Nefsin Üç Gücü Arasında Denge Sağlamak

sensiz olmaz

Kayıtlı Üye

Nefs; şehvet, gazap ve akıl güçlerine sahiptir. Bunların her biri, insanın ihtiyaçlarının bir kısmını temin etme görevini üstlenmiştir. İnsanın sahip olduğu güçlerin tümü belli bir hikmet ve amaç üzere yaratılmıştır ve insanın kemale ermesinde, bu güçlerin her birinin önemli rolü ve katkısı vardır. Bu bağlamda önemli olan şey, insanın yücelmesinde ve kemale ermesinde bu güçlerin kendi işlevini gerektiği şekilde ve layıkıyla yerine getirmesi için onların yönlendirilmesi, eğitilmesi ve filizlendirilmesidir. Bu bölümde, bu güçlerin her birinin tanımını, denge halini, ifrat ve tefrit halini açıklayacağız.


Şehvet gücü:


“Hayvanî nefs” olarak da anılan bu güç, gerçekte insanın menfaatlerini temin etme sorumluluğunu üstlenmiş olup, şehevî işlerin kaynağıdır; yiyeceklerden, içeceklerden ve cinsellikten zevk almak ister.


Bu gücün yararı, nefsin kemal kazanmasına vesile olan bedenin hayatını korumak ve devam ettirmektir. Bu gücün ifrat ve tefritten uzak, doğru bir şekilde kullanılması durumunda, insan iffet erdemine sahip olacaktır. Felsefecilere ve ahlâk üstatlarına göre dört erdem cinsinin biri de iffettir. [1]


Gazap gücü:


Bu gücün sorumluluk ve misyonu, zararlar karşısında insanı korumak ve zararı defetmektir. Yırtıcı/vahşi nefs de denilen bu güç; öfkenin, yiğitliğin, girişimciliğin, egemenlik ve tasarruf isteğinin, üstünlük ve daha yüce makama ulaşma arzusunun kaynağıdır. Bu gücün faydası, şehevî ve şeytanî güçlerin aşırılık ve azgınlığını alt etmektir. Bu gücün kendi alanında, olması gerektiği yerde kullanılması durumunda, ifrat ve tefrit gerçekleşmeyecek ve ondan cesaret erdemi doğacaktır. Bu gücün ifrat yönünde kullanılması durumunda, vahşilik ve yırtıcılık ortaya çıkacak; hiçbir surette kullanılmaması ve tefrit edilmesi durumunda ise, ondan korkaklık türeyecektir. [2]


Akıl gücü:


Melekî nefs olarak da anılan bu güç, idrak ve algı gücü olup, gerçekleri algılamanın ve iyiliklerle kötülükleri ayırt etmenin kaynağıdır. Bu güç, insanı iyiliklere yönlendirirken, kötülüklerden de sakındırır. İnsanın yücelik ve olgunluk yönünde hareket edebilmesi, aklın buyruk ve yasaklarına uymasına bağlıdır. Bu gücün faydası, gerçekleri algılamasıdır ve aynı zamanda da iyilikleri buyurması ve kötülükleri yasaklamasıdır. [3]


Bu gücün doğru ve dengeli olarak kullanılmasından hikmet erdemi doğar. Bu alanda ifrat edilmesi durumunda safsatacılık doğacaktır. Bu durumdaki bir insan, her şeyde ve hatta pekin olgularda bile şüphe edecek ve şüphesinde kalacaktır. Bu gücün kullanımı hususunda tefrit ve ihmal ise, geri zekâlılık ve katı cehaletle sonuçlanacaktır. Bu da birçok kötülüklerin, anlaşmazlıkların ve kavgaların temelini oluşturur. [4]


Hemen hatırlatmalıyım ki akıl gücü, nazarî akıldandır ve ona getirilen tanımların birinde şöyle denmiştir:


O, sırf bilmeğe yarayan bir şeyi bilmektir ve insanın ihtiyarî işlerinden değildir. [5]


Bunun karşısında ise, amelî akıldan elde edilen amil (amel eden) güç yer alır ve ona getirilen bir tanımda şöyle yer almıştır:


O, amel etmeye yarayan bir şeyi bilmektir.[6]


Her hal ve durumda, amil güç de akıl gücü gibi dengeli kullanılacak olsa, adalet erdemi doğuracaktır; ifrat ve tefrit durumunda ise, zulmetmek ve zulme boyun eğmek gibi erdemsizlikler ortaya çıkacaktır. [7]


Güçler arasında denge sağlamanın yolu:


Bu güçler arasında denge oluşturabilmek için onları akıl ve şeriatın tedbir ve kontrolü altında tutmak gerekir. Masum Ehlibeyt İmamları'ndan (Allah’ın selamı onların üzerine olsun) rivayet edilen muteber hadisler, bu alanda değerli bilgiler içerir.


Denge oluşturmanın amelî yöntemleri:


Aşağıda sıralanan noktaların gözetilmesi, akla yardımcı olacak ve de güçler arası dengeyi sağlama yönünde faydalı bir zemin oluşturacaktır.


1- İyi insanlarla haşır neşir olmak, ahlâk erdemlerine sahip olan insanlarla muaşerette bulunmak, kötülerden ve ahlâk erdemsizliklerine sahip olan kimselerden uzak durmak. Çünkü muaşeret, insanın haşır neşir olduğu kimsenin sıfat ve ahlâkından etkilenmesine neden olur ve onları benimsemesi alanında en güçlü etkendir.


2- Yüce ve üstün sıfatlar kazanma yönünde güçlerden faydalanmak, erdem edinmekle sonuçlanacak işlerde süreklilik. Sahip olduğu sahavet ve cömertlik yetisini korumak isteyen kimse; sürekli bağışta bulunmalı, malından infak etmeli, nefsinin cimrilik eğilimine engel olmalıdır.


3- İnsan yapmak istediği her iş hakkında düşünmeli, sonuç ve akıbetini düşünmeden hiçbir işe girişmemeli, ahlâkî erdemsizliklere yöneldiğinde de kendisini cezalandırmalıdır.


4- Şehvet ve gazabını tahrik edecek şeylere bakmaktan, onları dinlemekten ve hayal etmekten şiddetle kaçınmalıdır. Doğal olarak şehvet ve gazap güçlerinin tahrik olduğu durumda ise, insan doğasının gerektirdiği ölçüde faydalanmakla yetinmeli, beden ve ruh sağlığına zarar verecek şeylerden sakınmalıdır. Bu güçlerden dengeli olarak faydalanmanın ölçüsü, elbette ki akıl ve şeriattır.


5- Kendisini araştırmaya tabi tutarak ve hesaba çekerek gizli kusurlarını elde etmeye çalışmalı, bilgi edindikten sonra da onları yok etmeye gayret etmelidir.


Sonuç olarak insan, ahlâk alanında alıştırmalar yaparak ve ahlâkî ameli tekrarlayarak sahip olduğu güçlerden erdem kazanmaya özen göstermeli, erdemsizlik zemini hazırlamaktan da sakınmalıdır.[8]
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst