meridyen2
Kayıtlı Üye
Nezaketin Daha Nezaketlisini, İnce Düşüncenin Daha İnce Düşüncelisini Bulup Uygulamaya Çalışmanın Önemi
... Kim bir iyilik kazanırsa, Biz ondaki iyiliği artırırız. Gerçekten Allah, bağışlayandır, şükredene karşılığını verendir. (Şura Suresi, 23)
... Güzellikte bulunanlara müjde ver. (Hac Suresi, 37)
Din ahlakının yaşanmadığı toplumlarda nazik ve kibar olarak tanınan kimselerin uyguladıkları tavırlar, gerçekte asıl nezaket ahlakını yansıtmamaktadır. Çünkü bu kimseler, ancak ezberlenmiş ve kalıplaşmış belli başlı tavırları uygulayabilmektedirler. Bu nedenle daha önce kendilerine hiç öğretilmemiş şartlarla karşılaştıklarında, ezberlerinde bu konuda bir bilgi olmadığı için, gereken nezaket ahlakını gösterememektedirler. Nezaketi, vicdanlarının ilhamı doğrultusunda uygulayan müminler ise, değişen her şart ve durumda; her insana ve her olaya karşı, olabilecek en güzel ahlakı gösterebilmektedirler.
Nezaket Karşı Tarafa Hissettirilmediğinde Daha Değerlidir
Din ahlakına göre yaşamayan toplumlardaki insanların nezaket konusunda en dikkat çeken özelliklerinden biri bir konuda nezaket gösterseler bile, bunu çevrelerine çok net bir şekilde hissettirmeleridir. Çünkü nezaketli bir insan olarak bilinmenin, ancak bunu karşı tarafa fark ettirmekle mümkün olduğunu sanırlar. Hatta kimi insanlar, bu davranışlarını açıkça bir gösteriş unsuru olarak kullanırlar.
Müminlerin nezaket anlayışında ise, dikkati çeken çok önemli bir özellik vardır: Müminler nezaketi ve inceliği, o kadar güzel uygularlar ki, çevrelerindeki çoğu insan, onların nezaket gösterdiğini bile anlamaz. Olayların doğal olarak o şekilde geliştiğini zannederler. Oysaki, onlar o sırada birçok yönde haklarından feragat etmekte, kendilerini pek çok yönden zora sokmakta, fedakarlıkta bulunmaktadırlar. Ama bunu karşılarındaki insanlara hiçbir şekilde hissettirmezler. Gerçekten canları o şekilde istediği için öyle hareket ediyorlarmış izlenimi verirler.
Ve bu şekilde karşılarındaki insanları hiç rencide etmeden, onlara hiç fark ettirmeden çok üstün bir ahlak gösterirler.
İsteseler, elbette ki müminler de yaptıkları incelikleri gizlemek için bir çaba harcamayabilirlerdi. Ancak bu ahlak şekli, Allahın rızasını kazanmaya çok daha uygundur.
Nezaket Geliştirilmesi Mümkün Olan Bir Ahlak Özelliğidir
Nezaket konusunda kendisini geliştirmek isteyen bir kimse, öncelikle vicdanının sesine tam olarak teslim olmalıdır. Bunun yanında da, çevresindeki üstün ahlaklı müminlerin tavırlarını çok detaylı gözlemlemelidir. O güne kadar olağan olarak gerçekleştiğini sandığı pek çok olayın, aslında müminlerin bu yöndeki ahlakından kaynaklandığını görecektir.
Örneğin;
-Açken, yemeğini önce kardeşinin yemesini sağlamak, yorgunken önce kardeşinin dinlenmesine imkan tanımak, kendi tercihindense kardeşinin isteklerini yerine getirmek, kendi beğendiğindense kardeşinin zevkine uygun hareket etmek.
-Kardeşinin neşesini, mutluluğunu sağlamak için kendinden ödün vermek.
-Uykusu varken, sohbet etmek isteyen bir dostunu kırmamak; ona bu durumu hissettirmeden karşılık vermek.
