapı gıcırtısı sesler veren midemi
Aşktı, aşk deli bir çığlık atarak koğuşun tamamını uyandırmak
Mıntıkaya çıkarmak için alt devreleri,
Botlar boyansın, sakal traşı olunsun diye,
Dört çeyrekte dikilmekti azrail gibi başlarına,
Aşktı bütün yaşanan aşk
Temiz olsun diye güz dökümü yaprakların
Deli rüzgarın savurduğu
Topladıkça dökülen, döküldükçe toplanan
Sonra buz kesmiş ellere ilaç olsun diye,
Biraz yağlı krem, buğulu demli bir çay
Hem içini ısıtmaya hem ellerini
Ellerini cebine koyup gezmenin yasak olduğu günlerdi o günler
Koğuş kalk'a riayet etmeyenlere ceza olsun diye az mı istikamet verirdi nöbetçi çavuşlar
Çarşıya çıktığımız günleri bayramdan sayıp
Neşeli şenşakrak çıkardık
Saat beş'i bulunca yüzümüzde yüzlerce ölü düşerdi, ölürdük
Arasıra gelen hoyrat mektupların gölgesinde
Gelmişse birde birkaç fotoğraf sımsıkı çekerdik içimize kokularını sevdiklerimizin
Herşeye rağmen gece ayazda ne uyku girerdi gözümüze
Ne elimizi çektirmeye yeterdi
Namus saydığımız silahımızın üstünden kuru soğuğun.
Aşktı, aşk bizi ayakta tutan
Vatan burnumuzda buram, buram
Yine bitiyor geçiyor zaman
Dün nizamiyeden girdiğim an
Çıkmaktayım artık an be an
İsli ranzalarla dolu o soğuk koğuşta
Yine herşeye inat seni istemek,
Sana hayranlık duymaktı aşk.
Yada gece iki, 2-4 devriyelerinde;
Vukuati basıp nöbetçiye ardına bakmadan sinsice çekip gitmekti aşk.
Ramazan aylarında uykuya inat hem sahurda hem iftarda tıkabasa doldurmaktı,
Kapı gıcırtısı sesler veren midemi
Aşktı, aşk deli bir çığlık atarak koğuşun tamamını uyandırmak
Mıntıkaya çıkarmak için alt devreleri,
Botlar boyansın, sakal traşı olunsun diye,
Dört çeyrekte dikilmekti azrail gibi başlarına,
Aşktı bütün yaşanan aşk
Temiz olsun diye güz dökümü yaprakların
Deli rüzgarın savurduğu
Topladıkça dökülen, döküldükçe toplanan
Sonra buz kesmiş ellere ilaç olsun diye,
Biraz yağlı krem, buğulu demli bir çay
Hem içini ısıtmaya hem ellerini
Ellerini cebine koyup gezmenin yasak olduğu günlerdi o günler
Koğuş kalk'a riayet etmeyenlere ceza olsun diye az mı istikamet verirdi nöbetçi çavuşlar
Çarşıya çıktığımız günleri bayramdan sayıp
Neşeli şenşakrak çıkardık
Saat beş'i bulunca yüzümüzde yüzlerce ölü düşerdi, ölürdük
Arasıra gelen hoyrat mektupların gölgesinde
Gelmişse birde birkaç fotoğraf sımsıkı çekerdik içimize kokularını sevdiklerimizin
Herşeye rağmen gece ayazda ne uyku girerdi gözümüze
Ne elimizi çektirmeye yeterdi
Namus saydığımız silahımızın üstünden kuru soğuğun.
Aşktı, aşk bizi ayakta tutan
Vatan burnumuzda buram, buram
Yine bitiyor geçiyor zaman
Dün nizamiyeden girdiğim an
Çıkmaktayım artık an be an