'hayaL
Bayan Üye
bismillahirrahmanirrahim
insanın kendisine karşı diğer her varlıktan daha zâlim ve adâletsiz olduğu bir gerçektir.görünüşte bu şaşırtıcı gelebilir. Insan kendine karşı nasıl adâletsiz olabilir? özellikle, kendi nefsine düşkün olduğu hâlde, bizzat kendisine nasıl düşmanlık edebilir? Oldukça mantık dışı görünmektedir; ama, daha derin düşünülünce epey doğruluk payının olduğu görülecektir.
Insanın en zayıf yönü, güç getirilmeyecek kadar arzu duyunca, ona karşı direnmek yerine, ona kapılması ve bunu yerine getirirken kendisine büyük zararlar vermesidir. Içkiye mütelâ olan insanlar vardır. Içtikten sonra dengelerini kaybederler. Parasını, sağlığını, itibarını ve sahip bulunduğu her şeyi kaybetmek pahasına da olsa devam ederler. Yemek yemeğe düşkünlüğü yüzünden sağlığını bozan ve hayatını tehlikeye atan insanlar vardır. Aynı şekilde ruhî yükselişin tutkunu olan insanlar vardır. Bunlar gerçek arzularını bastırır; fizikî ihtiyaçlarını yok sayar, şehvetlerini kontrol altında tutar, giysilerini atar, evlerini terkeder ve dağlara ormanlara çekilirler.
Dünyanın kendisi için bir anlamı olmadığına inanır ve ona ait her şeyden nefret ederler.bunlar insanın aşırılığa sapma ve orada kaybolma eğiliminin bir kaç örneğidir. Bu gibi uyumsuzluk ve dengesizlik örneklerine günlük haytta herkes rastlamaktadır ve bunları burada çoğaltmaya gerek yoktur.
Islâm, insanın refahı içindir. Amacı hayatta istikrar ve denge kurmaktır.şeriatın,nefsimizin de üzerimizde belirli haklarının olduğunu açıklamasının sebebi budur.
şeriat insanın fizikî zihnî ve ahlakî varlığına zarar veren her şeyin kullanımını yasaklar.kanı, sarhoş eden içkileri, domuz etini, yırtıcı, zehirli ve pis hayvanları, leşi tüketmemizi haram kılmıştır.çünkü bunların hepsinin insanın fizikî ,ahlakî, zihnî ve ruhî hayatı üzerinde hiçte arzu edilmeyen etkileri vardır. Islâm bunları yasaklarken insana temiz, sağlıklı ve faydalı şeyleri kullanmasını emreder. Insan vücudunun da kendisi üzerinde bir hakkı olduğu için vücudunu temiz yiyeceklerden mahrum etmesini istemez. Islâm çıplaklığı yasaklar ve insana edepli ve ağırbaşlı elbiseler giymesini emreder. Insanın geçimini sağlamak için çalışmasını tavsiye eder; aylaka ve işsiz kalmasını hiç uygun görmez. Islâm'ın ruhu,insanın kendisine verilen güçleri ve allah'ın yer ve göklerden var ettiği imkânları kendi rahatı ve ferahı için kullanmasıdır.
Islâm, cinsî arzuların körleştirilmesini istemez. Bunların kontrol edilmesini ve düzenlenmesini emreder. Bu arzuların tatminini evlilikte arar. Insanın nefsine zulmetmesini ve nefsini tamamen ihmâl etmesini yasaklar. Hayatın helâl olan refah vasıtalarından zevklerinden yararlanırmasına, hayatın ve problemlerin içerisinde muttaki ve sağlam kalmasına izin verir, hatta emreder. Ruhi yükşeliş, ahlakî temizlik, allah'a yakınlık ve ahirette kurtuluşa ulaşmak için bu dünyayı terketmek gerekmez.aksine, insanın imtihana tâbi tutulması bu dünyadadır. O, bu dünyada allah'ın yolunda yürüyecektir. Başarının yolu hayatın güçlüklerinin dışında değil, bunların arasında ilâhî kanunun uygulanmasında yatmaktadır.islâm intiharı mutlak sûrette yasaklar ve hayatın allah'a ait olduğunu insana bildirir. Hayat, en iyi şekilde kullamamız için allah'ın bize belirli bir süre verdği emenettir. Ziyan edilsin diye verilmemiştir.islâm insan zihnine kendi kişiliğinin, kendi nefsinin belirli haklara sahip olduğunu ve bu haklardan doğan yükümlülüğünü şeriatın tayin ettiği en iyi şekilde yerine getirmesini böyle aşılar. Kişi ancak böylelikle nefsine karşı dürüst olabilir.
( mevdûdî)
insanın kendisine karşı diğer her varlıktan daha zâlim ve adâletsiz olduğu bir gerçektir.görünüşte bu şaşırtıcı gelebilir. Insan kendine karşı nasıl adâletsiz olabilir? özellikle, kendi nefsine düşkün olduğu hâlde, bizzat kendisine nasıl düşmanlık edebilir? Oldukça mantık dışı görünmektedir; ama, daha derin düşünülünce epey doğruluk payının olduğu görülecektir.
Insanın en zayıf yönü, güç getirilmeyecek kadar arzu duyunca, ona karşı direnmek yerine, ona kapılması ve bunu yerine getirirken kendisine büyük zararlar vermesidir. Içkiye mütelâ olan insanlar vardır. Içtikten sonra dengelerini kaybederler. Parasını, sağlığını, itibarını ve sahip bulunduğu her şeyi kaybetmek pahasına da olsa devam ederler. Yemek yemeğe düşkünlüğü yüzünden sağlığını bozan ve hayatını tehlikeye atan insanlar vardır. Aynı şekilde ruhî yükselişin tutkunu olan insanlar vardır. Bunlar gerçek arzularını bastırır; fizikî ihtiyaçlarını yok sayar, şehvetlerini kontrol altında tutar, giysilerini atar, evlerini terkeder ve dağlara ormanlara çekilirler.
Dünyanın kendisi için bir anlamı olmadığına inanır ve ona ait her şeyden nefret ederler.bunlar insanın aşırılığa sapma ve orada kaybolma eğiliminin bir kaç örneğidir. Bu gibi uyumsuzluk ve dengesizlik örneklerine günlük haytta herkes rastlamaktadır ve bunları burada çoğaltmaya gerek yoktur.
Islâm, insanın refahı içindir. Amacı hayatta istikrar ve denge kurmaktır.şeriatın,nefsimizin de üzerimizde belirli haklarının olduğunu açıklamasının sebebi budur.
şeriat insanın fizikî zihnî ve ahlakî varlığına zarar veren her şeyin kullanımını yasaklar.kanı, sarhoş eden içkileri, domuz etini, yırtıcı, zehirli ve pis hayvanları, leşi tüketmemizi haram kılmıştır.çünkü bunların hepsinin insanın fizikî ,ahlakî, zihnî ve ruhî hayatı üzerinde hiçte arzu edilmeyen etkileri vardır. Islâm bunları yasaklarken insana temiz, sağlıklı ve faydalı şeyleri kullanmasını emreder. Insan vücudunun da kendisi üzerinde bir hakkı olduğu için vücudunu temiz yiyeceklerden mahrum etmesini istemez. Islâm çıplaklığı yasaklar ve insana edepli ve ağırbaşlı elbiseler giymesini emreder. Insanın geçimini sağlamak için çalışmasını tavsiye eder; aylaka ve işsiz kalmasını hiç uygun görmez. Islâm'ın ruhu,insanın kendisine verilen güçleri ve allah'ın yer ve göklerden var ettiği imkânları kendi rahatı ve ferahı için kullanmasıdır.
Islâm, cinsî arzuların körleştirilmesini istemez. Bunların kontrol edilmesini ve düzenlenmesini emreder. Bu arzuların tatminini evlilikte arar. Insanın nefsine zulmetmesini ve nefsini tamamen ihmâl etmesini yasaklar. Hayatın helâl olan refah vasıtalarından zevklerinden yararlanırmasına, hayatın ve problemlerin içerisinde muttaki ve sağlam kalmasına izin verir, hatta emreder. Ruhi yükşeliş, ahlakî temizlik, allah'a yakınlık ve ahirette kurtuluşa ulaşmak için bu dünyayı terketmek gerekmez.aksine, insanın imtihana tâbi tutulması bu dünyadadır. O, bu dünyada allah'ın yolunda yürüyecektir. Başarının yolu hayatın güçlüklerinin dışında değil, bunların arasında ilâhî kanunun uygulanmasında yatmaktadır.islâm intiharı mutlak sûrette yasaklar ve hayatın allah'a ait olduğunu insana bildirir. Hayat, en iyi şekilde kullamamız için allah'ın bize belirli bir süre verdği emenettir. Ziyan edilsin diye verilmemiştir.islâm insan zihnine kendi kişiliğinin, kendi nefsinin belirli haklara sahip olduğunu ve bu haklardan doğan yükümlülüğünü şeriatın tayin ettiği en iyi şekilde yerine getirmesini böyle aşılar. Kişi ancak böylelikle nefsine karşı dürüst olabilir.
( mevdûdî)