-Hasta olan bir arkadaşına yardım etmek için, kendi hastalığını gizlemek.
-Yardıma ihtiyacı varken, çevresinde yardım talep eden bir başkası varsa, kendi ihtiyacını hiç hissettirmeyip o kişiye yardım eli uzatmak.
-Kendisine o an için yemek istemediği bir şey dahi ikram edilse, o kişinin o konuda verdiği emeğe, iyi niyete ve ikramına saygı olarak, o yiyecekten az da olsa yemek.
-Kendisine çok sevdiği güzel bir şey ikram edildiğinde, onu daha çok seven biri varsa, bunu fark ettirmeden ona ikram etmek.
-Acelesi olduğunda, karşısındaki bir mümine bunu hissettirmemek, onu telaşlandırmamak.
-Bir tehlikeyle karşı karşıya olunduğunda, bunu olabildiğince hissettirmeden çözmek; ya da bu durumu çevresindeki insanları yatıştırarak, sakinleştirerek halletmek.
-Birine sevgi, ilgi, nezaket, gösterirken, diğer kardeşlerini daha az düşünüyormuş hissini vermemek; herkesin gönlünü alacak şekilde davranmak.
-Kendisine sevgi gösterildiğinde, her ne kadar acelesi, sıkıntısı, hastalığı ya da işi olsa da, karşı tarafa güzel bir karşılık vermeden geçip gitmemek.
-Güzel bir tavrı, güzel bir çalışmayı, güzel bir gelişmeyi dile getirmeden geçmemek; mutlaka onore edip, takdir edip şevklendirmek.
-Güzel bir iltifata, mutlaka daha güzeliyle karşılık vermek.
-Samimiyeti, güzel ahlakı yüceltmek.
-Bir hastalığa yakalanan bir mümine, hastalığını telaşlandırmadan söylemek.
Ve tüm bunları yaparken, karşı tarafa, o kişi olmasaydı da, zaten bu şekilde yapacakmış kadar doğal bir izlenim vermek. Ve tüm bunlarda yalnızca Allahın rızasını gözetmek...
Bu sayılanlar, bir insanın nezaket denildiğinde ilk aklına gelebilecek en bilinen davranışlardandır. Ancak daha detaylı düşünüldüğünde; insan çevresine, çok daha derinlemesine güzel ahlak gösterebilme niyetiyle baktığında, vicdanı ona çok daha fazla incelik imkanı gösterecektir. Sergilediği bu fedakarane ahlakı -hiçbir insanın hoşnutluğu için değil- yalnızca Allahın rızası için yaptığını bilmenin verdiği vicdan rahatlığı, huzur ve mutmainlik, bu kimseye feragat ettiği nimetlerle kıyas olmayacak kadar büyük bir haz verecektir. Bu ahlakının ahiretteki karşılığı ise Allahın izniyle çok daha güzel olacaktır:
Güzellik yapanlara daha güzeli ve fazlası vardır. Onların yüzlerini ne bir karartı sarar, ne bir zillet, işte onlar cennetin halkıdırlar; orada süresiz kalacaklardır. (Yunus Suresi, 26)
Sayın Adnan Oktar Anlatıyor:
Hz. Mehdi (a.s.) ve Talebeleri Çok Temiz ve Nezaketli Olacaktır
Hz. Mehdi (a.s.)ın talebelerine dikkat çekmiş Kehf Suresi. Bak diyor ki Allah; Hangi yiyecek temizse baksın. Hz. Mehdi (a.s.) temizdir, temizliğe çok dikkat edecek. Talebeleri de çok temiz olacaktır. Bak Kuranda da bunu diyor. Müslümanlar zaten temizdir. ... Hangi yiyecek temizse baksın, size ondan bir rızık getirsin; ancak oldukça nazik davransın... (Kehf Suresi, 19) Hz. Mehdi (a.s.) ve talebeleri çok nezaketli de olacaklar inşaAllah. (Sayın Adnan Oktarın 20 Temmuz 2010 tarihli Gaziantep Olay TV ve Çay TV röportajından)
(makale harun yahya)
Bu makale, İlmi Araştırma Dergisi 77. sayı (Kasım 2010) 52. sayfada yayınlanmıştır.
... Kim bir iyilik kazanırsa, Biz ondaki iyiliği artırırız. Gerçekten Allah, bağışlayandır, şükredene karşılığını verendir. (Şura Suresi, 23)
... Güzellikte bulunanlara müjde ver. (Hac Suresi, 37)
Din ahlakının yaşanmadığı toplumlarda nazik ve kibar olarak tanınan kimselerin uyguladıkları tavırlar, gerçekte asıl nezaket ahlakını yansıtmamaktadır. Çünkü bu kimseler, ancak ezberlenmiş ve kalıplaşmış belli başlı tavırları uygulayabilmektedirler. Bu nedenle daha önce kendilerine hiç öğretilmemiş şartlarla karşılaştıklarında, ezberlerinde bu konuda bir bilgi olmadığı için, gereken nezaket ahlakını gösterememektedirler. Nezaketi, vicdanlarının ilhamı doğrultusunda uygulayan müminler ise, değişen her şart ve durumda; her insana ve her olaya karşı, olabilecek en güzel ahlakı gösterebilmektedirler.
Nezaket Karşı Tarafa Hissettirilmediğinde Daha Değerlidir
Din ahlakına göre yaşamayan toplumlardaki insanların nezaket konusunda en dikkat çeken özelliklerinden biri bir konuda nezaket gösterseler bile, bunu çevrelerine çok net bir şekilde hissettirmeleridir. Çünkü nezaketli bir insan olarak bilinmenin, ancak bunu karşı tarafa fark ettirmekle mümkün olduğunu sanırlar. Hatta kimi insanlar, bu davranışlarını açıkça bir gösteriş unsuru olarak kullanırlar.
Müminlerin nezaket anlayışında ise, dikkati çeken çok önemli bir özellik vardır: Müminler nezaketi ve inceliği, o kadar güzel uygularlar ki, çevrelerindeki çoğu insan, onların nezaket gösterdiğini bile anlamaz. Olayların doğal olarak o şekilde geliştiğini zannederler. Oysaki, onlar o sırada birçok yönde haklarından feragat etmekte, kendilerini pek çok yönden zora sokmakta, fedakarlıkta bulunmaktadırlar. Ama bunu karşılarındaki insanlara hiçbir şekilde hissettirmezler. Gerçekten canları o şekilde istediği için öyle hareket ediyorlarmış izlenimi verirler.
Ve bu şekilde karşılarındaki insanları hiç rencide etmeden, onlara hiç fark ettirmeden çok üstün bir ahlak gösterirler.
İsteseler, elbette ki müminler de yaptıkları incelikleri gizlemek için bir çaba harcamayabilirlerdi. Ancak bu ahlak şekli, Allahın rızasını kazanmaya çok daha uygundur.
Nezaket Geliştirilmesi Mümkün Olan Bir Ahlak Özelliğidir
Nezaket konusunda kendisini geliştirmek isteyen bir kimse, öncelikle vicdanının sesine tam olarak teslim olmalıdır. Bunun yanında da, çevresindeki üstün ahlaklı müminlerin tavırlarını çok detaylı gözlemlemelidir. O güne kadar olağan olarak gerçekleştiğini sandığı pek çok olayın, aslında müminlerin bu yöndeki ahlakından kaynaklandığını görecektir.
Örneğin;
-Açken, yemeğini önce kardeşinin yemesini sağlamak, yorgunken önce kardeşinin dinlenmesine imkan tanımak, kendi tercihindense kardeşinin isteklerini yerine getirmek, kendi beğendiğindense kardeşinin zevkine uygun hareket etmek.
-Kardeşinin neşesini, mutluluğunu sağlamak için kendinden ödün vermek.
-Uykusu varken, sohbet etmek isteyen bir dostunu kırmamak; ona bu durumu hissettirmeden karşılık vermek.
-Hasta olan bir arkadaşına yardım etmek için, kendi hastalığını gizlemek.
-Yardıma ihtiyacı varken, çevresinde yardım talep eden bir başkası varsa, kendi ihtiyacını hiç hissettirmeyip o kişiye yardım eli uzatmak.
-Kendisine o an için yemek istemediği bir şey dahi ikram edilse, o kişinin o konuda verdiği emeğe, iyi niyete ve ikramına saygı olarak, o yiyecekten az da olsa yemek.
-Kendisine çok sevdiği güzel bir şey ikram edildiğinde, onu daha çok seven biri varsa, bunu fark ettirmeden ona ikram etmek.
-Acelesi olduğunda, karşısındaki bir mümine bunu hissettirmemek, onu telaşlandırmamak.
-Bir tehlikeyle karşı karşıya olunduğunda, bunu olabildiğince hissettirmeden çözmek; ya da bu durumu çevresindeki insanları yatıştırarak, sakinleştirerek halletmek.
-Birine sevgi, ilgi, nezaket, gösterirken, diğer kardeşlerini daha az düşünüyormuş hissini vermemek; herkesin gönlünü alacak şekilde davranmak.
-Kendisine sevgi gösterildiğinde, her ne kadar acelesi, sıkıntısı, hastalığı ya da işi olsa da, karşı tarafa güzel bir karşılık vermeden geçip gitmemek.
-Güzel bir tavrı, güzel bir çalışmayı, güzel bir gelişmeyi dile getirmeden geçmemek; mutlaka onore edip, takdir edip şevklendirmek.
-Güzel bir iltifata, mutlaka daha güzeliyle karşılık vermek.
-Samimiyeti, güzel ahlakı yüceltmek.
-Bir hastalığa yakalanan bir mümine, hastalığını telaşlandırmadan söylemek.
Ve tüm bunları yaparken, karşı tarafa, o kişi olmasaydı da, zaten bu şekilde yapacakmış kadar doğal bir izlenim vermek. Ve tüm bunlarda yalnızca Allahın rızasını gözetmek...
Bu sayılanlar, bir insanın nezaket denildiğinde ilk aklına gelebilecek en bilinen davranışlardandır. Ancak daha detaylı düşünüldüğünde; insan çevresine, çok daha derinlemesine güzel ahlak gösterebilme niyetiyle baktığında, vicdanı ona çok daha fazla incelik imkanı gösterecektir. Sergilediği bu fedakarane ahlakı -hiçbir insanın hoşnutluğu için değil- yalnızca Allahın rızası için yaptığını bilmenin verdiği vicdan rahatlığı, huzur ve mutmainlik, bu kimseye feragat ettiği nimetlerle kıyas olmayacak kadar büyük bir haz verecektir. Bu ahlakının ahiretteki karşılığı ise Allahın izniyle çok daha güzel olacaktır:
Güzellik yapanlara daha güzeli ve fazlası vardır. Onların yüzlerini ne bir karartı sarar, ne bir zillet, işte onlar cennetin halkıdırlar; orada süresiz kalacaklardır. (Yunus Suresi, 26)
Sayın Adnan Oktar Anlatıyor:
Hz. Mehdi (a.s.) ve Talebeleri Çok Temiz ve Nezaketli Olacaktır
Hz. Mehdi (a.s.)ın talebelerine dikkat çekmiş Kehf Suresi. Bak diyor ki Allah; Hangi yiyecek temizse baksın. Hz. Mehdi (a.s.) temizdir, temizliğe çok dikkat edecek. Talebeleri de çok temiz olacaktır. Bak Kuranda da bunu diyor. Müslümanlar zaten temizdir. ... Hangi yiyecek temizse baksın, size ondan bir rızık getirsin; ancak oldukça nazik davransın... (Kehf Suresi, 19) Hz. Mehdi (a.s.) ve talebeleri çok nezaketli de olacaklar inşaAllah. (Sayın Adnan Oktarın 20 Temmuz 2010 tarihli Gaziantep Olay TV ve Çay TV röportajından)
(makale harun yahya)
Bu makale, İlmi Araştırma Dergisi 77. sayı (Kasım 2010) 52. sayfada yayınlanmıştır.